İl başkanları toplantısından çarpıcı mesajlar
Yayınlanma :
04.01.2014 22:24


Kılıçdaroğlu, CHP İl Başkanları Seçime Hazırlık Toplantısı'nın açılışında konuştu. AK Parti iktidarının 11 yıl boyunca oyu arttıkça baskıcı bir yönetimi egemen kılmak istediğini, devleti bütün kurumlarıyla yönetmek istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Anayasa benim dedi, yasama organı da benim, yürütme organının zaten başındayım, e yargı niye benim talimatlarımı yerine getirmesin, ben onu da yöneteceğim..." ifadelerini kullandı.
-CEMİL ÇİÇEK'E: "AKLIN BAŞINA YENİ Mİ GELDİ"-
TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in basın toplantısında, "Yargı çökmüştür, Anayasa'nın 138. Maddesi çökmüştür" dediğini söyleyen Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
"Ben sormak istiyorum; Anayasa'nın 138. Maddesi çökerken, yargı bağımsızlığı rafa kaldırılırken TBMM'ye başkanlık yapan kim? Yeni mi aklın başına geldi? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan TBMM kürsüsünde konuşurken, parlamentonun doğasında olan laf atmaya sinirleniyor ve dönüp Cemil Çiçek'e 'sen mi susturacaksın bu milletvekilini, yoksa ben mi' diyor. Bir yasama organında konuşma yaptığının farkında değil. Orayı Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Genel Kurulu sanıyor. Orayı AKP'nin il başkanları toplantısı sanıyor. Çünkü yasama organının ne anlama geldiğini bilmiyor. Devlet çökerken TBMM Başkanının hiç acaba Cumhurbaşkanı'na çıkıp 'Sayın Cumhurbaşkanı devlet çöküyor sizin haberiniz var mı' dediğini duydunuz mu? Veya Başbakan'dan randevu alıp 'Sayın Başbakan böyle konuşamazsınız. Güçler ayrılığı ilkesini yok ediyoruz eğer bu davranışınız devam ederse' dedi mi, demedi. Yasama organının 8 milletvekili hapisteydi. Kendisine bir ara söyledim; 'Siz TBMM Başkanısınız, tutuklu milletvekillerinden en az birisini, ikisini neden ziyaret etmiyorsunuz?' Şimdi serbest kalıyorlar diye bayram ediyorlar. Siz serbest bırakmadınız, yine yargı serbest bıraktı, bir utançtandır ki, şimdi bayram yapacaksan hiç yapma."
-CUMHURBAŞKANI GÜL'E: "EĞER HİÇ BİR ŞEY YAPMAYACAKSAN O KOLTUKTA NİYE OTURUYORSUNUZ"-
Cumhurbaşkanı Başkanı Abdullah Gül'ün açıklamalarını da değerlendiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gidilmeli, yolsuzluk olur da gidilmezse toplum çürür' diyor. Son derece doğru. İyi de yürütme organı yolsuzluğun üzerine giden kamu görevlilerini engellerse Sayın Cumhurbaşkanı ne yapacak? 'Ben ne yapabilirim ki' diyor. Sayın Cumhurbaşkanı eğer hiç bir şey yapmayacaksan o koltukta niye oturuyorsunuz siz? Eminin siz Anayasayı okumuşsunuzdur. En azından Cumhurbaşkanı seçildikten sonra 'acaba benim görevlerim nelerdir' diye bakmışsınızdır.
Devletin kurumlarında aksama, çatışma varsa o çatışmayı gidermek Cumhurbaşkanının görevidir. 'Ben ne yapabilirim ki' dediğiniz andan itibaren 'Ben Cumhurbaşkanlığı görevimi, Anayasal görevimi yerine getiremiyorum' demektir.
Anayasa size yetki vermiş. Cumhuriyet tarihinin en büyük devlet krizini yaşanıyor Türkiye'de. Güçler ayrılığı ilkesinin yok edildiği bir devlet şu anda. Kim söylüyor bunu, TBMM Başkanı, '138. Madde çöktü' diyor. 138. Madde 'Yargı bağımsız ve tarafsızdır' diyor. 'Hiç makam, mevki, kişi kurum yargıya talimat veremez' diyor. Bu da çöktü mü, çöktü. Neden bahsediyorsunuz siz?
Sayın Cumhurbaşkanı'nın yapması gereken ilk iş Bakanlar Kurulu'nu toplamak ve ona başkanlık yapmaktır. Anayasa bu yetkiyi kendisine veriyor. Yetkiyi kullanmayıp da 'Ben ne yapabilirim' diyemez bir cumhurbaşkanı. Böyle bir hakkı da yoktur. Yetkisi de yoktur."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yolsuzluğun boyutlarının 247 milyar lira olduğunu belirterek, "Arkadaşlarım bir hesap yaptı, ne olurdu bu 247 milyar lirayla? 2 milyon 831 bin işsize 8 yıl asgari ücretten ücret ödenirdi. 300 bin atama bekleyen öğretmenin tamamı atanırdı ve 30 yıl maaş ödenirdi. 9 milyon 500 bin emekliye 25 bin lira ikramiye ödenirdi. 6 GAP yapılırdı. 30 tane Marmaray yapılırdı. 5 bin 363 adet F-16 uçağı alınabilirdi. Recep Tayyip Erdoğan'ın bu olaydan bu kadar ürkmesinin nedeni bu" açıklamasında bulundu.
Kılıçdaroğlu, CHP İl Başkanları Seçime Hazırlık Toplantısının açılışında konuştu. AK Parti iktidarının devleti çalışamaz hale getirdiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Bir Sayın Bakan diyor ki 'Herkes kendi işine baksın.' Bu demokrasilerde çok temel söylemdir. Herkes kendi işine bakacak. Görevini aksatan insan ceza hukukuna göre cezalandırılır ama herkes görev yapsın derken birilerinin görev yapmasını engellemek de suçtur" diye konuştu. 17 Aralık'ta Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonun yapıldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Şimdi bunu kapatmak için olağanüstü çaba harcıyorlar. İktidarın yapması gereken neydi; 1994'de Recep Tayyip Erdoğan söylemişti, 'Yolsuzluğu babam da yapsa sonuna kadar takip edeceğim.' Peki bugün? Bakanlar, onların çocukları ve kendi çocuğu şaibeli durumda. E niye bunları takip etmiyorsun? Savcı, polis, yargıç görevini yapacak, engelliyorsun. Hani herkes kendi işini yapacaktı, sen neden engelliyorsun? Yolsuzlukları meşrulaştırdığınız andan itibaren toplumun temeline dinamit koymuş olursunuz. Toplum çürür" dedi.
-"HIRSIZLIĞI BU KADAR AÇIK İFADE EDEN CUMHURİYET TARİHİNDE BAŞKA BİR SÖYLEM OLMAMIŞTIR"-
Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerin arkasından giden bir siyasal iktidarın bir ülkeye yarar getirmeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Müslümanlık diyoruz, barış, güzel ahlak demektir diyoruz. Peki bunca ahlaksızlığı yapanlara ne diyeceğiz biz? Savcıları, polisleri engellediler, 'görev yapamazsın..' O kadar ileri gittiler ki yönetmeliği değiştirdiler. Önce hırsıza haber vereceksin, polis gitmeden önce. Böyle ahlak olur mu? Bu ülkenin bütün namuslu yurttaşlarından ellerini vicdanlarına koyup düşünmelerini istiyorum, dünyada hangi devlet bunu yapar?" diye konuştu.
Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın istifa ederken yaptığı açıklamayı anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bakanlar giderken bir bakan şunu söyledi; 'Niye ben gidiyorum. Ben bütün imzaları Başbakan talimat verdi, attım. Eğer istifa edecekse önce onun istifa etmesi lazım.' Hırsızlığı net, bu kadar açık ifade eden Cumhuriyet tarihinde başka bir söylem olmamıştır. İlk kez kabinede yıllar yılı beraber çalıştığı bir bakan arkadaşı 'Valla bütün talimatları o verdi, biz yaptık' dedi. O koltukta artık kendisi topal ördek konumundadır. O artık Türkiye Cumhuriyetini yönetemez. Yönetme iradesini kaybetmiştir o. Hırsızlıkları, yolsuzlukları savunan bir Başbakan Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olmaz. Türkiye Cumhuriyeti ve halkımız buna layık değildir" dedi.
-YOLSUZLUK PARASIYLA NELER YAPILIR-
Kılıçdaroğlu, yolsuzluğun boyutlarının gazetelere yansıdığı kadarıyla 247 milyar lira olduğunu belirterek, bu parayla neler yapılabileceğini şöyle anlattı:
"İşsizlik ülkede en temel sorun. 2 milyon 831 bin kişi şu an işsiz, TÜİK'in verisi. 247 milyar lirayla 2 milyon 831 bin işsize 8 yıl asgari ücretten ücret ödenirdi. 300 bin atama bekleyen öğretmen var. Öğretmenlerin tamamı atanırdı ve bu öğretmenlere 30 yıl maaş ödenirdi. 9 milyon 500 bin emekli var. Her emekliye 25 bin lira ikramiye ödenirdi. Emekli kardeşlerim iyi duysunlar, sizin maaşlarınız neden düşük, bundan düşük işte.
Güneydoğu Anadolu'da 6 GAP yapılırdı. 30 tane Marmaray yapılırdı. 5 bin 363 adet F-16 uçağı alınabilirdi.
Recep Tayyip Erdoğan'ın bu olaydan bu kadar ürkmesinin nedeni bu."
-"İŞTE ORASI DEVLETİN ÇÖKTÜĞÜ YERDİR"-
Helal paranın ayakkabı kutusunda ne işi var" diye soran Kılıçdaroğlu, "Para sayma makineleri... Normaldir. Milyarları nasıl sayacaksın? Say say bitmez. Yatak odasına koymuş beyefendi sayıyor. Haram parayı başka türlü bitiremez. Akıyor oluk oluk. Mahkemeden karar alıyorlar. Savcı tebliğ ediyor, 'Şu kişileri getirin ifadelerini alacağı.' Vali talimat veriyor, 'Sakin hiçbir polis yerinden ayrılmasın.' İşte orası devletin çöktüğü yerdir. Açıkça Anayasaya, yasalara aykırı bir uygulamayı yürütme organı başlatmıştır. Çünkü beyefendinin oğlu da var onların içinde, Bilal Erdoğan. Gelemez."
-SÜLEYMAN DEMİREL ÖRNEĞİ-
Kılıçdaroğlu, "Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür" deyimini anımsatırken, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den örnek verdi. Kılıçdaroğlu, "Süleyman Bey Cumhurbaşkanıydı. Onun yeğeni vardı, Yahya, Murat Demirel vardı. Kendisi Cumhurbaşkanıydı, ifadeye çağrıldı, gözaltına altına alındı, tutuklandı ve hapis yattı. Cumhurbaşkanının yeğeni. Çıkıp hiçbir zaman şunu söylemedi, 'Bu benim yeğenim. Polisler bunu tutamaz, hapse atamaz.' Şimdi beyefendi savcının talebini bile yerine getirmiyor. 'Savcı da kim' diyor, 'benim babam Başbakan' diyor. 'Savcı da kim oluyormuş bana çağrı yapacakmış, benim babamın iki dudağından çıkan her şey bu ülkede kanun oluyor' diyor. 'Ben savcının savcılığını bitiririm' diyor. Biz de kendimize diyoruz ki, Türkiye demokratik, laik, sosyal hukuk devleti. İnanan var mı?" diye konuştu.
-"BANA NE CEMAATTEN"-
Türkiye'nin kirlilikten arınması için "Siyasi Ahlak Yasası"nın mutlaka çıkması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, halkın temiz siyasete ihtiyaç duyduğunu söyledi. CHP İl Başkanlarının bulundukları ilde "örnek" olması gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Biz bunları eleştirdikçe 'CHP ile cemaat kol kola girdi' diyorlar. Bana ne cemaatten kardeşim, ben 'yolsuzluk var, hırsızlık var' diyorum. Onlar dikkati başka yöne çekmeye çalışıyorlar. Bu tuzağa da düşmeyeceğiz. Bizim görevimiz, namuslu siyaset anlayışının gereği olarak, tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumaktır" diye konuştu.
-"NÜFUZ TİCARETİ YAPIYORLAR"-
"Başbakanın oğlu, bir vakıf kurmuş ailesi ile beraber. Kızı, eşi, çocukları, hep beraber. Adı TÜRGEV. Vakıf yurtlar yapacakmış, burslar verecekmiş vesaire" derken, Başbakan Erdoğan'ın "Böyle bir görev yapan vakfın üstüne niye gidilir?" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"Nüfuz ticareti şudur; kişi oturduğu makamdan aldığı güçle, yakınlarına veya kendisine çıkar sağlarsa bu nüfuz ticaretidir. Bilal Erdoğan'ın yaptığı da budur. Bakıyoruz, buraya kim gidip yardım yapıyor, bağışlarda bulunuyor? Devletten ihale alanlar. Türkçesi şudur; ihaleyi sana vereceğim, rüşveti de götür oraya öde. Acaba Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık koltuğunda oturmasaydı, o vakfa işadamları koşa koşa gidip milyonlarca lira para verirler miydi? Hiç kimse vermezdi. Gidin herhangi bir yoksul için bağış toplayın bakalım, kaç kişi veriyor. Buraya oluk oluk paralar akıyor. Nüfuz ticareti, suçtur. Bizim karşı çıktığımız öğrenciye yurt yapılması, burs verilmesi değildir. O vakfa paraların nereden ve neyin karşılığında geldiğidir."
-"BUGÜN ONLAR BİZİM GELDİĞİMİZ NOKTAYA GELDİLER"-
Bugünlerde başka bir tartışma konusunun da "Ergenekon'da yargılananlara haksızlık yapıldığı ve bu haksızlığın bir şekilde giderilmesi" olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, kendilerinin itiraz ettikçe "Siz zaten Ergenekoncusunuz" dendiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, dava sürecinde 60 bin kişinin telefonlarının dinlendiğini, 3 bin kişi hakkında tahkikat yapıldığını, 17 bin sayfalık 19 iddianame hazırlandığını, 7 kişinin de hayatını kaybettiğini söyledi. Yargıtay'ın heresi mahkûm ettiğini ve sadece kendilerinin itiraz ettiğini savunan Kılıçdaroğlu, şunları dedi:
"Yazık günahtır, hukuku katletmeyin dedik. Şimdi, 'Efendim biz bunları nasıl çözeriz. 17 Maddelik Özgürlük ve Demokrasi Bildirgemiz vardı. Onun maddelerinden birisi, Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması. Hukukun üstünlüğü özel yetkili mahkemelerle sağlanmaz. Biz söyledik bunu. Yine orada, 'Bu mahkemelerde görülen davaların tamamı, yeniden görülmeli.' Kim söyledi, CHP. Bize 'Ergenekoncu' diyorlardı, bizi suçluyorlardı, bugün onlar bizim geldiğimiz noktaya geldiler. Demek ki kim haklıymış, biz haklıymışız. Biz hukukun üstünlüğünü savunuyormuşuz."
-"MİT'İN OPERASYON YAPMA YETKİSİ YOKTUR"-
Hükümetin Suriye politikasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Esad'a ömür biçmişlerdi, '3 hafta içinde gidecek' diye. Üç yıl geçti kimsenin gittiği falan yok" dedi. Bunu söylediklerinde "Esad'ı savunmakla" suçlandıklarını belirten Kılıçdaroğlu, CHP olarak halkına zulüm yapan, halkını katleden hiç bir yönetimi savunmadıklarını ve savunmayacaklarını söyledi. Türkiye'nin El Kaide ve El Nusra gibi radikal unsurlara silah gönderildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bir tır yakalanıyor. 'Bu tırda silah var' diye ihbar geliyor savcıya. Savcı haklı olarak mahkemeden arama kağıdı alıyor ve tırı arayacak. Gidiyorlar oraya, MİT görevlileri 'hayır bunu arayamazsınız. 'Emniyet, jandarma, savcı talimat veriyor, arayacaksınız diyor. Vali yazı yazıyor, 'Bu tır Başbakanlığa ait, MİT'in kontrolünde. Arama yapamazsınız. Güvenlik güçleri çekilsin' diyor. Tek başına savcı kalıyor. 'Canımı zor kurtardım' diyor o da çekip gidiyor. Devlet böylece bir kez daha çökmüş oluyor" diye konuştu.
MİT yasasına göre MİT'in operasyon yapma yetkisinin olmadığını bildiren Kılıçdaroğlu, "MİT'in silah kaçakçılığı yapmak gibi bir görevi de yoktur" dedi. "İnsani yardım malzemesi götürülüyor" şeklinde açıklamalar olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, insani yardımın bir devlet sırrı olamayacağını, bu yardımlardan devletin gurur duyacağını ifade etti.
-İKTİDARIMIZDA KESİN HESAP KOMİSYONU OLUŞTURACAĞIZ, BAŞINA DA ANAMUHALEFETİ GETİRECEĞİZ"-
Türkiye'de hukuk devleti olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Devleti bir çete yönetiyor. Anayasayı askıya aldığınızda, yasama, yürütme, yargı organını tekleştirdiğinizde, ortaya bir tek insan çıkar, onun tanımı da demokrasilerde diktatördür. Diktatörlüklerin olduğu yerde yolsuzluk vardır. Bunlar soruşturulamaz. Halka bunları çok iyi anlatmamız lazım. Sayıştay'ın raporlarının TBMM'ye gelmesi engelleniyorsa, temel nedeni yolsuzlukları kapatmaktır. Bu ancak dikta rejimlerinde olur" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Bütün bu rahatsızlıklar, demokrasiyi güçlendirerek çıkabileceğimiz rahatsızlıklardır. Geçmişten ders alıp, daha güzel bir Türkiye inşa edebiliriz. Siyaseti duru kılarak, saydam kılarak, temiz kılarak yapabiliriz. Yolu bellidir, demokrasilerden geçiyor. Önümüzde seçimler var, herkes elini vicdanına koyup oyunu öyle kullanmalıdır. Biz temiz siyaseti özlüyoruz ve bunun sözünü veriyoruz" diye konuştu. CHP'nin iktidar olması durumunda parlamentoda bir "Kesin Hesap Komisyonu" oluşturacaklarını ve harcanan her kuruş verginin hesabını bu komisyonun soracağını belirten Kılıçdaroğlu, komisyonun başına da anamuhalefet partisinden bir kişinin getirileceği kaydetti.
(www.gercekgundem.com)
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: