Her 100 kişiden 3'ü OKB’li
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Topluluğu tarafından “Obsesif Kompulsif Bozukluk” (OKB) konulu konferans düzenlendi.
Yayınlanma :
28.03.2019 19:30


“Her endişe ve takıntı OKB değil “
Günümüzde birçok insanın çeşitli endişe ve takıntılara sahip olduğunu ancak her endişe, kaygı ve takıntıyı OKB olarak isimlendirmenin doğru olamadığını ifade eden Varol “Obsesif kompulsif bozukluğu olan bireyler takıntılı düşünceleriyle başa çıkamaz ve bu durum onların gündelik aktivitelerinde kendilerini kısıtlamalarına neden olur” dedi.
“Freud’un yaptığı çalışmalarla OKB gerçek tanımına kavuştu”
Dr. Öğr. Üyesi Şükriye Varol, OKB’yi kişinin zihnine istem dışı giren ve uzaklaştıramadığı fikir ve dürtüler (obsesif) ve bu rahatsız edici duygu ve düşüncelerden kurtulmak için yaptığı tekrarlı davranış ve zihinsel eylemler (kompulsif) olarak tanımlarken, bu tanımlamanın psikanalizin kurucusu Sigmund Freud’un yaptığı çalışmalarla yerine oturduğunu belirtti.
“Obsesyonların özellikleri toplumdan topluma değişiyor”
Sunumunda obsesyonların özelliklerine işaret eden Varol “Obsesyonlar; kontrol edilemezler, benliğe yabancıdırlar, zorlayıcı karakterdedirler ve istenmezler. Bu yüzden de bireyde anksiyeteye neden olurlar. Bunun sonucu olarak da kompulsif davranışlar ortaya çıkar.” bilgisini paylaştı.
Obsesyon ve kompulsiyonların toplumdan topluma ve kültürden kültüre değişiklik gösterebildiğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Varol, OKB olan kişinin; aşırı düzenli ve aşırı kontrollü olduğunu, sözcükleri seçerek konuştuğunu ve yanı sıra da onlarda ayrıntıya odaklanmanın belirgin olduğunu söyledi. Varol, OKB olan kişilerdeki bütün bu özelliklerin, algı ve yönetim bozukluğa işaret etmediğini, bu tip kişilerin; ilişkilerinde sıkıcı olacak kadar saygılı ve kuralcı olabileceklerini dile getirdi.
Her 100 kişiden 2-3 kişi OKB’li
OKB ile ilgili çalışmalardan da söz eden Dr. Öğr. Üyesi Varol, “OKB önceleri nadir olarak görülen bir hastalık olarak kabul ediliyordu ancak son yıllarda yapılan araştırmalar, bu hastalığın toplumun büyük bir kesiminde her 100 kişiden 2-3’ünde görüldüğünü ortaya koymaktadır. OKB tedavisinde en etkili tedavi yaklaşımı ‘bilişsel davranışçı terapi’ ve farmakoterapi (ilaçla tedavi) olarak öne çıkmakta. Öyle ki 13-20 seans, birçok hasta için yeterli olabiliyor” diye konuştu.
OKB’nin türleri hakkında da bilgi veren Varol’un, öğrencilerin merak ettiği soruları cevaplamasıyla etkinlik sona erdi.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: