Uğurcan BOZTAŞ- GEREÇEK HABERCİ- ÖZEL HABER- Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) 2023 yılında kadın cinayetleri raporunu açıkladı. Raporda, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasından sonra kadın cinayetlerinde artışın olduğu vurgulandı. 315 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü belirtilen raporda 248 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu ibaresi yer aldı. Açıklanan rapora göre öldürülen kadınlar en çok evde öldürülürken, öldürülen birçok kadının ise çocuğu vaı. Yine rapora göre kadınlar en çok ateşli silahlarla öldürüldü ve kadınlar İstanbul’dan sonra en çok İzmir’de öldürüldü. Mor Kadın Dayanışma Derneği MK üyesi Didar Gül ile KCDP’nin yayınladığı raporu ve kadın cinayetlerini konuştuk.
“FATURA KADINLARA KESİLİYOR”
Her sene daha bir önceki seneden daha çarpıcı raporlarla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Gül, “Maalesef en çok en yakınlarımız tarafından öldürülüyoruz’ dedi. Gül, faturanın kadınlara kesildiğini de belirterek, “Bugün özellikle iktidar eliyle düzenlenen diziler, aslında ailenin nasıl bir şiddet yuvası olduğunu ve kadınlar için nasıl bir şey ifade ettiğinin en çıplak göstergesi. Kutsanan, dokunulmaz olarak dile getirilen aile dediğimiz kurumun şiddet mekanizması olduğunu bir kere daha görmüş olduk. Cezasızlık politikalarının bu kadar artması, kadın düşmanı söylemler ev içinde erkeklere güvence veriyor. Ve bu tabloda cezasızlık politikalarla beraber fatura kadınlara kesiliyor” diye konuştu.
“ŞİDDETİN SIRTININ SIVAZLANDIĞI BİR DURUM”
İstanbul Sözleşmesi’nin önemine de vurgu yapan Gül, “İstanbul Sözleşmesi, uygulandığı takdirde kadın katillerinin şiddet faaliyetlerinin gerekli cezayı alması için caydırıcı bir sözleşme. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması erkeklere başka bir özgüven veriyor ve adeta erkeklerin yaptığı şiddetin sırtının sıvazlandığı bir durumla karşı karşıya kaldığımız bir tablo var. İstanbul Sözleşmesi’nden çıktıktan sonra hem kadına şiddetin, cinayetlerin arttığı ve bunların fütursuzlaştığı bir durum var. Aslında, makul kadın olmamızı ve itaat etmediğimiz takdirde de ölüm dahi her şeyin reva görüleceği bir toplumu yaratmaya çalışıyorlar. Cezasızlık politikalarıyla erkeklerin her şeyi yapma hakkına sahip olduğunu olduklarını bizlere göstermek istiyorlar” ifadelerine yer verdi.
“ASIL İSTEDİĞİMİZ SIĞINAKSIZ BİR DÜNYA”
Kadına şiddetin İzmir’de yoğun olduğunu söyleyen Gül şöyle devam etti:“Kentlerde yerel yönetimin bıraktığı boşluklar ve iktidarın kadın düşmanı politikalarının kente yansıdığını görüyoruz. Nispeten daha özgür diye tarif edilen, kadınların daha rahat yaşadığı bir şehir olarak görülen İzmir'de dahi tablonun bu olması aslında birçok şeyi bize anlatıyor. Kadın düşmanlığı, cezasızlık politikaları, aile düzenlemeleri gibi nedenlerden dolayı bugün İzmir'de de kadın cinayetleri artmış durumda. Mesela kadınlar için güvenli ve yeterli sığınakların dahi olmadığı bir durum var. Mor Dayanışma olarak güvenli ve kadınlar tarafından rahat ulaşılabilir daha fazla sığınak için bir imza kampanyası başlattık. Elbette asıl istediğimiz sığınaksız bir dünya ama kadınlara o dünyayı yaratana kadar da kadınlar için güvenli alanların yaratılması gerekiyor. İzmir gibi bir kentte sadece 187 kapasiteli 7 sığınan olması korkunç bir durum.”
YEREL YÖNETİMLERİN PLANLAR ÇIKARTILMASI LAZIM
Gül, son olarak şunları dile getirdi: “İktidarın kadın düşmanı politikalarının karşısında önleyici yöntemleri geliştirmediğimiz sürece kadına şiddet ve kadın cinayetleri devam etmesi muhtemel. O yüzden bizler de şu an gündem yerel yönetimler üzerinde yoğunlaşmışken, yerel yönetimlerin kadın sığınma evlerini gündemine alması için çeşitli planlar çıkartması gerektiğini düşünüyoruz. Kadınların için güvenli olmayan alanlar var. Mesela haftalardır ışıklandırılmayan sokaklar var. Bu aslında cezasız politikalarının yansımaları var. Kadınların örgütlü mücadelesiyle ve bu mücadeleyi yaptırım gücü haline getirebilirsek sonuç alabileceğimizi düşünüyorum."
Yorumlar
Kalan Karakter: