Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Kıbrıs meselesine ilişkin yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) olan desteğini vurgulayarak, iki devletli çözümün tek geçerli yol olduğunu belirtti.
Yılmaz, "Milli davamız Kıbrıs meselesine milletçe ve devletçe sahip çıkmaya devam ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın ortaya koyduğu iki devletli çözüme olan desteğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum" sözleriyle Türkiye’nin net duruşunu yineledi.
"ADA'DAKİ GERÇEKLER ÜZERİNE BİR ÇÖZÜM İNŞA EDİLMELİ"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, geçmişte gündeme gelen ancak başarısızlıkla sonuçlanan çözüm önerilerine değinerek şu ifadeleri kullandı:
"Modası geçmiş, defalarca denenmiş ve iki tarafın rızasını yansıtmayan önerilerin bizi bir çözüme ulaştırmayacağı ortadadır. Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm ancak Ada’daki gerçekler üzerine inşa edilebilir."
Bu bağlamda Yılmaz, Kıbrıs Türklerinin egemen eşitlik ve eşit uluslararası statülerinin tescil edilmesi gerektiğini vurgulayarak, bu adımların çözüme giden yolu açacağını belirtti.
"ULUSLARARASI TOPLUM KKTC'Yİ TANIMALI"
Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM 79. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayı hatırlatarak, uluslararası toplumun KKTC’yi resmen tanıması ve diplomatik, siyasi, ekonomik ilişkiler kurması gerektiğini ifade etti.
"İKİ DEVLETİN YAN YANA YAŞAMASI BÖLGESEL İSTİKRARI SAĞLAYACAKTIR"
Cevdet Yılmaz, Kıbrıs Adası'nda iki devletin iyi ilişkiler içerisinde yan yana yaşamasının bölgesel istikrarı ve refahı artıracağını söyledi.
"Birçok ortak proje var. Türk ve Rum tarafının bir araya gelerek ortak paydalar üreteceği çeşitli alanlar bulunuyor. Adada yaşayan herkesin refahını ve huzurunu artırmak için iş birliği yapmaya hazırız."
BM Genel Sekreteri'nin himayesinde 17-18 Mart tarihlerinde Cenevre’de düzenlenen Kıbrıs toplantısına da değinen Yılmaz, Türkiye’nin burada da yapıcı bir yaklaşım sergilediğini belirtti.
KKTC BAŞBAKANI ÜSTEL: "TÜRKİYE ARTIK SÖZÜ DİNLENEN BİR ÜLKEDİR"
KKTC Başbakanı Ünal Üstel ise Türkiye’nin bölgesel ve küresel bir oyun kurucu haline geldiğini vurguladı:
"Türkiye sadece söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir ülkedir. Türkiye sadece söyleneni yapan değil, söylediğini yaptıran bir ülkedir. Cenevre’de açılan yeni sayfa, Türkiye’nin bu gücü ve dirayeti sayesinde mümkün olmuştur."