GÜLEN'DEN SERT TEPKİ; "BEDDUA OKUDU"
Yayınlanma :
21.12.2013 06:13


Polis baskınlarının komplo olduğu iddiaları ile ilgili ise
Gülen " ...bize de nisbet ediyorlar, dolayısıyla ben bizi de onların
içinde görerek diyorum.. dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa, yaptıkları
şey Kur’an’ın temel disiplinlerine aykırıysa, Sünnet-i Sahiha’ya aykırıysa,
İslam’ın hukukuna aykırıysa, modern hukuka aykırıysa, günümüz demokratik
telakkilere aykırıysa.. Allah bizi de onları da yerlerin dibine batırsın,
evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın. Ama öyle değilse, hırsızı
görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum
insanlara cürüm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar.. Allah onların
evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını
sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkan vermesin." diyerek
beddua okudu.
İşte Gülen'in
açıklamalarından çarpıcı bölümler:
"Koskocaman camiayı, kendini Allah’a adamış insanları..
dünden bugüne -dün belki sadece ehl-i ilhad yapıyordu şimdi asimetrik bir
saldırganlık var- bir bitirme cehdi ve gayreti var. Fakat bütün bunlar
karşısında sarsılmadan, belki sarsılabilir ama devrilmeden,
“Ey Yüce Rabbimiz, biz yalnız Sana güvenip Sana dayandık.
Bütün ruh-u cânımızla Sana yöneldik ve sonunda Senin huzuruna varacağız”
diyerek, Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in cedd-i emcedi Hazreti
İbrahim (aleyhisselam) gibi Allah’a dayanıp, sa’ye sarılıp, hikmete râm olmak
suretiyle bu dâhiyeleri aşmaya çalışmalı; “Bu da geçer Ya Hû!” demeli, onun
geçeceği anı intizar etmelidir.
* Yakışıksız, münasebetsiz şeylere aynıyla mukabelede
bulunmamalıdır. Mü’mine “alçak” dememelidir. Bir gün Allah (celle celaluhu)
böyle diyeni, gerçekten realite planında alçaltır da tarihe öyle alçalmış
olarak kaydedilir. Gelecek nesiller de onu alçalmış bir insan olarak yâd
ederler.
* Ayıplarla uğraşmak mü’minin işi değildir. Hem Kur’anın
temel disiplinleri, hem Sünnet-i Sahiha’dan çıkan esaslar, hukuk sistemi
açısından, fertlerin kusurlarıyla hususi mahiyette meşgul olmanın doğru
olmadığını Kıtmir değişik vesilelerle arz etmiştir.
UMUMUN HAKKI
YENİLMİŞSE GÖZ YUMULAMAZ
Şahsî günahlar karşısında yapılması gerekli olan şey,
istiğfar, tevbe, inâbe ve evbedir. Fert bunu yapar, Cenâb-ı Hakk’ın lütfuyla,
keremiyle, rahmâniyetiyle, rahîmiyetiyle arınmış olur onlardan. Tevbe bir
arınma kurnasıdır. Böylece tertemiz olarak Cenâb-ı Hakk’ın Firdevs’iyle
serfirâz olabilir.
* Fakat bazı cinayetler vardır ki, bunlar umumun hukukuna
tecavüzle oluşmuş günahlardır. Âmme hakkıdır. Âmme hakkı aynı zamanda Allah
hakkıdır. İster İslam’ın Hukuk Sistemi, isterse Modern Hukuk Sistemi âmme
hakkına taalluk eden meselelerde kat’iyen müsamahaya gitmezler. Umumun hukuku
söz konusudur. Umuma ait şeyler çalınmış çırpılmışsa, bunu ne Mecelle
kurallarıyla siz şöyle böyle yumuşatabilirsiniz, ne de başka demagojilerle ve
diyalektiklerle. Âmme hakkıdır bu. Umumun hukukuna tecavüz edilmişse, bir tek
arpa umum milletin hakkıysa, o yenmişse, o mevzuda birisi göz yumuyorsa, o da o
haramîlerle müşterek demektir. İşte orada göz yumulamaz. Burada bu göz yummama
mevzuunda esas budur, temel budur, usul budur.
HARÂMÎLİK, KIRK
HARÂMÎLİK GÖRMEZLİKTEN GELİNEREK...
* Belki üslupta hata yapılmış olabilir, usul vardır bu
mevzuda. A’ya demek, B’ye demek, C’ye demek, bilmem H’ye demek de üsluptur.
Fakat hiçbir zaman usul ve esas, üsluba feda edilmemelidir. O mesâvînin
üzerinde durulmalı, nasıl yapılacaksa o pisliklerden insanlar arınmaya
bakmalıdırlar.
* Suçluluk psikolojisiyle suçlar görünmezden gelinerek
harâmîlik, kırk harâmîlik görmezlikten gelinerek, “Acaba bunu kime atfetsek?!.”
(bu mevzuda), gündem değiştirerek “Halkın dikkat nazarını kimin üzerine
çevirsek ki, bir yönüyle belki halk nazarında bu mesâvîden sıyrılmış olsak?!.”
demek.. Bunlar dine karşı diyalektik yapma demektir. Dinin temel disiplinlerine
karşı demagoji yapma demektir hafizanallah. Bu da günahı ikileştirme demektir.
Bu aynı zamanda toplumun birbirine çok yakın olan parçalarını, moleküllerini
birbirinden koparıp atıp işe yaramaz hale getirme demektir. Hafizanallah.
* Bu iki şeyi birbirine karıştırmamak lazım. Mâiz günahıyla,
Gâmidiyeli kadın günahıyla, ferdî günahıyla karşınıza çıktığı zaman.. İmam
Hâdimî’yle alakalı bir şeyi arz ettiğim zaman dediğim gibi, öyle üç defa dört
defa gözlerinin kapağını silerek, “Acaba o mu, değil mi?” diye.. hayır bakma!
“Lâ havle ve la kuvvete illâ billâh” de. “Allah’ım beni de bunu da mağfiret
buyur!” de, çek git arkana bakmadan. Üzerinde durma; fikrinde, korteksinde ona
bir yer ayırma. Bir dosyaya yerleştirme onu. Ve gördüğün zaman da kardeşin gibi
yine sımsıkı sarıl. Bu ferdî bir hatadır. Fakat öyle hatalar vardır ki, toplumu
temelinden sarsar. Onlara karşı müsamahalı olursanız, onların yaygınlaşmasına,
bütün bütün o denâetlerin bütün toplumu sarmasına sebebiyet vermiş olursunuz.
Bu açıdan da ister İslâmî Hukuk Sistemi, isterse de Modern Hukuk Sistemi o
mevzuda işleyerek, akı ak, karayı kara olarak ortaya koyması lazım.
HARAMİLİĞİ RÜŞVETİ
ALLAH BİLİYOR
* Bir şey olmuştur; ayetin ifadesiyle “Allah mü’mini aka
çıkarır, temizler, paklar; bir yönüyle de öbürlerini eler, döker, onlar da
elenmiş olurlar.” Hazreti Pir’in ifadesiyle, elmas ile kömür birbirinden
ayrılmış olur. Elması, kömürü birbirinden ayırmadığınız zaman, elmasa bile onun
yanında durduğundan dolayı, kömür nazarıyla bakılır.
* Önemli olan arınmadır. İçindeki o pislikleri atarak,
“Aktım, ak olmaya çalışıyorum, inşaallah hep ak kalacağım!” mülahazasına bağlı
daha farklı stratejilerle, daha insancıl tavır ve davranışlarla, daha şefkatli
bir muameleyle!.. Başkalarını da boy hedefi göstererek toplum nazarında bir
kısım karanlık kalemlerle onları karalamak suretiyle teselli olmak, bu dünyada
bir şey olsa bile öbür tarafta hiçbir işe yaramaz. Çünkü mesâvîyi Allah
biliyor, harâmîliği Allah biliyor, hırsızlığı Allah biliyor, rüşveti Allah
biliyor. Öbür tarafta teker teker tek arpadan hesap sorma esprisine bağlı
olarak hepsinin hesabını Allah sorar.
BU OLUMSUZ ŞEYLERİN
ÜZERİNE GİDEN ARKADAŞLARI TANIMIYORUM
* Burada bir şey demek aklıma geliyor. Şimdiye kadar hiç
dememiştim. Eğer bu mevzuda bir kısım arkadaşlar kendilerine verilen
imkanlarla.. onlar nisbet yapıyorlar, falan filan diyorlar, f diyebilirler, g
diyebilirler, ç diyebilirler, d diyebilirler.. diyorlar.. bulaştı bulaşmadı
mülahazasıyla, belki cinayet sayılabilecek bir kısım icraatta bulunuyorlar.
Şöyle demek geliyor yani içimden.. demeden kendimi alamayacağım. Hiçbir zaman
da demek istemediğim bir şeyi demek geliyor içimden. Yoksa Doktor İkbal gibi,
Hazreti Pir-i Muğan gibi, tel’ine, bedduaya “amin” dememek, onları etmemek
genel şiarımızdır.
ALLAH ONLARIN
EVLERİNE ATEŞLER SALSIN, YUVALARINI YIKSIN
Fakat eğer hakikaten bu olumsuz şeylerin üzerine giden
arkadaşlar.. kimse onlar tanımıyorum, binde birini bile tanımıyorum.. bu işin
üzerine “Hukukun ve aynı zamanda sistemin, dinin ve aynı zamanda demokrasinin
gerektirdiği şeyler bunlardır.” deyip arınma adına, yıkanma adına, temizlenme
adına, kirlerin öbür tarafa kalmasına meydan vermemek adına bir şey yaparken
dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa… bize de nisbet ediyorlar, dolayısıyla
ben bizi de onların içinde görerek diyorum.. dinin ruhuna aykırı bir şey
yapmışlarsa, yaptıkları şey Kur’an’ın temel disiplinlerine aykırıysa, Sünnet-i
Sahiha’ya aykırıysa, İslam’ın hukukuna aykırıysa, modern hukuka aykırıysa,
günümüz demokratik telakkilere aykırıysa.. Allah bizi de onları da yerlerin
dibine batırsın, evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın. Ama öyle
değilse, hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti
görmeyip de masum insanlara cürüm atmak suretiyle onları karalamaya
çalışanlar.. Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın,
birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey
olmaya imkan vermesin.
* Dememiştim, demeden edemedim. O kadar diş gösterildi, o
kadar salya atıldı, o kadar kimse tahrik edildi, o kadar o “twit”lerde o mel’un
düşünceler bir yönüyle vizesiz rahat dolaştı ki, demeden edemedim. Şimdiye
kadar demediğimi dedim.
"HARÂMÎLİK
YAPIP, MİLLETİN MALINA EL UZATTIKLARI HALDE HALA MÜSLÜMAN OLARAK
GÖRÜNÜYORLARSA..."
* Allah her şeye nigehbân. Dünyada kıtmir gibi insanların
bir dikili taşı olmadı. Altmış senedir değişik imkanlar onun da önüne geldi.
Allah’a hep dua ettim, “Allahım, kardeşlerimi birilerinin iş yerinde,
fabrikalarda çalışmadan halas eyleme. Allahım, beni onlarla utandırma.” dedim.
İşçi olarak çalıştılar, işçi olarak emekli oldular ve hiçbir şeye sahip
olmadılar. Çoğu kira evinde oturuyorlar. Kendi adıma da öyle düşündüm, onlar
adına da öyle düşündüm. Cami penceresinde üç sene yatarken esasen, işte o
dünyanın metaına temas etmemek için.. altı sene bir tahta kulübede döşeksiz
yatarken, dünya mal u menaline meyletmemek için aynı şeyleri yaptım. Allah buna
şahit. Ama başka türlü harâmîlik yapıp, milletin malına menâline el uzattıkları
halde hala müslüman olarak görünüyorlarsa öbür tarafta neyin ne olduğu belli
olacaktır.
* Gönül, Çalab’ın tahtı / Çalab gönüle baktı / Kim gönül
yıktı ise / O iki cihan bedbahtı. Bir sürü mü’minin gönlünü yıktılar. Kendimizi
de istisna etmedim. Haksız, kimse, o mutlaka cezasını bulacaktır." (odatv.com)
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: