CHP'li Vekiller Tutuklu Cumhuriyet Çalışanlarıyla Görüştü
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinden oluşan bir heyet tutuklu bulunan Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticileriyle görüştü.
Yayınlanma :
30.04.2017 09:24


CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Ankara Milletvekilleri Necati Yılmaz ve Şenal Sarıhan ile CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir'den oluşan CHP heyeti, 28 Nisan günü aylardır Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Cumhuriyet gazetesi yazar ve karikatüristlerini ziyaret etti. Ziyarete ilişkin heyetin hazırladığı değerlendirmede şu tespite yer verildi: “Görüştüğümüz gazeteciler, Ceza İnfaz Kanunu'na aykırı bir uygulamayla karşı karşıya kaldıklarını ifade ediyor. Avukat ile yapılan görüşmelerde dahi görüşmeciye infaz koruma memuru aracılığıyla evrak verilebileceğini, bir belgenin savunmaya yarar belge olup olmadığına cezaevi idaresinin karar verdiği koşullarla karşı karşıya bulunduğu tespitini yapmış durumdayız. Haklarında 31 adet delil klasörü olan bu isimler, savunma yapmakta zorlandığı koşullar altında tutuluyor. Görüştüğümüz isimler FETÖ üyesi olmakla suçlandıkları için kendilerine daha ağır koşulların dayatıldığını, bu noktada bir çifte standart olduğuna dikkati çekiyor.”
KART: ‘ÖNCE CEZA, SONRA SAVUNMA’
Gazetecilerin CHP heyeti aracılığıyla verdikleri mesajlar şöyle:
Musa Kart: 24 Temmuz 2017'de, 9 ay tutuklu kaldıktan sonra hakim karşısına çıkabileceğiz. Yani önce ceza, sonra savunma! Eğer bu sıralamayı garip bulmazsanız, bir hukuk devleti olduğumuzu düşünebilirsiniz. 35 yıldır sadece karikatür çiziyorum. Ve hakkımda 29 yıla varan hapis cezası isteniyor. Evet, şaka gibi... Belki de bugüne kadar böyle çarpıcı ve vurucu bir espri yapamadığım için cezalandırılmayı hak ettim, kim bilir!
GÜRSEL: ‘BEN İÇERDEYİM, GÜLERCE DIŞARIDA’
Kadri Gürsel: 5.5 ay iddianame bekledik. Serbest bırakılırsak tutukluluğumuzun üzerinden 9 ay geçmiş olacak. Asılsız ve delilsiz suçlamalarla tutuklandık. Bu, insan hakkı ihlalidir. İddianame çıkmış olmasına rağmen uzun tutuklulukla cezalandırılmaya devam ediyoruz (...) ByLock ile ilişkili oluşumun tek sebebi olabilir. 2014'te TV'de program yaparken o dönemde emniyette düzenlenen FETÖ operasyonlarına karşı örgütün giriştiği medya kampanyası çerçevesinde defalarca arandım ve mesaj gönderildim. Ben içerideyim, Hüseyin Gülerce dışarıda. İddianamenin ironik tarafı tam da bu. Ben içerideyim, FETÖ'yü cansiperane savunan Gülerce, tanık. Aktif bir gazeteci telefonlar insanlarla konuşabilir. Konuştuklarımın ByLock kullanıp kullanmadığını bilemem. (...) Konuştuğum her şey mesleki çerçevededir. ByLock'tan nasıl haberim olabilir? 30 yılı aşkın meslek hayatımda hesap veremeyeceğim bir tek görüşmem yoktur.
SABUNCU: ‘TAM TECRİT HALİNDEYİZ’
Murat Sabuncu: AB, ABD istiyor diye değil Türkiye için demokrasi istiyoruz. İnsan hakları, özgürlük istiyoruz. 16 Nisan çok önemli bir ders verdi. (...) Hızlı ve adaletli yargılama istiyoruz. Anayasa Mahkemesi üç emsal dosya inceleyecek. Gazeteci Nedim Şener'in görüşmecisiydim. AKP, FETÖ ile işbirliği yaparken biz bu insanların suçsuzluğunu anlattık. O dönem FETÖ'nün hedefi olduk, şimdi FETÖ'ye yardımdan buradayız. Kim olduğunu bilmediğim telefonlar nedeniyle yargılanıyorum. Ama er geç gazetecilik kazanacak. (....) Tam tecrit halindeyiz. Bir haftada 168 saat var, sadece iki saat dışarı çıkabiliyoruz. Bir saat avukatımızla, bir saat aileyle kapalı görüş yapabiliyoruz.
‘KORKUNÇ BİR KÖTÜLÜKLE KARŞI KARŞIYAYIZ’
Akın Atalay: Siyasi karar vericiler bizim burada olmamızı öngörüyor. O yüzden buradayız. Bizi buraya hakim ve savcılar koymadı.
Ahmet Şık: Cemaat yargılaması ile bugünkü yargılama arasındaki tek farkı, onlar delil üretiyorlardı, şimdi delile de gerek yok. Korkunç bir kötülükle karşı karşıyayız. Bu yargıçlar, çocuklarının yüzüne nasıl bakıyorlar. Bana önce FETÖ'cü dediler, baktılar ki bu tutmayacak, PKK'ya döndüler.
Mustafa Kemal Güngör: Cezaevinde nereye dönseniz ya bir milletvekiline, ya bir aydına, ya bir gazeteciye çarpıyorsunuz. Buradaki birlikteliğin, dışarıda da devam etmesi gerekiyor. Demokrasi adına katlanacağız.
Güray Öz: Bulabildiğimiz kitapları okuyabiliyoruz, koşullar kötü. Yıllardır gazeteciyim, 12 Eylül dönemi koşullarında dahi böyle şartlarla karşılaşmadık.
Turhan Günay: Uzun tutukluluk, cezaya dönüştü. Adalet yok edildi.
Bülent Utku: Burada özellikle OHAL'den kaynaklanan koşullar nedeniyle, görüşme hakkımız başta olmak üzere çok sayıda hakkımız kısıtlanıyor. Adeta tecrit altındayız, duruşmamızın gerçekleşeceği günü bekliyoruz.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: