CHP'de yaptığı açıklamalarla dikkat çeken kendi deyimiyle "35 yıldır siyasette Çapa yapan" isim olan CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, seçim sürecini Gerçek Haberci'ye değerlendirdi. Bayır; İzmir adayının da profilini çizdiği açıklamalarda itiifak süreci ile ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Nasıl bir İzmir adayı profili olmalıdır?
İzmir aday; İzmir’i tanıyacak. Örgütü bilecek. Örgütte emeği olacak. İzmir’in bütün sorunlarını bilecek. İzmir’deki insanların kültürüne ters gelmeyecek. Mesela Zeybekci gibi olmayacak. “Restoranları şehrin dışına çıkarırım” demeyecek. İzmirli, kişisel alanlarını kısıtlanmasından nefret eder. ‘Benim yaşam tarzıma karışmayacaksın’ der. Laiklik ve çağdaşlığına bakar. Becerisine bakar. İş dünyasında başarısına, spor ile ilişkisine bakar. Kentine olan sevgisi, bayrağına olan sevgisi ve Mustafa Kemal Atatürk’e olan sevgisine bakar. Dışarıdan dayatma ile İzmir çantada keklik mantığı ile bakmak Cumhuriyet Halk Partisi’ne yakışmaz. Öz evlatlarından birini çıkarmalıdır. Burası Ankara değil.
Bu kadar manipülasyonun sebebi sizce nedir?
Adaylık müracaatlarını aldıktan sonra herkes birbiriyle yarış halinde. Herkes öne geçmek istiyor. Bu bilgi kirliliği içerisinde sizde bir şey yazıp çizeceksiniz. Mesela Büyükşehirle ilgili bilerek manipülasyon yapılıyor. Birileri telefon ediyor, anket yapıyormuş gibi. İsimleri 3’e indirmiş mesela. İşte Tuncay Özkan’ı soruyor, Tunç Soyer’i soruyor, Abdül Batur’u soruyor ve bir de mevcut AKP belediye başkan adayını soruyor. Bu sefer ne oluyor, Cumhuriyet Halk Partisi bir anket yaptı oluyor. Adaylarda 3’e düştü gibi. Kim önde giderse o daha çok hırpalanıyor. O isimlerin hırpalanmasını engellemek için de yeni isimler türetmek lazım.
Sürecin uzamasından dolayı bu kadar manipülasyon olduğunu düşünüyor musunuz?
Geçen dönem Şubat ayında belli olmuştu.
O zaman bu kadar dedikodu yoktu ama…
Yoktu ama bu kadar da aday yoktu.
İZMİR'İN TEK BELİRLEYİCİSİ GENEL BAŞKANIMIZ
Seçim süreci nasıl gidiyor?
Birincisi İYİ Parti ile sürdürülen diyalog. İkincisi ise bu süreç Genel Başkanımız, sorumluluğu tamamen üzerine aldı. 3 büyük kent ‘bende’ dedi. Tabii kimseye sormayacak şeklinde değil. Sorumluluğu kendisi aldı. İlçelerde dâhil. Neden bende diyor? Biz bu üç büyük kenti alırsak, başarıyı yakalayacağız. Yüzde 30, psikolojik sınırı geçersek başarıyı yakalayacağız. Aşmadığımız noktada, Genel Başkanın bu partide bir işi zordur bu saatten sonra. Bunu ben hissediyorum. Zaten duramazsın. Burada Ege Telgraf Gazetesi’nin Muharrem İnce’yi manşet atması tesadüf mü? Kim attırıyor, niye attırıyor? İlginç değil mi? Aziz Bey’in A,B,C planı gidiyor. İzmir’de rantçı bir kesim var. Önü açılma adına Aziz Bey ile bunu götürdüler. Bundan sonrada Aziz Bey anlayışında biri olması lazım diye bir beklenti var. Ama sokaktaki insan bundan rahatsız.
Aziz Bey’in Büyükşehir aday tarifine MYK dışında ben de uyuyorum. Şehri, partiyi bilen, il başkanlığı yapmış, tecrübeli. Bunlara uyuyorum. Aziz Bey, bir tek otomotivci dememişim. Direkt Alaattin Yüksel’i tarif etmiş. Ben de Aziz Beye haber gönderdim; Yanlış yaptın. O senin yıllardır arkadaşın. Bugün geldiğin noktaya seni o getirdi. Yüreklice söylemeliydin. Niye arkadan dolanarak bunu söylüyorsun? Seni, buralara Alaattin Yüksel getirdi. Bornova Belediye Başkanlığı’na Alaattin Yüksel getirdi. Arkadan, Büyükşehir için Alaattin kendisi hazırlanıyordu. Bir anda Piriştina’nın DSP’ye gelmesiyle Alaattin, Büyükşehir’den vazgeçti. Kendisine Konak verildi. O da ‘Büyükşehir istiyordum, Konak bana küçük gelir’ diyerek kabul etmedi. O dönem biraz mütevazi davransaydı, Büyükşehir Belediye Başkanıydı. Siyasetin böyle cilveleri vardı.
İTTİFAKIN MATEMATİĞİNİ İYİ YAPMAK LAZIM
İYİ Parti ile ittifak, özellikle İzmir’de şart mıdır?
İl Başkanı ile Genel Başkan Yardımcılarıyla da görüştüm. Henüz bir ilçe pazarlığı yapılmamış. Tire’nin mevcut başkanı CHP’li. Bugün de biz aday çıkardık. MHP ve AKP ortak aday çıkardı ve seçimi kaybettik. Seçimi biz kaybettik. İYİ Parti ve CHP ittifak yaptı ve İYİ Parti aday çıkardı. MHP ve AKP yine birleşti ve aday çıkardı. Seçimi AKP kazanırsa kaybeden İYİ Parti oluyor. CHP kendi adayını çıkartsaydı ve İYİ Parti’den bir isme CHP rozeti takıp çıkartabilirsin. Bu da bir çözüm. Bunun matematiği yapmak lazım. Ben bu matematiği yaptım. Bence 3 ilçede bir ittifak yapılabilir. Kaldı ki bu da doğal. Söyle bir şey yapabilirsin; İYİ Parti ve CHP’nin adaylarını toplarsın. İki partinin yöneticileri gelir ve oylama yapar. Kim çıkarsa CHP rozeti ile seçime girer. Çok olanı az taşımak zordur.
Neden İttifak? CHP İzmir’de 30’da 30 yapamaz mı?
30’da 30 yapabiliriz. Söyle bir şey var; İYİ Parti kazanırsa CHP kaybetmiş olmuyor ki. Biz onlarla mecliste de aynı eli kaldırıyoruz. CHP’nin kaybettiği 2-3 ilçeyi, AKP’nin kazanması mı iyidir yoksa İYİ Parti’nin mi? Tabii ki İYİ Parti’nin. Yerel seçim, adaylara endeksli gidiyor. Onun için iyi strateji yapmak zorundayız. Seçimi almak için her bölgeye özel çalışma yapmak lazım. Her bölgeye paket sistem uygulaması yapamazsın. Ben bunu, Oğuz Kaan Salıcı ile paylaştım. Bazı yerlerin kendine özgü durumları var. Bunu yapamadık. En sona bırakıldı İzmir.
Belediye meclis üyeleri belirleme nasıl olacak?
Bu iş ilçe başkanları ya da il başkanlarıyla götürülecek bir iş değil. Sistem belli olur. Fermuar mı ya da başka bir şekil mi? Ona göre değerlendirilir. İki partide hassas davranır zaten.
Büyükşehir için kulislerde adınız geçiyor. Sizin düşünceniz nedir?
Ben hiçbir yerde adayım demedim. Aday değilim de demedim. Bunun yapmamın iki sebebi var. Birincisi, bu çıtayı biraz yükseltmek lazım. Aşağıda kaldı biraz. Aday adayı olan arkadaşlarımın hepsi yapabilir ama biz ahbap-çavuş ilişkisiyle başkan olursa, kendi işimi hallederim diye bakmamız gerekiyor. Burada bu partinin ana görevi; İzmir’de en yüksek oyu hangi aday ile alacaksak, onu ortaya çıkartmaktır. Bunun yöntemi ne ise, sandık koyması ise sandık, kamuoyu araştırması ise araştırma yapılmalıdır.
Ben şöyle bir fikir sundum, İzmir’de 12 tane aday mı var diyelim. En geniş kapsamlı bir anket 500 bin liraya mı yapılıyor diyelim. Bir bölümünü parti versin, bir bölümünü de aday adayları versin. Ankete girmek isteyenler versin. Tarafsız bir şirket yapsın ve direkt Genel Merkeze gitsin. Bana, Tuncay Özkan şöyle dedi; “Laptop ile anket yaptıracağız ve görüntü alacağız. Direkt Genel Merkeze düşecek” Böyle bir yöntem güzel. Ben o zaman rahatladım. Ben, Büyükşehir Belediye Başkanı olmak için yanıp tutuşmuyorum ama kamuoyunda olduğumu biliyorum. Bana yoğun bir baskı geliyor. Bunu her adı geçen isim söylüyor.
İZBAN GREVİNDE OLAYA DOĞRU BAKMAK LAZIM
Peki, İZBAN grevi süreci hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bir tarafta emeğinin peşinde olan insanlar var, haklılar. İstanbul’da, Ankara’da bu işi yapan kişiler arasında uçurum var. Sendikal hakları. Haklı buluyorum. Diğer taraf, işveren pozisyonunda Demiryolları ve Aziz Kocaoğlu var. Aziz Kocaoğlu, yüzde 25 teklif götürmüş. Karşı taraf kabul etmemiş. Düşük olduğu için. Aziz Kocaoğlu, kendi cebinden vermiyor ki? Büyükşehir’in bütçesinden veriyor bunu. Büyükşehir Belediyesi’nin parası kimin? İzmir halkının. Seçime 3 ay kalmış. Giderken bir hovardalık yapayım, yüzde 50 vereyim diyebilirdi. Yiğidi öldür hakkını yeme. Şu anda yüzde 50 diye bir şey yok. Öyle bir şey olursa insanlar, tepki gösterirler. Bunun bir çözümü olur mu? Bence olur. Bir orta yol bulunur. Karşı taraf ne istiyor? Sen ne veriyorsun? Arada 5 puanlık bir fark mı var? Nasıl engellensin? Yerel seçime kadar bunu kabul et. Yerel seçimden sonra yeni belediye başkanı belli olacak. 2 ay var. Sonra tekrar yeni belediye başkanı ile pazarlığını yaparsın. Bundan sonra sorumluluk yeni belediye başkanına. Sendikacı arkadaşlara sesleniyorum; bu grevi bitirin. Yeni aday belli olsun. Ondan sonra yeniden pazarlık yapın. Bir de üçüncü bir durum var. Bu durumdan Cumhuriyet Halk Partisi’ne zarar verebilir miyiz? Onun derdindeler. Olaya doğru bakmak lazım. İki tarafın da yerine kendini koymak zorundayız.
Yorumlar
Kalan Karakter: