
Yüksekliği 40 katlı bir gökdelenin sığabileceği gibi olan bu sonsuz mağara, 200 metre yüksekliğinde ve 150 metre genişliğinde. Son Doong'un birbirine bağlı 150 mağaradan oluştuğu ve 139 kilometre uzunluğa sahip olduğu söyleniyor.

Öyle ki mağarada bir yağmur ormanı, göl, nehir, plajlar ve hayvanlar var. Ayrıca mağara değerli boncuklara da ev sahipliği yapıyor. Gürültü ve rüzgar uğultusu yüzünden yerlilerin girmeye cesaret edemediği bu mağara, 6,5 kilometre uzunluğunda.

Mağaraya ulaşım hiç kolay değil. Ho Chi Minh City otobanının bir yerinde inip ormanın içinde 10 kilometre yürünmesi gerekiyor. Bu yolculuk da normal şartlar altında neredeyse 6 saat sürüyor!

Son Doong'un 2009 yılında yapılan bir incelemeden sonra bu yerin dünyanın en büyük mağarası olduğu açıklandı. Hatta uzmanlarının incelemelerine göre bu mağaranın büyük bir bölümü keşfedilemedi ve mağarada bambaşka canlı organizmalarının olduğunu belirtiyor.

DÜNYANIN EN İLGİNÇ ADASINA AKIN EDİYORLAR
Slovenya'nın başkenti Lubliyana'dan yaklaşık saatlik bir araba yolculuğuyla ulaşabileceğiniz Bled Gölü ve gölün ortasındaki Bled Adası, doğasıyla büyülüyor.

Alp Dağları eteğinde yer alan doğa harikası Bled Gölü'nün ortasındaki bu ufacık ada, görenleri adeta mest ediyor.

Temiz havası, yemyeşil dağ manzaralarıyla kendinizi rüyalar aleminde hissetmenize neden olan Bled Adası sayesinde Slovenya'ya aşık olmamak elde değil.

Her açıdan farklı, eşsiz bir manzaraya sahip Bled Gölü, aslında Buzul Çağı'nda oluşmuş bir göl.

Bu nedenle adada tarih öncesi zamana ait insan izleri bulunmuş. 745 yılında paganizimden Hıristiyanlığa geçiş yapan ada, kilisesi, 99 basamağı, ilginç inanışları ve rivayetleriyle ilgi çekiyor.

Örneğin damadın gelini 99 basamak kucağında sessizce taşımasının, yeni çiftlere şans getireceğine dair bir inanış var. Ayrıca ziyaretçiler sıklıkla iyi şans dilemek için adada yer alan kilisenin zilini çalıyor.

Tarihi 11.yüzyıla uzanan Slovenya'nın en eski kalesi olan Bled kalesinin efsanesi ise şöyle...

16.yüzyılda kale, Hartman Kreigh adında bir adam tarafından katı bir şekilde yönetiliyormuş. Kreigh'in bir gün hiç iz bırakmadan kaybolmasının ardından karısı, bütün altın ve gümüşlerini bir araya getirerek, kocasının anısına, adadaki kilise için bir çan yaptırmış.

Ancak çanı adaya taşırken çıkan fırtına, kayıkçılarla birlikte çanı da suyun derinliklerine yollamış. Bu talihsiz olayı duyan Papa, Bled için bir çan yaptırmış. Rivayete göre rüzgarlı gecelerde, sabaha doğru, suyun altından orijinal çanın sesi geliyormuş.

Gerçekliği tartışılır ancak ilgi çektiği gerçek!

KAYANIN TEPESİNDE HERKESTEN UZAKTA TEK BAŞINA BİR YAŞAM!
Gürcistan'ın batı kesiminde Çiatura kasabası yakınlarındaki Katskhi dikiti, görenlerde ufak bir şaşkınlık yaratıyor.

Yaklaşık 40 metre yüksekliğindeki kireçtaşı sütunu olan Katskhi dikiti, bölgenin her yerinden rahatlıkla görülebiliyor.

Çok özel bir konumda yer alması ve muhteşem manzarası nedeniyle hem geçmiş hem de günümüzdeki insanlar buranın çok özel olduğunu düşünüyor.

Katskhi dikitinin en tepesine inşa edilen kilise ise milattan sonra 6. ve 8. yüzyılları arasında günah çıkartan papaz Aziz Maximus'a atfedilerek inşa edilmiş.

Günümüzde ise dikitin tepesinde antik kilisenin yalnızca kalıntıları bulunuyor.

Hristiyanlıktan önce paganların da kutsal gördüğü Katskhi dikitine tarih boyunca pek çok anlamlar yüklenildiği söyleniyor.

Örneğin dikit ilk olarak bereketle ilişkilendirilmiş.

Daha sonra ise insanın dünyayla bağlantısının kesilmesini sağlayan obje olarak düşünülmüş.

1944 yılında alimler tarafından ilk kez incelenen Katshi dikitinde 2007 yılında küçük bir kireçtaşı tabakası keşfedilmişti.

Bu tabaka üzerinde 13. yüzyıldaki eski yazı diline ait ait Gürcü alfabesiyle yazılmış bir yapıt bulunmuştu.

Şimdilerde kilisenin sadece kalıntarının yer aldığı dikitte bir manastır bulunuyor ve manastırda sadece bir papaz yaşıyor.

İşte Katskhi dikitinden görüntüler...





Yorumlar
Kalan Karakter: