EGEV Yönetim Kurulu Başkanı Susam; “Türkiye tarım potansiyelini yansıtamıyor”
Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı (EGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Susam, bu yıl 5’incisi gerçekleştirilen Ege Ekonomik Forumu’nu GERÇEK HABERCİ’ye değerlendirdi.
Yayınlanma :
18.11.2021 15:36


Bu yıl Ege Ekonomik Forumu’nun 5’incisini gerçekleştirdiniz. Sizin EGEV Başkanlığınızla başlayan ve bugüne kadar Başbakan, çok sayıda Bakanı ve yabancı davetliyi konuk eden çok önemli bir organizasyon haline dönüştü. Bu yılki Forum nasıl geçti, neler söylemek istersiniz?
Ege Ekonomik Forumu, başladığı yıldan bu yana Ege’yi öne çıkaran, Türkiye’nin ekonomik yapısına, tarım ve sanayi sektörleri anlamında tüm manzaraya dair söyleyecek sözü olanları bir araya getirerek bu konuda merkezi idare ile yerel yönetimlerin ufkunu açan bir anlayışla hareket etti.
Belirlediği konu başlıkları ile Türkiye’de gündem olan ve gündem yaratan Ege Ekonomik Forumu, davet ettiği bilim insanları, sosyal bilimciler ve ekonomistler ile yerel ve merkezi yönetimi buluşturan, akademi ile sanayiyi, tarımı kısacası tüm üretim sektörlerini aynı masa etrafında toplayarak çözüm arayan bir yapı olarak yoluna devam ediyor.
Pandemi sebebiyle çevrimiçi yapılan 5. Ege Ekonomik Forumu, bu yıl da gündemi belirlemeye devam etti.
Birbirinden değerli konukların konuşmacı olarak katıldığı, pandeminin etkisiyle hayatımıza daha hızlı bir şekilde giren dijital imkanlarla interaktif olarak yapılan oturumlarda yine bir çok konuya dair fikirler üretildi, çözüm önerileri getirildi. İnanıyorum ki bu forumun çıktısından da hem merkezi hem yerel idareler hem de sektörler faydalanacaktır.
Bu yıl tercih edilen ‘Yeşil Bir Gelecek İçin Şimdi’ temasında tarım konusunun öne çıktığına dikkat ettik. Tarımın önümüzdeki süreçte stratejik bir sektör olacağını düşüyor musunuz?
Bana göre en kritik sektörlerin başında artık tarım geliyor, çünkü iklim krizi artık can yakıcı gündemi ile günlük hayatımızın da tam ortasına yerleşti. Bu pandemi süreci bize de gösterdi ki sağlık en önemli alan ve sağlıklı bir toplum için de sağlıklı beslenme şart.
Beslenmemizin de temelini tarımsal ürünler oluşturuyor.
Ülkelerin kendi kendilerine yetebilmesi artık her zamankinden daha önemli.
Ne yazık ki Türkiye tarımda potansiyelini yansıtabilen bir ülke değil. Aksine bir çok ihraç ürününe sahip iken, yetiştirebiliyorken, artık samandan tutun, buğdaya, fasulyeye kadar ithal eder olduk.
İklim krizi ile beraber suyun önemi daha da artarken, az suyla ürün alınabilen türlere geçmek, bunu makro ölçekte bir planlama ve teşviklerle çiftçilere empoze etmek, onları bu yönde desteklemek çok önemli.
Küresel ısınmanın hızla arttığı bir noktada kısıtlı tarım arazisinden az su ihtiyacı duyan ürünleri maksimum oranda almak, gerçekten stratejik bir öncelik haline geliyor, bu konuda bir planlama içine girmemiz de şart gibi duruyor diyebilirim.
Yenilenebilir enerji de forumda öne çıkan konulardan oldu. Siz de TBMM’de görev yaptığınız dönemde Enerji Komisyonu üyeliği yaptınız. Enerji üretimi politikasında yenilenebilir enerjiye yeterli çapta destek verildiğini düşünüyor musunuz? Yeşil Mutabakat’a uyum noktasında bu destek nasıl arttırılabilir?
Enerji konusu tıpkı tarım politikaları gibi stratejik bir konu. Özellikle bugün enerji hem üretimde hem de hanelerde en temel ihtiyaçlardan birisi.
İklim krizine bağlı olarak fosil yakıtların artık efektif olmaktan çıkıp terk edilmesi gereken zararlı yakıtlara dönüşmesinden sonra alternatif enerji üretim teknikleri ve yenilenebilir enerjiler daha da önem kazandı.
Özellikle güneş enerjisi her geçen yıl ilerleyen teknolojilerle ön plana çıkan bir unsur. Güneş alan ve tarımsal arazilerinin dışında da güneş tarlaları için kullanabileceği alanlarıyla Türkiye’nin bu konuda büyük avantajı bulunuyor.
Yenilenebilir enerjilerde temel geliştirme yapılması gereken alan enerjinin depolaması yani pil teknolojilerinde de her geçen gün yeni atılımlar yapılıyor. Elektrikli arabaların hayatımıza girmesinden bu gelişimi de gözlemlemek mümkün.
Bu anlamda hem doğayı korumak hem de iklim krizi ile mücadele kapsamında güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerjilere yönelmek artık bir lüks değil ihtiyaç haline gelmiştir diyebiliriz.
Desteklere gelirsek elbette ki bu konuda bir çok destek ve yönlendirme yapılıyor ancak yeterli mi elbette de değil. Ancak Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Türkiye’nin Yeşil Mutabakata Uyum Planı bu konuda bir çok desteği barındırıyor.
Yeşil Mutabakat konusunda Türkiye’nin de hızlı aksiyon aldığını ve sanayi kuruluşlarını bu eylem planına göre doğru yönlendireceğine inanıyorum. Türkiye ekonomisinin biraz daha kırılganlıktan kurtulduktan sonra ülkemizin bu konuda güçlü desteklerle bu dönüşüme imza atacağına da inanıyorum.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: