

Hani yürek sıkışır nefes
alamazsınız ya bazen. Sanki ciğeriniz beş para etmiyormuş gibi dışarıdan suni yolla
yaşatılıyormuş gibi bir hisse kapılırsınız. Yaralarınız kabuk bağlasın diye
beklerken, yara açıldıkça açılır. Umutlarınız tükenmiş, hayatla bir bağımız
kalmamıştır. İşte o anda başlar hayata düşmanlığımız. Gitmek uzaklaşmak
isterseniz kendinizden, sevdiklerinizden, yaşadığınız hayattan; arkanıza
bakmadan kaçarcasına. İşte o zaman bir başımıza kalmaktır tek amacımız. Acısız,
kayıpsız bir dünya süsler hayallerimizi. Kimi toprak altına kaçmakla bulur
çareyi, kimi ise başka bir şehre, hatta başka ülkeye. Bunun son çare olduğuna
inandırır kendini pervasızca. Beynimiz ve beynimizde kurduklarımızdır bize bu
komutu veren aslında. Ama beden her ne kadar gitmek istese de yürek buna izin
vermez. “Kalmalısın savaşmalısın
hayatla” der. Sana gerçekten ihtiyacı olanları, değer verdiklerinin aslında
nereye kaçarsan kaç, içinde taşıyacağını, hayatımız da bizim için anlamı
olanlara karşı sorumluklarımızı hatırlatır bir-bir. İşte bu noktadan sonra
başlar hayat mücadelemiz. Her ne kadar güçsüz, yorgun hissetsek de kendimizi, “Yeniden, bir kez daha. Bu defa
başaracağım; sevdiklerim için yaşamalı, hayata tutunmalıyım” deriz.
Birçoğumuza yabancı gelmiyor bu yazdıklarım. Kim bilir kaçımız kaç kez ölümün
kıyısından döndü. Ve kim bilir şuan kaç kişi sendeleyerek yeni baştan tutunmaya
çalıştı hayatın ucundan. Her insanın farklı bir hikâyesi, değişik şekilde yine,
yeniden hayata tutunma mücadelesi vardır. Benimde vardı. Halen de devam
etmekte. Bu hep öyle olmayacak mı sonsuza kadar? Öyle hemen geçecek türden
değil benim hayatla kavgam. İnadına bir mücadele, kıyasıya bir rekabet
aramızdaki…
Ne ben galip
gelebiliyorum, ne o beni yenebiliyor. Hani hayatınızı, ağzınızdan
kelimelerinizi çalarlar ya? Sonrada “Sus
otur oturduğun yere” diyerek bizi çaresizliğin en uç noktasına iterler.
İşte o zaman ne yapacağınızı bilemeden öylece bakakalırsınız gidenlerin,
göçenlerin ardından. Aslında çok şey değildi istediğim. Belki bir sevgilinin
dudaklarından dökülecek güzel bir çift kelime, belki de sıcak bir dost yüreği.
Dört dörtlük olmasa da
yaşanılası huzurlu bir dünyaydı. Bir gece uyurken birden bire soluk alış
verişlerimin azaldığını hissettim. Nefes alamıyor, soğuk terler döküyordum. Can
havliyle kendimi balkona attım. Uzun bir süre kendime gelmeyi bekledim. Bu süre
içerisinde hayatım, sevdiklerim ve en çokta hala yapamamış olduğum ileriye
yönelik plânlarım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Ölmek üzereydim o
an. Ne kimseye seslenecek takatim, ne de kendime güç verecek halim vardı.
Kendime, isyanlarıma kahrettim. Daha gündüz ölmeyi düşünen ben, ölümden
korkmuştum.
Yavaş, yavaş soluk alışlarım düzelmiş, yüzüme vuran tatlı bir yaz esintisiyle
artık kendime gelmiştim. Kendine gelen sadece bedenim değildi. Beynime de
oksijen girmiş olmalı ki bazı gerçekleri kavramaya başlamıştım. Hayat çok
güzeldi. Sebep her ne olursa olsun çekip gitmemişsem, gidememişsem benim için
hala bir umut vardı. Ve hayata sıkı, sıkı tutunmamın zamanı gelmişti.
Artık günlerimin nasıl
geçtiğini değil, nasıl geçirmem gerektiğini düşünüyorum. Kimin ne dediğiyle
değil, benim düşündüklerimle ilgileniyorum. Doğru bildiklerimin arkasından
koşuyor, tüm benliğimle hayatı ve içindeki insanları sevmeye çalışıyorum. Ne
olursa olsun hayatla bağlarımı kopartmıyorum. Düşe kalka da olsa inatla
yaşıyorum. Her zaman dimdik, güçlü, heyecanlı duruyorum artık. Asla umudumu
kesmiyorum. Çünkü biliyorum ki yaradan vermesini bildiği gibi, almasını da
bilir dertleri. Benden daha kötülerini düşünüyorum. Bol bol şükrederek ve
sabrediyorum tüm dertlere, musibetlere karşı.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: