Foça saldırısı, vatandaş refleksi ve Gündoğdu mitingi
Yayınlanma :
12.08.2012 20:11


Foça’da, PKK’nin
evlerinden üslerine giden askerlere yönelik yaptığı bombalı saldırı
herhangi bir terör örgütünün yapabileceği mahiyette sıradan bir terör
saldırısıdır.
Riski düşüktür.
Yol kenarına yerleştirilen bombaların uzaktan patlatılması ile örgüt askeri
hedefleri vururum bak mesajını vermeyi amaçlamaktadır.
Foça saldırısının
farkı, saldırının batıda, İzmir’in küçük bir ilçesi olan Foça da
yapılmasıdır. Foça, küçük ama eskiden beri askeri önemi büyük bir ilçedir.
Güneydoğuda savaşan jandarma özel harekât birimi personeli buradaki askeri
birliklerde eğitilmektedir. Keza Amfibi üssü yine bu ilçemizdedir. Yani Foça,
sıradan, rastgele seçilmiş bir hedef değildir. Aksine özellikle seçilmiş askeri
bir hedeftir.
Foça saldırısı,
PKK’nin güneydoğu dışında yaptığı ilk terör saldırısı da değildir. Geriye
baktığımızda İstanbul’da, Ankara’da ve Kuşadası’nda örgütün askeri ya da sivil
hedeflere yönelik saldırıları arşivlerde mevcuttur.
Değerli
dostlar, terör örgütü varlığını sürdürdükçe terör eylemi yapacaktır. Ülkemizin
başına bela olan bu sorunu sadece sonuçları üzerinden değil nedenleri üzerinden
konuşmak daha doğrudur ama o bu yazının konusu değildir. Önümüzdeki yazılarımda
bu konuyu da sizlerle tartışmayı istiyorum.
Değerli
dostlar, Foça saldırısı ve sonrasında İzmir halkının hiçbir çağrıya maruz
kalmadan ve beklemeden ortaya koyduğu kendiliğinden davranış kesinlikle
önemsenmelidir.
Kan verme
seferberliği,
taksicilerin ücretsiz kan merkezine vatandaşları taşıması toplumsal bir
duyarlılığın üst noktalarıdır.
Eylem sonrası gerek
Foça’da gerekse de İzmir’in çeşitli ilçe ve semtlerinde yapılan irili ufaklı
gösterilerin belirleyici özelliği de spontane olmalarıdır. Bu gösterilerde
kırıp dökmeden, oraya buraya saldırmadan protesto yapılması gösterilerin
kendisi kadar önemlidir ve değerlidir.
Terör örgütüne
ve terör eylemine karşı vatandaşın kendiliğinden sokaklara dökülüp terörü
lanetlemesi demokrasinin gelişmişlik düzeyi adına olumlu ve sevindirici bir
durumdur. Bundan kimsenin rahatsız olması gerekmez. Aksine sessizlikten,
tepkisizlikten, duyarsızlıktan, korkaklıktan, sinmişlikten, bananecilikten
rahatsız olmak gerekir.
Sağlıklı
bir toplum tepki verir. İzmir’de olan budur.
Bugün Gündoğdu meydanında;
facebook’taki çeşitli kişilerin ve gurupların çağrısı ile bir miting yapıldı.
İnternet ortamında yayılarak büyüyen bir çağrı ile Gündoğdu meydanında 6-7 bin
kişi toplandı.
Bugün birçok
siyasi partinin ve derneğin örgütlü gücü ile günlerce hazırlık yapılarak bile bu
kalabalıkları toplamak mümkün olamıyor.
Ne bedava otobüs
vardı,
ne tren, ne vapur. İnsanlar bayrakları ile bandanaları ile çoluk çocuk Gündoğdu
meydanına koştular.
Bu insanların
meslekleri, eğitimleri, gelirleri, varlıkları, yaşam koşulları, toplumdaki
yerleri, statüleri farklı farklıydı.
Gündoğdu’yu
dolduran insanların sosyolojik analizini yapmanın çok önemi olduğunu da
düşünmüyorum.
O insanları,
Gündoğdu’ya, bir pazar günü, öğlen sıcağında toplayan motivasyonu anlamaya
çalıştım.
Kürsü yoktu, ses
düzeni yoktu, insanları bir düzene davet edenler yoktu tam anlamıyla örgütsüz,
kendiliğinden vatandaşlar vardı.
İşçi
partisi ve Türkiye Gençlik Birliğini bu söylediklerimin dışında tutmanızı
isterim. Çünkü onlar oraya örgütlü bir şekilde bayrakları ve pankartları ile
geldiler ama orası onlar değildi.
CHP yoktu
CHP’liler vardı. MHP yoktu MHP’liler vardı. ADD’lerden pankart açan
sadece Didim Atatürkçü Düşünce Derneği vardı. Mavi bayrak içinde beyaz
güvercinli DSP’lilerde vardı. Fakat daha çok herhangi bir siyasi aidiyeti
olmayan vatandaşlar vardı. Öğretmenler, bankacılar, mühendisler, avukatlar,
doktorlar, işçiler, emekliler, esnaflar, işverenler, işsizler, muhtelif
şirketlerde çalışanlar, müdürler, genel müdürler vardı. İzmirliler vardı.
Bütün bunlardan
kitlenin hiç kimse tarafından yönlendirilmediğini söylemek tabiî ki mümkün
değil. Bir alanda 6-7 bin kişi toplanmışsa bu topluluğu mutlaka domine eden ya
da edenler olur. Slogan attırırlar, yürüyüş düzenine sokarlar fiili olarak
liderlik üstlenirler. Kendi meşreplerine göre kitleyi yönlendirmeye gayret sarf
ederler. Gündoğdu’da olanda buydu. Fakat bu olayın kendiliğindenliğini asla
gölgeleyemedi.
Gündoğdu’da
coşkulu 6-7 bin kişi vardı ama güçlü bir hükümet aleyhtarlığı yoktu. “ hükümet
istifa ” sloganı asla “Mustafa Kemal’in
Askerleriyiz” , “ şehitler ölmez vatan bölünmez ”, “ mecliste PKK istemiyoruz
”, “ ne mutlu Türküm diyene ”, “ hainler mecliste yurtseverler hapiste”, “
kahrolsun PKK ” sloganları kadar ses getiremedi. Cılız kaldı.
Oysa demokratik
bir ülkede, terör bu kadar yaygınlaşmışken, kitleler teröre karşı
bir gösteri düzenlemişken, sopanın ucu neden iktidara yöneltilmez ki?
Üç beş kişi “
hükümet istifa” yazan bir pankartın arkasında toplanmışlardı ama bu önemli
çağrı topluluk tarafından gerekli ağırlıkta dile getirilmedi. Sadece bu değil.
“ Ne ABD ne AB bağımsız Türkiye” , “kahrolsun ABD Emperyalizmi” sloganları da
ilgi görmedi. Bu sloganların kitlenin ilgisine mazhar olamaması sınıfsal ve
siyasal bir tercihi gösteriyor olmalarında mı yatıyor acaba?
Apo’ya ve PKK’ya
yönelik küfürleri elbette protesto, adap ve demokratik olgunluk hanesine yazmak
mümkün değil.
O sözler daha gençler hatta çocuklar tarafından sarf ediliyordu.
Sonuç olarak;
sevgili dostlar terör ve terör eylemleri karşısında tepki vermek, sessiz
kalmamak ve itiraz etmek iyi ve doğru bir iştir. Bu toplumsal refleksimiz ne
kadar gelişir ve kalıcılaşırsa teröre karşı başarı şansımız o kadar artacaktır.
Burada kilit
faktör etnik kökenine bakmaksızın tüm vatandaşlarımızla ortak
bir duygu ve refleks ile teröre karşı durmaktır. Bunu kilit olarak
nitelendirişim önemlidir, bilinçlidir ve anlamlıdır.
Bu ortak duygu
durumuna gelmediğimiz sürece, herkes kendi canına ağıt yaktığı ve
ağladığı sürece, terörle mücadelede gerçek bir başarıya ulaşmak mümkün
olamayacaktır.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: