Bebeklerde depresyon olur mu demeyin
Psikolog Müjde Yahşi, bebeklerde de depresyon durumunun görülebileceğini söyledi.
Yayınlanma :
11.03.2020 22:35


Depresyonun genetik aktarımlı bir hastalık olduğu için anne ya da babada depresyon varsa, tetikleyici faktörlerle çocukta ya da ergende de depresyon görülmesinin muhtemel olduğunu ifade eden Yahşi, “Depresyonun en önemli 2 belirtisi, isteksizlik ve tat alamamadır. Yani depresyonda olan kişinin içinden hiçbir şey yapma isteği gelmez zoraki şekilde yapsa da yaptığı şeyden keyif alamaz. Çaresizlik hissi, düşük enerji, konsantrasyon azlığı, değersizlik ve suçluluk düşünceleri, iştah ya da kilo değişikliği depresyonun diğer belirtileri arasındadır. Çocuklarda ve ergenler depresyon; okula gitmek istememe, düşük özgüven, fobiler, karın ağrısı, bulantı ya da baş ağrısı şeklinde görülmekle beraber aşırı hareketlilik, huysuzluk, çabuk sinirlenme, yalan söyleme, evden ya da okuldan kaçma gibi davranış bozuklukları ile de görülebilir. Depresyon beynin kimyasalları ile ilgili olduğunu söylemiştik. Mutluluktan sorumlu serotonin hormonu ve haz almadan sorumlu dopamin hormonu seviyeleri düşer ve çocuk ya da ergen mutsuz ve keyifsiz olur. Stres hormonları olan norepinefrin ve kortizol seviyelerinde de artış meydana gelerek çocuk ve ergeni huzursuz, öfkeli, kaygılı hisseder ve odaklanma problemleri yaşayarak öğrenme ile ilgili problemler yaşayabilir. Bazı çocuklar ya da ergenler yaşadığı bu olumsuz duyguları içe atarken bazı çocuklar dışa vurur. Duygularını içe atan çocuk ve ergenler; utangaç, kaygılı ve bağımlı özellikler gösterir ve güvensiz hissederler. Bundan ötürü kendi ile ilgili olumsuz düşüncelere kapılarak depresyona daha eğilimlidirler. Duygularını dışa vuran çocuk ve ergenler ise davranış bozuklukları göstererek daha agresif ve saldırgan tutum sergilerler ancak bu çocukların da madde kullanımına yönelmeleri ve aykırı gruplara katılmaları da olasıdır. 7 yaş öncesi çocuğun dil becerisi yeterli olgunluğa erişmediği için tanı koymak zorlaşabilir. Ancak çocuğun yüz ifadesi, gösterdiği davranışlar, tepkiler ve beden duruşu bu tanın konmasını kolaylaştırabilir. Genetik açıdan eğilim ve nörokimyasal düzensizliğin varlığı, çocuğu depresyona yatkın hâle getirir. Olumsuz hayat olayları ise yatkınlığa sâhip olan çocuklarda ve ergenlerde depresyon gelişmesini tetikler. Anne ya da babanın vefatı, hastalığı, boşanması, ayrı şehirde yaşamaları ya da çok yoğun iş temposu ile çocuğun duygusal ihmal yaşaması, anne babanın çocuğuna sevgiden ve ilgiden mahrum bırakması, yaşanan göç ya da taşınma, aile içinde sürekli yaşanan çatışmalar, anne ya da babanın ruhsal bozukluğunun olması, ergen çocuğun karşı cinsle yaşadığı problem ve sınav stresi çocuk ve ergenlerdeki depresyonu tetikleyen nedenlerdir” diye konuştu.
Psikolog Yahşi, ailelere şu önerilerde bulundu.
“Kafana takma, üzme kendini, boşver unut gitsin gibi sözler söylememelisiniz. Çünkü bunlar çocuğun kendi iradesinin dışında yani tamamen beyindeki hormonların düzensiz çalışmasıyla ortaya çıkan olumsuz duygu ve düşünceler olduğunu unutmamalısınız. Çocuğunuzda davranış değişikliği sağlayabilirseniz çocuğunuzun duygu ve düşüncelerinde de değişiklik sağlayabilirsiniz. Mesela çocuğunuzu düzenli spor yapması konusunda teşvik edebilirsiniz. Çünkü spor esnasında vücut endorfin salınımı gerçekleştirir ve kişi kendini iyi hissetmeye başlar. Endorfin hareket halinde yani spor yaparken, dans ederken, zıplarken, ya da koşarken salgılanan mutluluk hormonudur. Dolayısıyla düzenli gideceği bir spor ya da sanat kursu çocuğunuzu iyi hissettirecektir. Çocuğunuzun en geç 10 gibi uyuması çok önemlidir. Çünkü mutluluk hormonu olan endorfin ve uyku hormonu olan melatonin gece 10 ila 3 arasında salınım yapıyor. Çocuğunuzun kendini huzurlu ve mutlu hissedebilmesi için uyku düzenini bozmaması gerekir. Güneşli havalarda parkta bahçede zaman geçirmesi için çocuğunuzu teşvik etmelisiniz zira güneş ışınları gözümüzün ağ tabakasından içeri girer ve sinirler aracılığıyla epifiz bezine iletilerek serotonin miktarını artırarak kişiyi mutlu hissettirir. Normalde yapmaktan keyif aldığı şeyleri tekrar yapması konusunda çocuğunuza ortam hazırlamalısınız. Çünkü haz duygusundan sorumlu dopamin hormonu kişinin sevdiği işlerle meşgul olduğu zamanlarda salınım yapıyor. Mesela sevdiği arkadaşlarıyla oyun oynaması, sinemaya gitmesi ya da sevdiği bir yemeği yemesi dopamin salınımını artırır. Depresyon bilişsel davranışçı terapiye çok iyi yanıt verir. Bu hissettiği olumsuz duygular ve beraberinde olumsuz düşüncelerin depresyon hastalığının beyindeki duygu merkezini etkilediğini ve bu sebeple isteksiz, keyifsiz ve mutsuz hissettiğini söylemelisiniz. Dolayısıyla harekete geçmesinin düşünceleri üzerinde iyileştirici etkileri olduğunu çocuğunuza anlatmalısınız. Odaya kendini kapatarak, saatlerce uyuyarak ya da sosyal hayattan uzak kalarak depresyonun daha kötüleşeceğini çocuğunuza söylemelisiniz. Belirtiler hafif seyretse bile muhakkak çocuk ile çalışan bir klinik psikoloğa başvurmalısınız fakat orta ya da ağır depresyonda ise muhakkak çocuk ergen psikiyatristine başvurmalısınız.”
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: