Yerli mühendisler tarafından geliştirilen yazılıma sahip makinelerde, ambalajlı atıkların barkodu okutularak türüne göre ayrıştırma yapılacak. Makineler, atıkları cam şişe, pet şişe ve alüminyum ambalaj olarak kategorilere ayırarak ilgili haznelere yönlendirecek.Ambalajlı ürünler makineye atıldıktan sonra, şişe başına belirlenen depozito bedeli kullanıcıya iade edilecek. Bu ücret, alışverişlerde kullanılabilecek. Proje kapsamında makineler ilk etapta AVM ve marketlere yerleştirilecek.
"Makinalarda biriken ambalajların yönetimi oldukça önemli. Vatandaşlar neyi, nereye attı? Makinede kaç ambalaj birikti? Bu ambalajları kim alacak ve nereye götürecek? Tüm bu süreçlerin şeffaf bir şekilde izlenebilmesi için veri akışının etkin çalışması gerekiyor. Sahtecilik gibi durumların önüne geçmek için materyalin hareketini veri tabanında takip etmeliyiz. Bu işi doğayı korumak için yapıyoruz ve elbette bunun bir maliyeti var. Bu bedeli ödemek zorundayız."Görgün, Avrupa’da atık ve boş ambalaj toplama sistemlerinin hızla yaygınlaştığına dikkat çekerek, Türkiye’de de bu konuda kapsamlı bir altyapının kurulduğunu söyledi. "Türkiye Çevre Ajansı, iki yıl önce Darphane Genel Müdürlüğü ile anlaşarak dijital bir sistem oluşturdu. E-cüzdanlar hazır ve makineler birbiriyle haberleşebilecek şekilde konumlandırılacak" ifadelerini kullandı.Hem atık yönetimi hem de endüstri sektörünün depozito iade sistemine büyük ihtiyaç duyduğunu ifade eden Prof. Dr. Erdem Görgün, "Şu anda atıklarımızın yaklaşık yüzde 10’unu sokak toplayıcıları sayesinde toplayabiliyoruz. Ancak sağlıklı bir toplama sistemimiz yok. 2035’e kadar bu oranı önemli ölçüde artırmamız gerekiyor. 2050’de ise sıfır karbon hedefimiz var. Ya bu hedefi gerçekleştireceğiz ya da sıcağın etkisiyle yaşam kalitemiz düşecek, açlık çekilecek ve tarım sektörü büyük zarar görecek" değerlendirmesinde bulundu.
"DEPOZİTO AŞİNA OLUNAN BİR YÖNTEM"
Yeni yılda hayata geçirilecek sistem hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulunan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Görgün, Depozito Yönetim Sisteminin dünya genelinde 40’tan fazla ülkede kullanıldığını ve bu sayının hızla arttığını belirtti.Atık kelimesini özellikle kullanmadığının altını çizen Görgün, “Depozitoda, boş ambalajı çöpe atarsanız atık haline gelir, ancak atmadığınızda bu temiz bir malzemedir. Bu nedenle ona atık değil, 'stratejik hammadde' demeliyiz. Makinaya atılan bu stratejik hammaddeler, toplanarak geri dönüşüme yönlendirilir ve ekonomiye yeniden kazandırılır. Depozito, aslında hepimizin bildiği bir yöntem. Eskiden ambalajlı bir ürünü tükettikten sonra boş ambalajı geri verdiğimizde dolu bir şişe alırdık. Şimdi benzer bir yöntemle bu sistem geri geliyor, ancak bu kez para verilecek.” ifadelerini kullandı.Prof. Dr. Erdem Görgün, sistem sayesinde Türkiye’de yaklaşık 25 milyar adet içecek ambalajının toplanacağını belirterek şunları söyledi:"Marketten aldığımız içecekler için bir miktar daha fazla ödeme yapacağız. Bu tutara 'depozito bedeli' diyoruz. Ancak bunu ürünlerin fiyatını artıran bir unsur olarak görmemek gerekiyor. Bu, çevreyi korumak adına bir katkı. Çevre bilinci yüksek vatandaşlar olarak bu bedeli ödemeyi kabul etmeliyiz. Ambalaj boşaldıktan sonra bu makineler aracılığıyla depozito bedelini geri alabileceğiz. Türkiye genelinde kolayca erişilebilecek yaklaşık 20-30 bin depozito makinesi kurulacak.""DOĞAYI KORUMAK İÇİN YAPIYORUZ"
Görgün, sürecin Türkiye Çevre Ajansı tarafından yürütüldüğünü vurgulayarak, sistemin tamamen dijital bir alt yapıyla çalışacağını ve cep telefonlarına özel bir depozito uygulamasının kullanılacağını ifade etti.Cep telefonundaki QR kodun makinaya okutulmasıyla, kaç adet ambalaj atıldıysa bu miktarın e-cüzdana yükleneceğini anlatan Görgün, şöyle devam etti:"Makinalarda biriken ambalajların yönetimi oldukça önemli. Vatandaşlar neyi, nereye attı? Makinede kaç ambalaj birikti? Bu ambalajları kim alacak ve nereye götürecek? Tüm bu süreçlerin şeffaf bir şekilde izlenebilmesi için veri akışının etkin çalışması gerekiyor. Sahtecilik gibi durumların önüne geçmek için materyalin hareketini veri tabanında takip etmeliyiz. Bu işi doğayı korumak için yapıyoruz ve elbette bunun bir maliyeti var. Bu bedeli ödemek zorundayız."Görgün, Avrupa’da atık ve boş ambalaj toplama sistemlerinin hızla yaygınlaştığına dikkat çekerek, Türkiye’de de bu konuda kapsamlı bir altyapının kurulduğunu söyledi. "Türkiye Çevre Ajansı, iki yıl önce Darphane Genel Müdürlüğü ile anlaşarak dijital bir sistem oluşturdu. E-cüzdanlar hazır ve makineler birbiriyle haberleşebilecek şekilde konumlandırılacak" ifadelerini kullandı.Hem atık yönetimi hem de endüstri sektörünün depozito iade sistemine büyük ihtiyaç duyduğunu ifade eden Prof. Dr. Erdem Görgün, "Şu anda atıklarımızın yaklaşık yüzde 10’unu sokak toplayıcıları sayesinde toplayabiliyoruz. Ancak sağlıklı bir toplama sistemimiz yok. 2035’e kadar bu oranı önemli ölçüde artırmamız gerekiyor. 2050’de ise sıfır karbon hedefimiz var. Ya bu hedefi gerçekleştireceğiz ya da sıcağın etkisiyle yaşam kalitemiz düşecek, açlık çekilecek ve tarım sektörü büyük zarar görecek" değerlendirmesinde bulundu.