

Cumhuriyet
Halk Partisi, İzmir’de oldukça yüksek oranda oy almaktadır. Bu durum
parti örgütünün mutlak başarısından çok ülkedeki siyasi ve sosyal gelişmelerin,
özellikle de AKP’nin gerici, anti laik politikalarına karşı, toplumun
özgürlüğüne ve yaşam tarzına olan düşkünlüğünün bir yansıması olduğunu
düşünüyorum.
Partinin elde ettiği başarı, tükettiği emekle ters orantılı
bir sonuç yansıtmaktadır. Böyle olunca da üyelik ve oy kazanımının değeri
küçümsenmekte, partide, yetkili noktalarda olanlar, kişisel istek ve çıkarları
doğrultusunda, etik değerlerle bağdaşmayan, aç gözlü, eş dost ahbap çavuş ilişkileri
tanımını da aşan, çıkara dayalı bir tutum sergilemektedirler. Artık ayan beyan
gün yüzüne çıkan, bu aymaz ve gözü kara davranış, bir öfke ve eleştiriden çok,
nefrete dönüşmektedir. Elbette buna izin veren, göz yuman parti üst
organlarının davranışları da, ciddi olarak ele alınmalıdır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun
genel başkan olmasından sonra, CHP’de eleştirinin adı “Baykalcılık ve Savcılık” olarak ele alınmaktadır. En azından
kendimi böyle bir yapılanmanın içinde görmediğimden ötürü, üst yönetimin şu
yerel yönetim aday belirleme sürecindeki, tutumunu da yukarıdaki
tanımlamalardan ayrı düşünemiyorum. İşin kötüsü sergilenen yönetim tarzı, toplumun ortak çıkarını gözetemeyecek,
iktidar olduğunda toplum ve ülke çıkarlarını savunamayacak dirayet ve
kararlılıktan uzak bir algı olarak hafızalarda kalmıştır.
Daha da
kötüsü; Sayın büyüklerimiz de belirledikleri yöntem ve
kuralları hiçe sayarak üstelik partinin ekonomik olanaklarını, araştırma
firmalarına peşkeş çekerek, yine sınıf arkadaşlarını arkadaşlarının arkadaşlarını,
tavla arkadaşının oğlunu, milletvekili kardeşlerini, teyze çocuklarını atamada
hiçbir çekince duymamışlardır.
Sosyolog
olmadığımdan duruma hiçbir tanım bulamıyorum. Belki psikologlar, ayakkabı
kutusundaki para ile sayın genel başkanın çok kullandığı “nüfuz kullanarak istismar” arasında bir kıyaslama yaptıklarında
nasıl bir fark bulabilirler gerçekten
çok merak ediyorum.
Tabii
bunlar yetmiyormuş gibi, ya da bunlar yapıldıktan sonra üyelere ve halka dönüp,
“sakın oyları bölmeyin partiyi
eleştirmeyin AKP’nin ekmeğine yağ sürmeyin” denmektedir. Bunun adı; sorumlu noktada olanların
sergiledikleri sorumsuzlukların günahını önceden üyenin boynuna atmaktır. AKP
ile mücadele etmek elbette partililerin görevidir. Ancak partililer kademe
kademe öncülerini seçerek birinci derecede mücadele görevini partinin görevdeki
öncülerine vermiştir. Öncüler parti içindeki imkan, olanak ve temsil noktalarını
yakınlarına dağıttıktan sonra meydana çıkıp siyasi nutuk atmalarının fazla bir
anlamı yoktur. Yetkilerini öncelikle kendi yakınlarının ikbali için
kullananlar, yarın mücadele günü dönüp arkalarına baktıklarında kimseyi
göremiyebilirler.
İzmir’de parti
egemenlerinin sınıfsal yapısı, kültürü, partiyi, eşit, özgürlükçü, tüzük ve
yönetmeliklere bağlı olarak yönetmesi mümkün değildir. Partide; etkili olan,
aracı, komisyoncu, taşeron ve inşaat kalfaları, mesleki davranışları gibi
siyaset yapmaktadırlar. Günlük karları her şeyin önündedir. Siyaseti de bu
şekilde yürütmektedirler. Bu gün ellerine imkan geçince tümünü kendi eş, dost
akraba ve iş ortakları için kullanmaktan çekinmiyorlar. Zaten İl kongresinde
Büyükşehir Başkanı bu davranışını gizlememiştir. O gün ektiklerinin karşılığını, bugün de en hoyrat biçimiyle almaya
çalışmaktadır..
Korkarım
İzmir halkı, en çok oy verdiği bu partiyi artık, bu çirkinlikleriyle baş başa
bırakmaz. Bu gün % 60 Oy alacaklarını
sananlar yarın beş yıl önceki oya dahi yaklaşmadıklarını gördüklerinde
pişmanlık mı duyacaklar yoksa yine etraflarına bakıp, bu gün yaptıklarını
unutturup, parti içinde “hain” mi arayacaklar.
Cumhuriyet Halk Partisi tarihinin hiçbir
döneminde bu kadar aciz duruma düşürülmemiştir.
Bakın
Görün;
İzmirdekileri
sıralamaya gerek duymuyorum. Artık her şey o kadar ayan beyan ki hiçbir örtü,
şal ve çarşaf bu kirliliği gizleyemez. Bu nedenle utancımdan sıralayamıyorum.
Ben İstanbul’da bazı isimleri sıralamaya çalışacağım.
Beşiktaş 4. Sıra Hikmet Çetin’in oğlu
Şişli üçüncü sıra Mustafa Sarıgül’ün oğlu
Beyoğlu Belediye Başkan adayımız
Sarıgül’ün eski eşi
Gürsel Tekinin Kardeşi
Mustafa Balbayın Kardeşi
Akif Hamza Çebinin Kardeşi
Aydın Ayaydın’ın yeğeni
İl İlçe başkanlarının akraba ve çocuklarını sıralasam
sayfalar yetmez.
Görüldüğü
gibi, siyasi paylaşım ve temsil eş dost akraba, tavla arkadaşının oğlu,
pasajlardaki kumar arkadaşları, iş ortakları ve arsa sahiplerine öncelik
verilerek yapılmaktadır.
Üretimden uzak emeğin değerini hiçe sayan aracı, komisyoncu
tayfası karını günlük düşündüğünden, partiyi düşünen olmaz. Partiyi bu
yapısından yine üyelerin özgür iradesi kurtaracaktır. Bunu da geciktirmemeli.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: