

Gezi Parkı eylemleri başlangıcından itibaren muhalif çıkışlarını
ve hükümet yönelik eleştirel tutumunu sürdüren AKP İzmir Milletvekili Ertuğrul
Günay'ın, bugün Meclis'te bir basın toplantısı düzenleyeceği bilgisi gelince
Ankara kulisleri hareketlendi. Kültür ve Turizm eski Bakanı, Ak Parti İzmir
Milletvekili Ertuğrul Günay "istifa mı edecek" sorusu akıllara geldi.
Günay, son günlerde yaptığı açıklamalara ilişkin bugün saat 11.00'de Meclis'te
basın toplantısı yaptı Günay istifa etmedi, hükümeti eleştirdi.'Basit ama
iyi yönetilemeyen süreç' diyen Günay, 31 Mayıs'ta yaşanan polis şiddetinin
olayları tırmandırdığını ve suhuletle, şefkatle olayların ilk günden çözülebileceğini
söyledi.
İşte konuşmasından satır başları:
Son yaşadığımız olaylarla ilgili sosyal medyada
paylaştığım değerlendirmeleri derli toplu şekilde sizlerle yapmak için bu
toplantıyı düzenledim.
GENEL KURUL'DA KONUŞACAKTIM
AMA KOPUKLUK OLDU
Aslında Genel Kurul'da söz almayı da
düşünmüştüm. Ancak başkanlık ve benim aramda sanırım bir kopukluk oldu. Ben de
bir basın toplantısının daha iyi olabileceğini düşündüm
Ülkemiz
üzüntü verici olaylar yaşadı. Sokaklar ve meydanlar farklı nedenlerle bir araya
gelen, oldukça öfkeli insanlarla doldu taştı.
Haklı bir çevre duyarlılığından yola çıkan
anlayışsız, kaba, haksız davranışlar sonucunda ülke düzeyinde belki milyonları
aşan insanların alanlara çıkmaya başladı.
TOPLUM SAĞLIĞINI TEHDİT ETTİLER
Böyle olunca bozguncular ve kışkırtıcılarda
zaman zaman bu olayların arkasına saklanarak, yurttaşların canına yönelik
hareketle toplumun sağlığını tehdit ettiler.
Güvenlik güçleri aldıkları emirlerin katılığı,
öncelikle bu bozguncuları yakalayıp teşhir etmek yerine, bazen haksız ve
gereksiz, bazen haklı ama ölçüsüz müdahalelerle, olayların yaygınlaşmasına
neden oldular.
Basit ama iyi yönetilemeyen süreçte sanki
iktidara karşı, bir iktidar değiştirme hevesi ve hayali ürettiler.
POLİSİMİZ, YURTTAŞLARIMIZ ÖLDÜ
Bir polisimiz ve vatandaşlarımız öldü, gözlerini
yitirenler var, evler, araçlar yandı. Birlikte barış içinde yaşama duygumuz,
duygudaşlık ciddi biçimde zarar gördü. Ve böyle devam ederse devam edecek.
İnsanları neredeyse çatışma eşiğine getiren bu
olayın temelinde bir çevre sorununun, Beyoğlu’nda neredeyse son yeşil alanın,
yeşil kalma talebinin masum talebin olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
Olayların boyutları değiştikçe, uluslararası
komplodan söz etmeye,iktidara karşı söylenmeye başlandı. Ama bu başlangıç
noktasını ve nasıl yönettiğimiz göz önünde bulundurulursa, başarısız
yönettiğimiz ortaya çıkacaktır. Özeleştiri yapma ihtiyacıyla yüzyüze geleceğiz.
31 MAYIS'TAKİ ŞİDDET VE
İFADELER İSYANA YÖNELTTİ
İlgili ve kamu biriminin, yurttaşların
isteklerini değerlendireceğini, ağacın korunmasına, 18 gün sonra yaptıkları gibi
söylenmesi, olayın başladığı gün sağlanabilirdi
İlk
günden, kökten reddi, başlangıçtan her kesimden İstanbullunun, Ak Partililerin,
diğer partililerin, sırf bu birliktelik görülmesin diye, uygulanan 31 Mayıs
Cuma sabahının şiddeti ve o gün yine ortaya çıkan, mahkeme kararını hiçe sayan
ifadeler insanları neredeyse bir isyana yöneltti.
Sokağa çıkan herkes tepki gösteren herkes,
Başbakan Yardımcımızın açıklamasına göre 80 ilde neredeyse, o parkı Beyoğlu’nda
Taksim’de o parkı o yeşil alanı o ağacın isyanını bilmiyor.
MESELE GEZİ PARKI DEĞİL
DERKEN...
Gezi Parkı bütün bu hayata karışan ortama itiraz
edenlerin, özgürce yaşamak isteyenlerin toplandığı ortak bir alana simgeye
dönüştü. “Mesele gezi parkından ibaret değil arkadaş” denilerek de anlatılmak
istenen bu, iktidar değiştirmek değil.
Bu tepkisi anlamak ve yeni tepkilere yol açmadan
sükuneti sağlamak her ülkede öncelikle bizim yönetimin görevidir.
Bu
insanlar, gençler çoğunlukla bir siyasi partiye yakınlık duymuyorlar.
HEP ANLATMAYA ÇALIŞTIM
Yönetim, suhulet nezaket kolaylık yumuşaklık
şefkat ister. Husumet, şiddet ve nefretle yönetim olmaz. Bizim tarihen ve bugün
üzerine durmamız gereken temel ilke budur. Bir iktidar, bir siyasi partinin
iktidarı olabilir. Ama hükümet, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütününün hükümetidir.
Bütün bir süreç boyunca, suhuletin merhametin adaletin, daha büyümeden,
uluslararası medyaya çıkmadan aşabileceğini hep anlatmaya çalıştım.
EVLERİNİZE DÖNÜN
Bütünüyle yurttaşlarıma da çağrım var. Lütfen
evlerine dönmeliler. Elbette düşünce özgürlüğü, yasalara uygun biçimde ifade
etme hakları var. Dışarda şu yada bu şekilde, polisin müdahale etmesini haklı
kılabilecek bir eylem demokrasiye hizmet etmez. Bunu bütün yurttaşlarımın
dikkatine sunmak istiyorum.
GAZETECİLERDEN SORULAR
Erdoğan ve sizin görüşlerinizin farklı
olduğunu görüyoruz. Bunu nasıl değerlendirirsiniz? Ak Parti’de siyaset yapmaya
devam edecek misiniz?
Ben AK Parti’ye çok zor bir dönemde geldim.
Hangi niyetle olursa olsun bir başka korku döneminde de sesimi kısmak niyetinde
değilim. AK Parti’nin büyük bir kitlesinin benim gibi düşündüğünü düşünüyorum.
Benim baştan beri itiraz ettiğimiz, İstanbul'un minareleriyle yarışan
betonlarla, özgürlük taleplerin onların da talepleridir. Bunları içerde
söylememem, dışarda söylememem gibi
Ben
gördüğü yanlışa itiraz eden insanlar, seslerini duyurursa burası demokratik bir
kurumdur görüntüsü verdiğini sandığım için bunları herkesle paylaşıyorum. Devam
ediyorum. Sizi belki hayal kırıklığına uğratıyorum ama.
Siz de partinizin “duran
adamı” mısınız?
Bazen duruyor gibi görünürsünüz ama derinden
yürüyorsunuzdur.
İstifa etmeyi düşünmediğinizi
söylediniz ama. İhraç bekliyor musunuz?
Tatsız işler konuşmayalım. Şefkat, adalet,
merhamet dolu davranışlar göndermeler yapmaya çalışıyorum. Kimsenin aklına kötü
şeyler getirmeyin.
Bakanlar Kurulu’nda gündeme
getirdiyseniz, bakanlar size nasıl tavır aldı? Destek mi verdi?
Bakanlar Kurulu’nda tartıştık şu şöyle, bu böyle
dedi gibi bir tartışma olmaz. Benim bakanlıktan ayrılmadan çok önce, hem
İstanbul’un siluetini bozan yapılarla ilgili, önce AVM, sonra rezidans, şimdi
müzeye dönenlerle ilgili önceden de söylemiştim. Bakanken yapmadığım itirazı
bugün yaparsam eksiklik hissederim. Ama bugünkü bakanken söylemiştim demek için
değil.
Şimdi biraz tarumar oldu ülkemiz. Maddi değeri
ölçülemeyecek, insanın canı maddi olarak ölçülebilir mi? Bütün bunlar
olmayabilirdi. Devlet refleksi yerine siyaset aklı kullanılmış olsaydı. 10
yıldan beri iktidarız ama kaynağını milletten alan bir anlayışı olmalıyız.
KEŞKE BELEDİYE BAŞTAN AĞAÇLARI
ORAYA GÖNDERSEYDİ
Benim söylediğim, ah keşke baştan, İstanbul
Belediyesi ağaçları oraya gönderseydi. Krikor ustanın, İstanbullu'nun hiçbir
tarihi yapısına benzeyen yapısı varsın olmasın deseydik, buraya gelmezdik.
Sayın Başbakan benim bu konudaki görüşlerimi
biliyor. Ama görüşlerimi isterse bunları sunmaktan onur duyarım. Hiçbirimiz
hiçbir toplantıda, bizim dışımızda kalanlar için, nefreti körükleyici bir söz
sarf etmesin.
30
yıldır Türkiye’yi kanatan bir yarayı geride bırakıyoruz. Gelip Taksim
meydanında, 100 tane ağacın altında boğulmayalım.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: