MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin mimarı olduğu, iktidarın Terörsüz Türkiye adını verdiği yeni açılım süreci kapsamında TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu bugün 12’nci toplantısını gerçekleştirdi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda yapılan toplantının ilk oturumunda; Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM), Rawest Araştırma, Kürt Çalışmaları Merkezi ve Ekopolitik Kültür ve Eğitim ve Araştırma Vakfı (EKEAV) temsilcileri söz aldı.
İkinci oturumda ise Ankara Enstitüsü, Sosyo-Politik Saha Araştırmaları Merkezi, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) ve Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) temsilcilerinin görüşleri dinlenecek.
Birgün'ün aktardığına göre, Rawest Araştırma Direktörü Roj Esir Girasun, Komisyon’a sunduğu bilgilerde, “Araştırmalarımızda gördüğümüz en net sonuç şuydu: Kürtlerin sosyolojik değişimi kaçınılmaz olarak bir çözümü dayatıyor. Yani bugün içinde olduğumuz sürece sadece devlet ve örgüt arasındaki müzakereler olarak bakmamak gerekir. Geldiğimiz bu tarihi aşama, Kürtlerin sosyolojik değişiminin, bölgesel gelişmelerle birlikte doğal sonucudur. Esas olarak çözümü bu sosyal değişim dayatıyor” dedi.
“KÜRTLERİN YÜZDE 65’İ SİLAHA KARŞIYDI”
Girasun, süreç başlamadan önce yapılan araştırmalarda Kürtlerin yüzde 65’inin silahla hak arama yöntemine kesin olarak karşı çıktığını açıkladı. Yüzde 35’lik kesimin ise farklı eğilimler taşıdığını, yüzde 20’sinin kaygılı ve kararsız, yüzde 15’inin ise silahı destekler durumda olduğunu ifade etti.
Girasun sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hem bizim hem de başka kurumların yaptığı araştırmalarda toplumun sürece verdiği desteğin yüzde 70’lere yaklaştığını görüyoruz. Bununla beraber, sürecin başarılı şekilde yürütüldüğünü düşünenlerin ve sürecin başarıyla sonuçlanacağına inananların oranı yüzde 40–45 bandında seyrediyor. Bu da sürece olan destek ile duyulan güven arasındaki makası gösteriyor. Kürtler başta olmak üzere toplumun geneli sürece sessiz fakat güçlü bir onay veriyor. Ama herkeste çok taraflı bir güvensizlik var. Kürt kamuoyunun önemli bir kısmı hükümetin adım atacağına güvenmiyor, Türklerin çoğunluğu güvenmiyor, inanmıyor; terör örgütü PKK’nın gerçekten silah bırakacağına güvenmiyor.”
“MUHALİF KAMUOYU SEÇİM YATIRIMI OLARAK GÖRÜYOR”
Muhalif Türk kamuoyunun süreci büyük ölçüde seçim yatırımı olarak değerlendirdiğini belirten Girasun, demokratikleşme getireceğine dair inancın düşük olduğunu ifade etti. Ancak bu güvensizliğin yaygın bir karşıtlığa dönüşmediğini vurguladı.
Girasun, Kürtler açısından devletin atması beklenen adımları da sıraladı:
“‘Demirtaş’ın serbest kalması, kayyum uygulamalarının bırakılması ve görevden alınan belediye başkanlarının geri dönmesi.’ Bu adımların pratik, kolay ve devletin inisiyatifinde olması beklentiyi artırıyor.”
“KÜRTLERİN BEKLEDİĞİ İLK ADIM DEMİRTAŞ’IN SERBEST KALMASI”
Demirtaş ve arkadaşlarının serbest kalmasının sembolik olduğu kadar sürece katkı bakımından da kritik olduğunu söyleyen Girasun, “Demirtaş, sürecin en başından itibaren Öcalan’ın çağrısına verdiği amasız destekle özellikle endişeli Kürtlerin ve muhalif kesimlerin sürece bakışında etkili oldu. Serbest bırakılması, sürece güveni artırabilir. Ayrıca Demirtaş ve Öcalan’ın sürekli ayrı ayrı ele alınması doğru değildir. Birbirini tamamlayan özellikleri sürecin toplumsallaşmasına katkı sağlar” dedi.
“CHP’YE YÖNELİK OPERASYONLAR GÜVENİ ZEDELİYOR”
CHP ve CHP’li belediyelere dönük operasyonların sürece zarar verdiğini söyleyen Girasun, şu ifadeleri kullandı:
“Süreç başlar başlamaz CHP’ye yönelik başlatılan kent uzlaşısı operasyonları, hem hükümetlerde hem de muhalefette sürece ve hukuki vaatlere duyulan güveni zedelemekte, aynı zamanda ‘iç cepheyi güçlendirmek’ söyleminin inandırıcılığını azaltmaktadır. Bu operasyonlar kapsamında tutuklanan, yıllardır yaptığı araştırmalarla demokrasi, barış ve sivilleşmeye büyük katkılar sunmuş saygın araştırmacı Mehmet Ali Çalışkan bugün keşke hapishanede olmasa sürece çok katkı sunacak değerli çalışmalar yapabilir ve hatta bugün Meclis Komisyonunda olabilirdi.”
Yorumlar
Kalan Karakter: