Fındık İhracatında Yabancı Tekelleşme
Yayınlanma :
08.08.2018 14:30


Türkiye’de emekçiler krizin yükü altında ezilmeye devam ediyor. İşi, aşı, gelecek umudu her geçen gün eriyen emekçiler, iktidarın sermayeden yana politikaları nedeniyle, ellerinde kalan son olanakları da kaybetmekle karşı karşıya. 16 yıllık iktidar sürecinde iki şey büyüdü; birisi, bir avuç yandaş sermayedarın cebindeki para, diğeri de milyonlarca insanın yoksulluğu.
Karadeniz’ in fındık üreticisi de, 16 yılın sonunda şu soruyu soruyor; hamaset edebiyatının sonucunda nasıl oluyor da biz fındığımızı kaybederken siz zenginleşiyorsunuz. Nasıl oluyor da yerli ve millilik derken bizim yerli fındığımız yabancı şirketlere peşkeş çekilebiliyor.
Fındık üreticisi, ürün fiyatları yerinde sayarken, tarımsal girdi fiyatlarının artışı ve zamlar sayesinde yoksullaşıyor. Çiftçiler her yıl, ürettikleri fındığın tüccara mahkûmiyet nedeniyle zarar etmesinden korkuyor. Korkuyorlar çünkü hükümetin her politikası durumu çiftçiler aleyhine sıkıntılı hale getiriyor.
Karadeniz’ de fındık üreticileri, bu yılın alım fiyatını merak ediyor, endişeyle bekliyorlar. TMO fındık alacak mı, alacaksa ne kadar alacak, hangi fiyatla alacak. Fındık üretiminde yüzde 70 oranla dünya birincisi olan Türkiye’de üretici, son birkaç yıldır yabancı şirketlere mahkum edilmiştir. Bir zamanlar Fiskobirlik’ in tek başına söz sahibi olduğu fındık ihracatında artık, İtalyan, Alman ve Fransız çok uluslu şirketleri belirleyici konumdalar. Ülkedeki fındık politikasını belirleyen ise sadece söz konusu şirketlerin çıkarlarıdır.
Fiskobirlik, 49 kooperatifin oluşturduğu, 8 milyon insana iş ve aş sağlayan bir kuruluştu. 2000 yılında çıkartılan, Tarım Satış Kooperatifleri Birliğine (TSKB) ilişkin, 4572 sayılı kanun ile işlevsizleştirildi. Böylece çiftçinin emeği, geleceği şirketlerin insafına teslim edilmiş oldu.
Şirketlerin düşük fiyat belirlemesine halkın tepkisi yükselince, hükümet, 2006 yılında 10865 sayılı kararname ile, TMO’ yu fındık almak üzere görevlendirdi. TMO aldığı fındıkları Fiskobirlik’ in depolarına koydu ve şirketlere sattı. Şirketler depolama külfetinden kurtarıldı. Aslında TMO şirketler adına fındık almakla görevlendirilmiş oldu. Aynı zamanda TMO, stokladığı fındıkları hasat dönemine yakın, düşük fiyatla piyasaya sürerek, alım fiyatını da üreticinin aleyhine belirlemiş oluyordu.
AKP iktidarı döneminde fındık tarımında uygulanan ALAN BAZLI GELİR DESTEĞİ modeli ile, destekler üreticiye değil, arazi sahiplerine gitmektedir. Böylece hasat bile yapmayan arazi sahibi, aldığı desteği tarım dışı alanlara aktarabilmektedir. Bunun yerine, ürün bazlı gelir desteği verilerek üretici, ürün fazlalığı ve kalitesi üzerinden desteklenmelidir. Yanlış destek politikaları üretimi değil, rantı teşvik etmektedir.
Çiftçiler ne istiyor; çiftçiler, bir avuç rant çevresinin ve yabancı tekellerin çıkarına değil, halkın ve yerelin çıkarına tarım siyaseti istiyor. Yapılması gereken, neredeyse tek alıcı şirket konumuna gelmiş Ferrore gibi şirketlere piyasayı terk etmek değil, Fiskobirlik’i çiftçilerin yönetebileceği şekilde yeniden ayağa kaldırmak, kooperatifleşmenin önünü açmak, desteklemektir.
Karadeniz çiftçisi acilen fındık taban fiyatının belirlenmesini bekliyor. Bu fiyat geçimlik tarımın geliştirilmesi ve insanca yaşam için en az 18 TL bandında belirlenmelidir. Şu iyi bilinmelidir ki, şirketlere akıtılan para, sadece bir avuç rantiyeciyi palazlandırır; oysa üretici çiftçi kazanırsa tüm ülke kazanır.
Fındık piyasasını TMO değil, FİSKOBİRLİK düzenlemelidir. TMO ya alım için ayrılan bütçe, Fiskobirlik’e aktarılmalıdır. Fiyat belirleme sürecinde FINDIK ÜRETİCİLERİ SENDİKASI taraf kılınmalıdır. Fındık fiyatları, maliyet + yüzde 25 kazanç + insanca yaşam payı eklenerek belirlenmelidir.
Karadeniz’ de kanayan yaralardan birisi de, mevsimlik fındık işçilerinin yaşadığı sorunlardır. Bin bir zorlukla çalışmaya gelen bu insanlar, düşük ücretli ve güvencesiz çalışmaktadırlar. Ayrıca karşılaştıkları ırkçı saldırılar, iktidar tarafından hakim kılınmaya çalışılan, kamplaştırıcı siyasetin doğrudan bir sonucu olarak yaşanmaktadır. Her yıl aileleri ile beraber binlerce mevsimlik fındık işçisi kayıt dışı, sosyal güvenceden yoksun bir şekilde çalışmaktadır. Mevsimlik tarım işçilerinin ve ailelerinin yaşadığı sorunların çözümü ile ilişkili yeterli olmayan yasal düzenlemeler bile uygulanmamaktadır. Kayıt dışılık örgütlenmeyi olanaksız kılarken, sürekli mekan değişikliği bir yandan siyasal hakların kullanılmasını kısıtlamakla beraber, ağır barınma sorunlarına yol açmaktadır. Tarım işçilerine insan onuruna yaraşır bir ücret ve yaşam koşullarının sağlanması gerekmektedir.
Fındık üreticisi emeğinin karşılığını almalıdır. Ekonomik siyasetini tüketim ve rant üzerinde kuran iktidarın ülkemizi getirdiği nokta yıkımdır. Tüm emekçi halkımıza bir kez daha buradan sesleniyoruz, sömürü ve soygun düzenine karşı üreten ve yaratan ellerimizi birleştirelim.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: