DEM Parti Grup Başkanvekilleri Sezai Temelli ve Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis'te parlamento muhabirleriyle bir araya geldi, gazetecilerin sorularını yanıtladı.Numan Kurtulmuş'un Anayasa'nın 3. madde değerlendirmesine nasıl bakıyorsunuz" sorusuna Temelli, "Anayasa tartışmaları doğru yerden başlamadı. İlk 4 maddeyi öncelikli mesele olarak ele almak yerine nasıl bir anayasa meselesiyle başlamak, toplumla ile birlikte bu tartışmaları sürdürmek gerekirken, bunu kısır tartışmalarının içine sürüklemek maddelere boğmak bence 'nasıl bir anayasa tartışmasının' önünü tıkamak anlamına geliyor. Herkes sivil anayasa çağrısı yalpıyor fakat 12 Eylül ruhundan kurtulmak lazım bunu için. Toplumla beraber anayasa yapacaksanız o zaman şimdiden anayasa formunu belirleyip bunu maddeler sürdürmek değil nasıl bir toplum sözleşmesi tartışmalarını öncelemek gerekir" yanıtını verdi.
"KIRMIZI ÇİZGİLERLE DEĞİŞTİREMEZSENİZ"
Koçyiğit ise aynı soruya ilişkin şunları söyledi:"Hükümetin kafası karışık. Meclis Başkanı başka bir şey söylüyor. Sarayın hukuk danışmanı başka bir şey söylüyor... 'AKP niçin anayasa yapmak' istiyor sorusuna hiçbirimiz 'şu gerekçeyle ilgili' diye yanıt veremiyoruz. Ortadaki tek tartışma 'niçin 12 Eylül anayasasından kurtulmak' Biz de kurtulmak istiyoruz ama bugün tartışmayı bu kadar kapalı yürütmek sadece niyet beyanlarının yol aldırmadığı açık ve net. Bir usül tartışmasına ihtiyacımız var. Meclis Başkanı'nın ilk tur ziyaretleri açısında anayasanın nasıl olacağına dair tartışma yok. Toplumun farklı kesimleriyle buluşak mısınız, bütün siyasi partilerin görüşlerini alacak mısınız, işçi sendikalarının görüşünü alacak mısınız. Toplumun bağrından çıkan yeni bir anayasamız mı olacak, yoksa sarayda pişen 'böyle bir taslağımız var ne diyorsunuz' denilen bir taslak mı olacak. Yanlış yerden başlandı anayasa tartışmalarına. Maddeler üzerinden yürütülen bir tartışma 'nasıl anayasa yapılamayacak' tartışmasıdır. Şu anda gördüğümüzde nasıl anayasa yapılamaz. Kırmızı çizgilerin olduğu yerde uzlaşı olmaz. Kırmızı çizgilerle işe başlarsanız o çizgileri değiştiremezsiniz.Meclis Başkanı ikinci tur görüşmelerini yöntem üzerine yapacağını ifade etti. Henüz yöntemi konuşmamış ikinci tur görüşmelerine başlamamışken Meclis Başkanı'nın madde üzerinden tartışma yürütmesi süreci akamete uğratan bir durum."TEMELLİ: DEM PARTİ SORUMLULUK ALMAYA HAZIR
''İmrali ile Kandil arasındaki telefon trafiği iddaları ve DEM Parti sorumluluk almak için sürecin neresinde'' sorusu üzerine Temelli, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'ın Diyarbakır mitinginde dün konuya ilişkin açıklama yaptığını hatırlatarak şunları söyledi:"Herhangi bir görüşme başladı mı başlamadı mı, bunlarla ilgili biz de bir bilgi yok. Bizim dışımızdaki gelişmelerle üzerine yorum yapmamız mümkün değil. Biz DEM Parti olarak durduğumuz yerden açıklamalar yapıyoruz. Bu konuda İmralı muhataptır. Bir çözüm sürecinden bahsedilecekse, bir süreç başlayacaksa buyrun İmralı orada ama ikinci muhatap, adres daha vardır, o da Meclis'tir. Biz de bu Meclis'in partisiyiz ve bu ortak muhattaplığa çözüm sürecine olan katkımızı belirleyecek tam da adresiyiz. Önümüzdeki süreçte eğer gerçekten bir müzakere, görüşme trafiği başlayacaksa Kürt meselesinin demokratik çözümüne doğru adımlar atılırsa DEM Parti sorumluluk almaya hazırdır."Bahçeli'nin DEM Parti gurubu temsilcileriyle tokalaşmasını da "normal ve olağan" olduğunu söyleyen Temelli, "Olağan olmayan son yıllarda yaşanan Türkiye siyasetindeki süreçti. 10 yıldır bu ülkede çöktürme planı var. Hukuk tanımazlık var ve giderek otoriterleşen ve toplumun beklediği demokratik sürecin önünü tıkayan süreç var" dedi. KOÇYİĞİT: İMRALI'YA HEYETLER GİTSEYDİ TEYİT EDERDİK
Gülüstan Kılıç Koçyiğit de aynı soruya şunları söyledi:"44 aydır İmralı'da bulunan sayın Öcalan ile hiçbir görüşme yapılmıyor. Oysaki bu ülkede bir Anayasa var. Ceza İnfaz Kanunu var. AİHM var. Tüm bunları üst üste koyduğumuzda uluslararası mevzuatta yaşanan şeyin kendisi defakto, hukuksuz, kanun dışı. O zaman sorumuz şöyle olmak zorunda değil mi? 'AKP'nin kendisi İmralı ile görüşülmesini aileinin, avukatlarının gitmesini neden engelliyor' sorusunu bütün kamuoyunun sorması gerekiyor. Burada temel hak ihlali var. İmralı'da tecrit rejimi süreci başladı nereye geldi. Can Atalay meselesinde Anayasa Makemesi'nin kararını tanımamasına kadar geldi. Bugün görüşme oluyor mu olmuyor mu, bilmiyoruz eğer İmralı'ya heyetler gitseydi bu bilgiyi teyit ederdik.Şu meselenin altını çizmemiz gerekiyor, bir yeni döneme kapı aralanacaksa en niyatinde bu meselenin Kürt sorunuyla bağını hepimiz biliyoruz. Şimdiye kadar 'barış istiyoruz' dediğimizde 'savaş mı var ki barış olsun. Kürt sorunu çözüldü' deniliyordu. Geldiğimiz nokta da tam söylediğimiz sorunun teyit edildiğini görüyoruz... Sorunu 'iç barışı sağlama' üzerinden konuşuyoruz. Keşke bu zamana kadar iç barışı sağlasaydık.''"BİR 'MERHABA'DAN ÇÖZÜM SÜRECİ ÇIKMAZ"
''Yeni bir çözüm süreci" tartışmalarına' ilişkin Gülistan Koçyiğit şunları kaydetti:''Bir 'merhabadan' çözüm süreci çıkmaz. Çözüm süreci dediğimiz şey, 40 yıllık bir çatışmada yaşanmış 100 yıllık sorundan bahsediyoruz. İyi niyet mesajlarıyla bu işin olmayacağını herkes çok iyi biliyor. Bu işe soyunmak için cüret etmek lazım. Nasıl adım atılacağına dair Türkiye'nin deneyimi var. Bu deneyimin ışığında ne olması gerektiğini, nasıl olmaması gerektiğini Türkiye iyi biliyor. Bu iyi niyet adımları ilerler mi, bekleyip göreceğiz. Bu sorunların gerçek muhattapları biz değiliz. Bu mesajı verenler, diyalaog mesajı verenlerin kendisine sormak gerekiyor. Somut adım atacak mısınız, bir yol temizliği yapacak mısınız. AK Parti gurubuna ve temsilcilerine sormak gerekiyor. Yeni bir dönem başlıyor, çözüm süreci başlıyor demenin koşullarını, emarelerini göremiyoruz. Çok olağanüstü kamplaşmış bir siyasal iklimin kısmen rayına oturması, normalleşmesi var. Eylem düzeyinde rayına oturur mu, hep beraber göreceğiz. Nasıl eylem düzeyinde rayına oturur? Yasa yapma süreçlerinde kollektif olunursa, kritik davalar açısında adım atılırsa, Can Atalay özgürlüğüne kavuşursa, örneğin Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ açısından haksız, hukuksuz kumpas davaları hızlı bir şekilde ortadan kaldırılırsa, biz o zaman iyi bir niyet var deriz."