DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na çağrıda bulunarak, “Süreç şeffaf ilerlemeli ve toplumla paylaşılması gereken her şey ama her şey hiçbir şekilde gizlenmeden paylaşılmalıdır. İmralı Adası’na Sayın Öcalan’la görüşmeye Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi adına üç üye gitti. Üç katılımcının da imzaladığı tutanak açık bir şekilde komisyonda okunmalı, hiçbir şey gizli kalmamalıdır. Doğrudan anlatıcısı olanın mesajları kamuoyuna ve Komisyon’a aktarılmalıdır” ifadesini kullandı.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, güncel siyasi gelişmeler ve partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında ele alınan başlıklara ilişkin Parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.
Doğan, “MYK’da ağırlıklı olarak Barış ve Demokratik Toplum sürecinin geldiği aşamayı, bundan sonra yapılması gerekenleri, bugüne kadar yapılacakları, riskleri ve fırsatları yeniden değerlendirdik.Bugüne kadar atılan somut adımlar çatışmalı dönemden demokratik siyasete geçiş iradesinin güçlü bir ifadesi kamuoyu tarafından da aslında böyle kabul edildi. Böyle değerlendiriliyor. Bu imkanı eski alışkanlıkların, siyasi çıkarların gölgesindeki tartışmalardan kurtarmak gerekiyor” diye konuştu.
Artık sürecin yasalarla güvence altına alınması ve yeni bir toplumsal bütünleşme için gerekli hukuki düzenlemelerin hayat geçirilmesine dönük adımların atılması gerektiğini yineleyen Doğan, “Kalıcı barış kadar hayati bir konuya dair tartışmalarda gündelik siyasetin yerleşik kalıplarına, dar yaklaşımlarına, siyasi çekişme veya rekabetlerin gölgesinde kalmamalı, bu şekilde sürdürülmemelidir” dedi.
Doğan, son günlerdeki “cellat” tartışmalarına yönelik ise “Geçmişin cellatlarını yarıştırmak yerine geleceğin onurlu barışını kurmak için hep birlikte çaba içinde olalım. Herkes hatasını, rolünü, sorumluluğunu cesaretle konuşsun ama bunu yeni bir ayrışmanın değil, ortak bir yüzleşmenin, onarıcı bir adaletin kapısını aralamak için hep birlikte yapalım. İhtiyaç duyduğumuz tam olarak bu. Toplumda bunu teyit ediyor. O halde ne bekliyoruz? Hadi yapalım. Hep birlikte el ele, omuz omuza yapılacaklar belli. Yol haritası apaçık ortada. Bugüne kadar yapılagelenlerin başarısızlıkla sonuçlandığı ve hepimize çokça kaybettirdiği de aşikar. Daha fazla zaman kaybetmeyelim” diye konuştu.
“Doğrudan anlatıcısı olanın mesajları kamuoyuna ve Komisyon’a aktarılmalı ve isteyen herkes bu mesajlara ulaşabilmelidir”
Doğan, özetle şöyle konuştu:
“Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun bundan sonraki planlaması merak ediliyor ve elbette bugünkü toplantıda en merak edilen konulardan biriydi çünkü bu Komisyon tarihi bir karar verdi. Evet, bu karar eksik bir temsiliyetle verildi. Ne yazık ki İmralı Adası’na giden heyet ve Sayın Öcalan’la yapılan görüşme tüm siyasi partilerin katılımı ile gerçekleşsin isterdik ancak öyle olmadı. Yola devam etmemiz gerekiyor. Yapılması gerekenler var. Bugün de Komisyon orada yapılan görüşme gündemin ve bugüne kadar hazırlanmasını beklediğimiz rapor gündemi ile toplandı. Yapılan açıklamadan ve kamuoyuna verilen bilgilerden de bunu biliyoruz.
Bu konuda hem Meclis Başkanı hem de Komisyon Başkanı olan Sayın Kurtulmuş’un yaptığı bir açıklama saatlerdir tartışılıyor. Bu açıklamaya göre birtakım bunun üzerinden günlerdir spekülasyon yapılıyor. Süreç şeffaf ilerlemeli ve toplumla paylaşılması gereken her şey ama her şey hiçbir şekilde gizlenmeden paylaşılmalıdır. İmralı Adası’na Sayın Öcalan’la görüşmeye Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi adına üç üye gitti. Üç katılımcının da imzaladığı tutanak açık bir şekilde komisyonda okunmalı. Hiçbir şey gizli kalmamalıdır. Doğrudan anlatıcısı olanın mesajları kamuoyuna ve Komisyon’a aktarılmalı. Komisyon’a aktarılan bu görüşler açık biçimde aktarılmalı ve bunlara da isteyen herkes ulaşabilmelidir. Buradan çağrımızı yineliyoruz, şu anda Komisyon toplantı halinde. Ümit ederiz ki oradan çıkacak karar bu şekilde olur. Gizli saklı olmayan her şeyi kamuoyuyla paylaşmak gerekir. Bugüne kadar hiçbir şey gizli saklı yürütülmedi.
Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın daha önce katıldığı komisyondaki toplantılar ne oldu? Kapalı yapıldı istisnai bir şekilde ama bu Komisyon üyelerinin takdiri ile yapıldı ve oradaki konu dinleme değildi, bilgilendirmeydi. Burada bir dinleme söz konusu. Ana aktörün Sayın Öcalan’ın geldiğimiz aşamada tam da ikinci aşamaya geçişi sağlayabilecek görüşlerini açık bir biçimde o tutanağa imza atan üç katılımcımızın olduğu haliyle orada okunup aktarılmasını istiyoruz. Bu konuda da kamuoyunun bilgilendirilmesi gerektiğini söylüyoruz. DEM Parti olarak tüm siyasi partilerin bundan sonra demokratikleşme için ortak çalışması gerekir. Türkiye meselesi ise öyle yaklaşıyorsak, toplumsallaşmasını istiyorsak, şeffaflık talep ediyorsak, adalet ve demokrasi talep ediyorsak, toplumun ihtiyacının bu olduğu konusunda ortak bir mutabakatımız varsa ki var, farklı siyasi partiler, farklı siyasi görüşler, farklı siyasi programlara tandanslara, ideolojilere sahip olabiliriz ama Türkiye’nin tamamını ilgilendiren bu başlıklarla ilgili ortak bir tutum belirlememiz gerekir.
“DEM Parti, ‘düzeltilme’ adı altında gelen iyileştirme olarak getirilen hiçbir şeyin karşısında değil”
Tüm bu tartışmalar bir yandan 11. Yargı Paketi’nin gölgesinde meydana geliyor. Ne yazık ki diyoruz çünkü beklenen gerçekleşmiyor. DEM Parti, ‘düzeltilme’ adı altında gelen iyileştirme olarak getirilen hiçbir şeyin karşısında değil, aksine bugüne kadar yapılmayanların yapılmasını teşvik eden bir siyasal pozisyonumuz var bizim ve bunun için mücadele eden bir pozisyonumuz var. Bundan sonra da bu pozisyonumuzu her koşulda güçlendireceğiz ve bunun için gerekli muhalefeti de her zeminde yapacağız. Gerektiğinde alanda, gerektiğinde mecliste. Bizim için her yer bir demokratik mücadele zemini. 11. Yargı Paketi çok eleştiriliyor. Öte yandan çok ciddi beklentiler de var paketle ilgili. Malum bu 10. yargı paketi tartışmalarından ve o dönem yapılmayanlardan da kaynaklı olarak bu şekilde… Biz ilkesel tutumumuzu hatırlatmak isteriz. İnfaz eşitliğini savunuyoruz. Bu bizim için tartışmaya kapalı bir konudur. En fazla eşitlik ilkesi bu yargı paketinde de dikkate alınmalı. Bundan sonra yapılacak tüm yasal düzenlemelerde de dikkate alınmalıdır.
“Cezasızlık kültürünün ortadan kaldırılması gerekiyor”
Yine bizim ilkesel tutumumuz çok tartışma konusu olan bir başka konuda kadınlara ve çocuklara karşı işlenen suçlar, şiddet ve istismar. Özellikle kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet ve istismarla ilgili cezasızlık kültürüne karşı biz mücadele ediyoruz. Teşvik edilmesi gereken şey nedir biliyor musunuz? Tam tersi teşvik edilmesi gereken bu cezasızlık kültürünün ortadan kaldırılması gerekiyor. Hukuk ve eşitlik ilkesi uygulandığı sürece hiçbir iyileştirmeye ve düzeltmeye karşı değiliz. Hukuk, eşitlik ve adalet ilkesi gözetilmeyen hiçbir pakete bizim mücadele nedenimiz olan konuları iyileştirmeyen hiçbir pakete ilişkin bizim farklı bir tutum ya da farklı bir hem farklı bir tutum sergilememiz mümkün değil. Pakette birçok başlık var. Mesela bilişim engelli var. Bant daraltma düzenlemeleri var. İlk bakışta ihlal gördüğünde erişim engelli getirebilecek. Bu kararlara uymayan platformlara bant daraltma yaptırımı uygulanacak. Şimdi bunlar yıllardır tartışılıyor ve biz yıllardır şunu söylüyoruz. Düşünce ve ifade özgürlüğünün alanı genişletilmeli, daraltılmamalıdır. Daraltmak için gerekçeler bulmak yerine illa gerekçe aranıyorsa bu hukuki düzenlemelerde düşünce ve ifade özgürlüğü örgütlenme özgürlüğünün önündeki engelleri kaldıran, demokratik siyaset alanını genişleten, düşünce özgürlüğünün alanını genişleten, insanların fikirlerini korkusuzca açık bir biçimde söyleyebilmelerine imkan tanıyan düzenlemeler yapılmalıdır.
“Beklentimiz Sayın İlham Ahmet’i İstanbul’daki konferansta görebilmektir”
Hafta sonu İstanbul’da 6-7 Aralık’ta bunu da buradan daha önce duyurmuştum. İstanbul’da Uluslararası Barış ve Demokrasi Konferansı organize ediyoruz. Böylesi bir zamanda en çok ihtiyaç duyduğumuz konulardan biri. Bir yandan demokratik toplumu ve barışı konuşurken, öte yandan Meclis’te, çeşitli yerlerde bu konuya ilişkin deneyimler dinlenirken ve bunlar aktarılırken böyle bir konferansla Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’yla ki bu konferansa eş genel başkanlarımız da katılacak. Biliyorsunuz bu en çok İlham Ahmet üzerinden tartışmaya açıldı. Gelecek mi, gelmeyecek mi tartışması var. Bu henüz netleşmedi ancak en merak edilen ve sizlerin de sorması kuvvetle muhtemel bir soru olduğu için bu konudaki bilgiyi de vereyim ve sevgili Türkiye Halkları sizler de bir yandan bu konuyu takip ediyorsunuz. Henüz netleşmedi ancak bizim Dem Parti olarak talebimiz İlham Ahmet’in elbette bu konferansa katılabilmesidir. Sayın Ahmet tıpkı Duhok’ta bir konferansa katılabildiği gibi İstanbul’da da bir konferansa katılabilmelidir. Biz hukuki engel var denilerek ifade edilen durumun bir siyasi neden olduğunu gayet iyi biliyoruz. Yalnızca Sayın İlham Ahmet’in değil, Sayın Mazlum Abdi’nin de gelmesi gerekir. Beklentimiz bu konudaki engel olarak tarif edilen nedenlerin aşılabilmesi, bunların engel teşkil etmemesi, aksine dostluk için, yeniden konuşabilmek için hatta temas için Sayın İlham Ahmet’i bu konferansta görebilmektir.”
Doğan’dan Dervişoğlu’na: “Kendilerine biraz tarih, biraz da sosyoloji okumalarını tavsiye ederim”
Doğan, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nın İYİ Parti Grup toplantısındaki kendisine yönelik “Hadsizliği, şımarıklığı, aymazlığı görüyor musunuz? Barzani, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kentinde, ev sahibiymiş. Hadi oradan” sözlerine ilişkin bir soruya, “Doğrusu çok açık bir biçimde cevap vermeye değmez demek istiyorum çünkü saptırılan, çarpıtılan, ne maksatla söylendiği gayet net ve açık olan, üstelik ne söylendiğini görmek isteyenlerin erişebileceği bir açıklıkta ifadelerimiz son derece açık. Bir de kendilerine biraz tarih, biraz da sosyoloji okumalarını tavsiye ederim. Cevaba gerek olmadığını düşünüyorum” yanıtını verdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: