'Bize Düşen Mültecilere  Koşulsuz Hoşgeldiniz Demektir'

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü nedeniyle Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi, "Bu kent hepimizin" temasıyla bir dizi  etkinlik organize etti. Etkinlikler, İzmirli bisikletçilerin "Bu kent hepimizin" yazılı tişörtlerle Üçkuyular’dan Gündoğdu’ya kadar pedal çevirmesiyle başladı. Aksam saat 20.00'de Gündoğdu’da düzenlenen müzik ve şiir etkinliğine bisikletçilerin yani sıra mülteciler ve İzmirliler birlikte katildi. Burada ki etkinlikte mülteci şairler kendi dillerinde şiir okurken, Türkiyeli şairler, okunan şiirlerin Türkçesini okudular. Ardından İzmir Müzisyenler Derneği’nin mülteci çocuk grubu Türkçe ve Arapça şarkılar söyleyerek, katılımcıların gönülleri fethettiler. İftar vaktinde tüm izleyicilere Suriye yemeği olan felafel verildi ve etkinlik İzmir Müzisyenler Derneğinin söylediği farklı dillerden ezgiler ve halaylarla bitti

Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu, Dünya Mülteciler Günü nedeniyle yaptığı konuşmada, mülteci sorununu her yıl katlanarak arttığına vurgu yaparak “Dünyada her yıl giderek daha çok insan, yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kalıyor. Savaşlar ve savaşların getirdiği ekonomik krizler insanların ülkelerini terk etmesindeki en önemli faktörler. Birleşmiş Milletler’in rakamlarına göre 2016 yılında 60 milyona yakın insan yerinden edilmiş durumda. Bugün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. Başta Avrupa olmak üzere dünyanın bir  çok kentiyle aynı anda insan hakları savunucuları olarak mültecilerle dayanışmak, devletlere ve uluslararası örgütlere mültecilerle ilgili sorumluluklarını hatırlatmak için sokaktayız. O halde bize mültecileri yalnız bırakmamak, ısrarla ve inatla barışı talep etmek, her türlü ırkçı ve ayrımcı mülteci söylemlerine karşı çıkmak ve savaştan ve zulümden kaçan bu  insanlarla dayanışmak; onlara koşulsuz olarak ‘Hoşgeldiniz’ demektir ” dedi.

Türkiye’de kalmak isteyenlere mülteci statüsü verilmeli

Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi ise Türkiye’de yaşayan 4 milyona yakın mültecinin hayatta kalma mücadelesi verdiğini belirterek “Suriye’de savaş başladığından beri açık kapı politikası izleyerek milyonlarca insana barınak olan Türkiye maalesef mültecileri AB üyelik  görüşmelerinin siyasi kozu haline getirdi. Yapılan kirli pazarlıklar sonucu 3 milyar avro ve TC vatandaşlarına vize muafiyeti karşılığında Türkiye AB’nin yeni mülteci hapishanesi olmayı kabul etti. Ayrıca. bu zamana kadar ciddi  bir toplumsal entegrasyon politikası geliştirilememesi, içeride mülteci sorunu için şeffaf ve katılımcı bir tartışma ortamı yaratılmaması mülteciler ve yerel halk arasında kutuplaşmaya davet çıkarmaktadır.  Nasıl seçildiği bilinmeyen bölgelere mülteciler için kamp alanları kurulması yerel halkın görüş ve onayı alınmadığı için tepkilere neden olmaktadır” diyerek, Türkiye’de kalmak isteyen mültecilere uluslararası hukuk çerçevesinde mülteci statüsü verilmesi gerektiğini söyledi.