"DEM Parti'de ve Taban-Üst Yönetim İkilemi"
Ahmet Nesin, “DEM Parti, sosyalist ve Kürtlerde şöyle bir ikilem var. Parti olarak böyle bir açılım benzeri bir şeye ‘evet’ demek zorundasınız. Sonuçta parti olarak görüşme talebi olduğunda kabul etmek zorundasınız. İnanmasalar da bunu strateji olarak yapmak zorundasınız. Sonuçta bu amaçla ilk etapta kurulmuş bir partisiniz. Ama tabanın aynı şekilde bakma olasılığı yok, taban o mutluluğu yaşamış ama ondan sonra çok ciddi ölümlerle, cezaevleri, tutuklanmalarla, işkencelerle karşılaşmış bir taban var. Onun için iki tarafın cevabının aynı olması mümkün değil. Ayrı olması da esasında tabanın yukarıya inanmaması değil. Taban da yukarıda olsa seçilse aynı şeyi yapacak. Bu ikilem esasında parti arası anlaşmazlık değil. Yönetimde olunca aynı şeyi düşünüp açıklayamazsınız. Çünkü yönetimdesiniz. Böyle bir görüşme talebine uymak zorundasınız. Ne olacak, ne bitecek bunu denemek zorundasınız. Ama taban böyle ‘hayır’ der adama” ifadelerini kullandı. "AK Parti'deki İç Çekişmeler ve "Yavrum Grubu" Tartışması" Nesin, AK Parti içindeki ayrışmalara da dikkat çekerek, “Geçen günlerde AK Parti-C ve AK Parti-D kurulmalı diye. Şimdi AK Parti içinde ‘Yavrum Grubu’ var. Çünkü ben oraya takıntılıyım. O geçen gün konuşurken gencin çıkıp bunu söylemesi başka partiden bile gelmiş olsa orada ciddi bir ilk ve cesaret isteyen bir şey. O toplantıya girip de bunu söyleyebilmek ciddi bir cesaret isteyen bir şey. AK Parti’yi ikiye ayırırken bir tarafında evin erkekleri, oğulları ve damatları AK Parti - D olsun; kızları, gelinleri ve anne AK Parti - C olsun derken şaka yollu aslında başka bir şey söylemek istedim. Çok derine inmedim. Şöyle bir şey var, sanki AK Parti içinde bütün o dışlanmış o kurucu ekibe rağmen bir siyaset için bu işe girmiş bir ekip var. Bir de ‘Sen burada olursan ben ne dersem elini kaldırırsın. Bir şekilde yolunu bulursun. Çevren de olur’ diye giren bir ciddi ekip var. Çünkü AK Parti milletvekillerine baktığımızda, konuşmalarını dinlediğimizde yani Erdoğan gibi bir insanın bile milletvekili yapmayacağı insanları görüyoruz. Ama onlar her dediğini yapacağı için onları seçmiş. Sanıyorum AK Parti içerisindeki Erdoğan’a rağmen ‘Biz AK Parti’yi devam ettiririz. Siyaset yaparız. Türkiye’de birinci ama en kötü ikinci parti oluruz’ diyen grup ciddi bir şekilde direnmeye devam ediyor ve sonuçta bu AK Parti’nin sonuna yaklaşmasının bir nedeni olacak diye düşünüyorum” dedi. "Anketler Erdoğan’ın Moralini Bozuyor"Serdar Öztürk ise Erdoğan’ın karşılaştığı anket sonuçlarını değerlendirerek, “Erdoğan’ın masasındaki anketler artık iyice moralini bozmaya başladı görünüyor. Son bir anket okudum. Yeniden adaylığı için anayasa değişikliği için ne yaparsınız demişler. Yüzde 66.3’sı Erdoğan’ın 4. kez Cumhurbaşkanı olabilmesi için anayasanın değiştirilmesine ‘hayır’ demiş. En çok da ‘hayır’ oranı DEM Parti seçmeninden. Demek ki kayyum atamalarından kaynaklanıyor. Dün itibarıyla 8 ayda 8. kayyum oluyor. 88 DEM Parti seçmeninin ‘hayır’ oranı, bence dikkat çekici başka iki rakam da MHP seçmeninin de yüzde 55’i. Erdoğan’ın 4. kez adaylığına ‘evet’ demiyor. Hatta Erdoğan’ın kendi partisinin içinde bile yüzde 40 seviyesinde bu rakam. İYİ Parti seçmeninin yüz 87’si. CHP seçmeninin yüzde 83’ü, MHP’nin yüzde 55’i, AK Parti seçmeninin de yüzde 40.2’si ‘hayır’ yanıtını veriyor” diyerek anket sonuçlarını paylaştı. "Ekonomik Zorluklar ve Savaş İhtimali"
Öztürk, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi durumuyla ilgili çarpıcı bir yorumda bulunarak, “Erdoğan’a bir mesaj olur mu? Partisinin son anketleri ortada olunca ki Erdoğan anketlere inanan bir siyasi liderdir. Bu nedenle masasındaki anketler Erdoğan’ın durumunu pek de parlak göstermiyor. Erdoğan’ın bunu değiştirebilecek tek formülü ekonomiyi biraz toparlamasıydı ama son rakamlar onun da pek olanaklı olmadığını gösteriyor. Hatta 2025’te bile büyük sıkıntının olacağı görülüyor. O yüzden Erdoğan ne yapacak, ben hala aynı konuda ısrarcıyım. Erdoğan’ın tek çaresi savaş. Tek çıkış yolu. Bence Erdoğan’ın önündeki anketlerde AK Parti birinci parti değil” ifadelerini kullandı. "Cumhurbaşkanına Hakaret Suçlamaları ve Gençlerin Gözaltı Süreci"Programda, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamalarıyla gözaltına alınan gençlerin durumu ve bu tür davaların yargı sistemi üzerindeki etkileri de tartışıldı. Öztürk, “Cumhurbaşkanına hakaret suçu artık pek çok konuda kullanılır hale geldi. Bundan dolayı açılmış dava ya da soruşturmalarda genelde tutuklama ve ceza kararları çıkıyor” diyerek bu konudaki görüşlerini aktardı. Program boyunca yapılan değerlendirmeler, Türkiye’nin siyasi iklimi, toplum üzerindeki etkileri ve gelecekteki olası senaryolar açısından dikkat çekici analizler sundu.
Ahmet Nesin, “DEM Parti, sosyalist ve Kürtlerde şöyle bir ikilem var. Parti olarak böyle bir açılım benzeri bir şeye ‘evet’ demek zorundasınız. Sonuçta parti olarak görüşme talebi olduğunda kabul etmek zorundasınız. İnanmasalar da bunu strateji olarak yapmak zorundasınız. Sonuçta bu amaçla ilk etapta kurulmuş bir partisiniz. Ama tabanın aynı şekilde bakma olasılığı yok, taban o mutluluğu yaşamış ama ondan sonra çok ciddi ölümlerle, cezaevleri, tutuklanmalarla, işkencelerle karşılaşmış bir taban var. Onun için iki tarafın cevabının aynı olması mümkün değil. Ayrı olması da esasında tabanın yukarıya inanmaması değil. Taban da yukarıda olsa seçilse aynı şeyi yapacak. Bu ikilem esasında parti arası anlaşmazlık değil. Yönetimde olunca aynı şeyi düşünüp açıklayamazsınız. Çünkü yönetimdesiniz. Böyle bir görüşme talebine uymak zorundasınız. Ne olacak, ne bitecek bunu denemek zorundasınız. Ama taban böyle ‘hayır’ der adama” ifadelerini kullandı. "AK Parti'deki İç Çekişmeler ve "Yavrum Grubu" Tartışması" Nesin, AK Parti içindeki ayrışmalara da dikkat çekerek, “Geçen günlerde AK Parti-C ve AK Parti-D kurulmalı diye. Şimdi AK Parti içinde ‘Yavrum Grubu’ var. Çünkü ben oraya takıntılıyım. O geçen gün konuşurken gencin çıkıp bunu söylemesi başka partiden bile gelmiş olsa orada ciddi bir ilk ve cesaret isteyen bir şey. O toplantıya girip de bunu söyleyebilmek ciddi bir cesaret isteyen bir şey. AK Parti’yi ikiye ayırırken bir tarafında evin erkekleri, oğulları ve damatları AK Parti - D olsun; kızları, gelinleri ve anne AK Parti - C olsun derken şaka yollu aslında başka bir şey söylemek istedim. Çok derine inmedim. Şöyle bir şey var, sanki AK Parti içinde bütün o dışlanmış o kurucu ekibe rağmen bir siyaset için bu işe girmiş bir ekip var. Bir de ‘Sen burada olursan ben ne dersem elini kaldırırsın. Bir şekilde yolunu bulursun. Çevren de olur’ diye giren bir ciddi ekip var. Çünkü AK Parti milletvekillerine baktığımızda, konuşmalarını dinlediğimizde yani Erdoğan gibi bir insanın bile milletvekili yapmayacağı insanları görüyoruz. Ama onlar her dediğini yapacağı için onları seçmiş. Sanıyorum AK Parti içerisindeki Erdoğan’a rağmen ‘Biz AK Parti’yi devam ettiririz. Siyaset yaparız. Türkiye’de birinci ama en kötü ikinci parti oluruz’ diyen grup ciddi bir şekilde direnmeye devam ediyor ve sonuçta bu AK Parti’nin sonuna yaklaşmasının bir nedeni olacak diye düşünüyorum” dedi. "Anketler Erdoğan’ın Moralini Bozuyor"Serdar Öztürk ise Erdoğan’ın karşılaştığı anket sonuçlarını değerlendirerek, “Erdoğan’ın masasındaki anketler artık iyice moralini bozmaya başladı görünüyor. Son bir anket okudum. Yeniden adaylığı için anayasa değişikliği için ne yaparsınız demişler. Yüzde 66.3’sı Erdoğan’ın 4. kez Cumhurbaşkanı olabilmesi için anayasanın değiştirilmesine ‘hayır’ demiş. En çok da ‘hayır’ oranı DEM Parti seçmeninden. Demek ki kayyum atamalarından kaynaklanıyor. Dün itibarıyla 8 ayda 8. kayyum oluyor. 88 DEM Parti seçmeninin ‘hayır’ oranı, bence dikkat çekici başka iki rakam da MHP seçmeninin de yüzde 55’i. Erdoğan’ın 4. kez adaylığına ‘evet’ demiyor. Hatta Erdoğan’ın kendi partisinin içinde bile yüzde 40 seviyesinde bu rakam. İYİ Parti seçmeninin yüz 87’si. CHP seçmeninin yüzde 83’ü, MHP’nin yüzde 55’i, AK Parti seçmeninin de yüzde 40.2’si ‘hayır’ yanıtını veriyor” diyerek anket sonuçlarını paylaştı. "Ekonomik Zorluklar ve Savaş İhtimali"
Öztürk, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi durumuyla ilgili çarpıcı bir yorumda bulunarak, “Erdoğan’a bir mesaj olur mu? Partisinin son anketleri ortada olunca ki Erdoğan anketlere inanan bir siyasi liderdir. Bu nedenle masasındaki anketler Erdoğan’ın durumunu pek de parlak göstermiyor. Erdoğan’ın bunu değiştirebilecek tek formülü ekonomiyi biraz toparlamasıydı ama son rakamlar onun da pek olanaklı olmadığını gösteriyor. Hatta 2025’te bile büyük sıkıntının olacağı görülüyor. O yüzden Erdoğan ne yapacak, ben hala aynı konuda ısrarcıyım. Erdoğan’ın tek çaresi savaş. Tek çıkış yolu. Bence Erdoğan’ın önündeki anketlerde AK Parti birinci parti değil” ifadelerini kullandı. "Cumhurbaşkanına Hakaret Suçlamaları ve Gençlerin Gözaltı Süreci"Programda, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamalarıyla gözaltına alınan gençlerin durumu ve bu tür davaların yargı sistemi üzerindeki etkileri de tartışıldı. Öztürk, “Cumhurbaşkanına hakaret suçu artık pek çok konuda kullanılır hale geldi. Bundan dolayı açılmış dava ya da soruşturmalarda genelde tutuklama ve ceza kararları çıkıyor” diyerek bu konudaki görüşlerini aktardı. Program boyunca yapılan değerlendirmeler, Türkiye’nin siyasi iklimi, toplum üzerindeki etkileri ve gelecekteki olası senaryolar açısından dikkat çekici analizler sundu.