CHP lideri Özgür Özel, Buca Cezaevi ziyareti sonrası yaptığı açıklamada 'Terör örgütüne yardım’ iddiasıyla başlatılan soruşturmada tutuklanan Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan'a ilişkin olarak konuştu. Özel, DEM Partisi ile yaptıkları yerel ittifak olan 'kent uzlaşısı'na dair, "Sevgili Mehmet Ali Çalışkan, bir gün burada olmamması gerekiyor. Kent Uzlaşısı meselesi üzerinden üretilen bir şaibe. 'Siz DEM'lilerden oy alsın diye Kürtleri koydunuz, onları yönetime dahil ettiniz, seçim sonucuna etki ettiniz', yaptığımız tam da bu da bu suç değil, bu siyaset ve doğru bir şey. Biz Kürtlerin oyu varsa temsilinin de olması gerektiğini düşündük. Şimdi Türkiye'nin geldiği noktada, Sayın Bahçeli'nin 1 Ekim günü DEM Parti'ye elini uzatmasıyla, 'İmralı Uzlaşısı' ile bundan sonra yürüyen süreçle birlikte CHP'nin yaptığının suç olmadığını göreceksiniz" dedi.
Özel, 19 Mart’ta düzenlenen operasyon kapsamında gözaltına alınan ve tutuklanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık'a ilişkin olarak, "Mehmet Murat Çalık’ın anasına acırım, dedesine acırım. Yoksa bu sürecin AK Parti’yi nasıl zayıflattığını hep birlikte gördük.Bizim oradaki bütün iyi niyetimize rağmen, yapılması taahhüt edilen işlemlerin sadece belli değerlerle alınıp yollanması ve Murat Çalık’ın siyasi bir kararla içeride tutulmasını kabul etmiyoruz" dedi.
Özel'in açıklamalarından satır başları şu şekilde:
"Kooperatiflerle görüşüyoruz, çözüm üretiyoruz"
"Tunç Soyer ve arkadaşlarının yargılandığı davaya ilişkin şu memnuniyetimizi dile getirelim: Ben İzmir İl Başkanlığı'nın önünde iki vurgu yapmıştım. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma yürütülürse, onu düşman hukuku görüyoruz, onun gibi mukamele ederiz. Ancak tutuksuz yargılamanın yapıldığı, iddianamenin hızla yazıldığı bir süreç olursa ona göre davranırız dedik. İzmir'de kasım ayına kalan iki dava var. Bu davalarda hiç tutuklu yok. Ben buna ne diyeceğim, bizi niye yargılayacaksınız diyecek halimiz yok. Ama kasım ayına kadar tutukluluk olsa isyan ederdik.
Eylül ayında görülecek dosyada tutuklularımız var ama o dosyanın 19 Eylül'de görülecek olması memnuniyet verici. O dosya üzerinde ilk günlerde Adalet ve Kalkınma Partisi kooperatifler üzerinde tepniyordu, şimdi ses yok. Kooperatifçilik bir suç değil. 1000 çalışsa ev sahibi olamayacakların ev sahibi olma umudu kooperatifler. Artan maliyetler sonucunda İzmir'deki kooperatiflerin ilerlemesini yavaşlatmıştır. Denizcilikte de bu işlerde de temel kural şudur, gemiyi panik batırır. CHP'nin genel bakışı, İzmir'deki kooperatif işini hata olarak görümüyoruz. Yaşanan süreci talihsizlik olarak görüyoruz. Kooperatiflerle görüşüyoruz, çözüm üretiyoruz. Bu mahkeme sosyasına da girecek. Bizim her daim sahip çıktığımız, bize her daim sahip çıkmış bu kentte böyle bir mağduriyet yaratacağımız yok.
"DEM Parti'ye elini uzatmasıyla, CHP'nin yaptığının suç olmadığını göreceksiniz"
Kimse dolandırılmadı. Şunu herkes bilsin ki, bu konuda da bu bir başarısızlık değil, buradan önce bir başarı sonra da doğru bir model çıkaracağımızı herkes görecek. Çünkü bu şartlar altında, bu inşaat maliyetleriyle bu kadar vahşi kent rantlarının birileri tarafında yenildiği bir sürece kentin vatandaşla paylaşılması gerekiyor. Bu konuda örnek bir modeli geliştireceğimizi de herkes görecek.
Ben 19'unda arkadaşlarımızın davalarını da takip edeceğim. İnsan dolandırıcılık yapsa kooperatif yapmaz. Sevgili Mehmet Ali Çalışkan, bir gün burada olmamması gerekiyor. Kent Uzlaşısı meselesi üzerinden üretilen bir şaibe. 'Siz DEM'lilerden oy alsın diye Kürtleri koydunuz, onları yönetime dahil ettiniz, seçim sonucuna etki ettiniz', yaptığımız tam da bu da bu suç değil, bu siyaset ve doğru bir şey. Biz Kürtlerin oyu varsa temsilinin de olması gerektiğini düşündük. Şimdi Türkiye'nin geldiği noktada, Sayın Bahçeli'nin 1 Ekim günü DEM Parti'ye elini uzatmasıyla, 'İmralı Uzlaşısı' ile bundan sonra yürüyen süreçle birlikte CHP'nin yaptığının suç olmadığını göreceksiniz.
"Murat Çalık’ın siyasi bir kararla içeride tutulmasını kabul etmiyoruz"
Siyasi hayatımın hiçbir gününde bir siyasi partiyi şeytanlaştırmadım. DEM Parti kent uzlaşısı dediği mesele, kente karşı suç işlememişlere oy verme meselesiydi. Türkiye İttifakı eyleminin fikir sahibiyim ben. Bu sadece Kürtlerle yapılırsa kent uzlaşısı olur ama muhafazkarlarla, ülkücülerle, milliyetçilerle bir arada olduk. Onun adı da kent uzlaşısı değil, İzmir ittifakı, Şişli ittifakı, Türkiye ittifakı oldu. Bu ittifakı da riskli ve hatalı görmedim.
Mehmet Murat Çalık’ın anasına acırım, dedesine acırım. Yoksa bu sürecin AK Parti’yi nasıl zayıflattığını hep birlikte gördük.
Bizim oradaki bütün iyi niyetimize rağmen, yapılması taahhüt edilen işlemlerin sadece belli değerlerle alınıp yollanması ve Murat Çalık’ın siyasi bir kararla içeride tutulmasını kabul etmiyoruz.
Suçu ispata muhtaç, iddianame çıktığında herkesin göreceği işlerden, İmamoğlu’nun en yakını budur deyip, onun üzerinden bir algı yürütmek için algı yürütmek için yapılan işlerden biri. Beraat edeceği kesin. Bu sırada hastalığı nüksederse ne olacağının cevabını kim verebilir? Ne diyeceğiz ailesine?
Bir sürü başka tedbir de varken, böyle riskli birinin cezaevinde tutulmasını asla kabul etmiyoruz. birinci hastane raporu netken, ikincisinde şehir hastanesine götürülüp başımıza bunların getirilmesini kabul etmiyoruz."
Yorumlar
Kalan Karakter: