Dışişleri Komisyonu tarafından kabul edilen Paris Anlaşması’nın görüşüldüğü Meclis Genel Kurulu’nda söz hakkı alan HDP milletvekili Kemal Bülbül, kürsüde Kobanê, 6-8 Ekim 2014 olayları ve sel ile yangın felaketlerine dair konuştu.
Kobanê ve 6-8 Eylül olaylarına dair konuşan Bülbül “6-8 Ekim 2014 yılında Türkiye genelinde, Kobanê’ye İŞİD’in saldırılarını ve İŞİD’e destek veren barbar anlayışı kınamak ve buna karşı meşru demokratik hakkını kullanmak için alana çıkan insanlara saldıran ve bunu planlayan dönemin iç işleri bakanından mülki amirlere kadar tamamı suç işlemiştir. Kobanê’ye saldırıyı protesto etmek, bir insan hakları görevi ve sorumluluğudur. Burada asla bir suç yoktur. Bu anlamda Selahattin Demirtaş’ı ve bu konuyla ilgili tutuklanan herkesi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.”
Kemal Bülbül’ün Demirtaş’tan bahsetmesi üzerine, AKP Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın “Selahattin katildir, bu kadar” şelinde sataşması üzerine başlayan sert tartışmalarda Bülbül “Bunlar bana söylenmedi ama eşgenel başkanlığımızı yapmış onurlu bir insana söyledi. Onu aynen geri alması gerekiyor. Katil olup olmadığı konusunda karar verme yetkisi ona ait değil. Böyle bir görev ve sorumluluğu, böyle bir haddi, böyle bilgisi ve böyle bir birikimi yoktur. Bu bir nefret suçudur. Sayın vekil şuanda alenen nefret suçu işliyor.” şeklinde tepki gösterdi.
Sel ve yangın felaketlerine değinen Bülbül, konuya dair şunları söyledi: “Sinop’ta meydana gelen katliam için doğal afet tabirini kullanmak, asla ve kata kabul edilemez. Kastamonu, Sinop ve Bartın’da meydana gelen, bir sel felaketi değildir. Evet, bunun üzerinde iklimin, bunun üzerinde küresel ısınmanın etkisi söz konusu olmuş olabilir. Fakat bu sistematik olarak doğayı, sistematik olarak yaşamı, sistematik olarak rantı esas alarak bu yaşama ve doğaya müdahale etmenin bir sonucu ortaya çıkmıştır. Karadenizde sel felaketi, akdenizde yangın felaketi denilen şey aslında kendiliğinden ortaya çıkmış bir doğal durum değildir. Karadenizde sel yıkmış, akdenizde yangın yakmış ve akp batmıştır. Açık ve net. Bunun sonucunda da yapılan eleştirilere nemrutlara, firavunlara rahmet okutacak kadar inanılmaz bir kibirle, yapılan eleştirileri refüze eden, yapılan bütün tahlilleri kötüleyen ve ortaya bir kötülük politikası saçıp bunu da çözümmüş gibi ifade eden bir yaklaşım söz konusu.”
HDP millet vekili Kemal Bülbül, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını da hatırlatarak sözlerini şu cümlelerle bitiridi:
“İşte 6-8 Ekim için söylenenle, cezaevinde rehin tutulan bir insanla ilgili söylenenle burada durumun ne olduğu ortaya çıkıyor. Oturduğunuz yerden iktidarın olanağını kullanarak her türlü şeyi söylemeyi kendinize hak bilmek ve hukuku aşmak, insan haklarını aşmak, her kelimede nefret suçu işlemek.. böyle bir siyaset olamaz. Her söylediğimizi refüze etmek, her söylediğimizin suç olduğunu/terörist olduğumuzu söylemek, hiçbir şekilde tutuklanması için meşru bir yerin olmadığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararıyla da belgelenmiş insanlar için hala katil demek, alenen meclis huzurunda, bütün Türkiye’nin huzurunda nefret suçu işlemektir, örneği ortadadır. Bunu aynıyla sel felaketine de, yangın felaketine de teşmil edebilirsiniz. Bu yaklaşım mahkum edilmiştir, bu yaklaşım bitmiştir. Sel, yangın ve bunun yanında topluma halka kimsesizlere çay atmak, çaresizliğin göstergesidir.
Sataşmalar üzerine söz alan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Oya Eronat’a nefret söyleminden ötürü ceza verilmesini talep etti.
Kobanê ve 6-8 Eylül olaylarına dair konuşan Bülbül “6-8 Ekim 2014 yılında Türkiye genelinde, Kobanê’ye İŞİD’in saldırılarını ve İŞİD’e destek veren barbar anlayışı kınamak ve buna karşı meşru demokratik hakkını kullanmak için alana çıkan insanlara saldıran ve bunu planlayan dönemin iç işleri bakanından mülki amirlere kadar tamamı suç işlemiştir. Kobanê’ye saldırıyı protesto etmek, bir insan hakları görevi ve sorumluluğudur. Burada asla bir suç yoktur. Bu anlamda Selahattin Demirtaş’ı ve bu konuyla ilgili tutuklanan herkesi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.”
Kemal Bülbül’ün Demirtaş’tan bahsetmesi üzerine, AKP Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın “Selahattin katildir, bu kadar” şelinde sataşması üzerine başlayan sert tartışmalarda Bülbül “Bunlar bana söylenmedi ama eşgenel başkanlığımızı yapmış onurlu bir insana söyledi. Onu aynen geri alması gerekiyor. Katil olup olmadığı konusunda karar verme yetkisi ona ait değil. Böyle bir görev ve sorumluluğu, böyle bir haddi, böyle bilgisi ve böyle bir birikimi yoktur. Bu bir nefret suçudur. Sayın vekil şuanda alenen nefret suçu işliyor.” şeklinde tepki gösterdi.
Sel ve yangın felaketlerine değinen Bülbül, konuya dair şunları söyledi: “Sinop’ta meydana gelen katliam için doğal afet tabirini kullanmak, asla ve kata kabul edilemez. Kastamonu, Sinop ve Bartın’da meydana gelen, bir sel felaketi değildir. Evet, bunun üzerinde iklimin, bunun üzerinde küresel ısınmanın etkisi söz konusu olmuş olabilir. Fakat bu sistematik olarak doğayı, sistematik olarak yaşamı, sistematik olarak rantı esas alarak bu yaşama ve doğaya müdahale etmenin bir sonucu ortaya çıkmıştır. Karadenizde sel felaketi, akdenizde yangın felaketi denilen şey aslında kendiliğinden ortaya çıkmış bir doğal durum değildir. Karadenizde sel yıkmış, akdenizde yangın yakmış ve akp batmıştır. Açık ve net. Bunun sonucunda da yapılan eleştirilere nemrutlara, firavunlara rahmet okutacak kadar inanılmaz bir kibirle, yapılan eleştirileri refüze eden, yapılan bütün tahlilleri kötüleyen ve ortaya bir kötülük politikası saçıp bunu da çözümmüş gibi ifade eden bir yaklaşım söz konusu.”
HDP millet vekili Kemal Bülbül, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını da hatırlatarak sözlerini şu cümlelerle bitiridi:
“İşte 6-8 Ekim için söylenenle, cezaevinde rehin tutulan bir insanla ilgili söylenenle burada durumun ne olduğu ortaya çıkıyor. Oturduğunuz yerden iktidarın olanağını kullanarak her türlü şeyi söylemeyi kendinize hak bilmek ve hukuku aşmak, insan haklarını aşmak, her kelimede nefret suçu işlemek.. böyle bir siyaset olamaz. Her söylediğimizi refüze etmek, her söylediğimizin suç olduğunu/terörist olduğumuzu söylemek, hiçbir şekilde tutuklanması için meşru bir yerin olmadığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararıyla da belgelenmiş insanlar için hala katil demek, alenen meclis huzurunda, bütün Türkiye’nin huzurunda nefret suçu işlemektir, örneği ortadadır. Bunu aynıyla sel felaketine de, yangın felaketine de teşmil edebilirsiniz. Bu yaklaşım mahkum edilmiştir, bu yaklaşım bitmiştir. Sel, yangın ve bunun yanında topluma halka kimsesizlere çay atmak, çaresizliğin göstergesidir.
Sataşmalar üzerine söz alan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Oya Eronat’a nefret söyleminden ötürü ceza verilmesini talep etti.