Gazeteciler Serdar Öztürk ve Ahmet Nesin, 38. olağan kurultayın yankıları sürerken Kemal Kılıçdaroğlu'nun İmam Bakır'ın tepkisine sessiz kalmasının zor durumda kalmasına sebep olduğuna dikkat çekti. Kılıçdaroğlu'nun pasif görüntü ile olumsuz imaj çizme amacının taşındığını öne süren gazeteci Serdar Öztürk şöyle devam etti:
"İmam İmam Bakır beyin bu videosunun yayılmasından sonra da ben de merak ettim çünkü. Evet sizin de söylediğiniz gibi çok uzun yıllardır aslında CHP içinde öyle ya da böyle hareket eden neredeyse bütün genel başkanına bir biçimde yaklaşabilen, CHP'nin içinde fazlasıyla tanıdığı olan böyle biri. Danışman değil midir onu bilemem. Kendisi değilim diyor ama yani bilemem ben onu. Danışman olması da ayrıca bir şeyi değiştirmez. Ben sadece hani duygusal olarak bu işler nasıl oluyor? Bir genel başkan çünkü bu oradaki sarf edilen kelimeler de kurulan cümleler de çok böyle yenilir yutulur cümleler değil. Sizin de dediğiniz gibi Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar'ın yanlış odaya götürüldü denmesi. Çünkü aslında o ikinci odada da yani kalabalık odada da ilk başta şey var. Ekrem Bey var. Odanın içinde. Zaten videonun ilerleyen bölümlerinde sağ tarafta Ekrem Bey'in en yakınlarından biri olan CHP'nin Grup Başkan Vekili Gökhan Bey de var. Yani o duruyor, seyrediyor ilk bir dakikasında Ekrem Bey'in de o odada hatta Özgür Bey'in de o odada olduğu söylendi. Onlar bakmışlar ki hani bir bir tansiyon yüksek ve kalabalık çıkmışlar hatta orada belirtilmeyen bir şey var oradaki daha sonra Gökhan Günaydın'ın da çıkmasını istiyor. Senin ne işin var burada diye. Odadan çıkmasını istiyorlar. Şimdi burada ben şu soruyu sordum. Yani o olaya tanık olan CHP'li arkadaşa dedim ki niye, niye böyle bir şey yaparlar? Yani niye şeyi Kemal Bey'i zor durumda bırakmak isterler. Zaten işte seçimin ilk turunu on sekiz oyla kaybetmiş. Siz zaten kafasında böyle bir düşünceyle evinden çıkmış gelmiş. Ya bu bu olayın şimdi kamuoyunun çok tartıştığı olayın ne faydası var? Yani hem faydası var. Hem Özgür Özel hem de Kılıçdaroğlu tarafına ne faydası vardır? Dedi ki bana arkadaşım ya dedi aslında diyor İmam Bakır'ı siz tanımıyorsunuz dedi. Kendisi dedi Ekrem Bey'e çok yakındır dedi hatta Gökhan Bey'le daha samimidir dedi. Onun öyle bir Kemal Kılıçdaroğlu'nun tarafı olmak, şundan yana olmak gibi bir derdi yoktu. Yani orada sanki Kemal Kılıçdaroğlu'nun girmesini engelleyen kişi gibi görülmesinin aslında kime yaradığı ortada dedi. Kime yaramış dedim? Şimdi düşünün dedi. Çıkıyorsunuz. Biraz önce anlattığım gibi yani Zeydan Karalar'ın anlatıp formüle ettiği gibi kürsüye çıkıyorsunuz. Diyorsunuz ki arkadaşlar bu seçimin ikinci turunda benim kazanmam artık çok mümkün değil Her ne kadar on sekiz oy farkı olsa da ama Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanına buradan altı yüz oyla çıkmak, yedi yüz oyla çıkmak yakışmaz. Ben adaylıktan çekiliyorum. Ben dahil Özgür Bey'e ikinci turda destek veriyorum. Cumhuriyet Halk Partisi'ne yakışır bir şekilde bu salondan birlik ve içinde ayrılıyoruz. Ayrılacağız deyip Özgür Özel'in elini kaldırsaydı ne olurdu dedi. Düşündüm. Dedim ki Kılıçdaroğlu'na yakışan bir şey olurdu. Bizim bugüne kadar tanıdığımız işte o gençlerin de bir biçimde kendi demokrat amca, dede bu tür lakaplar taktığı Kılıçdaroğlu'na yakışır bir şeydi. Ama bir şey daha var dedi. Nedir o dedim. Kılıçdaroğlu potansiyel olarak liderlik özelliğini devam ettirir dedi. Yanisi, Kılıçdaroğlu'na bu kadar kötü muamele yapamazlardı. Peki dedim bu böyle olunca ne oldu? Kılıçdaroğlu artık siyaseten ayıplanan yaşı gereği bunca yıldır CHP'nin başında yaptığı bu kadar iş gereği kendisinden beklenen olgunluğu gösterememiş. Bir iki kişinin karşı çıkmasına hatta yüksek sesle konuşmasını direnemeyip basit bir görüntü verdiler. Bu pasif görüntüde Kılıçdaroğlu'nun bundan sonrası için ona olumsuz bir imaj çizmek amacını taşıyordu dedi. Yani o zaman düşündüm evet ben de olsam siyasi rakibi böyle zor durumda bırakmak için böyle bir atraksiyon yapabilirim. Ben hiç İmam Bakır şeyini bilmiyordum. Yani İstanbul Kongresi'ndeki tavrını Ekrem Bey'e yakınlığını Gökhan Bey'e yakınlığını bilmiyordum. Ama CHP'liler bunu gayet yakından biliyorlar. Yani İmam Bakır öyle söylendiği gibi Kemal Kılıçdaroğlu'nun hemen dibindeki adam değilmiş maalesef. Böylelikle bir taşla iki kuş vurulmuş olmuş."
Gazeteci Ahmet Nesin, "Üç kuş. Bin iki yüz, bin üç yüz oy alabilecek olan Özgür Özel de partide yeni bir tek adam, önemli adam deme şansını kaybetti sekiz yüz oyla. Çünkü beş yüz elli oy az bir oy değil karşınızda" dedi.
Bunun üzerine Serdar Öztürk, "Bir de şunu aslında vurguladılar. Eğer Kemal Bey çıkıp böyle bir konuşmayı yapsaydı ertesi gün parti meclisi seçimlerinin sonuçları böyle olmazdı. Yani Kemal Bey'e duygusal olarak hala bağlı olanlar böyle birdenbire karşı tarafa geçip istisnasız. Belki parti meclisi listesinde. O parti meclisi listesinde bu kadar ağırlık çıkmazdı. Yine Kemal Bey parti meclisinde belirli sayıda kendi arkadaşını yerleştirme şansı bulurdu. Böyle yaptırarak Kemal Bey'in ve de o grubun ertesi günkü parti meclisinden tamamen silinmesini sağladılar. Böyle aktarıldı bana. Bu da dördüncü tabii bir taşla dördüncü kuş aslında. "Özgür Özel esasında bu sistemle azınlıkta kaldı"
Parti içinde kilit rol oynayan isimlerin iktidar olamasa da iktidarı parti içinde tuttuğunu söyleyen Ahmet Nesin, "Evet yani şu anda bana gelen rakam Ekrem İmamoğlu grubunun yirmi altı şeyi, Oğuz Kaan Salıcı'yı ben sana söylemiştim. Programda da söyledim mi? Bilmiyorum ama özel konuşmamızda. On kişi sokar ya da yazışmamızda. On kişi sokar. Demiştim ve kilit olur orada. Yani Özgür Özel Grubu İmamoğlu grubu on kişi alınacak kararlarda beraberlik durumunda kilit olacak bir şey ve bu sol gruplar sol klik diyeyim herkesin dediği gibi fraksiyonlar CHP içerisinde her zaman bu rolü oynadılar esasında. Daha eskilere Süleyman Gençlere, Kemal Anadolu, Ertuğrul Günay dönemlerine baktığımızda hep bu rolü oynadılar. Yani hiçbir zaman parti içinde iktidar olmadılar ama iktidarı parti içindeki ana muhalefeti her zaman böyle avuçlarında da tuttular. Yani o yüzden önemli. Şimdi dokuz kişi oradan. Yirmi altı kişi oradan. Seninle konuştuğumuzda beş kişide adını sen söylersen söyle ben adını senden duydum. Başka birisinin Kemal Kılıçdaroğlu ekibinden soktuğu bir beş kişi var. Özgür Özel esasında bu sistemle azınlıkta kaldı. Kılıçdaroğlu adaylığını koymasaydı ikinci tura O yirmi altı yer değiştirebilirdi." dedi."CHP'de İstanbul'un ciddi bir ağırlığı var"
CHP Parti meclisini tartışan gazeteciler, İstanbul'un ağırlığına vurgu yaptı. Gazeteci Serdar Öztürk, "İstanbul'un ciddi bir ağırlığı var. Ama İstanbul'dan seçilenler için de sosyal medyada yayılıyor şimdi çok miktarda kim kimdir diye. Orada da ilginç bir durum söz konusu onların bir kısmı belediye çalışanı. Belediye çalışanları da var. Ama diğer tarafta benim için önemli olduğunu düşündüğüm iki ayrı grup daha var. Biz İstanbul'u tek parça olarak kabul ediyoruz ve düşünüyoruz. Öyle değil. Bana gece 11'den sonra ikinci bir anahtar liste geldiği çıkmıştı. Bir türlü o listeye ulaşamamıştım. O liste aslında İstanbul'un kendi çatışması nedeniyle Erdoğan Toprak tarafından oluşturulan bir liste imiş. Erdoğan Toprak o liste sayesinde 9 kişiyi ekstradan 9 kişiyi parti meclisine almış. Bir de eski SHP kökenliler Murat Karayalçın ve Fikri Sağlar üzerinden 6 kişilik parti meclisine üye girmiş. 15 kişi oradan rahatlık var. O yüzden bundan sonrasıyla ilgili ne olacağı konusunda henüz bir bence bir netlik yok. Ama orada önemli olan şu bence. CHP'nin tamam bu kurultayı bitti ama tartışma bitmedi. CHP'de Kasım ayının sonuna doğru 25-26 Kasım'da bir tüzük kurultayı yapılacak. Aslında hem Özgür Özel hem Ekrem İmamoğlu hem de CHP'nin bundan sonrasına dair nasıl konumlanacağına dair en önemli kırılma noktalarından biri bana göre. Daha önce parti meclisinin aldığı karar üzerine 25-26 Kasım'da tüzük kurultayı yapılacak. Şimdi biz tüzük değişikliklerinin neredeyse partinin tamamına il ilçelerine gönderildiğini bunlardan görüş istendiğini birkaç aydır tüzük değişikliğine çalışıldığını biliyoruz. Çok önemli gördüğüm iki madde var. Bunlardan biri ön seçim."Genel başkanlık yarışında Cumhuriyet Halk Partisi aslında kendi içinde bölündü"
Kurultayda CHP'nin kendi içinde bölündüğü iddialarını tartışan gazetecilerden Ahmet Nesin, "Ekrem İmamoğlu'nun listesinde ama Özgür Özel'in listesinde parti meclisine giren insanlar var. Ve biz bunların bir kaç tanesinin sol gruptan girse kimsenin hayır demeyeceğini, kimsenin şaşırmayacağını onların da itiraz etmeyeceğini biliyorum. Böyle birkaç isim var. O yüzden o listelerin dışındaki birkaç kişi her an alınacak kararlarda Ekrem İmamoğlu'nu da Özgür Özel'i de kontrepiye de bırakacak tavır alabilirler." dedi.
Nesin'e cevap veren Serdar Öztürk dikkat çeken iki isimden birinin Orhan Sarıbal diğerinin ise Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz olduğuna dikkat çekerek CHP'deki yerel seçim öncesi pazarlıklara dikkat çekerek şöyle dedi:
"Söylenenler arasında iki isim var. Bunlaran birisi Orhan Sarıbal birisi Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz. Hatta konuştuğum yetkili söyledi. Özellikle Deniz beye dikkat edin dedi. CHP'nin önümüzdeki parlayacak isimlerinden biridir dedi. Siyasetin daha önce konuştuğumuz finansmanı konusu aslında CHP kurultayında da önemli tartışmalara neden oldu. Belki sıradan vatandaşların çok fazla ilgilenmediği ama CHP'li kamuoyunun sıkça tartıştığı bir sorun haline geldi. Önümüzdeki dönemde bunun büyüyerek gideceğini düşünüyorum. Kara para sarmalı yada para sarmalı CHP'nin bu kurultayında da en çok konuşulan konuların başında geliyordu. CHP gibi politik bir zemini olduğunu düşündüğüm partide en azından bu tür işlerin olmaması gerektiğini düşünüyordum. Şimdi sırası değil diye söylemiyorum uzunca bir konu ama bu konudaki duyduklarım ve tartışmaları da anlatırım. Problem şurada aslında CHP'nin bütün bu parti meclisinin tek bir özelliği var. Önümüzdeki Mart ayında yapılacak yerel seçimlerde büyükşehir, ilçe belediyesi, belediye meclisleri ve il genel meclisi üyelerini belirleyecek olması. Orada da mutlak bir çoğunluk gerekiyor. Bu sayı şu andaki parti meclisinin rakamı 60 olduğu için 31 kişiyi bulmanız gerekiyor. Birisini belediye başkanı, meclis üyesi, il genel meclis üyesi seçmeniz için. O rakamı bulabilmek için eğer ön seçim yaparsanız problem yok. Oradan kim çıkmışsa onun adı parti meclisinde sadece onaylanmakla kalıyor. Hakim huzurunda yapılan ön seçim sonucu geçerli. Onun dışında temayül, anketlere bakacağız, bir kısım anket, partide oluşturacağımız kurulların bir takım mülakat sonucu vereceği puanlarla parti meclisi karar verecek derseniz o iş tamamen rakama kalıyor. Salt çoğunluk denilen yarıdan bir fazla çoğunluk kimdeyse onun adayı seçilecek. O adayın CHP adına o şehrin belediyesini, meclisinde iyi görev yapacağını söylemek mümkün değim. Çünkü partililer tarafından seçilmiş olmayacak. Yukarıda seçilmiş bir grup insanın belirlediği olacak. O yüzden 25-26 Kasım'daki tüzük kurultayının önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü eğer tüzük kurultayından CHP'de bundan sonra bütün bu tür adaylıklar ön seçimle belirlenecek hem de üyelerin katılacağı o değişiklik de önemli. Şimdiye kadar delegelerin katılımıyla yapılıyordu. Bu şekilde derseniz CHP parti meclisini sadece bir onay makamına çevirirsiniz. Bu yeni seçilen parti meclis üyeleri bunu kabul eder mi? Çünkü sonuçta tüzük değişikliği parti meclisinden kabul edilip gidecek kurultayda görüşülecek kurultayın onayına sunulacak. Önümüzdeki günlerde Özgür Özel'in yaşayacağı en büyük sıkıntı bu olacak. Hangisinin nasıl yazılacağı, ne olacağı, üzerinde nasıl pazarlıklar yapılacağı önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak. Biz işte aslında parti meclisinde kimin ne ağırlıkta olduğunu, gerçekten doğru olup olmadığını burada bir check etme şansınız olacak. Bakacağız orada sağlayacağız. Eğer CHP'nin tüzüğünün daha demokratik hale gelmesi için çaba harcayacaklarsa üyelerin katılımıyla yapılacak ön seçimin tartışılan maddelerin içerisinde parti meclisinin 100 kişiye çıkartılması kimi il başkanlarının bir takım başarı kriterleri sonucu otomatik olarak parti meclisi üyesi olması konusunda kamuoyunda tartışılan ve belli olgunluğa gelmiş bulunan bir tüzük var. Şimdi bu tüzük kurultayında hiçbir şey çıkmazsa CHP 60 kişiye teslim demektir. Bunlar İstanbu Büyükşehir Belediye Başkanını da ilçelerini de yada Türkiye'deki bütün büyükşehir belediye başkanlarını ilçe belediye başkanlarını, belediye ve il genel meclis üyelerini belirleyecekler. Bu da o altmış kişiye ciddi bir sorumluluk. Ama onun şeyinde ciddi tartışmalar yaratır. Yani bu meclis şey gibi değil. Milletvekili sıralaması gibi değil. Sonuçta milletvekilliğinde altı yüz kişiyi meclis için milletvekili sıralaması yapıyorsunuz. Her ilin kendi özelliğine göre. Ama burada belde belediyeleri var, ilçe belediyeleri var. İl belediyeleri, büyükşehir belediyeleri, il genel meclisleri, rakam milletvekili seçimindeki rakamın katbekat üstünde Burada çok ciddi tartışmalar olacak. Bir ikincisi şimdi bu kurultaya giderken eskiden bir de encümen vardı değil mi? Hayır. Belediye meclisi vardı. Bir de ne vardı? Encümen'i belediye meclisinin içinden seçiliyor Yani o yerel seçimlerde onun için oy kullanmıyoruz. Ciddi sayıda rakam demek. Şimdi bunu belirleyecek olanın parti meclisi olması ciddi pazarlıklar demek. Bu ciddi pazarlıkların da ciddi siyasi kutuplaşmaya varması demek. Şimdi bunu şunun için söylüyorum. Bir kısım bu Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel arasındaki genel başkanlık yarışında Cumhuriyet Halk Partisi aslında kendi içinde bölündü. Yani bakmayın şimdi birlik beraberlik hepimiz kardeşiz falan dediklerinden sonuçta herkesin kendi bir siyasi kutbu oluştu. Bu siyasi kutup etkili olacak mı olmayacak mı? Çünkü biz değişim diye yola çıkıldığını ama bu değişimin sadece şu anda Kılıçdaroğlu'nun değişimi olarak kaldığını, onun ötesinde Özgür Özel'in arkasında özellikle Kılıçdaroğlu'nun son on beş yılına Özgür Özel de dahil buna dahil Kılıçdaroğlu'na çok yakında bulunan işte parti meclisinde merkez karar yönetim kurulunda ve doğal olarak genel başkan yardımcılığı görevlerinde bulunan pek çok ismin aslında Özgür Özel'in arkasında durduğunu bu süreçte. Ama hiçbir nasıl söylerler? Hiçbir yere aday değiliz diyerek sanki kendilerinin de değişime destek verdiği izlenimini verdiklerini düşünüyorum ama hiç öyle değil. Kurultay salonunda, televizyon ekranlarında gördük. Veli Ağbaba bu işin organizatörüydü. Ve aynı şekilde Seyit Torun bu işin organizatörüydü. Şimdi bu isimler bir defa Özgür Özel'i rahat bırakacak mı? Bence birinci soru bu. Yani Özgür Özel bağımsız. Evet gerçekten seçildiği Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanlığına bütün bunlardan bağımsız seçmenin ve parti örgütlerinin taleplerini dinleyerek mi yönetecek? Özgür Özel seçildi ama herkes biliyor ki Özgür Özel'i seçen irade Ekrem İmamoğlu'nun ortaya koyduğu siyasi irade. Yani. Özgür Özel'in yanında Ekrem İmamoğlu gibi biri olmasaydı Özgür Özel'in seçilme şansı yoktu. Şimdi ben burada bir parantez açıp bunun dışında bir konu söylemek istiyorum. Özgür Özel aşağı yukarı Temmuz ayından bu yana yani ben genel başkan adayı olabilirim dediğinden bu yana Cumhuriyet Halk Partisi genel merkeziyle pek ilgi yok. Ama genel başkanlık yarışını sürdürebilmek için büroya ihtiyacı vardı. Çok da doğaldır bu. Şimdi Özgür Özel demin söylediğim gibi partisiyle ve Cumhuriyet Halk Partisi seçmeniyle iyi diyalog kurmak istiyorsa bence ilk yapmak gerektiği biraz sonra anlatacağım şey. Şimdi Özgür Özel Ankara'da Turan Güneş Bulvarı üzerinde sanırım numarası da yüz. Bir bina kiralayıp seçim ofisi olarak kullanıyor. Bu bir binadan söz ediyorum. Dört beş katlı bir bina. Şimdi bu, bu binada aylardır seçim çalışması yapılıyor. Bu binanın tefrişi, bu binanın temizliği, bu binanın masrafı, elektriği, suyu falan. Dedim ki ben Özgür Özel'i Manisa'dan bildiğim için söylüyorum. Özgür benim böyle bir ekonomik gücü yok. Bina kimin acaba? Sordum. Yani bu soruyu ben de sordum. Dediler ki İstanbullu bir iş insanının dediler. Dedim ya İstanbullu iş insanı durup durup yerde gel Özgür Bey benim beş katlı binamı sen kullan ki içi ben dün özellikle Ekrem İmamoğlu'nun kutlaması kutlamak için gitmesi amacıyla çekilen fotoğraflarda baktım. İçi de gayet lüks döşenmiş. Ben bir kat sanıyordum. Sonra araştırdım. Hayır dediler. O bir bina. Bir iş insanı İstanbul'dan durup dururken, Özgür Özel'e ya da CHP'yi çok sevdiği için vermiş olabilir mi? Ben de hani iyi tarafından bakmak için dedim ki yani CHP'lidir. Çok zengindir. Böyle de bir binası boşta duruyordur. Gel buraya. Bu iyi tarafından bakarsanız bu." "Özgür Özel bu soruları yanıtlamadan CHP Genel Merkezinde oturamaz"
Özgür Özel'in Devir teslim öncesinde Temmuz ayından bu yana kullandığı binanın masrafı, kim tarafındna kendilerine ne amaçlı verildiği şeklindeki sorulara açıklık getirmesi greektiğini söyleyen Serdar Öztürk, "Özgür Özel'in şunu açıklaması gerektiğini düşünüyorum ben. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı'na Kemal Kılıçdaroğlu ve devir teslim töreni yapıp genel merkeze geçtiğinde ya da geçtikten sonra ilk yapacağı iş Temmuz ayından bu yana kullandığı bu binanın masrafı nedir? Kim tarafından kendilerine ne amaçla verilmiştir? Bir kira karşılığı da olabilir. Dediğim gibi biraz önce iyimser düşünerek ya kullan benim binamı demiş doğru bu binanın bütün masraflarını kim karşılamıştır? Ve bu bina sahibinin İstanbullu bir iş adamı dendiği için bu soru kafamda canlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Belediyeleri ya da CHP'li belediyelerle bir ticari ilişkisi var mı bence Özgür Özel bütün bu soruları yanıtlamadan o binadan çıkıp Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi'nde oturamaz. Oturmaması gerekir. Çünkü vadettiği yönetim biçimi ya da ülkede kendi seçmeninin dışında vatandaş vadettiği biçim demokrasi ve şeffaflık. Bence öncelikle Özgür Özel'in dediğim gibi bu süreci bütün şeffaflığıyla arkadaşlar biz şunu yaptık. Bu kadar harcadık. Şu, bu kadar bağış yaptı, bu bu kadar hibe verdi, bu araçlarını verdi. Bu bu işi üstlendi gibi çok şeffaf bir biçimde bu süreci açıklamak zorundadır. Değilse bu şaibe bundan sonra Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanlığını yapan çünkü şöyle bir tartışma var. Cumhuriyet Halk Partisi'nin içinde şu anda. Dediğim gibi sıradan insanlar pek bu tartışmanın farkında değil ama partililer şunu tartışıyorlar. Milyon dolar döndü içeride diyorlar." dedi."Türkiye'ye giren kirli para kendisine siyasi bir destek bulmak zorunda"
Halkın kendisinin seçtiği sandığı siyasilerin aslında kara paranın sahipleri tarafından seçildiğinin farkına bile vramadığını ifade eden Serdar Öztürk, "Yani sosyal medyada yazılanların ötesinde benim konuştuğum insanların tanık olduğu olaylar var. Evet. Öyle bir gerçek var. Şimdi biz daha önceki programlarımızda söyledik. Bu kirli para Türkiye'ye giren kirli para. Kendisine bir siyasi destek bulmak zorunda. Şimdi biz işte bir taraftan iktidar milletvekillerini eleştiriyoruz. Gerçi rahmetli oldu. Sizin çok sevdiğiniz eski anayasa profesörü Burhan Kuzu var. Bazı iktidar siyasetçileri hakkında bu iddialar var. Biz de ne diyorduk? Ya bu kirli para geldiği zaman ülkede öyle yapar ki önce siyaseti yani daha doğrusu birlikte siyaseti adaleti ve güvenliği teslim almaya çalışır. Ya da kendisine yakınlaştırmaya çalışır. Çünkü o paranın bir biçimde o ülkede dolaşımını ancak bu üç kurumu etkileyerek başarabilirsiniz. Şimdi kara para gelmiş güvenlik bürokrasisini etkiliyorsa adalet bürokrasisini etkiliyorsa bir de bunlara yön veren, bunlara ya da bunların üzerindeki işte yasamayı Oluşturan siyasi partileri etkiliyorsa artık Türkiye'de halk kendisinin seçtiği sandığı siyasileri aslında bu kara paranın sahipleri tarafından seçildiğinin farkına bile varmaz. Problem burada. Yani ülkeyi bıraktık demokratik olmasından hani onu tartışıyoruz" dedi."Herkesin kendi beşli çetesi var"
Herkesin kendi beşli çetesi olduğunu öne süren Serdar Öztürk, "İşte bu öyle bir hale geliriz ki, öyle bir hale geliriz ki. Demokratik bir cumhuriyeti hukuk devletini de geçtim, kanun devleti bile olamayız. Çünkü bu kadar çok kara paranın dolandığı bir ülkede biraz önce saydığım bu üç temel unsuru etkilediği anda artık o ülkede yapılacak hiçbir şey yoktur. Şimdi birisi çok ağır bir şey söyledi. Aslında seçimi dedi ne Özgür Özel dedi. Ne Ekrem İmamoğlu kazandı. Kim kazandı dedim. Beşli çete kazandı dedi. Ya nasıl olur dedim. Beşli çete kazanır. Canım dedi Türkiye'de bir tek beşli çete Kemal Kılıçdaroğlu'nun ismini saydığı şirketler değil ki. Onun gibi bir sürü beşli çete var. Düşündüm. Evet benim de tanık olduğum gazeteci olarak yazdığım pek çok Cumhuriyet Halk Partili belediyelere yapışmış. Halkın parasını, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin aracılığıyla hortumlayan bir sürü beşli çete var. E o zaman herkesin kendi beşli çetesi var. Tabii şimdi bu yüzden önümüzdeki günlerde eğer bu özellikle de yerel yönetimlerde bizleri yönetecek olan kişilerin belirlenmesi konusunda yetki halka devredilmezse Cumhuriyet Halk Partisi'nde ciddi bir soru işareti olur. Çünkü herkes kendi belediye başkan adayını seçtirebilmek için kesenin ağzını açacak demektir bu. Ben açamayacağım. Benim öyle bir sermayem yok. Siz de açamayacağınıza halkın büyük bir çoğunluğu bunu açamayacağına göre yine müteahhitlerin ya da beşli çetelerin başka başka beşli çetelerin müdahil olduğu seçim süreçleri izleriz. Biz sadece demokrasi oynuyormuş gibi yapıp gidip sandığa oyumuzu veririz. Sanırız ki başımıza bir sosyal demokrat belediye başkanı seçiyoruz. Halbuki bir beşli çetenin tahsildarını seçmiş oluruz." şeklinde konuştu.CHP'deki adaylık ücretini soran Ahmet Nesin, "Biraz bir şey soracağım CHP'de milletvekili adayı olmak için kaç para adayı olmak için kaç para yatırılıyor?" dedi.Nesin'in sorusuna cevap veren Serdar Öztürk, "On ya da yirmiydi tam bilmiyorum. Kadınlar kadınlar yarı yarıya yatırıyordu. Engelliler özürlüler ise para yatırmıyordu bildiğim kadarıyla. Yani aklında kaldığı kadarıyla on da olabilir, yirmi de olabilir. Tam bilmiyorum. Yani ya ona beşli ya beşe şey ona yirmiydi. İki bin yirmi üçte yaptık seçimleri. AKP yirmi bin CHP otuz bin diyor. Ama kadınlar yarısını ediyordu. Otuz günde iyi paraymış. Ben yani hayatta milletvekili adaylığına başvuramadım. Önümüzdeki yüz senede başvuramam yani" şeklinde konuştu."Özgür Özel'in koltuğa oturduğunda bütün şaibeleri ortadan kaldırması lazım"
CHP'nin kurultay sürecinde ofis tutan özgür Özel'in bütün şaibeleri ortadan kaldıran bir açıklama yapması gerektiğini, 25-26 Kasım'daki tüzük kongresine de dikkat çeken Öztürk şöyle devam etti:
"Bence Özgür Özel'in Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olduğunda yapması ilk iş bütün bu şaibeleri ortadan kaldırması için bunları açıklaması, şeffaflık gereği. Yani ben bu seçime bu şartlarda girdim. Bu kadar para harcadım. Harcadığım bu paranın kaynağı budur. Gittiği yerler budur diye böylelikle pazar sabahı döviz büroları açıldı. Otellerin içinde çantalarla insanlar dolaşıyordu. gibi bütün bu dedikoduların, bütün bu söylentilerin ki ben de bir kısmını duyduğum için söylüyorum bunu özellikle. Yani gözüyle görmüş olan bir tane arkadaşın söyledi mesela. Ben kendi gözümle gördüm dedi. Bir il den dedi. Gelen heyetin bütün masraflarını karşılayabilmek için yirmi bin lira civarında para gönderildi dedi. Şimdi bu masum gibi görünüyor. Yani ya ne olacak? İnsanlar oradan gelmişler, etmişler. Siyasi partisiniz siz. Herhalde delegelerinizi kurultaya çağırırken bütün bu masrafları partinin kasasından devletten dünya kadar yardım alıyorsunuz. Vermeniz lazım. Bir de bunun üzerine adaylar böyle paralar veriyorlarsa o iş o iş demokrasiyi de siyasi partileri de ve siyasi partilerin yöneticilerinde yaralar. O yüzden diyorum ki ilk yapacağı iş bütün bunu açıklamasıdır. İkincisi yine söylediğim gibi işte Kemal Kılıçdaroğlu'nun başarısız denilen döneminde onun en yakınında duran genel başkan yardımcılığını yapan, partiyi yöneten, meclisi yöneten, milletvekili listelerini, belediye başkanı listelerini belirleyenlerin hala görüntülerde, fotoğraflarda Özgür Özel'in arkasında dur Olmaları benim kafamda doğrusu soru işareti oluşturuyor. Üçüncüsü söylediğim gibi yine 25-26 Kasım tarihlerinde yapılacak tüzük kurultayında eğer çünkü bu yetkiyi devretmek istemiyorlar. Halka devretmek istemiyor. Yani halk dediğin sonuçta Cumhuriyet Halk Partisi'nin üye üyelerle ön seçim gibi bir şeye dönüştürmek istemeyip ellerinde tutacaklarsa Cumhuriyet Halk Partisi'nde sadece Kemal Kılıçdaroğlu değişmiş, yerine Özgür Özel gelmiş olur. Ama bundan sonra da Cumhuriyet Halk Partisi'ni merkez sağından tam göbeğinde, sosyal Demokrasiden ve soldan asla söz edilemeyecek, sizin dediğiniz her ne kadar üçer beşer kişiler olsa da çok etkili olacaklarını düşünmüyorum. Böyle bir partiye doğru gider. Ve zaten 31 Mart 2024'den sonra da siyasi partiler iki bin yirmi sekize kadar Türkiye'de siyasete ara verecekler. Öyle görünüyor."
"Bir eksik olursa genel başkan tartışılmaya başlanır"
On üç büyükşehir belediyesinden kaçının kaybedilmesi halinde genel başkanın tartışılmaya başlanacağı sorusunu yönelten Ahmet Nesin'e cevap veren Serdar Öztürk şöyle devam etti:
"Ben kaç tane diye bakmıyorum. Mevcut olandan bir tane eksik kazanırsa mağluptur. Bu kadar basittir. Ha mağluptur ayrı ama parti içinde çok fazla tartışılmaz bir ama genel başkan seçildikten sonra biliyorsunuz her şeye bir bahane buluyorsunuz zaten. Türkiye'de kolay. O öyle olmadı da, bu böyle oldu da diye. Bir bahane buluyorsunuz. Genel değişmez bu yüzden. Ama bana göre Türkiye'de şu anda Cumhuriyet Halk Partili kaç tane belediye var ise ondan bir eksik kazanılması durumunda mağluptur. Şu andaki sayıdan bir fazla alması da galiptir. Birinciye geçeyim bu bu sistem içinde belediye başkanları dediğim gibi bu kasımın sonundaki yirmi beş yirmi altı Kasım'daki tüzük kurultayında belediye başkanı belediye meclis üyesi, büyükşehir belediye başkanlığı gibi makamların ki milletvekili de var bunun içine. Nasıl seçileceğine dair yöntem değişmez ise bir kaos olur göre. Bir kaos olur ama şöyle bir kaos olur. İşte demin söylediğime döner. Beşli çetelerin kimleri görmek istediğine bağlı. Yani bu şöyle söylemek istiyorum. Nevşehir Belediyesi için çok tartışma olmayabilir. Ama İstanbul Büyükşehir, İzmir Büyükşehir, Ankara Büyükşehir. Ama şöyle bir sıkıntı var geçen programda söylemiştim. Şimdi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı bu seçime giderken Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanındaydı. Karşıyaka Belediye Başkanı da Özgür Özel'in yanındaydı. Şimdi seçim sonuçlandı bitti. Özge Özel'in yanında İzmir milletvekillerinden de Murat Bakan vardı mesela. Olanlardan biri. Bir de Deniz Yücel eski il başkanı. Şimdi tartışma şu. Yazdığım için söylüyorum bunu yani izleyiciler Karşıyaka Belediyesi'nin arsasını Cengiz İnşaat'a ki Kemal Bey'in beşli çete diye nitelendirdiği Cengiz İnşaat'a satan ya da satılmasına onay veren, kabul eden bununla ilgili işlemleri yaptıran kişi eğer o belediye başkanlığına devam etmek Özge Özel'in yanında durdu. Özgür Özel o zaman Cengiz İnşaat'ı savunan ya da ona kıyak yapan belediye başkanını yeniden aday yapmış olacak."
Ahmet Nesin de, "Bunların anladığı değişim şöyle bir şey değil mi? Kim şu anda belediye başkanı İzmir'de? Tunç Soyer. Tunç Soyer'i yapmayıp başkasını getirince belediye başkanı değiştirmiş olmuyor musun? Bu değişim değil mi?" diye sorunca Serdar Öztürk, "O zaman yirmi 25-26 Kasım'daki tüzük kurultayından hiçbir şey beklemiyoruz demektir" diye karşılık verdi."Eğer bunlar olursa CHP Sadece Kemal Kılıçdaroğlu'nu değiştirmekle kalır"
Herkesin beklediğinin daha demokratik bir CHP olmadığını söyleyen Ahmet Nesin, "Ahmet, "Herkesin beklediği daha demokratik bir CHP falan filan değil değişim. Yani ya seninle olan programda da hala inatla da söylüyorum. Ekrem İmamoğlu değişim adına ne dedi? Ben duymadım. Meral Akşener Ekrem İmamoğlu'nu önemli bir insan olarak addedene kadar Ekrem İmamoğlu değişim dedi mi ben duymadım. Ekrem İmamoğlu çıkış yapana kadar Özgür Özel son şeyde seçim sonrası grup başkan vekililiğini kabul eden birisi yani genel merkezin genel başkanın ikinci adamlığını kabul eden birisi nasıl değişim der? Değişim diyorsa onu niye kabul eder? Efendim ben sizin mantığınızda sizin siyasetinizde yürümek istemiyorum. Ben bu partide değişim istiyorum deyip ayrılması ya da kabul etmemesi gerekir. Ya da Özgür Özel gibi uzun yıllar bu işi yapan bir insanın... Bizim milletvekillerinden sabah haberimiz oldu. Ya yok böyle bir şey ya. Ya bunu kimse sabah haberin olduysa zaten o partiden istifa etmen lazım. Böyle laçka parti olmaz demen lazım" dedi.
İmam Bakır olayının yaşanmaması durumunda ertesi gün Kaan Salıcı'nın listesinin parti meclisinde en az 25 kişiyle temsil edilebileceğini söyleyen Serdar Öztürk de şöyle devam etti:
"Bakın size katılıyorum. Şimdi yani canlı yayın yapmıyoruz ama Bir taraftan interaktif devam ediyor. Yine kurultayda olan bir arkadaşın şöyle diyor. Eğer bu İmam Bakır'ın olayı olmasaydı diyor Kemal Bey bizim söylediğimiz gibi ya da Adana Büyükşehir Belediye anlattığı gibi olsaydı ertesi gün Oğuz, Kaan Salıcı'nın listesi parti meclisinde en az yirmi beş kişiyle temsil edilirdi diyor. Şimdi bu Cumhuriyet Halk Partisi'nin nasıl söyleyeyim? Çünkü yazan kişi şey yani orada bulunan birisi. Onlar biliyorlar. Halkı, halkı kandırmayalım. Onu söylemeye çalışıyorum. Yani Cumhuriyet Halk Partisi'nin delegesi ya da üyesi de olsa bir ön seçimde. Seçilmeyecek olan belediye başkanı, belediye meclis üyesi il genel meclisi üyesi hiçbir anlam ifade etmiyor. Çünkü dediğim gibi sistem öyle bir hale geldi ki herkes kendi adamının ne olursa olsun şimdi diyorlar ki ya önemli bir örnek olduğu için söylüyorum. Televizyon haberlerinde de gördüm. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı elini Kemal Bey kaldırmıştı. Aday diye açıklamıştı. Şimdi Örgür Özel seçildi seçildiğine göre Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı aday değildir o zaman. Kıstas bu mudur. Kıstas buysa bırakalım. Yine söylüyorum, kendim yazdığım için defalarca yazdığım için ve Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı'nın yaptığı işleri ben çok iyi biliyorum Kemal Bey'e, benim yazılarımı götürüp masasına koyduklarını, Kemal Bey'in de bunu şaşkınlıkla okuduğunu biliyorum. Eğer kıstas belediye başkanı şimdi bütün bunlar bilinirken tek kıstas vay efendim Kılıçdaroğlu'nu destekliyordu. O seçilemediğine göre Özge Özel seçildiğine göre öyleyse bundan sonra aday değildire geliyor ise o zaman çok söylenecek şey yok. Baştaki cümleme dönerim o zaman. Sadece Kemal Kılıçdaroğlu'nu değiştirmekle kalır. Değişim. Cumhuriyet Halk Partisi'nin gerçekten orada onun için canla başla çalışanlarından dinlediğim için söylüyorum. Bundan sonra olacaklarını kahin olmadan şöyle anlatayım. Bence Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Özgür Özel devlet aldığı ve parti meclisinin bu hale geldikten sonra Ekrem İmamoğlu'nun Cumhur Halk Partisi Genel Başkanlığı fikri ortadan kalkmıştır.""Özgür Özel, çok iyi bir ikinci adam"
CHP Genel Başkanlığına seçilen Özgür Özel'in çok iyi bir ikinci adam olduğunu söyleyen Ahmet de, "Değişime olasılığı başkanlar içerisinde bir kişiye ses çıkartmam. O da şimdiye kadarki en başarılı parti belediye Eskişehir. O da yaşından dolayı. Affını isterlerse ya da yaşından dolayı. Evet yani bir tek ona ses çıkartmam. Tesadüfen en başarılı başkanlardan biri de kendisi. Ama diğerlerinde ciddi bir gerekçe olmadan yaparlarsa ne olur bilemiyorum. Ve ona rağmen bir de kaybederse iyice beter olur. Bunu neden söylüyorum? Özgür Özel'i neden çabuk yıpranabilme olasılığını söylüyorum. Özgür Özel bu tip partiler için her partide vardır. Çok iyi bir ikinci adam. Çok iyi bir genel sekreter, çok iyi bir sözcü, çok iyi bir işte divan grup başkan vekili başkanın söylemese de olur yani. Nezaketen söyleyemeyeceği şeyleri söyleyebilecek, çıkış yapabilecek. Genel başkan bağırmazken onun bağırabileceği tam böyle bir adam. CHP'de ilginç bak. Yetmişlerde, seksenlerde birinci adam oldukça vardı. Beğenelim, beğenmeyelim. Deniz Baykal, Ali Topuz, Metin Tüzün gibi müthiş bir hitap ustası vardı Metin Tüzün yani. Ciddi bir sesle adam her grup dinliyordu. Sırrı Süreyya'nın mecliste konuşması gibi herkes dinliyor. Şimdi böyle insanlar artık yok gibi geliyor bana yani. Biraz Ali Topuz gibi her grubu kendisine dinletebilen" dedi.İmamoğlu Cumhurbaşkanlığı seçimlerine mi hazırlanıyor?
Gazeteciler Serdar Öztürk ve Ahmet Nesin, kurultaydan sonraki süreçte İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun artık yerel seçimlere hazırlık yapacağını, İstanbul'da başarılı belediye başkanı imajı çizip 2028'deki Cumhurbaşkanlığı adaylığı için çalışmalarını sürdüreceğine dikkat çektiler. Serdar Öztürk, "Bundan sonra nedir? Bundan sonra şu Ekrem İmamoğlu CHP'nin genel başkanı aday değil. Kaybedilse de kazanılsa da aday değil. Yani yerel seçimler. Ekrem İmamoğlu'nun hedefi bundan sonra bana göre iki bin yirmi dörtte yeniden İstanbul'un adayı olup kazanmak. Cumhuriyet Halk Partisi'ni bir kenara bırakmak, onu Özgür Özel'le baş başa bırakmak, örgütün sorunlarıyla meclisteki sorunlarıyla Türkiye'nin sorunlarıyla kendisi İstanbul'da kendisine başarılı belediye başkanlığı imajını çizmek ve iki bin yirmi sekizde Cumhurbaşkanı adayı olmak. Hiç CHP'nin başına geçmeye gerek yok. Çünkü mevcut yasaya göre cumhurbaşkanı adayı olmak için bir partinin genel başkanı olmanız gibi bir şart yok. Öyleyse başarılı bir İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Cumhurbaşkanı olabilir mottosuyla gider. Sadece 2024-2025-2026'da CHP'nin yeniden bir kurultay yapması lazım. İki ya da üç yıl sonra. O iki ya da üç yıl sonraki kurultayda eğer bu yerel seçimlerde ve bu yerel seçimlerden sonraki o kurultaya olan süreçte dediğiniz gibi çok eleştiri almaz ise başarısız sayılmaz ise kredi kullandırılır ise Özgür Özel yeniden genel başkan olarak seçilip devam eder. Değilse vallahi kimse kusuruna bakmasın. Şu anda her şey Ekrem İmamoğlu'nun elinde Özge Özel'i değiştirir. Ahmet, Mehmet birini getirir. İki bin yirmi sekize kadar da o seçimlere kadar da başka bir CHP lideriyle görebiliriz" diye konuştu.CHP'nin artık belediye başkan adaylarını açıklamak zorunda olduğunu ifade eden Ahmet Nesin de "CHP Genel Başkanlığı CHP dışından da muhalefetle beraber değiştirildi diye düşünüyorum. Olmazsa bunu da pazar günü konuşuruz. O zamana kadar bakalım ne olacak zaman kalmadı. Belediye başkanlarını açıklamak zorundalar şimdi. Bunu neden söyledim? Belediye başkanları açıklanırken Meral Akşener de mutlu edilerek yapılacak gibi bir düşünceye sahibim de ondan"
"İmam İmam Bakır beyin bu videosunun yayılmasından sonra da ben de merak ettim çünkü. Evet sizin de söylediğiniz gibi çok uzun yıllardır aslında CHP içinde öyle ya da böyle hareket eden neredeyse bütün genel başkanına bir biçimde yaklaşabilen, CHP'nin içinde fazlasıyla tanıdığı olan böyle biri. Danışman değil midir onu bilemem. Kendisi değilim diyor ama yani bilemem ben onu. Danışman olması da ayrıca bir şeyi değiştirmez. Ben sadece hani duygusal olarak bu işler nasıl oluyor? Bir genel başkan çünkü bu oradaki sarf edilen kelimeler de kurulan cümleler de çok böyle yenilir yutulur cümleler değil. Sizin de dediğiniz gibi Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar'ın yanlış odaya götürüldü denmesi. Çünkü aslında o ikinci odada da yani kalabalık odada da ilk başta şey var. Ekrem Bey var. Odanın içinde. Zaten videonun ilerleyen bölümlerinde sağ tarafta Ekrem Bey'in en yakınlarından biri olan CHP'nin Grup Başkan Vekili Gökhan Bey de var. Yani o duruyor, seyrediyor ilk bir dakikasında Ekrem Bey'in de o odada hatta Özgür Bey'in de o odada olduğu söylendi. Onlar bakmışlar ki hani bir bir tansiyon yüksek ve kalabalık çıkmışlar hatta orada belirtilmeyen bir şey var oradaki daha sonra Gökhan Günaydın'ın da çıkmasını istiyor. Senin ne işin var burada diye. Odadan çıkmasını istiyorlar. Şimdi burada ben şu soruyu sordum. Yani o olaya tanık olan CHP'li arkadaşa dedim ki niye, niye böyle bir şey yaparlar? Yani niye şeyi Kemal Bey'i zor durumda bırakmak isterler. Zaten işte seçimin ilk turunu on sekiz oyla kaybetmiş. Siz zaten kafasında böyle bir düşünceyle evinden çıkmış gelmiş. Ya bu bu olayın şimdi kamuoyunun çok tartıştığı olayın ne faydası var? Yani hem faydası var. Hem Özgür Özel hem de Kılıçdaroğlu tarafına ne faydası vardır? Dedi ki bana arkadaşım ya dedi aslında diyor İmam Bakır'ı siz tanımıyorsunuz dedi. Kendisi dedi Ekrem Bey'e çok yakındır dedi hatta Gökhan Bey'le daha samimidir dedi. Onun öyle bir Kemal Kılıçdaroğlu'nun tarafı olmak, şundan yana olmak gibi bir derdi yoktu. Yani orada sanki Kemal Kılıçdaroğlu'nun girmesini engelleyen kişi gibi görülmesinin aslında kime yaradığı ortada dedi. Kime yaramış dedim? Şimdi düşünün dedi. Çıkıyorsunuz. Biraz önce anlattığım gibi yani Zeydan Karalar'ın anlatıp formüle ettiği gibi kürsüye çıkıyorsunuz. Diyorsunuz ki arkadaşlar bu seçimin ikinci turunda benim kazanmam artık çok mümkün değil Her ne kadar on sekiz oy farkı olsa da ama Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanına buradan altı yüz oyla çıkmak, yedi yüz oyla çıkmak yakışmaz. Ben adaylıktan çekiliyorum. Ben dahil Özgür Bey'e ikinci turda destek veriyorum. Cumhuriyet Halk Partisi'ne yakışır bir şekilde bu salondan birlik ve içinde ayrılıyoruz. Ayrılacağız deyip Özgür Özel'in elini kaldırsaydı ne olurdu dedi. Düşündüm. Dedim ki Kılıçdaroğlu'na yakışan bir şey olurdu. Bizim bugüne kadar tanıdığımız işte o gençlerin de bir biçimde kendi demokrat amca, dede bu tür lakaplar taktığı Kılıçdaroğlu'na yakışır bir şeydi. Ama bir şey daha var dedi. Nedir o dedim. Kılıçdaroğlu potansiyel olarak liderlik özelliğini devam ettirir dedi. Yanisi, Kılıçdaroğlu'na bu kadar kötü muamele yapamazlardı. Peki dedim bu böyle olunca ne oldu? Kılıçdaroğlu artık siyaseten ayıplanan yaşı gereği bunca yıldır CHP'nin başında yaptığı bu kadar iş gereği kendisinden beklenen olgunluğu gösterememiş. Bir iki kişinin karşı çıkmasına hatta yüksek sesle konuşmasını direnemeyip basit bir görüntü verdiler. Bu pasif görüntüde Kılıçdaroğlu'nun bundan sonrası için ona olumsuz bir imaj çizmek amacını taşıyordu dedi. Yani o zaman düşündüm evet ben de olsam siyasi rakibi böyle zor durumda bırakmak için böyle bir atraksiyon yapabilirim. Ben hiç İmam Bakır şeyini bilmiyordum. Yani İstanbul Kongresi'ndeki tavrını Ekrem Bey'e yakınlığını Gökhan Bey'e yakınlığını bilmiyordum. Ama CHP'liler bunu gayet yakından biliyorlar. Yani İmam Bakır öyle söylendiği gibi Kemal Kılıçdaroğlu'nun hemen dibindeki adam değilmiş maalesef. Böylelikle bir taşla iki kuş vurulmuş olmuş."
Gazeteci Ahmet Nesin, "Üç kuş. Bin iki yüz, bin üç yüz oy alabilecek olan Özgür Özel de partide yeni bir tek adam, önemli adam deme şansını kaybetti sekiz yüz oyla. Çünkü beş yüz elli oy az bir oy değil karşınızda" dedi.
Bunun üzerine Serdar Öztürk, "Bir de şunu aslında vurguladılar. Eğer Kemal Bey çıkıp böyle bir konuşmayı yapsaydı ertesi gün parti meclisi seçimlerinin sonuçları böyle olmazdı. Yani Kemal Bey'e duygusal olarak hala bağlı olanlar böyle birdenbire karşı tarafa geçip istisnasız. Belki parti meclisi listesinde. O parti meclisi listesinde bu kadar ağırlık çıkmazdı. Yine Kemal Bey parti meclisinde belirli sayıda kendi arkadaşını yerleştirme şansı bulurdu. Böyle yaptırarak Kemal Bey'in ve de o grubun ertesi günkü parti meclisinden tamamen silinmesini sağladılar. Böyle aktarıldı bana. Bu da dördüncü tabii bir taşla dördüncü kuş aslında. "Özgür Özel esasında bu sistemle azınlıkta kaldı"
Parti içinde kilit rol oynayan isimlerin iktidar olamasa da iktidarı parti içinde tuttuğunu söyleyen Ahmet Nesin, "Evet yani şu anda bana gelen rakam Ekrem İmamoğlu grubunun yirmi altı şeyi, Oğuz Kaan Salıcı'yı ben sana söylemiştim. Programda da söyledim mi? Bilmiyorum ama özel konuşmamızda. On kişi sokar ya da yazışmamızda. On kişi sokar. Demiştim ve kilit olur orada. Yani Özgür Özel Grubu İmamoğlu grubu on kişi alınacak kararlarda beraberlik durumunda kilit olacak bir şey ve bu sol gruplar sol klik diyeyim herkesin dediği gibi fraksiyonlar CHP içerisinde her zaman bu rolü oynadılar esasında. Daha eskilere Süleyman Gençlere, Kemal Anadolu, Ertuğrul Günay dönemlerine baktığımızda hep bu rolü oynadılar. Yani hiçbir zaman parti içinde iktidar olmadılar ama iktidarı parti içindeki ana muhalefeti her zaman böyle avuçlarında da tuttular. Yani o yüzden önemli. Şimdi dokuz kişi oradan. Yirmi altı kişi oradan. Seninle konuştuğumuzda beş kişide adını sen söylersen söyle ben adını senden duydum. Başka birisinin Kemal Kılıçdaroğlu ekibinden soktuğu bir beş kişi var. Özgür Özel esasında bu sistemle azınlıkta kaldı. Kılıçdaroğlu adaylığını koymasaydı ikinci tura O yirmi altı yer değiştirebilirdi." dedi."CHP'de İstanbul'un ciddi bir ağırlığı var"
CHP Parti meclisini tartışan gazeteciler, İstanbul'un ağırlığına vurgu yaptı. Gazeteci Serdar Öztürk, "İstanbul'un ciddi bir ağırlığı var. Ama İstanbul'dan seçilenler için de sosyal medyada yayılıyor şimdi çok miktarda kim kimdir diye. Orada da ilginç bir durum söz konusu onların bir kısmı belediye çalışanı. Belediye çalışanları da var. Ama diğer tarafta benim için önemli olduğunu düşündüğüm iki ayrı grup daha var. Biz İstanbul'u tek parça olarak kabul ediyoruz ve düşünüyoruz. Öyle değil. Bana gece 11'den sonra ikinci bir anahtar liste geldiği çıkmıştı. Bir türlü o listeye ulaşamamıştım. O liste aslında İstanbul'un kendi çatışması nedeniyle Erdoğan Toprak tarafından oluşturulan bir liste imiş. Erdoğan Toprak o liste sayesinde 9 kişiyi ekstradan 9 kişiyi parti meclisine almış. Bir de eski SHP kökenliler Murat Karayalçın ve Fikri Sağlar üzerinden 6 kişilik parti meclisine üye girmiş. 15 kişi oradan rahatlık var. O yüzden bundan sonrasıyla ilgili ne olacağı konusunda henüz bir bence bir netlik yok. Ama orada önemli olan şu bence. CHP'nin tamam bu kurultayı bitti ama tartışma bitmedi. CHP'de Kasım ayının sonuna doğru 25-26 Kasım'da bir tüzük kurultayı yapılacak. Aslında hem Özgür Özel hem Ekrem İmamoğlu hem de CHP'nin bundan sonrasına dair nasıl konumlanacağına dair en önemli kırılma noktalarından biri bana göre. Daha önce parti meclisinin aldığı karar üzerine 25-26 Kasım'da tüzük kurultayı yapılacak. Şimdi biz tüzük değişikliklerinin neredeyse partinin tamamına il ilçelerine gönderildiğini bunlardan görüş istendiğini birkaç aydır tüzük değişikliğine çalışıldığını biliyoruz. Çok önemli gördüğüm iki madde var. Bunlardan biri ön seçim."Genel başkanlık yarışında Cumhuriyet Halk Partisi aslında kendi içinde bölündü"
Kurultayda CHP'nin kendi içinde bölündüğü iddialarını tartışan gazetecilerden Ahmet Nesin, "Ekrem İmamoğlu'nun listesinde ama Özgür Özel'in listesinde parti meclisine giren insanlar var. Ve biz bunların bir kaç tanesinin sol gruptan girse kimsenin hayır demeyeceğini, kimsenin şaşırmayacağını onların da itiraz etmeyeceğini biliyorum. Böyle birkaç isim var. O yüzden o listelerin dışındaki birkaç kişi her an alınacak kararlarda Ekrem İmamoğlu'nu da Özgür Özel'i de kontrepiye de bırakacak tavır alabilirler." dedi.
Nesin'e cevap veren Serdar Öztürk dikkat çeken iki isimden birinin Orhan Sarıbal diğerinin ise Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz olduğuna dikkat çekerek CHP'deki yerel seçim öncesi pazarlıklara dikkat çekerek şöyle dedi:
"Söylenenler arasında iki isim var. Bunlaran birisi Orhan Sarıbal birisi Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz. Hatta konuştuğum yetkili söyledi. Özellikle Deniz beye dikkat edin dedi. CHP'nin önümüzdeki parlayacak isimlerinden biridir dedi. Siyasetin daha önce konuştuğumuz finansmanı konusu aslında CHP kurultayında da önemli tartışmalara neden oldu. Belki sıradan vatandaşların çok fazla ilgilenmediği ama CHP'li kamuoyunun sıkça tartıştığı bir sorun haline geldi. Önümüzdeki dönemde bunun büyüyerek gideceğini düşünüyorum. Kara para sarmalı yada para sarmalı CHP'nin bu kurultayında da en çok konuşulan konuların başında geliyordu. CHP gibi politik bir zemini olduğunu düşündüğüm partide en azından bu tür işlerin olmaması gerektiğini düşünüyordum. Şimdi sırası değil diye söylemiyorum uzunca bir konu ama bu konudaki duyduklarım ve tartışmaları da anlatırım. Problem şurada aslında CHP'nin bütün bu parti meclisinin tek bir özelliği var. Önümüzdeki Mart ayında yapılacak yerel seçimlerde büyükşehir, ilçe belediyesi, belediye meclisleri ve il genel meclisi üyelerini belirleyecek olması. Orada da mutlak bir çoğunluk gerekiyor. Bu sayı şu andaki parti meclisinin rakamı 60 olduğu için 31 kişiyi bulmanız gerekiyor. Birisini belediye başkanı, meclis üyesi, il genel meclis üyesi seçmeniz için. O rakamı bulabilmek için eğer ön seçim yaparsanız problem yok. Oradan kim çıkmışsa onun adı parti meclisinde sadece onaylanmakla kalıyor. Hakim huzurunda yapılan ön seçim sonucu geçerli. Onun dışında temayül, anketlere bakacağız, bir kısım anket, partide oluşturacağımız kurulların bir takım mülakat sonucu vereceği puanlarla parti meclisi karar verecek derseniz o iş tamamen rakama kalıyor. Salt çoğunluk denilen yarıdan bir fazla çoğunluk kimdeyse onun adayı seçilecek. O adayın CHP adına o şehrin belediyesini, meclisinde iyi görev yapacağını söylemek mümkün değim. Çünkü partililer tarafından seçilmiş olmayacak. Yukarıda seçilmiş bir grup insanın belirlediği olacak. O yüzden 25-26 Kasım'daki tüzük kurultayının önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü eğer tüzük kurultayından CHP'de bundan sonra bütün bu tür adaylıklar ön seçimle belirlenecek hem de üyelerin katılacağı o değişiklik de önemli. Şimdiye kadar delegelerin katılımıyla yapılıyordu. Bu şekilde derseniz CHP parti meclisini sadece bir onay makamına çevirirsiniz. Bu yeni seçilen parti meclis üyeleri bunu kabul eder mi? Çünkü sonuçta tüzük değişikliği parti meclisinden kabul edilip gidecek kurultayda görüşülecek kurultayın onayına sunulacak. Önümüzdeki günlerde Özgür Özel'in yaşayacağı en büyük sıkıntı bu olacak. Hangisinin nasıl yazılacağı, ne olacağı, üzerinde nasıl pazarlıklar yapılacağı önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak. Biz işte aslında parti meclisinde kimin ne ağırlıkta olduğunu, gerçekten doğru olup olmadığını burada bir check etme şansınız olacak. Bakacağız orada sağlayacağız. Eğer CHP'nin tüzüğünün daha demokratik hale gelmesi için çaba harcayacaklarsa üyelerin katılımıyla yapılacak ön seçimin tartışılan maddelerin içerisinde parti meclisinin 100 kişiye çıkartılması kimi il başkanlarının bir takım başarı kriterleri sonucu otomatik olarak parti meclisi üyesi olması konusunda kamuoyunda tartışılan ve belli olgunluğa gelmiş bulunan bir tüzük var. Şimdi bu tüzük kurultayında hiçbir şey çıkmazsa CHP 60 kişiye teslim demektir. Bunlar İstanbu Büyükşehir Belediye Başkanını da ilçelerini de yada Türkiye'deki bütün büyükşehir belediye başkanlarını ilçe belediye başkanlarını, belediye ve il genel meclis üyelerini belirleyecekler. Bu da o altmış kişiye ciddi bir sorumluluk. Ama onun şeyinde ciddi tartışmalar yaratır. Yani bu meclis şey gibi değil. Milletvekili sıralaması gibi değil. Sonuçta milletvekilliğinde altı yüz kişiyi meclis için milletvekili sıralaması yapıyorsunuz. Her ilin kendi özelliğine göre. Ama burada belde belediyeleri var, ilçe belediyeleri var. İl belediyeleri, büyükşehir belediyeleri, il genel meclisleri, rakam milletvekili seçimindeki rakamın katbekat üstünde Burada çok ciddi tartışmalar olacak. Bir ikincisi şimdi bu kurultaya giderken eskiden bir de encümen vardı değil mi? Hayır. Belediye meclisi vardı. Bir de ne vardı? Encümen'i belediye meclisinin içinden seçiliyor Yani o yerel seçimlerde onun için oy kullanmıyoruz. Ciddi sayıda rakam demek. Şimdi bunu belirleyecek olanın parti meclisi olması ciddi pazarlıklar demek. Bu ciddi pazarlıkların da ciddi siyasi kutuplaşmaya varması demek. Şimdi bunu şunun için söylüyorum. Bir kısım bu Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel arasındaki genel başkanlık yarışında Cumhuriyet Halk Partisi aslında kendi içinde bölündü. Yani bakmayın şimdi birlik beraberlik hepimiz kardeşiz falan dediklerinden sonuçta herkesin kendi bir siyasi kutbu oluştu. Bu siyasi kutup etkili olacak mı olmayacak mı? Çünkü biz değişim diye yola çıkıldığını ama bu değişimin sadece şu anda Kılıçdaroğlu'nun değişimi olarak kaldığını, onun ötesinde Özgür Özel'in arkasında özellikle Kılıçdaroğlu'nun son on beş yılına Özgür Özel de dahil buna dahil Kılıçdaroğlu'na çok yakında bulunan işte parti meclisinde merkez karar yönetim kurulunda ve doğal olarak genel başkan yardımcılığı görevlerinde bulunan pek çok ismin aslında Özgür Özel'in arkasında durduğunu bu süreçte. Ama hiçbir nasıl söylerler? Hiçbir yere aday değiliz diyerek sanki kendilerinin de değişime destek verdiği izlenimini verdiklerini düşünüyorum ama hiç öyle değil. Kurultay salonunda, televizyon ekranlarında gördük. Veli Ağbaba bu işin organizatörüydü. Ve aynı şekilde Seyit Torun bu işin organizatörüydü. Şimdi bu isimler bir defa Özgür Özel'i rahat bırakacak mı? Bence birinci soru bu. Yani Özgür Özel bağımsız. Evet gerçekten seçildiği Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanlığına bütün bunlardan bağımsız seçmenin ve parti örgütlerinin taleplerini dinleyerek mi yönetecek? Özgür Özel seçildi ama herkes biliyor ki Özgür Özel'i seçen irade Ekrem İmamoğlu'nun ortaya koyduğu siyasi irade. Yani. Özgür Özel'in yanında Ekrem İmamoğlu gibi biri olmasaydı Özgür Özel'in seçilme şansı yoktu. Şimdi ben burada bir parantez açıp bunun dışında bir konu söylemek istiyorum. Özgür Özel aşağı yukarı Temmuz ayından bu yana yani ben genel başkan adayı olabilirim dediğinden bu yana Cumhuriyet Halk Partisi genel merkeziyle pek ilgi yok. Ama genel başkanlık yarışını sürdürebilmek için büroya ihtiyacı vardı. Çok da doğaldır bu. Şimdi Özgür Özel demin söylediğim gibi partisiyle ve Cumhuriyet Halk Partisi seçmeniyle iyi diyalog kurmak istiyorsa bence ilk yapmak gerektiği biraz sonra anlatacağım şey. Şimdi Özgür Özel Ankara'da Turan Güneş Bulvarı üzerinde sanırım numarası da yüz. Bir bina kiralayıp seçim ofisi olarak kullanıyor. Bu bir binadan söz ediyorum. Dört beş katlı bir bina. Şimdi bu, bu binada aylardır seçim çalışması yapılıyor. Bu binanın tefrişi, bu binanın temizliği, bu binanın masrafı, elektriği, suyu falan. Dedim ki ben Özgür Özel'i Manisa'dan bildiğim için söylüyorum. Özgür benim böyle bir ekonomik gücü yok. Bina kimin acaba? Sordum. Yani bu soruyu ben de sordum. Dediler ki İstanbullu bir iş insanının dediler. Dedim ya İstanbullu iş insanı durup durup yerde gel Özgür Bey benim beş katlı binamı sen kullan ki içi ben dün özellikle Ekrem İmamoğlu'nun kutlaması kutlamak için gitmesi amacıyla çekilen fotoğraflarda baktım. İçi de gayet lüks döşenmiş. Ben bir kat sanıyordum. Sonra araştırdım. Hayır dediler. O bir bina. Bir iş insanı İstanbul'dan durup dururken, Özgür Özel'e ya da CHP'yi çok sevdiği için vermiş olabilir mi? Ben de hani iyi tarafından bakmak için dedim ki yani CHP'lidir. Çok zengindir. Böyle de bir binası boşta duruyordur. Gel buraya. Bu iyi tarafından bakarsanız bu." "Özgür Özel bu soruları yanıtlamadan CHP Genel Merkezinde oturamaz"
Özgür Özel'in Devir teslim öncesinde Temmuz ayından bu yana kullandığı binanın masrafı, kim tarafındna kendilerine ne amaçlı verildiği şeklindeki sorulara açıklık getirmesi greektiğini söyleyen Serdar Öztürk, "Özgür Özel'in şunu açıklaması gerektiğini düşünüyorum ben. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı'na Kemal Kılıçdaroğlu ve devir teslim töreni yapıp genel merkeze geçtiğinde ya da geçtikten sonra ilk yapacağı iş Temmuz ayından bu yana kullandığı bu binanın masrafı nedir? Kim tarafından kendilerine ne amaçla verilmiştir? Bir kira karşılığı da olabilir. Dediğim gibi biraz önce iyimser düşünerek ya kullan benim binamı demiş doğru bu binanın bütün masraflarını kim karşılamıştır? Ve bu bina sahibinin İstanbullu bir iş adamı dendiği için bu soru kafamda canlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Belediyeleri ya da CHP'li belediyelerle bir ticari ilişkisi var mı bence Özgür Özel bütün bu soruları yanıtlamadan o binadan çıkıp Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi'nde oturamaz. Oturmaması gerekir. Çünkü vadettiği yönetim biçimi ya da ülkede kendi seçmeninin dışında vatandaş vadettiği biçim demokrasi ve şeffaflık. Bence öncelikle Özgür Özel'in dediğim gibi bu süreci bütün şeffaflığıyla arkadaşlar biz şunu yaptık. Bu kadar harcadık. Şu, bu kadar bağış yaptı, bu bu kadar hibe verdi, bu araçlarını verdi. Bu bu işi üstlendi gibi çok şeffaf bir biçimde bu süreci açıklamak zorundadır. Değilse bu şaibe bundan sonra Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanlığını yapan çünkü şöyle bir tartışma var. Cumhuriyet Halk Partisi'nin içinde şu anda. Dediğim gibi sıradan insanlar pek bu tartışmanın farkında değil ama partililer şunu tartışıyorlar. Milyon dolar döndü içeride diyorlar." dedi."Türkiye'ye giren kirli para kendisine siyasi bir destek bulmak zorunda"
Halkın kendisinin seçtiği sandığı siyasilerin aslında kara paranın sahipleri tarafından seçildiğinin farkına bile vramadığını ifade eden Serdar Öztürk, "Yani sosyal medyada yazılanların ötesinde benim konuştuğum insanların tanık olduğu olaylar var. Evet. Öyle bir gerçek var. Şimdi biz daha önceki programlarımızda söyledik. Bu kirli para Türkiye'ye giren kirli para. Kendisine bir siyasi destek bulmak zorunda. Şimdi biz işte bir taraftan iktidar milletvekillerini eleştiriyoruz. Gerçi rahmetli oldu. Sizin çok sevdiğiniz eski anayasa profesörü Burhan Kuzu var. Bazı iktidar siyasetçileri hakkında bu iddialar var. Biz de ne diyorduk? Ya bu kirli para geldiği zaman ülkede öyle yapar ki önce siyaseti yani daha doğrusu birlikte siyaseti adaleti ve güvenliği teslim almaya çalışır. Ya da kendisine yakınlaştırmaya çalışır. Çünkü o paranın bir biçimde o ülkede dolaşımını ancak bu üç kurumu etkileyerek başarabilirsiniz. Şimdi kara para gelmiş güvenlik bürokrasisini etkiliyorsa adalet bürokrasisini etkiliyorsa bir de bunlara yön veren, bunlara ya da bunların üzerindeki işte yasamayı Oluşturan siyasi partileri etkiliyorsa artık Türkiye'de halk kendisinin seçtiği sandığı siyasileri aslında bu kara paranın sahipleri tarafından seçildiğinin farkına bile varmaz. Problem burada. Yani ülkeyi bıraktık demokratik olmasından hani onu tartışıyoruz" dedi."Herkesin kendi beşli çetesi var"
Herkesin kendi beşli çetesi olduğunu öne süren Serdar Öztürk, "İşte bu öyle bir hale geliriz ki, öyle bir hale geliriz ki. Demokratik bir cumhuriyeti hukuk devletini de geçtim, kanun devleti bile olamayız. Çünkü bu kadar çok kara paranın dolandığı bir ülkede biraz önce saydığım bu üç temel unsuru etkilediği anda artık o ülkede yapılacak hiçbir şey yoktur. Şimdi birisi çok ağır bir şey söyledi. Aslında seçimi dedi ne Özgür Özel dedi. Ne Ekrem İmamoğlu kazandı. Kim kazandı dedim. Beşli çete kazandı dedi. Ya nasıl olur dedim. Beşli çete kazanır. Canım dedi Türkiye'de bir tek beşli çete Kemal Kılıçdaroğlu'nun ismini saydığı şirketler değil ki. Onun gibi bir sürü beşli çete var. Düşündüm. Evet benim de tanık olduğum gazeteci olarak yazdığım pek çok Cumhuriyet Halk Partili belediyelere yapışmış. Halkın parasını, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin aracılığıyla hortumlayan bir sürü beşli çete var. E o zaman herkesin kendi beşli çetesi var. Tabii şimdi bu yüzden önümüzdeki günlerde eğer bu özellikle de yerel yönetimlerde bizleri yönetecek olan kişilerin belirlenmesi konusunda yetki halka devredilmezse Cumhuriyet Halk Partisi'nde ciddi bir soru işareti olur. Çünkü herkes kendi belediye başkan adayını seçtirebilmek için kesenin ağzını açacak demektir bu. Ben açamayacağım. Benim öyle bir sermayem yok. Siz de açamayacağınıza halkın büyük bir çoğunluğu bunu açamayacağına göre yine müteahhitlerin ya da beşli çetelerin başka başka beşli çetelerin müdahil olduğu seçim süreçleri izleriz. Biz sadece demokrasi oynuyormuş gibi yapıp gidip sandığa oyumuzu veririz. Sanırız ki başımıza bir sosyal demokrat belediye başkanı seçiyoruz. Halbuki bir beşli çetenin tahsildarını seçmiş oluruz." şeklinde konuştu.CHP'deki adaylık ücretini soran Ahmet Nesin, "Biraz bir şey soracağım CHP'de milletvekili adayı olmak için kaç para adayı olmak için kaç para yatırılıyor?" dedi.Nesin'in sorusuna cevap veren Serdar Öztürk, "On ya da yirmiydi tam bilmiyorum. Kadınlar kadınlar yarı yarıya yatırıyordu. Engelliler özürlüler ise para yatırmıyordu bildiğim kadarıyla. Yani aklında kaldığı kadarıyla on da olabilir, yirmi de olabilir. Tam bilmiyorum. Yani ya ona beşli ya beşe şey ona yirmiydi. İki bin yirmi üçte yaptık seçimleri. AKP yirmi bin CHP otuz bin diyor. Ama kadınlar yarısını ediyordu. Otuz günde iyi paraymış. Ben yani hayatta milletvekili adaylığına başvuramadım. Önümüzdeki yüz senede başvuramam yani" şeklinde konuştu."Özgür Özel'in koltuğa oturduğunda bütün şaibeleri ortadan kaldırması lazım"
CHP'nin kurultay sürecinde ofis tutan özgür Özel'in bütün şaibeleri ortadan kaldıran bir açıklama yapması gerektiğini, 25-26 Kasım'daki tüzük kongresine de dikkat çeken Öztürk şöyle devam etti:
"Bence Özgür Özel'in Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olduğunda yapması ilk iş bütün bu şaibeleri ortadan kaldırması için bunları açıklaması, şeffaflık gereği. Yani ben bu seçime bu şartlarda girdim. Bu kadar para harcadım. Harcadığım bu paranın kaynağı budur. Gittiği yerler budur diye böylelikle pazar sabahı döviz büroları açıldı. Otellerin içinde çantalarla insanlar dolaşıyordu. gibi bütün bu dedikoduların, bütün bu söylentilerin ki ben de bir kısmını duyduğum için söylüyorum bunu özellikle. Yani gözüyle görmüş olan bir tane arkadaşın söyledi mesela. Ben kendi gözümle gördüm dedi. Bir il den dedi. Gelen heyetin bütün masraflarını karşılayabilmek için yirmi bin lira civarında para gönderildi dedi. Şimdi bu masum gibi görünüyor. Yani ya ne olacak? İnsanlar oradan gelmişler, etmişler. Siyasi partisiniz siz. Herhalde delegelerinizi kurultaya çağırırken bütün bu masrafları partinin kasasından devletten dünya kadar yardım alıyorsunuz. Vermeniz lazım. Bir de bunun üzerine adaylar böyle paralar veriyorlarsa o iş o iş demokrasiyi de siyasi partileri de ve siyasi partilerin yöneticilerinde yaralar. O yüzden diyorum ki ilk yapacağı iş bütün bunu açıklamasıdır. İkincisi yine söylediğim gibi işte Kemal Kılıçdaroğlu'nun başarısız denilen döneminde onun en yakınında duran genel başkan yardımcılığını yapan, partiyi yöneten, meclisi yöneten, milletvekili listelerini, belediye başkanı listelerini belirleyenlerin hala görüntülerde, fotoğraflarda Özgür Özel'in arkasında dur Olmaları benim kafamda doğrusu soru işareti oluşturuyor. Üçüncüsü söylediğim gibi yine 25-26 Kasım tarihlerinde yapılacak tüzük kurultayında eğer çünkü bu yetkiyi devretmek istemiyorlar. Halka devretmek istemiyor. Yani halk dediğin sonuçta Cumhuriyet Halk Partisi'nin üye üyelerle ön seçim gibi bir şeye dönüştürmek istemeyip ellerinde tutacaklarsa Cumhuriyet Halk Partisi'nde sadece Kemal Kılıçdaroğlu değişmiş, yerine Özgür Özel gelmiş olur. Ama bundan sonra da Cumhuriyet Halk Partisi'ni merkez sağından tam göbeğinde, sosyal Demokrasiden ve soldan asla söz edilemeyecek, sizin dediğiniz her ne kadar üçer beşer kişiler olsa da çok etkili olacaklarını düşünmüyorum. Böyle bir partiye doğru gider. Ve zaten 31 Mart 2024'den sonra da siyasi partiler iki bin yirmi sekize kadar Türkiye'de siyasete ara verecekler. Öyle görünüyor."
"Bir eksik olursa genel başkan tartışılmaya başlanır"
On üç büyükşehir belediyesinden kaçının kaybedilmesi halinde genel başkanın tartışılmaya başlanacağı sorusunu yönelten Ahmet Nesin'e cevap veren Serdar Öztürk şöyle devam etti:
"Ben kaç tane diye bakmıyorum. Mevcut olandan bir tane eksik kazanırsa mağluptur. Bu kadar basittir. Ha mağluptur ayrı ama parti içinde çok fazla tartışılmaz bir ama genel başkan seçildikten sonra biliyorsunuz her şeye bir bahane buluyorsunuz zaten. Türkiye'de kolay. O öyle olmadı da, bu böyle oldu da diye. Bir bahane buluyorsunuz. Genel değişmez bu yüzden. Ama bana göre Türkiye'de şu anda Cumhuriyet Halk Partili kaç tane belediye var ise ondan bir eksik kazanılması durumunda mağluptur. Şu andaki sayıdan bir fazla alması da galiptir. Birinciye geçeyim bu bu sistem içinde belediye başkanları dediğim gibi bu kasımın sonundaki yirmi beş yirmi altı Kasım'daki tüzük kurultayında belediye başkanı belediye meclis üyesi, büyükşehir belediye başkanlığı gibi makamların ki milletvekili de var bunun içine. Nasıl seçileceğine dair yöntem değişmez ise bir kaos olur göre. Bir kaos olur ama şöyle bir kaos olur. İşte demin söylediğime döner. Beşli çetelerin kimleri görmek istediğine bağlı. Yani bu şöyle söylemek istiyorum. Nevşehir Belediyesi için çok tartışma olmayabilir. Ama İstanbul Büyükşehir, İzmir Büyükşehir, Ankara Büyükşehir. Ama şöyle bir sıkıntı var geçen programda söylemiştim. Şimdi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı bu seçime giderken Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanındaydı. Karşıyaka Belediye Başkanı da Özgür Özel'in yanındaydı. Şimdi seçim sonuçlandı bitti. Özge Özel'in yanında İzmir milletvekillerinden de Murat Bakan vardı mesela. Olanlardan biri. Bir de Deniz Yücel eski il başkanı. Şimdi tartışma şu. Yazdığım için söylüyorum bunu yani izleyiciler Karşıyaka Belediyesi'nin arsasını Cengiz İnşaat'a ki Kemal Bey'in beşli çete diye nitelendirdiği Cengiz İnşaat'a satan ya da satılmasına onay veren, kabul eden bununla ilgili işlemleri yaptıran kişi eğer o belediye başkanlığına devam etmek Özge Özel'in yanında durdu. Özgür Özel o zaman Cengiz İnşaat'ı savunan ya da ona kıyak yapan belediye başkanını yeniden aday yapmış olacak."
Ahmet Nesin de, "Bunların anladığı değişim şöyle bir şey değil mi? Kim şu anda belediye başkanı İzmir'de? Tunç Soyer. Tunç Soyer'i yapmayıp başkasını getirince belediye başkanı değiştirmiş olmuyor musun? Bu değişim değil mi?" diye sorunca Serdar Öztürk, "O zaman yirmi 25-26 Kasım'daki tüzük kurultayından hiçbir şey beklemiyoruz demektir" diye karşılık verdi."Eğer bunlar olursa CHP Sadece Kemal Kılıçdaroğlu'nu değiştirmekle kalır"
Herkesin beklediğinin daha demokratik bir CHP olmadığını söyleyen Ahmet Nesin, "Ahmet, "Herkesin beklediği daha demokratik bir CHP falan filan değil değişim. Yani ya seninle olan programda da hala inatla da söylüyorum. Ekrem İmamoğlu değişim adına ne dedi? Ben duymadım. Meral Akşener Ekrem İmamoğlu'nu önemli bir insan olarak addedene kadar Ekrem İmamoğlu değişim dedi mi ben duymadım. Ekrem İmamoğlu çıkış yapana kadar Özgür Özel son şeyde seçim sonrası grup başkan vekililiğini kabul eden birisi yani genel merkezin genel başkanın ikinci adamlığını kabul eden birisi nasıl değişim der? Değişim diyorsa onu niye kabul eder? Efendim ben sizin mantığınızda sizin siyasetinizde yürümek istemiyorum. Ben bu partide değişim istiyorum deyip ayrılması ya da kabul etmemesi gerekir. Ya da Özgür Özel gibi uzun yıllar bu işi yapan bir insanın... Bizim milletvekillerinden sabah haberimiz oldu. Ya yok böyle bir şey ya. Ya bunu kimse sabah haberin olduysa zaten o partiden istifa etmen lazım. Böyle laçka parti olmaz demen lazım" dedi.
İmam Bakır olayının yaşanmaması durumunda ertesi gün Kaan Salıcı'nın listesinin parti meclisinde en az 25 kişiyle temsil edilebileceğini söyleyen Serdar Öztürk de şöyle devam etti:
"Bakın size katılıyorum. Şimdi yani canlı yayın yapmıyoruz ama Bir taraftan interaktif devam ediyor. Yine kurultayda olan bir arkadaşın şöyle diyor. Eğer bu İmam Bakır'ın olayı olmasaydı diyor Kemal Bey bizim söylediğimiz gibi ya da Adana Büyükşehir Belediye anlattığı gibi olsaydı ertesi gün Oğuz, Kaan Salıcı'nın listesi parti meclisinde en az yirmi beş kişiyle temsil edilirdi diyor. Şimdi bu Cumhuriyet Halk Partisi'nin nasıl söyleyeyim? Çünkü yazan kişi şey yani orada bulunan birisi. Onlar biliyorlar. Halkı, halkı kandırmayalım. Onu söylemeye çalışıyorum. Yani Cumhuriyet Halk Partisi'nin delegesi ya da üyesi de olsa bir ön seçimde. Seçilmeyecek olan belediye başkanı, belediye meclis üyesi il genel meclisi üyesi hiçbir anlam ifade etmiyor. Çünkü dediğim gibi sistem öyle bir hale geldi ki herkes kendi adamının ne olursa olsun şimdi diyorlar ki ya önemli bir örnek olduğu için söylüyorum. Televizyon haberlerinde de gördüm. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı elini Kemal Bey kaldırmıştı. Aday diye açıklamıştı. Şimdi Örgür Özel seçildi seçildiğine göre Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı aday değildir o zaman. Kıstas bu mudur. Kıstas buysa bırakalım. Yine söylüyorum, kendim yazdığım için defalarca yazdığım için ve Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı'nın yaptığı işleri ben çok iyi biliyorum Kemal Bey'e, benim yazılarımı götürüp masasına koyduklarını, Kemal Bey'in de bunu şaşkınlıkla okuduğunu biliyorum. Eğer kıstas belediye başkanı şimdi bütün bunlar bilinirken tek kıstas vay efendim Kılıçdaroğlu'nu destekliyordu. O seçilemediğine göre Özge Özel seçildiğine göre öyleyse bundan sonra aday değildire geliyor ise o zaman çok söylenecek şey yok. Baştaki cümleme dönerim o zaman. Sadece Kemal Kılıçdaroğlu'nu değiştirmekle kalır. Değişim. Cumhuriyet Halk Partisi'nin gerçekten orada onun için canla başla çalışanlarından dinlediğim için söylüyorum. Bundan sonra olacaklarını kahin olmadan şöyle anlatayım. Bence Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Özgür Özel devlet aldığı ve parti meclisinin bu hale geldikten sonra Ekrem İmamoğlu'nun Cumhur Halk Partisi Genel Başkanlığı fikri ortadan kalkmıştır.""Özgür Özel, çok iyi bir ikinci adam"
CHP Genel Başkanlığına seçilen Özgür Özel'in çok iyi bir ikinci adam olduğunu söyleyen Ahmet de, "Değişime olasılığı başkanlar içerisinde bir kişiye ses çıkartmam. O da şimdiye kadarki en başarılı parti belediye Eskişehir. O da yaşından dolayı. Affını isterlerse ya da yaşından dolayı. Evet yani bir tek ona ses çıkartmam. Tesadüfen en başarılı başkanlardan biri de kendisi. Ama diğerlerinde ciddi bir gerekçe olmadan yaparlarsa ne olur bilemiyorum. Ve ona rağmen bir de kaybederse iyice beter olur. Bunu neden söylüyorum? Özgür Özel'i neden çabuk yıpranabilme olasılığını söylüyorum. Özgür Özel bu tip partiler için her partide vardır. Çok iyi bir ikinci adam. Çok iyi bir genel sekreter, çok iyi bir sözcü, çok iyi bir işte divan grup başkan vekili başkanın söylemese de olur yani. Nezaketen söyleyemeyeceği şeyleri söyleyebilecek, çıkış yapabilecek. Genel başkan bağırmazken onun bağırabileceği tam böyle bir adam. CHP'de ilginç bak. Yetmişlerde, seksenlerde birinci adam oldukça vardı. Beğenelim, beğenmeyelim. Deniz Baykal, Ali Topuz, Metin Tüzün gibi müthiş bir hitap ustası vardı Metin Tüzün yani. Ciddi bir sesle adam her grup dinliyordu. Sırrı Süreyya'nın mecliste konuşması gibi herkes dinliyor. Şimdi böyle insanlar artık yok gibi geliyor bana yani. Biraz Ali Topuz gibi her grubu kendisine dinletebilen" dedi.İmamoğlu Cumhurbaşkanlığı seçimlerine mi hazırlanıyor?
Gazeteciler Serdar Öztürk ve Ahmet Nesin, kurultaydan sonraki süreçte İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun artık yerel seçimlere hazırlık yapacağını, İstanbul'da başarılı belediye başkanı imajı çizip 2028'deki Cumhurbaşkanlığı adaylığı için çalışmalarını sürdüreceğine dikkat çektiler. Serdar Öztürk, "Bundan sonra nedir? Bundan sonra şu Ekrem İmamoğlu CHP'nin genel başkanı aday değil. Kaybedilse de kazanılsa da aday değil. Yani yerel seçimler. Ekrem İmamoğlu'nun hedefi bundan sonra bana göre iki bin yirmi dörtte yeniden İstanbul'un adayı olup kazanmak. Cumhuriyet Halk Partisi'ni bir kenara bırakmak, onu Özgür Özel'le baş başa bırakmak, örgütün sorunlarıyla meclisteki sorunlarıyla Türkiye'nin sorunlarıyla kendisi İstanbul'da kendisine başarılı belediye başkanlığı imajını çizmek ve iki bin yirmi sekizde Cumhurbaşkanı adayı olmak. Hiç CHP'nin başına geçmeye gerek yok. Çünkü mevcut yasaya göre cumhurbaşkanı adayı olmak için bir partinin genel başkanı olmanız gibi bir şart yok. Öyleyse başarılı bir İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Cumhurbaşkanı olabilir mottosuyla gider. Sadece 2024-2025-2026'da CHP'nin yeniden bir kurultay yapması lazım. İki ya da üç yıl sonra. O iki ya da üç yıl sonraki kurultayda eğer bu yerel seçimlerde ve bu yerel seçimlerden sonraki o kurultaya olan süreçte dediğiniz gibi çok eleştiri almaz ise başarısız sayılmaz ise kredi kullandırılır ise Özgür Özel yeniden genel başkan olarak seçilip devam eder. Değilse vallahi kimse kusuruna bakmasın. Şu anda her şey Ekrem İmamoğlu'nun elinde Özge Özel'i değiştirir. Ahmet, Mehmet birini getirir. İki bin yirmi sekize kadar da o seçimlere kadar da başka bir CHP lideriyle görebiliriz" diye konuştu.CHP'nin artık belediye başkan adaylarını açıklamak zorunda olduğunu ifade eden Ahmet Nesin de "CHP Genel Başkanlığı CHP dışından da muhalefetle beraber değiştirildi diye düşünüyorum. Olmazsa bunu da pazar günü konuşuruz. O zamana kadar bakalım ne olacak zaman kalmadı. Belediye başkanlarını açıklamak zorundalar şimdi. Bunu neden söyledim? Belediye başkanları açıklanırken Meral Akşener de mutlu edilerek yapılacak gibi bir düşünceye sahibim de ondan"