
Her siyasetçi gelecek nesillere bir şeyler bırakmaktan söz eder. Aslında iki dönemi tamamlamış üçüncü dönem belediye başkanlığı yapan biri olarak bir nesil sizinle büyüdü. Görmek istediğiniz Güzelbahçe bu muydu? Nereye vardığınızı düşünüyorsunuz
Yaptığınız yollar bir gün bozuluyor. Yeni yollar yapılıyor. Parklar değiştiriliyor, yeni parklar yapılıyor. Parkların içine oyun grupları koyuyorsunuz. Onun da bir ömrü var. Her şey değişiyor; ama bizim bu dönemde yaptığımız projeler, kalıcı projeler. Bizim Güzelbahçe’ye diktiğimiz ıhlamur, çınar ağaçları yüz yıl yaşayacak. Kültür merkezi yüz yıl yaşayacak. Balıkçılara yaptığımız balıkçı barınağı yüz yıl yaşayacak. Vesile olduğumuz hayır severlerle yaptığımız cem ve kültür evi tarih boyunca yaşayacak. Şunu söyleyebilirim: öngörüp de yapamadıklarımız da var. Gerçekleştiremediğimiz hayallerimiz de oldu. Bu yaşamın içerisindeki bir sürekliliktir. Ama ben Güzelbahçe’ye beklediğim ölçüde bir iz bıraktığımı söyleyebilirim.
Kurumsallaşma konusunda nereye vardığınızı düşünüyorsunuz?
En büyük eksiklerimizden biri oydu. Ben kendimden önceki dönem hakkında bir şey söylemek istemiyorum. O hayatın gerçeklerinde bizden öncekiler onu tercih etmişler. Halk bize şunu söylüyor: Sayısız ihtiyacımız var. Sayısız vizyon da var. Ancak, öncelikleri belirle. Esas benim edindiğim yetki bu. Halk sizi seçince öncelikleri belirleme yetkisi veriyor. Ama belediyemizdeki kurumsallaşma gerçekten gerekliydi. Benim görevi aldığım dönemde özel yetkili savcı, benim on yıllık imar arşiv dosyama el koydu. Daha sonra bunu Büyükşehir Belediyesi’ne de yapmak istediler. Bunlar engellendi. O günkü yapı içerisinde Güzelbahçe Belediyesi’nin yeterli bir hukuk sistemi yoktu. Yeterli memuru yoktu. Uzman kadrosu yoktu. Hatta bu dönem içerisinde müdürlüklere atama yapamamıştım. Benim imar arşiv dosyamı Murat Gök denilen, özel yetkili savcı vefat etti. Sizin arşiviniz yoksa nasıl kurumsallaşacaksınız. Biz bu konuda önlemimizi aldık. Dijital arşiv oluşturduk. Yani tabii ki ben şimdi imar arşiv dosyamı vermem. Kopyasını alabilirler. Savcılık alabilir. Ama artık kaybolma ihtimali yok. Şimdi belediyeye gelseniz, bir araziyle ilgili projenizi raftan değil, tek tuşla bilgisayardan alacaksınız. En basit bir parşömen belgesi dahi bizde arşivlenmiştir. Bir diğer husus da yetki verdiğiniz insanların yetki kullanmasıdır. Kurumsallaşmanın ana kriteri budur. Yetkisini belirlediğiniz insan eğer oraya oturup yetkisini kullanmıyorsa belediyecilik yürümez. Kamu hizmeti böyledir esasında. Herkesin başkana danıştığı bir sistem yürümez. Zaten ülkenin de ana sorunu bu olmuş durumda. Şimdi bizde başkan yardımcılarının, müdürlerin, belediye meclis üyelerinin yetkileri bellidir. Buna göre işlem yaparız, biz. Bir imar affı kanunu çıktı. Güzelbahçe Belediyesi’nin mülkleri var. Bu imar affı dedi ki, eğer buraya kaçak bir yapı dikmişse vatandaş, bu mülkü imar affına dahil ederse vatandaş satın alabilir, dedi. Örneğin Kule Balık Restoran dedi ki, ben işgalciyim. Benim yetkim vardı. ama buna rağmen konuyu belediye meclisine getirdim. Belediye meclisi de işgalci değil, kiracı olduğuna karar verdi. Kurumsallaşma budur. Bunun bir başka örneğini de köy malları konusunda sergiledik.
Güzelbahçe sessiz, havası temiz, konumu itibariyle de tercih edilen bir ilçe. İnsanların çokça araştırdığı ve gelip yerleştiği bir ilçe. Dolayısıyla nüfus olarak da gelecekte daha büyüyecek. Bu gelişimi sırtlayacak bir kadronuz söz konusu mu? Örneğin görevli sosyolog var mı bünyenizde? Turizm hizmeti de sayabileceğimiz danışmanlık hizmeti veren personeliniz var mı?
Öncelikle kentin imar aksıyla ilgili bir açıklama yapayım. Planlamalar şu an itibariyle Büyükşehir Belediyesi’yle Güzelbahçe’nin büyüme aksını Seferihisar aksı olarak görmüş. Biliyorsunuz orada 5 binlik planlar var. Yelki Belediyesi’nin de bize bağlanmasıyla bizim Seferihisar aksı üzerinde büyümemiz öngörülmüş. Bu şekilde de gidiyor. Güzelbahçe’de de şu anda konut yapabileceğiniz yer sayısı az. Ama Yelki’de daha bir miktar genişleme havzası var. Şu anki kadromuz, Güzelbahçe Belediyesi’ne verilen norm kadro şu anda geniş olmasına rağmen kadro eksikliklerimiz var. Bu bütçeyle ilgili bir şey. Güzelbahçe Belediyesi’nin bu yılki ve izleyen üç yıllık bütçelerini hazırlarken bütçelerimiz onaylandı ve her belediye başkanı çıkıp kısa bir teşekkür konuşması yaptı. Bütçeler onaylandığında da belediye meclisleri bir yemeğe davet edilir. Misafirliğe davet edilir. Bazı belediye başkanlarımız teşekkür etti. 40 bin nüfuslu bütçeyle milyona hizmet edeceğim, dedi. Meclisi kalmalı, Çeşme’ye yemeğe davet etti. Herkes çok memnun oldu. Benim bütçem geldiğinde ben de teşekkür ettim. Ama Güzelbahçe için onaylanan bütçe, Güzelbahçe’de 20 ev parası ediyor. Ben bu bütçeyle belediyeyi yönetmeye çalışacağım. Savurgan davranamam. Buyurun, gelin, makamda bir çay içelim, dedim. Evet, kadromuz yetersiz. Bünyemizde bir sosyolog, iki şehir plancısı var. Harita mühendislerimizi mimarlarımız var; ama kadromuz yeterli değil.
Yapmam gerekir, dediğiniz, eksik kaldı dediğiniz bir proje var mı? Bir de pandemi sürecinde projeleriniz ne derecede etkilendi?
Bence bugüne kadar pandemi sürecini yönettik; ama bu dönem bitmedi. Yeniden eskiye dönüş var. Bundan sonraki süreç, bizi çok çok etkileyecek. Umarım tekrar olmaz; ama yeniden nöbetleşe çalışma dönemine dönersek bir çok işimiz aksayacak. Bunun bütçe tarafına bakacak olursak, bu dönem ve geçen sene bize yansıyan tutarları karşılıklı alsanız, hiçbir farkı yok. Üstüne üstlük bizim İller Bankası’ndan gelen pay bizim belediyemizde gelir payımızın yüzde 20’si. Yani bizim gelir bütçemiz ve gider bütçemiz yüzde 95’in üzerinde gerçekleşmiş bir bütçe olmasına rağmen, yüzde 80’ini diğer gelirlerimizden elde ediyoruz. Onun için çok etkileniyoruz. Bizim İller Bankası’ndan gelecek payımız belli. Geçen yıl bu 5 milyon liradır. Bu yıl 6 milyon liradır. Daha fazla değildir. Bundaki kesintiler var. Borçlanma politikalarımız var. Eskiden İller Bankası’ndan, Devlet Malzeme Ofisi’nden aldığım tüm mallar kesintiye tabi tutuluyordu. Şimdi muhabir bankalar aracılığıyla kesiliyor. 2021 yılı için belediyemizin kasasına gelecek tahmini bütçe 37 milyon 500 bin lira. Buradan bize gelecek para 6- 6 buçuk milyon liradır. Geri kalan parayı 30 milyon lirayı biz gelir olarak yazmak zorundayız. Nasıl yazacağız? Emlak vergisi alıp yazacağız. Yapılandırmalar var. Vatandaş ödeyemiyor. Bize çok yansıyor. Bu sürecin kış döneminde artma ihtimali bizi düşündürüyor. Belki artık bir maske sorunu yaşamayacağız. Maske alabileceğiz. Diktirebileceğiz. Ama okullar açılıyor, hepsi bize bakıyor. Camiler bize bakıyor. Dezenfekte edelim diye. Başka bir kurum yok. Bunların hepsi bizim için maliyet. Onun için de yaptığımız tek şey, diğer yatırım kalemlerinde frene basıyoruz.
Planlarınızı ne kadar süre ötelediniz?
Bir kere önümüzü görmek mümkün değil. Büyük yatırımlara giremeyiz. En temel işleri yapmak ve pandemi hizmetlerine odaklanacağız. En değerli olan insan sağlığıdır. Bundan vazgeçemeyiz. Ama açıkçası pandemi belediyeleri en çok yatırım anlamında vurdu. Tabii örneğin Büyükşehir Belediyesi büyük mal varlığıyla büyük kredisiyle yurtiçi ve yurtdışı borçlanmalarıyla yatırımlarını dengeli tutabilir, sürdürebilir. Ama bizim borçlanma kriterimiz belli. Bir yıl önce gerçekleşen bütçenin enflasyondaki rakamın katsayısıyla çarpımının yüzde 10’u kadardır. Bu yüzde 10’a geçmiş borçlanmalar da dahil. Onlar da düşecek yani. Ama bu sorunun sadece benden kaynaklandığını düşünmüyorum. Çünkü, ben Güzelbahçe Belediyesi’ne iş makinası almak için belediye meclisinden iki milyon lira kredi yetkisi aldım. Bakın işçi parası filan ödemeyeceğim. DMO’dan iş makinesi alacağım. Yetki aldım, İller Bankası’na talebimi ilettim. DMO’dan da araştırmalarımı yapmaya başladım. Ama İlle Bankası aradan 8 ay geçmiş olmasına rağmen, borçlanmam uygun, kredim uygun; ama iki milyon lirayı alamıyorum. Partimiz milletvekillerini de AK Parti milletvekillerini de araya koyuyorum, hala daha bu borçlanmayı yapamıyorum. Ben şimdi gideyim herhangi bir bankaya, kendi mal varlığımla iki milyon lira kredi alırım. Ama belediye alamıyor. Demek ki devlet de kamuya kredi vermekte frene basmış durumda. İyi niyetle düşüneyim diyorum. Aklıma başka bir şey getirmiyorum. Ama aksi varsa da ya CHP’ye ya da bana fren koyuyor. Bu para çok küçük para.
CHP’li belediyelerin bu konuda yaşadıkları bazı örnekler var. Adana Büyükşehir Belediyesi buna örnek. Uzun yıllardır, AK Parti’de olan belediyelerdeki en ufak ödemelere şimdi icra gönderildiği yönünde bilgiler var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bir cezalandırma izlenimi var mı sizde de?
Ben kendi açımdan düşünecek olursam, bir belediye başkanı yetkileri doğrultusunda bir belediye meclisinden yetki alır. İkincisi de büyük yatırımlar için bakanlığa gider gerekli raporlarını hazırlar ve daha büyük krediler için başvurur. Ama belediye meclisinin onayladığı ve senin kanunen yetkili olduğun kredinin İller Bankası tarafından karşılanmaması böyle bir fikri doğuruyor. Çünkü belediyeler tek başına İller Bankası’ndan borçlanmayabilirler. Özel bankalara da gidebilirler. Ama biz bir kamu kuruluşuyuz. Bizim üstümüz bakanlık ve bizim için de kurulan bir banka var. Bunun için devlet İller Bankası’nı kurmuş. Biz oradan istiyoruz. Ama biz iş makinesi için iki milyonluk krediyi alamıyorsak ve bu kadar süre içinde de herhangi bir gerekçe bize bildirilmiyorsa, bize bir yazı gelmiyorsa ben bundan bunu anlarım. Bir imar durumu için bile bir ay içinde cevap vermek gerekiyor. Bunu yapmasan bilgi edinme kanununa göre sana dava açılabilir. Kıyı plan onayımızla ilgili de herhangi bir cevap alamıyorum. Ama Go-Kart için hemen onay veriyorsun. Bunu ben değil kamuoyu değerlendirsin.
Son dönemlerde gelen icralar hakkında ne diyorsunuz? Özellikle CHP’li belediyelere yönelik…
Her belediyenin böyle sorunları var. Borçları var. Biz bu süreci sıkıntısız ve uyumlu bir şekilde götürüyoruz. Türkiye’de sadece CHP’li belediye yok. Diğer partilerden de belediye var. Kanun yapıcıların buna en kısa zamanda çözüm bulması gerekir. Borçları erteleme veya mümkünse silme yoluna gidip bu sorunu çözmeli.

Yorumlar
Kalan Karakter: