AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sona erdi.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki toplantı yaklaşık 2 saat 30 dakika sürdü.
Toplantının ardından Erdoğan açıklamalarda bulunuyor.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Siyasi ve ekonomik olarak kendi yolumuzu çizmeye her teşebbüs edişimizde kendimizi darbelerin, istikrarsızlıkların, krizlerin içinde bulduk. Büyük demokrasi ve kalkınma hamlesi sayesinde nihayet kendi hedef ve vizyonunu belirleyip, uygulayabileceği iklime kavuştuk.
"ARTIK 'TURKEY' İFADESİ KULLANILMAYACAK"
Toplantının ardından, Millete Sesleniş konuşması yapmak üzere kameralar karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından öne çıkan noktalar şu şekilde:Altını bir kez daha çizerek belirtmek istiyorum ki Türkiye artık siyasi ve güvenlik önceliklerini bizzat kendisi tayin eden ve uygulayabilen bağımsız bir ülkedir. Türkiye artık kendi ekonomik ve sosyal programlarını geliştirebilen ve hayata geçirebilen güçlü bir ülkedir.Artık bütün yazışmalarımızda devletin bütün kurumları Turkey diye bir ifade değil, Türkiye ifadesini kullanacaklardır. BM'de de bu yazışma tamamıyla gündeme girmiş durumdadır. Düne kadar bize 'Yapamazsınız' dedikleri ne varsa yaptık."ÇEKTİĞİMİZ HER SIKINTIYA DEĞECEK PARLAK BİR GELECEK BEKLİYOR"
Ülkesinin ve milletinin geleceği için hayali olmayanların vizyon peşinde koşması da mümkün değildir. Bizim hayallerimiz de, vizyonlarımız da, hedeflerimiz de milletimizin güvenli, müreffeh geleceği içindir. 11 yıl önce 2023 hedeflerimizi ilk ilan ettiğimizde birileri dudak bükmüş, göz süzmüş, bizi eleştirmişti. Bugün de 2053 vizyonumuzla ilgili benzer tavırlar görüyoruz. Bir süredir 'bizden sonraki nesillere bırakacağımız en büyük mirasımız' diye tarif ettiğimiz 2053 vizyonumuzu somut adımlara dönüştürecek hazırlıkları titizlikle yürütüyoruz.Ekolojik koridorlar belirledik. Salda'yı belirledik. Bunlar üzerinde çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Hedefimiz Evliya Çelebi'nin 'bir sincabın Edirne'den Kars'a toprağa basmadan ağaçtan ağaca gidebildiği Anadolu' tasvirini hayata geçirmektir. Bisiklet yollarıyla, yürüyüş yollarıyla, çevre dostu sokaklarıyla, gürültü bariyerleriyle ve daha pek çok projeyle şehirlerimizin kalitesini yükselttik. Dünyamızın geleceğinde taşıdığı önem sebebiyle 2053 vizyonumuzun merkezine iklim değişikliğiyle mücadele politikalarımızı yerleştirdik.Bu çerçevede enerjide güneşten rüzgara yenilenebilir kaynaklara yaptığımız yatırımları daha da artırıyoruz. Ulaştırmada temiz ulaşım alanı genişletiyor, demiryolu ve denizyolu taşımacılığını teşvik ediyoruz. Tarımda iklim dostu tarımsal destekleme modeliyle tarladan soframıza uzanan sürdürülebilir bir sistem kuruyoruz. Atık yönetiminde sıfır atık seferberliğiyle geri kazanım oranını yüzde 60'lara çıkarmayı hedefliyoruz. Konutta insanımıza daha sağlıklı ve güvenli yerleşim alanı sunuyoruz. Bu başlıklarının ve daha fazlasının her birini tüm detaylarıyla milletimizle paylaşacağız."TERCİHİMİZİ İSTİHDAMI KORUYARAK MİLYONLARDAN YANA KULLANDIK"
Türkiye'nin geldiği yol özellikle bunu yol ayrımı kabul edecek olursak en çok tartışmaya sebep olan tercihi ekonomi programı olmuştur. Bütün dünyaları faiz, enflasyon, kur ilişkisi üzerine kurulu kabullerden ibaret kesin inançlılar ülkemizin yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme stratejisini bile anlamamaktadır.Enflasyon bir sorundur. Ama Türkiye'nin sorunlarının asıl sebebi ve çözüm yolu tek başına bu başlık kesinlikle değildir. Öyle olsaydı geçmişte sayısız defa uygulanan enflasyonla mücadele merkezli ekonomi programları sayesinde ülkemiz tüm sorunlarını çözmüş olurdu. Ülkemizde bizim programımıza kadar bu teşhisin kasıtlı olarak yanlış konduğu ve kasıtlı olarak yanlış tedavilerin uygulandığı da bir gerçektir. Batı'nın ekonomi mecralarına göbek bağıyla tabi olanlara göre enflasyon insanların ve kamunun aşırı tüketiminden kaynaklanıyor. Yüksek faizle cebi dolan içerideki bir avuç kuru kesim kazanıyor. Onlarla birlikte yükselen faizlere ve değerlenen liraya heveslenerek dışarıdan gelen sıcak sahibi fonlar, ucuzlayan döviz sebebiyle ülkeyi yabancı tüketim ürünleri pazarı haline getirenleri de unutmamak lazım. Kaybeden; üretimin düşmesi sebebiyle geleceği kararan milyonlar. Biz tercihlerimizi ellerini ovuşturanlardan yana değil, istihdamı koruyarak milyonlardan yana kullandık.Hadi bize inanmıyorlar, hiç değilse kendi putlarına, kendi ideolojik efendilerine kulak versinler. Uluslararası kuruluş başkanları bile açıkça enflasyonla ve faizle ilgili ezberlerin bozulması gerektiğini söylüyor.Teknik anlamda enflasyon değil, fiili bir hayat pahalılığı sorunu vardır. Yaşananlara enflasyon diyebilmemiz için kamunun harcama disiplinin kaybolması gerekir. Bizim 19 yıldır üzerinde en çok hassasiyet gösterdiğimiz konu bütçe disiplinidir. BES'te 300 milyar liralık birikim oluştur. Bireysel döviz hesaplarının tutarı 110 milyar dolara çıktı.Biz teşhisi ve tedaviyi, yani ekonomi programı stratejimizi kökten değiştirdik.