Gazeteciler Serdar Öztürk ve Ahmet Nesin, siyasetteki “yumuşama” konusunu konuştu.
Mehmet Şimşek’in yeni ekonomik tedbirler kapsamında kamudaki tasarruf tedbirleri paketine ilişkin değerlendirmede bulunan Öztürk, “Öyle görünüyor ki tasarruf tedbiri olan şeylerin uygulama alanı bulacaklarını çok sanmayanlardanım. Çünkü atadığınız valiler, bürokratlar, size bağlı olarak çalışan birtakım üst düzey yargı ve bürokrasi mensupları, sağladığınız bu olanaklarla sizin istediğiniz kararları verip sizin istediğiniz kararların altına imzalarını atıyorlar. O yüzden Çevre Bakanının gösterişle halkın gözünü boyamaya çalıştığı gösteriyle halka ‘tasarrufu böyle yapıyoruz’ demesinin bir kandırmaca olduğunu düşünüyorum. Çünkü tasarruf iktidarın var oluş nedeni. İktidar ya da Erdoğan bütün bu sistemi kendisine böyle bağladı. O tasarruf tedbirlerinin çok geçerli olacağına inanmıyorum” dedi.
Bakan Özhaseki’nin otobüse binmesinin tasarruf olup olmadığını, bakanlığın söz konusu il ziyaretinde böyle bir otobüsünün olup olmadığını soran Nesin’e yanıt veren Serdar Öztürk, “Muhtemelen öyledir veya Ankara’dan geliyordur. 10-15 gün önce benzeri bir etkinlik yapıldığında görüntüler otobüsün içindeydi Meclis Başkanının. 200 makam aracı da o otobüsün arkasından geliyordu. Bunlardan çok vazgeçecekleri durum yok. Çok vazgeçeceklerini sanmıyorum. Bir okul yapılması gerekiyorsa okul inşaatının yüzde 75’i tamamlanmamışsa muhtemelen ona para aktarmayacaklar. Buna benzer yüzde 75’i tamamlanmayan kamu yatırımlarını tamamlamaktan vazgeçmek gibi yola sapacaklarını düşünüyorum. Bunun da bir maliyeti olacak. Çünkü o inşaatı yapan müteahhitlerin sırtında yükseliyor bu iktidar. AKP iktidarının 2002’den bu yana Türkiye’deki inşaat sektörü üzerinden kendisini var ettiğini artık iyice biliyoruz. Buradan nasıl olacak da kısacaklar? Zafer Havaalanı’na yılda taahhüt ettiğimiz şu kadar uçağın yüzde 98’e varan hata payıyla olmadığını görüp üstüne para ödüyoruz. Bunu ödeyemeyiz kusura bakmayın, Türkiye’nin bütçesi buna elverişli değil, demeyecekler. Yap-işlet-devret modeliyle yaptıkları çeşitli hastaneleri bizim vergilerimizle oluşturulan devletin bütçesinden verilen paralardan vazgeçmeyecekler. Vazgeçemezler. Çünkü sistem onun üzerine kurulu. Onlardan vazgeçmeyince Samsun Vergi Dairesi’ndeki kırtasiye giderlerini kıstınız” diye ifade etti.
‘Bu yumuşamanın arkasında teslimiyetçilik var gibi gözüküyor’
Ahmet Nesin, iktidarın tasarrufa önce belediyelerden başlayacağını söyleyerek “Çünkü belediyelerin başlayacaklar. Çünkü büyük belediyeler ellerinde değil” dedi.
Kamudaki tasarruf tedbirleriyle özellikle CHP’li belediyelerin iş yapamaz hale getirileceğini öne süren Serdar Öztürk şöyle devam etti:
“Kamudaki kısılabilecek alanların dar olduğunu, tasarruf tedbirleri vasıtasıyla büyükşehirler ve il belediyelerini rapdrap altına almaya çalışacaklar. Onları iş yapamaz hale getirmeye çalışacaklar. Örneğin bütün SGK primlerinin ve vergi borçlarının üzerine giderek en azından tahsilat oranını artırmayı planladıklarını söylüyorlar. Bu belediyeler için de geçerli. Özellikle büyükşehir belediyelerinin kurdukları şirketler aracılığıyla yarattıkları istihdamı veya benzeri halka dokunan eylemlerin önüne geçecektir. Gidecek belediyenin geliri ve mülküne el koymaya başlayacak vergi dairesi yada SGK yoluyla. Aynı şekilde yeni dönemde CHP’li belediyelerin öne çıkarmayı planladığı ve genel merkezin de üstünde durduğu sosyal belediyecilik projelerinin birçoğu tasarruf tedbirine takılacak. Ha keza Ankara İstanbul gibi büyükşehirlerde Cumhurbaşkanlığı önünde aylardır ve yıllardır bekleyen imzalar tasarruf tedbirleri nedeniyle atılmayacak. Böylelikle CHP’nin kazandığı büyükşehir belediyelerinde bir başarısızlık algısı yaratılmaya çalışılacak. Bunu başaracaklar diye düşünüyorum. Özgür Özel gittiği zaman muhtemelen Erdoğan’a söylemiştir diye düşünüyorum. Erdoğan’ın da bir tepki verdiğini bugüne kadar okumadık. Yumuşamaysa da böyle bir yumuşama olmaması gerekir. Bu yumuşama değil teslimiyete doğru gidiyor sanki. Bu yumuşamanın arkasında teslimiyetçilik var gibi gözüküyor. CHP emekli mitingi yapacağını söyledi. O mitingin başarısı başka konularda miting yapılmasını sağlayacak veya sağlamayacak. Eğer emekli mitinginde CHP halkın beklentisini karşılayamaz noktaya gelirse işte o zaman yumuşama olur. Hatta yumuşamanın bir adım ötesinde teslimiyete geçmiş olur. Bu politikaların adı ne olursa olsun ister siyasetin çabalarını düşürelim olsun çok sonuç vereceği düşünmeyenlerdenim. Bunu şunun için söylüyorum Erdoğan her seçim öncesi toplumu gererek kutuplaştırarak kendi iktidarını sağlamlaştırdı. Bunca yıl sonra ne oldu da birdenbire biz bu işi biraz yumuşatalım diye karar verdiler. İktidarın iktidarda kalma gerekçesinden çok ters bir yönde hareket etmesi beni endişelendiriyor ve biraz da ürkütüyor. Bunun altında ne var diye düşünüyorum.”
Erdoğan’ın MHP ile olan iktidarını bitirecek gücünün olmadığını savunan Serdar Öztürk, “Erdoğan’ın kendi partisinin içinde değişiklik yapıp kendi partisine çeki düzen verecek gücü yok. Erdoğan’ın bakanlar kurulunda bazı bakanları görevden alacak gücü yok. Eskisi kadar güçlü değil ve bunun farkında. Bence mümkün olduğunca sakin bir ortamda zaman kazanmaya çalışıyor” şeklinde konuştu.
“Erdoğan’a yarayan tarafları var yaramayan tarafları da var”
“Erdoğan’ın artık mesaj verecek hali bile olduğunu düşünmüyorum” diyen Öztürk, “Erdoğan adına başkaları mesaj veriyor aslında. Erdoğan için birşeyler yapmaya çalışanlar var. Yine Erdoğan’ın yanında o birşeyler yapmaya çalışanlara karşı olanlar da var. Emniyetteki bu değişikliği yaptınız ama Sinan Ateş cinayetinin iddianamesini mahkeme kabul etti o ne olacak. Mahkeme iade etseydi savcılık daha somut delillere dayanan başka ilişkileri ortaya çıkarsaydı, bunun sadece bir öğretim görevlisini öldürülmesi değil; ülkücü ocaklarının eski genel başkanlarından birisi olması hasebiyle kanaatleri ve delilleri de ortaya çıkararak elindeki delilleri de ekleyip yeni bir iddianame verseydi katılabilirdim. Bir taraftan MHP’nin istediği gibi davranıyor. Öbür taraftan da Yargıtay seçimlerinde MHP’nin diretmesine geri adım attırıyor. Erdoğan ile Bahçeli arasında zımni anlaşmanın bir taraftan sürdüğünü düşünüyorum. Erdoğan’a yarayan tarafları var yaramayan tarafları da var.” İfadelerini kullandı.
17/25 ile 15 Temmuz’u birbirine benzeştirilmesinin mantıksız olduğunu söyleyen Serdar Öztürk, “Sabah yazarının düşüncesi yönüyle savunanlardan yana değilim. 17/25’i benim gibi düşünüyor ise karşı çıkması başka bir anlam çıkarır. Ama o cenahta iktidar cenahında 17/25 Aralık bir yarı ihtilal havasında görüldüğü için ihanetin başlangıç noktası olarak görüldüğü için 15 Temmuz’a bağlamasının nedeni o” dedi.
“17/25 Aralık’ın bakanlar ve bakanların bağlı olduğu kişinin para çalmasının mı basına yayan veya mahkemelik olan kişi veya grubunun şu görüşte olup olmaması mı önemli” diye soran Nesin’e yanıt veren Öztürk, “Burada iktidarın kırılma noktası burası. İktidar o güne kadar birlikte yol yürüdüğü siyasi ortağı ile ayrıştı. O ayrışma sırasında ‘Benim hırsızım mı iyidir? Yoksa hırsız hırsız mıdır?’ Bu sorunun yanıtı iktidarın ondan sonraki yaptıklarına bir dayanak noktası oluşturdu. 17/25’ten sonra orada adı geçen bakanlardan sonra şu anda Erdoğan’ın etrafında olan var mı? Egemen Bağış vardı büyükelçi yapıldı. Erdoğan hepsini sessizce tasfiye etti. Orada ismi geçen Amerika’daki yakalandı, itirafçı oldu. Yargılandı. Onun verdiği bilgilerle Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu bankaları hakkında davalar açıldı. 17/25 Aralık’a nereden bakarsanız baktığınız yer orası olur. 17/25 Aralık’tan sonra yola çıkıp ‘Bundan sonra bir 15 Temmuz bekliyoruz’ mantığı bana çok doğru gelmiyor. Çünkü o tarihte yaşananlardan sonra Türkiye’de olan biteni hepimiz yaşadık. Onun onunla bağlamak birleştirmek bana mantıklı gelmiyor. Eğer bu tasfiye edilen MHP kadroları ise (emniyet müdürleri konusu) Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü’nün isminin böyle bir işte geçiyor olması Devlet Bahçeli nasıl açıklayacak o zaman Erdoğan’ı? Anladığımız kadarıyla o sözü edilen polis müdürleri gizli tanık ‘şu şu isimleri ifadende geçirmelisin’ diyor. O isimlerden birisi Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü. Herkes bilir ki özel kalem müdürlüğü sadece bürokratik bir görev değildir. Özel kalem müdürlüğünü yaptığınız kişinin bütün kişisel verilerine de ulaşırsınız. Onun ailesi özel hayatıyla ilgili her şeyle ilgilenirsiniz. Sıradan bir kişi değildir. Bir bakandan bile önemli. Erdoğan’a yakınlığı anlamında söylüyorum. Eğer MHP’liler Hasan Doğan’ın ismini olmadığı halde yazdırmak için geçiriyorlar ise Bahçeli bunu Erdoğan’a nasıl açıklayacak? Yada nasıl açıkladı? Bunların hiçbirini bilmiyoruz ama tahmin edebiliyoruz.
Gazeteci Serdar Öztürk, “Bu yumuşamanın arkasında teslimiyetçilik var gibi gözüküyor”
Yayınlanma :
13.05.2024 18:50


Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: