İBB İddianamesinin çıkmasının ardından iktidar kanadındaki isimler "407 sanıklı, 3 bin 700’den fazla sayfalık bir iddianamenin içinden çıkabilecek bir mahkeme bulmak zor. İSKİ’ye kadar atıf yapılması, konu bütünlüğünün olmaması, delil ve belge yetersizliği gibi birçok sorunla uğraşacaklar" değerlendirmesini yaptı. Öte yandan; kulis bilgileri aktaran Nefes yazarı Nuray Babacan, Cumhur İttifakı'nda CHP ve İBB operasyonların karşı 'bilinçli sessizliğin' hakim olduğunu, kimsenin süreci coşkuyla göğüslemediğini belirtti. Babacan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'in iddianame açıklanmadan hemen önce düzenleyeceği basın toplantısının Ankara'nın müdahalesiyle bilgilendirme toplantısına dönüştüğünü de aktardı.
Nefes yazarı Nuray Babacan, iktidar kanadından kulis bilgileri aktardı. İBB iddianamesine ilişkin eleştirileri ve Akın Gürlek'in basın toplantısına yapılan Ankara müdahalesini Babacan şu şekilde kaleme aldı:
"İktidar partisindeki bazı hukukçular, konuya önce herkes gibi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın CHP hakkında ‘seçimlerin güvenirliliğini ve demokratik düzeni etkilediği’ iddiasıyla Yargıtay’a ihbarda bulunması açısından baktılar. Bunu, CHP’nin kapatılma korkusuna kapı aralamak için yapılmış bir plan olarak görenler var. İktidar kanadındaki bazı isimlerin iddianame analizleri şöyle;
- “Partilerin mali denetimlerini Anayasa Mahkemesi yerine getirir. Bu bir uyarı bile olsa adres, Yargıtay değil, Anayasa Mahkemesi olmalıydı. Yargıtay bilinçli olarak seçilmiş, CHP’ye kapatma tehdidi olarak kullanılmış gibi. Sorun gerçekten, il binasının alımıyla ve mali işlemlerle ilgiliyse adres Anayasa Mahkemesi olmalıydı.
- 407 sanıklı, 3 bin 700’den fazla sayfalık bir iddianamenin içinden çıkabilecek bir mahkeme bulmak zor. İSKİ’ye kadar atıf yapılması, konu bütünlüğünün olmaması, delil ve belge yetersizliği gibi birçok sorunla uğraşacaklar.
- Adı üstünde iddianame. Daha mahkeme kabul etmemiş, mahkemenin kabul etme süreci var. Mahkeme iade edebilir, eksiklik bulabilir. Tüm değerlendirmeler, son nokta burasıymış gibi yapılıyor. Hukuken yanlış.
- İddianame aylardan beri hazırlanıyor. Ekrem İmamoğlu’nun oğlu ve babasıyla ilgili ifadeler birkaç gün önce alındı. Aynı durum gazeteciler için de geçerli. Yapılan işlem ‘şekil şartı’ gibi görünüyor. Zaten onlarla ilgili önceden bir yargı oluşturulmuş, ifadeye çağırarak şekil şart tamamlanmış gibi. İfadeler dikkate bile alınmamış olabilir.
- Ekrem İmamoğlu örgütünden söz edebilmek için mahkum olması gerekir. Mahkemede kabul edilmesi lazım.‘Örgüt olarak kabul edilmemiş’ bir durumda gazetecileri, bürokratları, siyasileri örgüt üyesi olarak lanse edemezsin. FETÖ’nün örgüt olarak kabul edilmesi mahkeme kararıyla oldu ve örgüt üyeliğinden ondan sonra söz edilebildi…”
Toplantıya ince ayar
Kulislerde konuşulan başka bir konu ise İstanbul Başsavcısının iddianameyi açıklaması için yapılan hazırlıklarla ilgili. Basın toplantısı hazırlıklarının Ankara’nın müdahalesiyle, bilgilendirme toplantısına dönüştüğü, kameraların o nedenle içeri alınmadığı anlatılıyor. Başsavcının ‘siyasi bir figüre’ dönüşmemesi gerektiğine ilişkin yorumlar yapılıyor.
İktidar kulislerindeki ‘bilinçli sessizlik’ talimatlı olsa da İBB ve CHP operasyonunun aldığı hal, genel bir memnuniyetsizlik ve tatsızlık konusu. AK troller dışında, yapılanları coşkuyla göğüsleyen kimse yok. Çoğunluğun kafasında, sorular ve kaygılar var."
Yorumlar
Kalan Karakter: