İzmir’de düzenlenen “Sürdürülebilir Bir Akdeniz İçin Kültür ve Ekolojik Dönüşüm Uluslararası İzmir Sempozyumu” kapsamında Akdeniz Kültür ve Ekoloji Kentleri Manifestosu imzalandı. Atılan imzanın geleceğe dair kurulan hayalin ilk adımı ve verilmiş sözü olduğunu belirten Başkan Tugay, “İzmir, tüm Akdeniz’e şu çağrıyı yapıyor; Akdeniz bizim ortak evimizdir. Bu evi birlikte koruyacak, birlikte yaşatacak, birlikte geleceğe taşıyacağız” dedi.
Sürdürülebilir Bir Akdeniz İçin Kültür ve Ekolojik Dönüşüm Uluslararası İzmir Sempozyumu 4-5 Eylül tarihleri arasında, Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’nde düzenlendi. Fransa Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Avrupa ve Dışişleri Bakanlığı Yerel Yönetimler Dış Eylem Delegasyonu (DAECT) hibesinden yararlanan “Kültürle İşlenmiş Bölgeler / Cultivated Territory” projesi kapsamında düzenlenen sempozyumun sonunda ise İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Nice Belediye Başkan Yardımcısı ve AVITEM (Sürdürülebilir Akdeniz Kent ve Bölgeleri Ajansı) Başkanı Agnès Rampal, Vitrolles Belediye Başkanı Loïc Gachon ve Korsika Kolektifi Kültür Dairesi’ni temsilen Jean-Jacques Ottaviani ile birlikte Akdeniz Kültür ve Ekoloji Kentleri Manifestosu’nu imzaladı. İmza törenine AVITEM Genel Müdürü Büyükelçi François Xavier Léger, AVITEM Genel Müdür Yardımcısı Marie Baduel, İzmir Fransız Kültür Merkezi Müdürü Juliette Bompoint, Fransa Kültür Etkinlikleri ve İş Birliği Müsteşar Yardımcısı ve Institut Français Türkiye Müdür Yardımcısı Fabien Flori, İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratları, Kültürle İşlenmiş Bölgeler (Territoires Cultivés) projesi partnerleri, şehirlerden gelen uzmanlar ve temsilciler de katıldı.
“Hepimizin ortak sorunu”
Konuşmasına İzmir’in Akdeniz’in incisi olduğunu belirterek başlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Son iki gündür burada, hepimizin ortak geleceği için yeni bir sayfa açıyoruz. Akdeniz’in binlerce yıllık tarihini, bugünün ağır sorunlarını ve yarının umutlarını aynı çatı altında konuşuyoruz. Akdeniz, insanlık tarihi boyunca medeniyetlerin buluşma noktası olmuş bir bölge. Farklı dillerin, inançların ve kültürlerin bir araya geldiği bu verimli havza, insanlığın en büyük ortak miraslarından birini oluşturuyor. Ancak bugün Akdeniz, küresel iklim krizinin en sert sorunlarıyla maalesef karşı karşıya. Uluslararası izleme sistemlerinin verilerine göre dünya nüfusunun sadece yüzde 7’sini barındıran Akdeniz havzası, küresel ölçekte iklim değişikliğinin en fazla hissedildiği bölgelerden biri. Akdeniz Bölgesi’nde son 50 yılda sıcaklık 1,5 derecenin üzerinde arttı. Bu artış, küresel ortalamanın sıcaklık artışının 20 daha fazlası. Akdeniz’in su kaynakları ne yazık ki hızla azalıyor. Çoğu ülkede kişi başına düşen su miktarı 2 bin metreküpün altına düşmüş durumda. Bu da su kıtlığı seviyesine indiğini gösteriyor. Denizlerimiz daha sıcak ve daha asidik. Son 30 yılda Akdeniz’in deniz suyu yüzey sıcaklığı 1 dereceden daha fazla yükseldi. Bu durum denizin biyoçeşitliliğini ne yazık ki tehdit ediyor. Orman yangınları ve aşırı hava olayları artıyor. Akdeniz ülkelerinde son 10 yılda büyük yangınların sayısı iki katına çıktı. Kıyı kentleri eş zamanlı olarak deniz seviyesi yükselmesi tehdidi altında. İzmir, Barselona, Venedik gibi tarihi liman kentlerimiz doğrudan risk altında. Akdeniz’in geleceğini tehdit eden bu tablo, elbette ki bu havzada yaşayan hepimizin ortak sorunu. Bu krizler, yalnızca ekolojiyi değil, aynı zamanda gıda güvenliğini, ekonomik kalkınmayı, toplumsal barışı ve kültürel çeşitliliğimizi de etkiliyor” ifadelerini kullandı.
“Ortak aklın gücüne başvuruyoruz”
“Bugün burada, bu sorunları çözmek için kültürün, bilimin ve ortak aklın gücüne başvuruyoruz” diyen Başkan Tugay, toplumları dönüştürmek, doğa ile yeniden sağlıklı bir ilişki kurmak, daha dayanıklı ve adil bir gelecek kurmak için birlikte hareket edilmesi gerektiğinin bilincinde olduklarını vurguladı. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak bu vizyonun bir parçası olmaya kararlı olduklarını kaydeden Başkan Tugay, “Kentimizi iklim dostu projelerle yeniden tasarlarken yeşil ulaşımı, yenilenebilir enerjiyi ve doğayla barışık kentleşmeyi önceliyoruz. Çok kültürlü mirasımızı korumanın öneminin farkındayız. Gençlerimizin yaratıcılığını desteklemek zorunda olduğumuzu biliyoruz. Bu çabanın bir parçası olarak Akdeniz’in kardeş kentleriyle dayanışma içinde olmamız gerektiği de çok açık. Bugün imzalayacağımız Akdeniz Kültür ve Ekoloji Kentleri Manifestosu, yalnızca bir belge değil aynı zamanda yarına daha yaşanabilir bir dünya bırakmak, şehirlerimizi korumak adına verdiğimiz söz olacaktır”
Atatürk’ün sözlerini hatırlattı
Kültürün eşitsizliklerle mücadelede güçlü bir araç olduğunu aktaran Başkan Tugay, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Her bölgesel dönüşüm projesi disiplinlerarası bir kültürel yaklaşımla desteklenmelidir. Yurttaşlar bu dönüşümün izleyicisi değil, aktif katılımcısıdır. Sevgili dostlarım, hayal edelim; 50 yıl sonra Akdeniz’in sahilleri temiz ve bereketli olsun, ormanlarımız var olsun ve nefes alsın, şehirlerimiz insanı yormayan yaşam alanlarına dönüşsün. Farklı dillerden barış şarkıları Akdeniz’in tüm kentlerinde yankılansın. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle bitirmek istiyorum: Yarının doğası, bugünden yaratılır. Biz doğayı korudukça doğa da bizi korur.”
“Başka gezegenimiz yok”
Fransa’nın Nice kentinin Belediye Başkan Yardımcısı ve AVITEM Başkanı Agnès Rampal, “Aynı zorluklarla bizler de kendi topraklarımızda mücadele ediyoruz. Bu manifesto, mücadele ettiğimiz sorunlara karşı ortak çözüm ürettiğimizin kanıtı. İmzalayacağımız manifesto, sizin üç yıldır AVITEM ile muazzam çalışma sonucunda hayata geçirdiğimiz çalışmadır. Bununla gurur duyun. Akdeniz’in temsilcileri olarak bir arada çalışmaktan başka çaremiz ve yolumuz yok. Manifesto, bilinç düzeyinin artması için ve topraklarımızın ötesine geçip ilham kaynağı olması için çok önemli bir adım olacak. Her birimiz için önemli bir katkı sağlayacak. Gelecekte kendi yerel yönetimlerimiz arasında yeni faaliyetler ve yeni iş birliklerini hayata geçirmek için rehber olacak. Çünkü başka gezegenimiz yok” dedi.
“Kaderlerimiz birbirine bağlı”
Sempozyum boyunca, İzmir ve Marsilya’nın benzer pek çok noktasının ve bağının ortaya konduğunu belirten Vitrolles Belediye Başkanı Loïc Gachon ise “İzmir’den döndüğümde Marsilya Belediye Başkanı’na İzmir’e gelip sizlerle çalışması gerektiğini söyleyeceğim. 6 bin yıllık tarihi mirasımız var. Aynı zeytin ağacını paylaşıyoruz. Kurumuş ırmakları paylaşıyoruz. Büyük sıcaklıkların olduğu öğleden sonralarını, akşam esintisinin eşlik ettiği terasta oturduğumuz saatleri, ortak mutfak zenginliğini paylaşıyoruz. Akdeniz bizi birleştiriyor. 21. yüzyılın tehlikeleri karşısında kaderlerimiz birbirine bağlı” şeklinde konuştu.
Manifesto, kamuoyuyla paylaşıldı
AVITEM Genel Müdürü Büyükelçi François Xavier Léger de Akdeniz Kültür ve Ekoloji Kentleri Manifestosu’nu kamuoyuyla paylaştı. Manifestoda; yerel yönetimler, sanatçılar, şehir plancıları, yurttaşlar ve Kültürle İşlenmiş Bölgeler ağı üyeleri olarak 21. yüzyıl Akdeniz’inin hafıza, diyalog ve kültür olmadan tanımlanamayacağı vurgulandı. Çeşitlilik, yaşayan gelenekler ve yerel bilgeliğiyle zengin Akdeniz kıyılarında, köklerini bu topraklardan alan ve ortak yaratımın kaynağı olan bir Akdeniz ağının tercih edildiğinin dillendirildiği manifestoda, şu ifadeler yer aldı:
“Şuna inanıyoruz; kültür ve aktörleri, dünyanın gerçek nabzını kolektif biçimde algılamaya ve temsil etmeye imkan tanıyan duyarlı bir bakış açısı sunar. Bölgeleri şekillendiren aktörler, planlama pratiklerini güncellerken kültürel yaklaşımları gerçek bir tutkuyla kucaklar. Kültür, olumlu değişimler yaşanmasında öncü bir güçtür. Eşitsizliklerle mücadelede bir kaldıraç görevi görür; eğitim, ekoloji ve barışı nazik, sürekli ve kararlı şekilde teşvik eder. Sanatçılar ve bölgesel aktörler arzulanan bir geleceğin başrolündedir. Onların kurduğu ittifaklar, ortak hayal gücümüzü tazeler ve çağdaş sorunların herkes için ulaşılabilir ve değerli olmasını sağlar. Kültürel miras, ortak ürünler, yerel bilgi ve çağdaş yaratıcı formlar, tüm eylem biçimlerinde tanınmalı ve bütünleştirilmelidir.”
Yapılması istenen çalışmalar sıralandı
Leger, manifesto içeriğinde yer alan yapılması istenen çalışmaları şöyle aktardı:
“Sanatsal ve kültürel zekâya, değişim halindeki topraklarda düşünsel çerçeveleri genişletme yeteneği nedeniyle öncelik vermek, yurttaşlarla beraber kendi alanlarımızda yaşamanın yeni yollarını hayal etmek için bu alternatif, kültürel ve tabandan gelen uzmanlık biçimlerine çağrı yapmak, mekânsal planlama politikalarına kültürel yaklaşımı sistematik bir şekilde dahil etmek, ve buna karşılık olarak kültürel politikaların yerelleşmesini sağlamak, kültürel aktörlerin yardımıyla bölgesel planlamayı ortak bir biçimde tasarlamak, her bir bölgesel dönüşüm projesini, başlangıçtan itibaren disiplinlerarası kültürel bir yaklaşımla desteklemek, kültürel hakların; sosyal, eğitim, ekoloji ve turizm politikalarında kendiliğinden dahil edilebilir olmasını sağlamak, yapay zekâ ile ilgili gelecekteki zorluklar karşısında Akdeniz kültürünü öne çıkarmak, Akdeniz iş birliğini ve kültürel etkileşimleri, toprak ve bölge değişimleriyle bağlantılı olarak teşvik etmek.”
Çağrıda bulunuldu
Léger, manifestoda bulunan çağrıyı da maddeler halinde sıraladı. Manifestonun “Çağrılarımız” bölümünde şu ifadeler yer aldı: “Yurttaşları, toprak ve bölge dönüşümlerinin yönetiminde aktif katılımcılar yapmak, karşılaşılacak zorluklar karşısında genç insanlara gerekli araçları kültür ve somut konular aracılığıyla temin etmek, toprakları, kendi yerel olanakları ve dönüşüm projeleriyle bütünleştirmek için kültürel süreçlerin kullanımını yaygınlaştırmak, ‘Yaşayan Laboratuvar’ biçiminde deneysel programlar inşa edip kültürel eylemler aracılığıyla ve yaşayanlarla birlik içinde toprakların planlaması ve gelişimini anlatmak, ‘Akdenizlerin Sesi’ tarafından desteklenen deneysel sanat-tasarım-toprak projelerini tanıtmak için bölgelerarası bir veya daha fazla büyük kamusal etkinlik düzenlemek, bir iş birliği grubu aracılığıyla ‘kültür-toprak-dönüşüm’ uyumunu deneyimlemek, belgelemek ve paylaşmak ve Akdenizli topluluklar arası bir ağ inşa etmek, Kültürle İşlenmiş Bölgeler Ağı’nı Akdeniz’in tüm kıyılarına ve bölgelerine yaymak.” Léger, “Akdeniz’in dört bir yanında verimli, adil, sürdürülebilir ve şiirsel biçimde yaşanacak, kültürle işlenmiş topraklar inşa etme arzumuzu vurguluyoruz” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
“Ortak mirasımıza sahip çıkacağız”
Korsika Kolektifi Kültür Dairesi’ni temsilen konuşma yapan Jean-Jacques Ottaviani ise bu çalışmalardan dolayı çok mutlu olduğunu belirterek, “Ortak mirasımıza sahip çıkacağız” dedi.
İzmir’den Akdeniz’e kültürel diplomasi
İzmir’le birlikte Fransa’nın Nice, Vitrolles ve Korsika şehirlerinde düzenlenen forumlarla şekillenen projenin son ayağı olarak İzmir’de düzenlenen sempozyum; kültür, kentsel tasarım, ekoloji ve toplumsal katılım başlıklarını buluşturan zengin bir programla şekillendi. Sempozyum sonucunda imzalanan manifesto, Akdeniz kentlerinin kültür aracılığıyla ekolojik dönüşüme ve sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlama iradesini simgeliyor. Kültürle İşlenmiş Bölgeler projesi, İzmir’in Akdeniz’de kültürel diplomasi alanında görünürlüğünü güçlendirirken; doğa, turizm, tarım ve çevre alanlarında sürdürülebilir prototiplerin hayata geçirilmesine katkı sunmayı hedefliyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: