uyguladığı şiddetle ilgili her gün yeni iddialar ortaya çıkıyor. Yurttaşlara
saldıran eli sopalı sivillerin polis olduğunun ortaya çıkmasının ardından bir
öğretmen, saatlerce sivil polislerce dayak yediğini öne sürdü. Dokuz Eylül
Üniversitesi Hastanesi'nden rapor alan öğretmen Tanrıverdi, İzmir Valiliği,
İzmir Emniyet Müdürlüğü hakkında suç duyurusunda bulundu. Tanrıverdi, başından
geçenleri Eğitim Sen yöneticileriyle birlikte kamuoyuna açıkladı. Üzerinde
Eğitim Sen yeleğiyle Alsancak'taki arabasına doğru yürüdüğünü belirten
Tanrıverdi, sivil giyimli polislerce darp edilerek bir araca bindirildiğini ve
Bornova tarafında götürüldüğü bir bölgede diz çöktürülerek ağzının içine ve
kafasına silah dayandığını tüm vücuduna tekme ve yumruklarla saldırıldığını iddia
etti. Tanrıverdi iddiasın ı şöyle sürdürdü;

KESK'in ve Eğitim Sen'in başının altından çıkıyor. Bu gençleri siz başımıza
salıyorsunuz. 40 saattir sizin yüzünüzden uyumuyoruz' diyerek saldırdılar. Çok
korktum. Aileme küfür ettiler. Nasıl olsa benim buraya geldiğimi gören olmadı
beni burada öldürün diyerek bağırdım. Arkamdan birisi vurdu. Yere yuvarlandım.
Diz çökmemi söylediler. Ağzımın içine ve kafama silah dayadılar. Tehdit
ettiler. Biri mavi gözlü 30 – 35 yaşlarında diğeri de kel ve güçlü 45 – 50
yaşlarındaydı. Beni arabaya aldıklarında içerde genç ağlamaklı bir çocuk daha
vardı onu yolda araç gider haldeyken aşağıya attılar. Bir ara bunların Jitem
olacağını düşündüm. Sonra da öleceğimi düşündüm.”
Saldırıların saatler sürdüğünü Bornova Adil Demir Sitesi'nin
orda kendisini serbest bıraktıklarını da kaydeden Tanrıverdi; “Bana 10 dakika
boyunca kimseyi arama ve arkana bakmadan git dediler. Bornova'dan taksiye
bindim. Devlet hastanesinden bana gerçekçi rapor vermeyeceklerini düşündüm.
Alsancak'tan arabamı alıp Buca'ya gitmek isterken aracın sağa sola savrulduğunu
diğer arabadaki insanlar işaret etti. Arkadaşımı aradım beni almasını istedim.
Daha sonra haber verdiğim sendikacı arkadaşlarım İzmir Barosu Başkanı Sema
Pekdaş'ı aramış. Pekdaş da beni aradı. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'ne
gitmemi orada sağlık raporu almamı istedi. Rapor için çok yardımcı oldular. Bir
çok bölgemde darbeye dayalı morluklar ve izler var. psikolojim bozuldu” dedi.
KESK İzmir Şubeler Platformu dönem Yürütmesi Adına Abdullah
Tunalı da, tüyler ürperten bu barbarlığın cüretinin nereden geldiğini sordu.
1990'lı yılların kontrgerilla yöntemlerinin arkasından ne geleceğini merak
ettiklerini vurgulayan Tunalı, “Yeni yargısız infazlar ve faili meçhul
cinayetler mi gündeme gelecek? Buradan bir kez daha hükümet yetkililerini İzmir
Valisini ve İzmir Emniyet müdürünü kınıyoruz. Bu hukuksuzluğu yapan kişiler
bulununcaya kadar bu yaşanan işkencenin sorumluluğu İzmir Emniyet Müdürü ve
İzmir Valisi'nin üzerindedir. Bilinmelidir ki bu kontra yöntemler daha önce de
sökmediyse yine sökmeyecektir. Kamu emekçileri ve örgütü dün olduğu gibi bugün
de özgürlük ve demokrasi yürüyüşünü sürdürecektir” diye konuştu.
Tunalı; öğretmenin, 35 KEH 20 plakalı otomobille
kaçırıldığını yaptıkları araştırmada plakanın kırmızı renkli başka bir araca
ait olduğunu, polislerin sahte plaka kullandığını da ileri sürdü.
Yorumlar
Kalan Karakter: