Gazeteci Ahmet Nesin, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içerisinde süregelen tartışmalara yönelik çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Nesin, "CHP ciddi birtakım konuları tartışıyor. Bu tartışma Beşiktaş mı yoksa Ekrem İmamoğlu üzerine mi gidiyor? Bu da ayrı bir tartışma," ifadelerini kullanarak gündemdeki konulara dikkat çekti.Nesin, tartışmaların Ekrem İmamoğlu üzerinden yoğunlaştığını belirtti. İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve Mansur Yavaş'ın Cumhurbaşkanı Yardımcılığı pozisyonlarının değerlendirildiğini ifade eden Nesin, partide kongre ya da genel kurul süreciyle Ekrem İmamoğlu'nun CHP Genel Başkanı yapılmasının konuşulduğunu dile getirdi. Ancak bu sürecin zorluğuna da vurgu yaparak şöyle dedi:
"CHP ciddi birtakım konuları tartışıyor. Bu tartışma Beşiktaş mı yoksa Ekrem İmamoğlu üzerine mi gidiyor? Bu da ayrı bir tartışma. Esenköy, Beşiktaş, arkasından turpların büyüğü nerede onu da bilmiyoruz tam olarak. Bu arada turp gaz yapar. Erdoğan o turpları ne kadar saklayacak bilemiyorum. Ciddi gaz bir yiyecektir. Bir sürü şey tartışılıyor. Ekrem İmamoğlu üzerinden tartışılıyor. Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı, Mansur Yavaş'ın Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ilan edilmesi tartışılıyor. Çok az da olsa kongreye gidip genel kurula gidip Ekrem İmamoğlu'nu CHP genel başkanı yapmak ve CHP başkanının siyaset yasağının düşürülmenin zor olacağı tartışılıyor. 23 milletvekilinin istifa edip ara seçime gidilip Ekrem İmamoğlu'nu milletvekili yapmak tartışılıyor."Gazeteci Serdar Öztürk, CHP'deki tartışmalar ve Ekrem İmamoğlu’nun siyasi geleceği hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Öztürk, “Esenyurt ve Beşiktaş, peşine de Erdoğan'ın açıklamalarına bakılırsa turpun daha büyüğü heybede dediğine bakılırsa bu iş devam edecek. Bu iş CHP’yi olası bir seçimlerin yenilenmesinde İSKİ skandalındaki gibi yolsuzlukla anılan bir parti olarak tanımlamak için mi yapılıyor Erdoğan tarafından, yoksa sizin de söylediğiniz gibi İmamoğlu'na Cumhurbaşkanlığı adaylığını kapatmak için mi yapılıyor? Ya da ikisi beraber. Bu tartışılıyor aslında. CHP günlerdir tabanda da bunu tartışıyor” ifadelerini kullandı. "Olağanüstü Kurultay Formülü Tartışılıyor"
Serdar Öztürk, parti içinde Ekrem İmamoğlu’nun olağanüstü bir kurultay ile CHP Genel Başkanı yapılmasının konuşulduğunu belirtti. “Formüllerden birincisi, İmamoğlu'nun Özgür Özel'in yerine olağanüstü kurultay ile CHP'ye genel başkan yapılması, ardından da CHP Genel Başkanına kolay kolay siyasi yasak getirilemeyecek olması. Ben bu formüle çok güvenmiyorum. Erdoğan tipindeki bir siyasetçi bütün bunları göze almış olabilir. Onun için İmamoğlu’nun CHP Genel Başkanı olsa dahi, 'Ben ne yapayım kardeşim, böyle karar verdi. Onlar da uyanıklık yapmasaydı' şeklindeki bir savunmayla bunu bertaraf etmeyi düşünüyor olabilir” dedi. Öztürk, Özgür Özel’in parti genel başkanlığını kazanmasının ardından oluşan dengelere işaret etti. “Özgür Özel şu anda zaten genel başkan seçildiğinden bu yana parti içindeki bir takım gelişmelere çok hassas davranan biri. Çok yakından izleyen biri. Kurultayda kazandığı genel başkanlığı niye bıraksın? Bırakırsa ne olur? Yeniden genel başkan olma olasılığı var mı? Bütün bunlar bana bu formülü pek sıcak göstermiyor. Özgür Özel’e rağmen kongreye gidilir mi? Gidilir ama Özel’in şu an genel başkan olarak öyle veya böyle bir kitlesi oluştu. Bu sefer de partinin içinde bir küskünlük yaratırsınız. Ben İmamoğlu gibi bir siyasetçinin parti içinde küskünlük yaratarak Cumhurbaşkanı adayı olacağını çok mantıklı gelmiyor bana. Çünkü o, Erdoğan'ın da dışında bir gelişme” dedi. "Ara Seçim Formülü Daha Mantıklı"
Öztürk, İmamoğlu’nun milletvekili yapılarak dokunulmazlık kazanmasının daha gerçekçi bir seçenek olduğunu ifade etti. “Hukukun işlemesi o formül nedir? İmamoğlu'na dokunulmazlık zırhı vermek. Şu anda bizim mevcut anayasamıza göre dokunulmazlığı elde edebilmeniz için Cumhurbaşkanı, bakan veya milletvekili olmanız gerekiyor. Eğer milletvekili seçilirseniz bakanlar ve Cumhurbaşkanı gibi dokunulmazlık kazanıyorsunuz. Bu formül bana akla daha yakın geliyor. O zaman Ekrem İmamoğlu milletvekili olarak seçilirse, otomatikman hakkındaki davalar duruyor. Dokunulmazlık bitene kadar. Bu da şu demektir: Zaten İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olacaksa ve seçilirse, zaten o kazandığı milletvekili olarak kazandığı dokunulmazlık Cumhurbaşkanı olarak devam eder” dedi. "Ara Seçim İçin Koşullar Zor"
Öztürk, ara seçim düzenlenmesi için gereken koşullara da dikkat çekti. “Türkiye'de iki türlü ara seçim yapılabiliyor. Bunlardan bir tanesi Erdoğan tarzı; bir ilin hiç milletvekili kalmaması ya da ikincisi TBMM'de sandalye sayısının yüzde 5’i kadar, 600 vekilden 30 vekilin boşalması halinde ara seçim yapılıyor. Bunun da koşulları var. En temel koşulu şu: En son seçimlerin yapılmasından 30 ay geçmiş olması ya da seçimlere bir yıl kalmamış olması gerekiyor. 2027 Nisan ayından önce olması gerekiyor. 2025'in Ekim ayında ya da Kasım ayında yapılması gerekiyor. Ancak o zaman YSK seçim kararı alabiliyor” ifadelerini kullandı. Öztürk, CHP’nin bu süreçte riskli adımlar atabileceğini belirtti. “Bu nasıl olacak? Bana biraz riskli gibi geldi. Çünkü ara seçim için istifa ettireceğiniz milletvekilleri örneğin İzmir olabilir. Ya da diğer siyasi partilerin eğer katılacaksa muhalefetin siyasi partilerinin. Örneğin DEM, İYİ Parti, Saadet Partisi gibi bunların da milletvekili listelerinde en çok oyu aldıkları ili tercih etmesi gayet normal” dedi. "Geçmişteki Siirt Formülü Uygulanabilir Mi?"
Öztürk, geçmişte Erdoğan’ın cezaevinden çıkışı sonrası uygulanan formülü hatırlatarak, “Bu formülü nereden hatırlıyoruz? Erdoğan cezaevine girdi, çıktı. Ara formül bulundu. Siirt'ten bütün vekiller istifa etti. AKP o dönem Siirt seçimine itiraz etmiş. Bazı sandık kurullarının oluşturulamadığı, bazı yerlerde sandıkların yakıldığı gibi iddialarla itiraz etmiş. YSK iptal etmiş seçimi. Seçimlerin yenilenmesine karar vermiş. Bir seçimde de mühürsüz oyları YSK kararıyla geçerli saydık” dedi. Sonuç olarak Öztürk, Türkiye’nin seçim süreçleriyle ilgili tartışmaların derinleştiğini ve bu süreçte hem CHP’nin hem de Erdoğan’ın stratejik adımlarını yakından izlemenin kritik olduğunu vurguladı.
"CHP ciddi birtakım konuları tartışıyor. Bu tartışma Beşiktaş mı yoksa Ekrem İmamoğlu üzerine mi gidiyor? Bu da ayrı bir tartışma. Esenköy, Beşiktaş, arkasından turpların büyüğü nerede onu da bilmiyoruz tam olarak. Bu arada turp gaz yapar. Erdoğan o turpları ne kadar saklayacak bilemiyorum. Ciddi gaz bir yiyecektir. Bir sürü şey tartışılıyor. Ekrem İmamoğlu üzerinden tartışılıyor. Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı, Mansur Yavaş'ın Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ilan edilmesi tartışılıyor. Çok az da olsa kongreye gidip genel kurula gidip Ekrem İmamoğlu'nu CHP genel başkanı yapmak ve CHP başkanının siyaset yasağının düşürülmenin zor olacağı tartışılıyor. 23 milletvekilinin istifa edip ara seçime gidilip Ekrem İmamoğlu'nu milletvekili yapmak tartışılıyor."Gazeteci Serdar Öztürk, CHP'deki tartışmalar ve Ekrem İmamoğlu’nun siyasi geleceği hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Öztürk, “Esenyurt ve Beşiktaş, peşine de Erdoğan'ın açıklamalarına bakılırsa turpun daha büyüğü heybede dediğine bakılırsa bu iş devam edecek. Bu iş CHP’yi olası bir seçimlerin yenilenmesinde İSKİ skandalındaki gibi yolsuzlukla anılan bir parti olarak tanımlamak için mi yapılıyor Erdoğan tarafından, yoksa sizin de söylediğiniz gibi İmamoğlu'na Cumhurbaşkanlığı adaylığını kapatmak için mi yapılıyor? Ya da ikisi beraber. Bu tartışılıyor aslında. CHP günlerdir tabanda da bunu tartışıyor” ifadelerini kullandı. "Olağanüstü Kurultay Formülü Tartışılıyor"
Serdar Öztürk, parti içinde Ekrem İmamoğlu’nun olağanüstü bir kurultay ile CHP Genel Başkanı yapılmasının konuşulduğunu belirtti. “Formüllerden birincisi, İmamoğlu'nun Özgür Özel'in yerine olağanüstü kurultay ile CHP'ye genel başkan yapılması, ardından da CHP Genel Başkanına kolay kolay siyasi yasak getirilemeyecek olması. Ben bu formüle çok güvenmiyorum. Erdoğan tipindeki bir siyasetçi bütün bunları göze almış olabilir. Onun için İmamoğlu’nun CHP Genel Başkanı olsa dahi, 'Ben ne yapayım kardeşim, böyle karar verdi. Onlar da uyanıklık yapmasaydı' şeklindeki bir savunmayla bunu bertaraf etmeyi düşünüyor olabilir” dedi. Öztürk, Özgür Özel’in parti genel başkanlığını kazanmasının ardından oluşan dengelere işaret etti. “Özgür Özel şu anda zaten genel başkan seçildiğinden bu yana parti içindeki bir takım gelişmelere çok hassas davranan biri. Çok yakından izleyen biri. Kurultayda kazandığı genel başkanlığı niye bıraksın? Bırakırsa ne olur? Yeniden genel başkan olma olasılığı var mı? Bütün bunlar bana bu formülü pek sıcak göstermiyor. Özgür Özel’e rağmen kongreye gidilir mi? Gidilir ama Özel’in şu an genel başkan olarak öyle veya böyle bir kitlesi oluştu. Bu sefer de partinin içinde bir küskünlük yaratırsınız. Ben İmamoğlu gibi bir siyasetçinin parti içinde küskünlük yaratarak Cumhurbaşkanı adayı olacağını çok mantıklı gelmiyor bana. Çünkü o, Erdoğan'ın da dışında bir gelişme” dedi. "Ara Seçim Formülü Daha Mantıklı"
Öztürk, İmamoğlu’nun milletvekili yapılarak dokunulmazlık kazanmasının daha gerçekçi bir seçenek olduğunu ifade etti. “Hukukun işlemesi o formül nedir? İmamoğlu'na dokunulmazlık zırhı vermek. Şu anda bizim mevcut anayasamıza göre dokunulmazlığı elde edebilmeniz için Cumhurbaşkanı, bakan veya milletvekili olmanız gerekiyor. Eğer milletvekili seçilirseniz bakanlar ve Cumhurbaşkanı gibi dokunulmazlık kazanıyorsunuz. Bu formül bana akla daha yakın geliyor. O zaman Ekrem İmamoğlu milletvekili olarak seçilirse, otomatikman hakkındaki davalar duruyor. Dokunulmazlık bitene kadar. Bu da şu demektir: Zaten İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olacaksa ve seçilirse, zaten o kazandığı milletvekili olarak kazandığı dokunulmazlık Cumhurbaşkanı olarak devam eder” dedi. "Ara Seçim İçin Koşullar Zor"
Öztürk, ara seçim düzenlenmesi için gereken koşullara da dikkat çekti. “Türkiye'de iki türlü ara seçim yapılabiliyor. Bunlardan bir tanesi Erdoğan tarzı; bir ilin hiç milletvekili kalmaması ya da ikincisi TBMM'de sandalye sayısının yüzde 5’i kadar, 600 vekilden 30 vekilin boşalması halinde ara seçim yapılıyor. Bunun da koşulları var. En temel koşulu şu: En son seçimlerin yapılmasından 30 ay geçmiş olması ya da seçimlere bir yıl kalmamış olması gerekiyor. 2027 Nisan ayından önce olması gerekiyor. 2025'in Ekim ayında ya da Kasım ayında yapılması gerekiyor. Ancak o zaman YSK seçim kararı alabiliyor” ifadelerini kullandı. Öztürk, CHP’nin bu süreçte riskli adımlar atabileceğini belirtti. “Bu nasıl olacak? Bana biraz riskli gibi geldi. Çünkü ara seçim için istifa ettireceğiniz milletvekilleri örneğin İzmir olabilir. Ya da diğer siyasi partilerin eğer katılacaksa muhalefetin siyasi partilerinin. Örneğin DEM, İYİ Parti, Saadet Partisi gibi bunların da milletvekili listelerinde en çok oyu aldıkları ili tercih etmesi gayet normal” dedi. "Geçmişteki Siirt Formülü Uygulanabilir Mi?"
Öztürk, geçmişte Erdoğan’ın cezaevinden çıkışı sonrası uygulanan formülü hatırlatarak, “Bu formülü nereden hatırlıyoruz? Erdoğan cezaevine girdi, çıktı. Ara formül bulundu. Siirt'ten bütün vekiller istifa etti. AKP o dönem Siirt seçimine itiraz etmiş. Bazı sandık kurullarının oluşturulamadığı, bazı yerlerde sandıkların yakıldığı gibi iddialarla itiraz etmiş. YSK iptal etmiş seçimi. Seçimlerin yenilenmesine karar vermiş. Bir seçimde de mühürsüz oyları YSK kararıyla geçerli saydık” dedi. Sonuç olarak Öztürk, Türkiye’nin seçim süreçleriyle ilgili tartışmaların derinleştiğini ve bu süreçte hem CHP’nin hem de Erdoğan’ın stratejik adımlarını yakından izlemenin kritik olduğunu vurguladı.