CHP İL BAŞKANLIĞI VE BAKANLIK
Yayınlanma :
27.02.2014 11:13


vitrine çıkmaktır
Bu yazımı
geç yazmamın bir sebebi var tabi…
Toz dumanın
aralanmasını ve listelerin netleşmesini bekledim. Ama umudum vardı. Yıllarca
Deniz Baykal’ın yönetim anlayışını eleştirenlerin Yeni CHP ile ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun
enerjisiyle partiyi iktidara taşıyacak kadroların kurulacağına inanmak istedim.
Bizler özgürlük, demokrasi, örgüt temsiliyeti ve öteki kavramını yok sayan bir
siyaset anlayışı için yıllardır umutla mücadele ettik. Çünkü biz kendimizin
yaşayamadığı demokratik iklimi çocuklarımıza gençlerimize armağan etmeyi görev
edinmiştik.
Mesnevi’yi
okuyorum bu aralar ruhuma merhem oluyor. Asırlar öncesinden gelen,
okuyunca insanı alıp başka diyarlara götüren bir beyitinde “Uğruna fedakarlık edemeyeceğin sevgiyi kalbine ve kendine yük etme” diyor Mevlana
Celaleddini Rumi…
Yaşamın her alanı için bu geçerli. Eğer inandığın, sevdiğin
gönlünü yoluna koyduğun bir siyasi olgunluğun ya da tercihin yoksa partilerden,
örgütlerden uzak durmak en büyük erdem. CHP genelinde bu kavramın giderek erozyona
uğradığını görüyorum. Türkiye’de siyasetin yeniden şekillendiği bu süreçte,
CHP’nin bireysel hatalarla insanların umutlarını köreltmeye hakkının olmadığını
düşünüyorum.
Gelelim İzmir
genelinde adayların tespitinde yaşanan
sorunların sıralamasına;
Siyasette MAYMUN İŞTAHLILAR vardır. Hem BULUNDUĞU
MAKAMI BIRAKMAZLAR, hem de ADAY OLUP
PARTİMİZİ GÜÇ DURUMDA BIRAKMALARI ile ayrılırlar. Onları izledim. (Bknz Kemal Karataş ve Levent Ölçer) Örgüt ve
parti kamuoyunun umut verdiği, hayal kurduğu, geleceklerini siyasete bağlayan
ekmek ve aşını siyasette arayanların istediği kişilerin atanmamasından çıkan
kargaşa ve isyanı, infial izledim.
Bu örgütte
belediye başkanlığı seçilme yönteminde her adaya gidin tabanda çalışın diyerek,
AYLARDIR EMEK VEREN adayların yöntem
kurbanı olduğunu izledim.
Örgüte
seçilerek BAŞKAN OLAN, GÖREV ALAN, YÖNETİRİM
DİYENLERİN HIRSINI ve YÖNETEMEDİĞİNİ
İZLEDİM.
Genel
Başkana başka bir isim, ADAY BELİRLEME
KOMİSYONU’na başka isim rapor eden yöneticileri izledim.
En çok canını yakan ise, İlkeli duruşuna güvendiğin ve örgütün başına getirdiğin yöneticilerin
kendi istek ve emellerini partinin çıkarından üstte tutması. Yani bir başkan
düşünün ki dürüstlüğüne inandığın ve bulunduğu mevkiiye gelmesi için geceni
gündüzüne kattığın, ama geldiği noktada örgütün sesine kulaklarını tıkayıp bir
guruba dahil olup kendi siyasi ikbaline yönelik davranacak. Arkasından disiplin
tehditleri yapacak ve örgütü susturmaya çalışacak. Parti kamuoyunun partiye olan
güveninin sarsıldığını ve örgütün inandığı isimleri yöntemsel , hatamı yoksa
bir kaç kişinin örgüt üzerinden kendi emellerinin uygulamak mı orasını
kestirmek zor. ancak izlendiğinde görülen odur ki, kimsenin partiyi düşündüğü yok.
Asıl
kayıp, örgütü kendilerine göre dizayn eden anlayışın, örgüt emekçilerinin
üstünde olması ve kaymağı kendilerine,
emeği örgüte yükleyenlerin kontrol edilmemesi ve dur denilmemesi.
Seçim
arifesinde yapılan yanlışlar, o kadar speküle ediliyor ki, her sokakta
parti tartışılıyor. Hak etmiş etmemiş, emek vermiş vermemiş, aday olduğu mevkiiye
vizyonu yeterli yada değil hiç fark etmiyor, kendilerine yakın birisini bulur
bulmaz konuyu açıp mağduriyetlerini anlatıyor ve bu dalgayı büyütüyorlar. Doğal
olarak bu oya yansıyor. Partiye gönül vermiş halkın bu durumdan haberi belki de
yok ama örgütteki kaynayan kazandan taşanlar o kesiminde bir bölümünü
etkileyecek gibi gözüküyor.
Bu durumun
başlıca sebebi yerel yönetimlerden sorumlu olan komisyonun yöntemde hata yapması
yatıyor. Sonrasın da il içerisindeki yöneticiler de hata yapınca durum
kontrolden çıkmış oluyor.
Arkadaşlar,
İzmir il başkanlığı Türkiye’de bir
bakanlık kadar önemli bir mevkidir. Bu
makama talip olan her arkadaşımızın bunu böyle bilerek aday olması gerekir. Ama
ne yazıkki Bugünkü arkadaşımız bu önemli görevi bir ilçe belediye başkanlığına
değişme çabasına girmiş, sonuç alamayacağını anlayınca da göreve devam kararı
almıştı. Bu durum bile başlı başına bir vizyon meselesidir.
Söz yine
Mevlana’ya geliyor… “İnsanın başarılı olabilmesi için fedakarlık
edecek kadar sevebilmesi ve hırslarından ayrılması gerekir.” Ama bu örnekte
hem sevmediğini hem de hırsının devam ettiğini görüyoruz. Doğal olarak başarısızlığı görüyoruz.
İnancım odur ki; Demokrasiye
önem veriyoruz deyip, örgütün üstünde tepinenleri örgüt istemiyor.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: