Bakan, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada kendisi hakkında yapılan eski tarihli bu haberin yeniden dolaşıma sokulduğunu ve yapılan haberin düzeltilmesini istediğini belirtti. CHP'li Bakan düzeltilmesinden ziyade yeni kurguların da eklendiğini söyleyerek bu haberleri 'itibar zedeleme faaliyeti' olarak değerlendirdi.
İşte Bakan'ın o açıklaması:
Levent Gültekin geçmişte, YouTube programında “Murat Bakan ‘Ben gölge İçişleri Bakanıyım, bana koruma ordusu verin’ dedi” şeklinde bir iddiayı dolaşıma soktu. Bu iddia o gün de yalandı, bugün de yalan.
Kendisini bizzat aradım ve açıkça söyledim:
Ne “gölge bakanım” diyerek bir talebim oldu, ne “koruma ordusu” gibi bir isteğim oldu.
Siyasette birçok kişide bulunan yakın koruma uygulamasına ilişkin, güvenlik kaygısıyla yapılmış bir değerlendirme ve başvuru söz konusudur; bunu “ordu”ya çevirip itibarsızlaştırmaya çalışmak açık bir çarpıtmadır.
Kaldı ki “Murat Bakan yakın koruma talebinde bulunmuş” demek sıradan bir konudur. Fakat “koruma ordusu istedi, gölge bakanım dedi” diye sunarsanız, sosyal medyada viral olur.
Yapılan tam olarak budur; gerçeği eğip bükerek, içine yalan katarak, kurguyla yalanı birleştirip itibar saldırısına dönüştürmektir.
Kendisi telefon görüşmemizde yayında ifadelerini "abarttığını" söyleyerek sonraki yayında “düzelteceğini” belirtmişti. Ama düzeltmedi.
Şimdi tekrar aynı konuyu gündeme getiriyor. Aynı lakayıt tavırla!
Yetmiyor kendisine, bu kez daha da ileri taşıyor; “makam aracı istedi” gibi tamamen uydurma bir iddiayı da ekliyor. “Makam aracı isteme” diye bir şey yok. Ardından yine aynı noktaya dönüp, benim “gölge bakanım” diyerek “koruma istediğimi” söylüyor.
Burada kritik olan, bu iddianın doğru olmadığı kendisine açıkça bildirilmiş, muhatabı tarafından düzeltilmişken kendisinin aynı yalanı tekrar tekrar dolaşıma sokmasıdır.
Bu artık “hata” veya "canlı yayın abartısı" diye açıklanamaz.
Bu ancak art niyetli, yani bilerek ve isteyerek yürütülen bir itibar zedeleme faaliyeti olarak değerlendirilebilir.
Bunu tazminat davası konusu yapmadım. Zira gazeteciler üzerinde bu kadar baskı varken ben de böyle bir konuda yargı yoluna başvurmayı doğru bulmuyorum. Ancak ikili konuşmada açıklamamı dinleyip üstelik hak verip yayında düzelteceğini söyleyip sonra açıklamamıza yer vermezse, üstelik yalanı güncelleyip yeniden dolaşıma sokarsa biz açıklama hakkımızı nerede, nasıl kullanacağız?
Gazetecilik etiğini çiğnediğini de söylemek gerekiyor. Bir yanlış bilgi yayıldığında yapılması gereken, muhatabın düzeltmesini vermek ve hatayı açıkça düzeltmektir.
Düzeltmeyi yapmamak bir yana, aynı yalanı güncelleyip “makam aracı” gibi yeni bir kurgu ekleyerek yeniden servis etmek; gerçeği araştırma, doğrulama, cevap hakkına saygı ve hatayı düzeltme gibi en temel etik ilkelerle bağdaşmıyor. Bu gazetecilik değil; algı üretmek ve itibar suikastına malzeme taşımaktır.
Yorumlar
Kalan Karakter: