DEVLET BAHÇELİ KASTAMONU’DA
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, milli birlik ve beraberliklerini yansıtan yeni anayasa yapacaklarını belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yurtdışına çok sık seyahat ettiğini ve tek gitmediği yerin Antartika olduğunu söyledi
Yayınlanma :
06.05.2015 19:10


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin mitingine katılmak üzere Kastamonu’ya geldi. 7 Haziran genel seçimleri öncesi Çankırı mitinginin ardından ikinci mitingini Kastamonu’da yapan Bahçeli, geçmişi kahramanlıklarla dolu Kastamonu’da olmaktan son derece mutlu ve bahtiyar olduğunu belirterek, “Kastamonu milli bir heyecanla kucağını açmıştır. Kastamonu milli bir doğruluşla Türkiye sevdasında buluşmuştur. Cenabı Allah’a bizleri size kavuşturduğu için şükrediyorum” dedi.
Şehit Şerife Bacı’nın güç bela yürüttüğü kağnısı sayesinde burada olduklarına yürekten inandıklarını açıklayan Bahçeli, “Sorumluluğumuz çok büyük, sırtımızdaki vebal çok ağırdır. Ne var ki, ihanete bilerek teslim olan, ihanetle aynı kadroya yazılan, ihanetten dolayı şuurunu kaybetmiş bir iktidar Türkiye’yi mahvın eşiğine getirmiştir. Bir Şerife Bacı’ya, bir de bugünkülere bakınız. Bir Şerife Bacı’yı hatırlayın, bir de bugünkü hıyanete batmış siyasi kadrolara odaklanın. AK Parti, PKK’yla sarmaş dolaştır. AK Parti Türkiye’ye kan kusturan, Türk milletinin kanını döken vahşi terör örgütüyle yanak yanağadır. Geçtiğimiz 28 Şubat günü Dolmabahçe’deki Başbakanlık ofisinde AK Parti’li bakanlar ile PKK’nın siyasi uzantılarının açıkladığı 10 maddelik ‘bölünme manifestosu’ ile ihanet resmiyet kazanmıştır. Ortak açıklamayla AK Parti ile PKK eşitlenmiştir. İmralı canisinin dikte ettiği bu 10 madde, Türkiye’nin bölünmesinin kirli ve kanlı yol haritasıdır. Bu on madde, PKK’nın bölücü taleplerinin yuvarlak ve örtülü ifadelerle şifrelenmiş halidir. Erdoğan sonradan çark etmiş ve Dolmabahçe’deki karanlık sahneleri yanlış bulduğunu itiraf etmek zorunda kalmıştır. Aslında Erdoğan hükümeti anında beş pula satmış, Davutoğlu’nu kapıda bırakmış, kendisini kurtarmaya çabalamıştır. Ancak yıllarca PKK’yla pazarlık yapan kendisidir. PKK’ya kucak açan ve şereften sınıfta kalan kendisidir. Dolmabahçe’deki rezaleti hazırlayan, İmralı canisiyle birlikte bizatihi şahsıdır. İmralı ihanet müzakereleri Dolmabahçe’de ilan edilen hain esaslara göre yürütülecektir. 7 Haziran seçimlerinden sonra AK Parti ile PKK’nın ortaklaşa hazırlayacağı yeni Anayasa’nın omurgasını ve çatısını burada açıklanan hususlar oluşturacaktır. AK Parti ile PKK kurguladıkları yeni ‘demokratik cumhuriyet’i bu temeller üzerine bina etmek için kolları sıvamıştır. Yeni vatan, millet ve yeni kimlik tanımını teröristbaşı dikte ettirmiştir. PKK’ya özerklik, teröristlere af ve bebek katiline serbest kalarak siyaset yolunun açılması, bu süreçte sonuçlandırılacak ve yeni Anayasa ile tescil edilmesinin zemini oluşturulacaktır” dedi.
“İMRALI MÜZAKERELERİ, SİLAH TEHDİDİ ALTINDA SÜRMEKTEDİR”
Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi Erdoğan sandığı görünce birdenbire değişmiştir. 7 Haziran’a kadar HDP ve PKK’yla sanal gerilim oluşturmuştur. Biliniz ki, Erdoğan yeni bir yalan rüzgarı estirmektedir. Biliniz ki, Erdoğan Zerdüşt dedikleriyle birlikte milletimize yeni bir tuzak kurmaktadır. PKK silah bırakacak, terör bitecek diyorlardı. Huzur gelecek, silahlar susacak, teröristler sınır dışına çıkacaktı. PKK silah bırakmadığı gibi silahtan da vazgeçmemiştir. İmralı müzakereleri, silah tehdidi altında sürmektedir. Terör örgütü sadece, AK Parti’den istediklerini alıncaya kadar eylem yapmayacağını söylemektedir. Bunun ön şartı da, Türk ordusunun PKK teröristlerine karşı silahlı mücadeleden vazgeçmesidir. Tahkim edilmiş çatışmazlıktan kastedilen karşılıklı ateşkestir. AK Parti hükümeti, PKK’nın bu dayatmasını da alçakça kabul etmiştir. Erdoğan, bu kepazeliğe onay vermiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri, silahlı PKK teröristlerini görmezden gelecek ve kışlalarına çekilerek bekleyecektir. Bunun anlamı ve sonucu açıktır; terör örgütü PKK ile Türk Silahlı Kuvvetleri eşitlenmiştir. Türk ordusunun komutanlarının bunu nasıl içlerine sindirdikleri meçhulümüzdür.”
“Türkiye Cumhuriyeti Erdoğan’a göre tehdit listesi tanzim etmektedir” diyen Bahçeli, “Erdoğan’ın kızdığı, düşman olduğu kim varsa kırmızı kitaba girmeye adaydır. 29 Nisan’daki MGK toplantısında, iç ve dış güvenlik ortamında meydana gelen değişiklikler dikkate alınıp Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin güncellendiği açıklanmıştır. Değişen iç ve dış güvenlik ortamından kastedilen nedir? Kimler tehdit algılaması kapsamına alınmıştır? Kırmızı kitap kimin koltuğunun altındadır, kimin çıkarına göre yazılıp çizilmektedir? Yolsuzluğa bulaşan bir iktidar tehdit değil midir? Hainlerle düşüp kalkan, Türkiye’nin güvenliğini felç eden bir iktidar tehdit görülmeyecek midir. Tehdit varsa, PKK’dır. Tehdit varsa, Erdoğan’dır, AK Parti’dir. Tehdit varsa, 12 yıl AK Parti’yle kol kola girip kumpasa ortak olanlardır. Tehdidi başka yerde aramaya gerek yoktur. Tehdidin piri Beştepe Hanedanlığıdır” ifadelerini kullandı.
“PKK, SİLAH ZORUYLA ALAMADIKLARINI YENİ ANAYASA İLE ALACAK”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’na seslendiğini belirten Bahçeli, Kastamonu’ya gelip tavizsiz duruşu görmelerini istedi.
PKK’nin silah zoruyla alamadıklarını Erdoğan ve Davutoğlu’nun yeni Anayasa ile kendilerine vermelerini beklediklerini söyleyen Bahçeli, şöyle konuştu:
“Yeni Anayasayı İmralı, Kandil, PKK, Erdoğan, Davutoğlu ve AK Parti müzakere edecek ve birlikte yazacaklardır. PKK’nın kimlik, egemenlik hakkı, özerk yönetim, Kürtçe dil, teröristlere genel af ve İmralı canisinin serbest bırakılması dayatmaları bir bir karşılanacaktır. Bunun karşılığında da Erdoğan ‘Başkan’ olacaktır. Erdoğan’ın başkanlık ihtirasları ile PKK’nın Türkiye’yi bölme emelleri örtüşmüştür. Her ikisi de yeni Anayasa’ya bel bağlamıştır. PKK’nın siyasi uzantısı partinin seçimlere bağımsız adaylarla değil, parti olarak girme kararı da bu oyunun bir parçasıdır. PKK partisi yüzde on barajını geçerse, daha büyük bir güçle Meclis’e girecek ve AK Parti’nin sayısal eksiğini tamamlayarak yeni Anayasa’yı birlikte yapacaklardır. Baraj altında kalırlarsa, Güneydoğu’daki oylar AK Parti’ye gidecek ve bu durumda AK Parti, Anayasa’yı tek başına değiştirecek çoğunluğa ulaşacaktır. Her yol, Türkiye’nin bölünmesine çıkmaktadır. Hesap pis, oyun acımasız ve Türkiye aleyhinedir. Ülkemiz ne hazindir ki İmralı-Kandil-Beştepe/AK Parti ihanet ve melanet üçgeni içine hapsedilmiştir. Türkiye’nin kaderi; İmralı canisine, Kandil çetelerine, Erdoğan ve Davutoğlu’na teslimdir. Şu rezalete, şu kepazeliğe bakınız ki; Türkiye AK Parti-PKK ihanet ortaklığı sayesinde büyüyecek, demokratikleşecek ve özgürleşecektir. Yeni demokratik cumhuriyeti bunlar kuracak, bunlar Türkiye’nin önünü açacak ve uçuracaktır. İmralı canisinin barış güvercini, PKK teröristlerinin özgürlük havarisi, despot Erdoğan ve uydusu Davutoğlu da demokratikleşme misyoneri olacaktır.”
“Milliyetçi Hareket’in iktidarında İmralı’daki müzakere masasının başlarına yıkılacağını” ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:
“Bu süreçte rol alan tüm siyasetçilerden ve kullandıkları bürokratlardan adalet önünde hesap sorulacaktır. Dönemin Başbakanı Erdoğan, bu ihanet açılımının baş mimarıdır, terörist başıyla birlikte eş başkanıdır. Açıkça anayasa suçu işlemiştir. Bugün Cumhurbaşkanlığı makamına kaçmış olması, kendisini siyasi ve hukuki sorumluluktan kurtaramayacaktır. Bu süreçteki rolü ve konumu, vatana ihanet kapsamında görülecek ve gereği tereddütsüz yapılacaktır. AK Parti hükümeti İmralı sürecinde başta MİT eski müsteşarı olmak üzere bazı bürokratları aracı, müzakereci, postacı ve kurye olarak kullanmıştır. Bu bürokratlar da Türkiye’ye ihanetin bedelini ödeyecektir. Milletvekili dokunulmazlığı veya özel koruma yasaları kendilerini hesap vermekten kurtaramayacak, hukuk tümünün yakasına yapışacaktır.”
“ERDOĞAN’IN, DÜNYA ÜZERİNDE GİTMEDİĞİ YER SADECE ANTARTİKA KALMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünya üzerinde gitmediği yerin sadece Antartika kaldığını belirten Bahçeli, şunları kaydetti: “Erdoğan bir yanda dünya turu atarken, diğer yanda başkanlık sistemi için kulis ve siyasi çalışma yapmaktadır. Bu şahıs, Başbakan olduğu dönemde, Mart 2003’den Mart 2014’e kadar 11 yılda 93 ülke gezmiş, 305 defa yurt dışı seyahatine çıkmıştır. Elde edilen koca bir sıfırdır. Cumhurbaşkanı olarak, 1 Eylül 2014’ten 27 Nisan 2015’e kadar 27 ülkeye gitmiştir. Sonuç yine hüsrandır. Erdoğan, harcırah zengini olmuş çıkmıştır. Erdoğan, ülke ülke gezmiş, komşularla düşman olmuştur. Uçaklardan inmemiş, Türkiye yalnızlaşmış, içe kapanmıştır. Erdoğan, dünya üzerinde gitmediği yer sadece Antartika kalmıştır ki, yakında oraya gitmesi de an meselesidir. 11 defa Suriye’ye gitmiştir. 17 Asya ülkesinden en çok Rusya’ya yolculuk yapmıştır. Putin ve Esad rol modeli olarak çoktan Erdoğan’ın aile albümündeki yerini almışlardır. Esad dost iken hasım olmuş, Putin ihalesiz aldığı işlerle sırtı sıvazlanmış ve şimdilik gönlü edilmiştir. Erdoğan baştan ayağa Türkiye’ye zarardır. 16 ayda 2,8 milyar liralık bütçesiyle Kastamonu’nun hakkını yemiştir. Kaçak ve karanlık sarayla kul hakkını gasp etmiş, haram deryasında boğulmuştur. Ayakkabı kutularına sizlerin emeğini, gelirini, göz nurunu doldurmuştur. Kastamonu çalışmış, havuzcular yemiştir. Kastamonu üretmiş, bakan ve Başbakan çocukları götürmüştür. Bunlar haramzadedir, bunlar hırsızdır, bunlar rüşvetçidir, bunlar siyasi yolsuzluk çetesidir.”
BAHÇELİ, DAVUTOĞLU’NUN KASTAMONU’DAKİ AÇIKLAMALARINA CEVAP VERDİ
Erdoğan’ın muhalefetle polemik yaptığını ve Başbakan Davutoğlu’nun ise kayıplarda olduğunu iddia eden Bahçeli, şöyle devam etti: “Ortaya çıktığı zamanlarda da Erdoğan’dan öğrendiği iftira ve ithamları önüne gelene savurmaktadır. En son Kastamonu’ya geldiğinde de aynısını yapmıştır. Burada 2001’de Türkiye’nin tank yapıp yapmadığını sorgulamış, bize milliyetçilikle ilgili laf yetiştirmiştir. Davutoğlu, Türkiye tank da yaptı, top da yaptı, hatta uçak bile yaptı. Sen ülkene öyle yabancılaşmış, gerçeklere öyle sırtını dönmüşsün ki, neyin yapılıp yapılmadığını bilmeyecek kadar cehalete gömülmüşsün. Tank yaptık yapmasına, ama çok şükür yolsuzluk yapmadık, rüşvet yemedik, harama ortak olmadık. Kastamonu’da Türkmenleri vermeyiz diyemediğimi utanmadan, sıkılmadan dile getirmiştir. Davutoğlu, sen Türkmenleri öldürenleri ağırlayıp onlara abi derken; biz Kerkük için ağlıyorduk, Musul için feryat ediyorduk, Tuzhurmatu için yas tutuyorduk. Sen ve hükümetin Türkmenleri cinayetlerle yüz yüze bırakırken, Türkmeneline elimizi uzatıyor, acıları yüreğimizde duyuyorduk. Sen Barzani’yle kucaklaşıp Türkmen katillerine sevgi gösterileri yaparken, biz yardım konvoylarımızı soydaşlarımıza sana ve işbirlikçilerine rağmen ulaştırıyorduk. Davutoğlu sen kim, Türkmenlerden bahsetmek kimdir. Türkmenler sınırlarda beklerken, kulağını tıkayan, Doğu Türkistan’da yaşanan kıyıma sessiz kalan korkaklar kümesinde sen ve zihniyetin sıra sıra dizilmiştir. Biz, elbette bir tek Türkmen kardeşimizi vermeyiz. Biz, elbette bir tek mazlumu çaresiz bırakmayız. Çünkü biz, Allah’tan korkar, Türk milletinin engin ve tarihi kucaklaşmasından besleniriz. Sen ve hükümetin ise bölücülerle buluşur, Türkmen katilleriyle söz kesersiniz. Ankara’da milliyetçilik yaptığımı söyleyen Davutoğlu, sen Kandil’de PKK’lı, İmralı’da müzakereci olduğunu, iradeni Erdoğan’a çoktan bedelsiz devrettiğini artık görmeli ve anlamalısın. Erdoğan, Davutoğlu’na artık güvenmediğini her haliyle ispatlamaktadır.”
“ERDOĞAN, KİŞİSEL KARİYER KAYGISINDADIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişisel kariyer kaygısı içerisinde olduğunu iddia eden Bahçeli, “Erdoğan diyor ki, başkanlık sistemi gelirse Türkiye çok başlılıktan kurtulacak; birdenbire, sanki sihirli el değmişçesine siyasi rahatlığa, ekonomik refaha kavuşacakmış. Yalanın bu kadarına pes doğrusu denir. Erdoğan, iyi ve olumlu ne varsa başkanlık sistemine atfetmekte; kötü ve sorunlu ne görüyorsa parlamenter sistemin hanesine yazmaktadır. Başkanlık sistemi, sanki yeryüzü cennetinin siyasi ve idari yapılanmasıdır. Parlamenter sistem ise, sanki kabusun diğer ismi, krizin diğer yüzü gibi gösterilmektedir. Bu yorum ve değerlendirmelerin somut belge ve bilgiye dayalı makul ve mantıklı hiçbir yanı yoktur. Erdoğan boş konuşmakta, milletimizin saf ve temiz duygularını siyasi hesaplarına vasıta yapmaktadır. Gömlekçi Erdoğan, Anayasal sistemi gömemeyecektir. Buna en başta aziz Kastamonu izin vermeyecektir. Erdoğan kendi adına paye arayışındadır. Kişisel kariyer kaygısındadır. Başkan olamazsa, sistemi yıkamazsa sonunun iyi olmayacağını bilmektedir. Erdoğan başkanlık sistemini Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini garantiye almak maksadıyla istediğini söylemektedir. Bu zihniyet; tek başına 78 milyona dayatmayla, tezvirat ve gıybetle diktatörlük aşısı yapmaya çalışmaktadır. ve seçilmişten diktatör olmaz diyerek cahilliğini göstermektedir. Hitler demokratik yollardan seçilmişti, fakat milyonlarca insanın hayatına mal olduğu, hala beşeriyetin hafızasından çıkaramadığı faciaları yaşattığı açık bir gerçektir. Erdoğan bu sistemle yolumuza devam edemeyiz demektedir. Biz Erdoğan’ın nasıl yürüdüğünü, nereye yürüyeceğini aşağı yukarı biliyoruz. ve bu yolun sonunda objektif ve tarafsız hukuk olduğunu, Yüce Divan’ın kendisini beklediğini şimdiden görüyoruz” diye konuştu.
“SON İKİ YILDA YOKSUL VATANDAŞIN SAYISI 7 MİLYON ARTTI”
AK Parti iktidarında son iki yılda yoksul vatandaşların sayısının 7 milyon arttığını ileri süren Bahçeli, “2014 yıl sonunda yardıma muhtaç insan sayımız 30 milyon 500 bine ulaşmıştır. Nüfusumuzun yüzde 39’unun aylık geliri 270 liranın altındadır. Türk milleti sevdalısını aramaktadır. Kastamonu hizmetkarını gözlemektedir. Türk vatanı elinden tutacak kudreti beklemektedir. ve ne mutlu ki aranılan güç buradadır. Beklenilen kudret bu meydandadır. Bu gidişata tek çare, MHP’dir” dedi.(haberler.com)
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: