İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ilçe ve
belde belediye başkanları ile kente ilişkin proje ve yatırımların ele alındığı
koordinasyon toplantısında bir araya geldi. Tarihi Havagazı Fabrikası’ndaki toplantının
başlangıcında, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Muhittin
Selvitopu tarafından, kamuoyunda
“Kentsel Dönüşüm Yasası” olarak bilinen “Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi” ile ilgili kanun konusunda bir de sunum yapıldı.
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kentsel dönüşüm konusundaki
görüşlerini paylaşarak hükümetten ne para, ne de yoğunluk artışı
istemediklerini, sadece projelerinin onaylanmasını beklediklerini kaydetti.
Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, kentsel dönüşüm ya da afete
maruz bölgelerdeki sağlıklı yapılaşmanın, belediyeleri devre dışı bırakarak sağlanamayacağını,
çünkü o kenti merkezi yöneticilerin belediye başkanları kadar iyi tanımasının
mümkün olmadığını söyledi. Başkan Kocaoğlu, kentsel dönüşümün sadece bina yıkıp
bina yapmak olmadığını orada yaşayan insanların gelenek göreneklerinin, yaşam
biçimlerinin, ekonomik durumlarının da kent dönüşümünü etkileyen faktörler
olduğunu sözlerine ekledi. Kentsel dönüşümün pek çok etkenin göz önünde
bulundurularak ele alınması gerektiğinin altını çizen Büyükşehir Belediye
Başkanı Kocaoğlu şunları kaydetti:
“Büyükşehir belediye başkanı ve ilçe belediye başkanı,
dönüşüme tabi olacak, evi yıkılacak vatandaşa garantör olmak durumundadır. Aynı
zamanda o inşaatı yapacak müteahhit de bu ülkenin insanı, ona da garantör olmak
zorundadır. Hem inşat sektörünün, hem evi yıkılıp yenisini alacak vatandaşın
hakkını yerel yönetim ve başında seçilmiş başkanı koruyacak. Siyasi otoritenin de
burada adalet dağıtması gerekir. Bunu başka bir hiyerarşik düzende yapmanız
mümkün değildir. Bütün gayrimenkullerin para birimi düzeyinde eşitlenmesi,
dairelerin yine para birimi düzeyinde eşitlenmesi ve dağıtımın ona göre
yapılması da çok önemli bir husustur.”

fazla yetki verilmeliydi”
Kanunda büyükşehir ve ilçe belediyelerine daha fazla yetki
ve sorumluluk verilmesi gerektiğini ifade eden Başkan Aziz Kocaoğlu, şöyle
devam etti:
“İzmir’de ne kadar yıkılacak bina olduğunu üç aşağı beş
yukarı biliyoruz. Biz Kadifekale’de çok büyük birikim elde ettik ve kimsenin
burnunu kanatmadan, kimseyi mağdur etmeden bunu yaptık. Orada heyelan bölgesi
olduğu için yerinde dönüşüm yapamadık, çünkü bina yapma olanağımız yoktu. Şu an
Bakanlar Kurulu’nda, Şehircilik Bakanlığı’nda 9 dosyamız bekliyor. Bunlardan üç
tanesi, Sayın Başbakan’ın seçimden önceki Roman açılımındaki kendi talep
ettikleri yerler. Onun çalışmasını yaptık. Onaylanmak üzere Hükümet’in
öngördüğü projeleri hazırladık, gönderdik. Onlar onaylanmadı. Bizim de 6
yerimiz var. Bunların çoğunda çok ciddi mesafeler aldık. Ayrıca ciddi bir iş ve
konut arzı üretecek durumdayız. Sadece bir onay bekliyoruz. Para istemiyoruz,
yoğunluk artışı istemiyoruz. Hiçbir şey istemiyoruz. Ofisimizi Cennetçeşme’de
4-5 sene önce kurduk. Orada hala ailelerle, hanımlarla, çocuklarıyla
görüşüyoruz.”
“Bütünşehir Yasası”na
geçiş
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ilçe ve
belde belediyeleriyle yaptıkları toplantının nedenlerinden birinin de Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminde bulunan yeni büyükşehir belediyelerinin
kurulması ve “bütünşehire” geçiş süreciyle olduğunu belirtti. Bu konuda İzmir
özelinde ne yapabileceklerini değerlendirmek istediklerini ifade eden Başkan
Kocaoğlu, “5216 Sayılı Yasa çıktığında, Büyükşehir sınırlarında olmayan 9 ilçe ile
belde belediyelerimiz var. Bunlarla ilgili çalışmalarımızı ve önümüzdeki
süreçte ne yapağımızı tartışmak istiyoruz” diye konuştu. Belediye başkanı
seçildiği dönemde metropolde 9 adet ilçe belediyesi bulunduğunu, sonra yasa
değişikliği ile Büyükşehir’e bağlı belediye sayısının 58’e çıktığını hatırlatan
Başkan Aziz Kocaoğlu, “Sonra belde belediyelerimiz kapandı. Yeni kurulan iki
ilçeyle birlikte 21 ilçe belediyesi bize bağlandı. Bu süreçte yeni bağlanan
ilçelerin altyapı sorunlarını hızlı bir şekilde hallettik. Hepsinin arıtmasını
bitirdik. Bazı problemlerimiz var ama birkaç küçük yerleşim hariç bütün arıtma
sorunlarını bitirdik. Arazi yollarının asfaltlanması, tarımın desteklenmesi, kırsal
kalkınmanın gerçekleşmesi için birçok proje gerçekleştirdik. Organik tarım,
sözleşmeli üretim, tarım organize bölgesi gibi çalışmalarımız var” dedi.
“Bütünşehir Yasası”nın çıkmasının ardından 9 ilçenin, 30’un üzerinde
köyün ve 20 civarında beldenin işlerine ağırlık vermeleri gerekeceğini belirten
Başkan Kocaoğlu, “Bize bağlı olmayan ilçe ve belde belediye başkanlarından
talebim şu: Ne yapmak istiyorlarsa, onların yerinin ve planlamasını belirlesinler.
Mümkünse projesini hazırlasınlar. Yarın bize bağlandıkları zaman ne kadar çabuk
hareket edebilirsek, ne kadar çabuk ihaleye çıkabilirsek, o kadar kentimize faydalı
olacağız” şeklinde konuştu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin potansiyelinin ve iş yapma
kabiliyetinin tüm ilçe ve belde belediye başkanlarınca bilindiğini ifade eden
Başkan Kocaoğlu şunları kaydetti:
“İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2005 yılında tamamladığı,
2017 yılına kadar uzanan İzmir’in nasıl kalkınacağına dair yol haritası var.
Burada 500’e yakın proje var. Bunların hepsini süreç içinde gerçekleştiriyoruz.
8 yıllık çabanın sonucu olarak 2011 yılında İzmir, dünyadaki 200 metropol
içinde en çok büyüyen 4. kent olma başarısını elde etti. Bunlar sansasyonel
işler yaparak değil, eksikleri tamamlayarak, doğru projeler yaparak, hayalci
olmadan, öncelik sıralamasını doğru koyduğumuz ve adım adım takip ettiğimiz, bilime
inanarak ve katılımcı bir anlayışla ürettiğimizde, arkasından başarını
geldiğini gördük. Biraz daha gayret edersek 2013-2014-2015 sürecinde de bu
kentin hızlı bir şekilde büyüyeceğini, yaşam standardının gelir düzeyinin artacağını
hep birlikte göreceğiz. Ana hedefimiz olarak bunu belirlemiş durumdayız.”
Yorumlar
Kalan Karakter: