AK Parti, 8. Olağan Kongre süreci sonrası bir dizi değişim adımı atarken, partinin ilçe kongrelerinin başlamasıyla birlikte daha belirgin bir profil değişimi yaşanıyor.
Hak TV'nin AK Parti kulislerinden edindiği bilgilere göre, yerel seçimlerin ardından partinin teşkilat yapısını dönüştürmeye yönelik bir strateji devreye sokuldu. Bu değişimde, İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir’in profili, yeni dönemde aranan yönetici özelliklerinin prototipi olarak gösteriliyor.
Özdemir, İnşaat Mühendisliği mezunu, ABD’de dil eğitimi almış ve uluslararası deneyime sahip bir isim. Ayrıca Bilal Erdoğan ile yakın ilişkileri ve vakıflarla olan bağları da dikkat çekiyor.
Yeni dönemdeki kadro değişikliklerinin temelinde, Bilal Erdoğan’a yakın vakıflardan gelen isimlerin etkisi öne çıkıyor. AK Parti’nin genç ve eğitimli kadro arayışında, özellikle TÜGVA (Türkiye Gençlik Vakfı) ve İlim Yayma Vakfı gibi vakıfların büyük rol oynadığı konuşuluyor.
Bu vakıfların Türkiye genelindeki yurtlarında yetişen gençlerin, "parti hafızasına sahip ancak modern dünyanın kodlarını okuyabilen" bireyler olarak teşkilat kademelerine entegre edilmesi hedefleniyor. Bilal Erdoğan’ın başkanlık yaptığı İlim Yayma Vakfı ve TÜGVA’nın bu süreçte "insan kaynağı havuzu" olarak kullanılması, AKP’nin uzun vadeli stratejisinin bir parçası olarak görülüyor.
AK Parti’nin yeni dönem kadrolarındaki kriterler de değişmiş durumda. Partinin, yeni ilçe başkanlarında yalnızca sadakat değil, aynı zamanda "temsil kabiliyeti" vurgusu yaptığı belirtiliyor. Yabancı dil bilen, üniversite mezunu ve 40 yaş altı isimlere öncelik verileceği ifade ediliyor.
Bu strateji, AK Parti’nin daha geniş kitlelere hitap edebilmek ve özellikle "Z kuşağı" ile bağ kurabilmek amacıyla geliştirdiği bir model olarak dikkat çekiyor.
AK Parti’nin teşkilat yapılanmasındaki değişim, medya alanında da bazı yeni düzenlemeleri beraberinde getiriyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son dönemdeki basın toplantıları ve açıklamaları, iktidara yakın bazı medya kanallarında canlı yayınlanmamış.
Bu durum, parti içindeki güç dengelerini korumaya yönelik bir "editoryal hassasiyet" olarak değerlendiriliyor. Medya yöneticilerinin, özellikle Erdoğan ailesinin hassasiyetlerine uygun olarak "kontrollü görünürlük" stratejisi izlediği konuşuluyor. Bu durum, Fidan ve Erdoğan ailesi arasında bir çekişme yaratmaktan ziyade, güç dinamiklerinin dengeye oturtulması amacını taşıyor.
BİLAL ERDOĞAN’IN "SONRAKİ DÖNEM" İÇİN KADRO HAZIRLIĞI
AK Parti kulislerinde, sıkça dile getirilen "Bilal Erdoğan, Erdoğan sonrası liderliğe mi hazırlanıyor?" sorusuna temkinli bir yanıt veriliyor. Parti içindeki hakim görüş, bu kadro değişikliğinin 2028 seçimlerine yönelik bir hazırlık olmadığı yönünde.
Ancak, uzun vadeli bir "kadro tahkimatı" yapıldığı belirtiliyor. AK Parti’nin hedefi, partiyi Erdoğan sonrasında Bilal Erdoğan liderliğinde 20-30 yıl boyunca taşıyacak bir "altın nesil" oluşturmaktan geçiyor. Bu nesil, iyi eğitim almış, "dava şuuruna" sahip ve vakıf kültürüyle yetişmiş bir kadrodan oluşacak.
BİLAL ERDOĞAN’IN VAKIFLARI, AK PARTİ’NİN GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİRİYOR
Bilal Erdoğan’ın vakıflarının, AK Parti’nin geleceğinde belirleyici bir rol oynayacağına dair yorumlar giderek güçleniyor. Partinin yeni yönetici kadrosunun büyük ölçüde bu vakıflardan gelen isimlerden oluşması, partinin gelecekteki politikalarının şekillenmesinde etkili olacak gibi görünüyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: