Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bahçeli'nin çağrısına destek vererek "Hep beraber terörün olmadığı Türkiye'yi inşa edelim istiyoruz" demişti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de, "partisinin terörün bitmesine tam destek vereceğini" söyledi, olası süreç için adresin TBMM olması gerektiğini savunmuştu.
Bahçeli'nin çıkışına en sert tepki İYİ Parti'den geldi.
İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda kürsüden "urgan" fırlattı ve Devlet Bahçeli'ye hitaben "Al şimdi bu ipi başının ucuna as" dedi.
Bahçeli, Erdoğan ile 2007 yılında yaşadığı Öcalan tartışmasında, bir seçim mitinginde kürsüden ip fırlatarak, "Alın şu ipi asın" çağrısı yapmıştı.
Müsavat Dervişoğlu konuşmasında "Bu bir milattır" diyerek "Bu devletin bekasını Devlet Bahçeli'ye karşı savunacak olmak rüyamda bile görebileceğim bir şey değil" dedi.
Dervişoğlu, Bahçeli'nin çıkışının arkasında "anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yeniden aday yapma hesabı" olduğunu da savundu.
İYİ Parti grup toplantısının yapıldığı salonda sıralara, süreçte hayatını kaybedenlerin fotoğrafları da koyuldu.
MHP lideri ne söyledi?
MHP lideri Bahçeli, Öcalan'ın, "örgütü lağvetme ve terörü sonlandırma dirayeti" göstermesi halinde, Umut Hakkı adı verilen yasal düzenlemeden yararlanabileceğini savundu.
Bahçeli, konuşmasında, "DEM'e uzattığı elin günlerdir konuşulup, tartışıldığına" da dikkat çekti.
Açıklamaları nedeniyle "dedikodu borsasının rekor kırdığını" belirten Bahçeli, "Son iki haftadır görüş ve düşüncelerimi berrak ölçüde açıklayıp samimi niyetimi paylaşmış olsam da, birileri yine rahat durmuyor, ısrarla samanlıkta iğne arayışına, karanlıktan aydınlığa taş fırlatmaya kalkışıyor" dedi.
"Türkiye'nin sorunu Kürtler değil, terör örgütü" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tek tek Kürt kardeşlerimin sorununu çözmek elbette mecburidir ama kolektif kimlik ve etnik temelde bir çözüme atıf yapmak vahim bir tehlikedir...Meselenin can alıcı noktası şudur. Terör örgütünün taleplerini kabul etmek tehdide boyun eğmek demektir. Terörün belini kırmak her şart ve durumda görevimizdir."
Bahçeli, PKK için tek çıkışın, "eylemlerine ön şartsız son vermesi, dağdan inip, silahlarını devlete teslim etmesi ve Türk adaletinin vereceği hükme razı olarak cezasını çekmesi olduğunu" ifade etti.
Çözüm adresinin TBMM olduğunu vurgulayan Bahçeli, "...elimizi taşın altına koymaya, gövdemizi koymaya varız ve buradayız" dedi:
"Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın. Bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız. Vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız.
Erdoğan'dan 'Tarihi fırsat penceresi' ifadesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Bahçeli'nin çağrısı için 'tarihi fırsat penceresi' ifadesini kullandı.
Erdoğan, "Türkiye'nin geleceğinde teröre yer olmadığını herkesin idrak etmesini bekliyoruz. Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz. Hep beraber terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye'yi inşa edelim istiyoruz" dedi.
DEM Parti: 'İnisiyatif almaya hazırız, tecrit kaldırılsın'
Bahçeli'nin çağrısının ardından DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu olağanüstü toplandı
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Bahçeli'nin çağrısına partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda yanıt verdi.
Hatimoğulları, "Kürt sorununun çözüm yolu bellidir. Orta Doğu ve Türkiye'de barışın muhatabı İmralı'da ağır tecrit altında bulunan sayın Abdullah Öcalan'dır. Çözümün yolu TBMM'dir. Biz inisiyatif almaya hazırız. Bir başlangıç olarak tecrit kaldırılsın" dedi.
Öcalan'a yönelik tecridin 44 aydır sürdüğünü, bu tecridin kaldırılması için yıllardır mücadele ettiklerini belirten Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bırakın tecrit kalksın, sayın Öcalan fiziki olarak çıksın konuşsun. 'Ne diyeceğini hepimiz görelim' dedik geçen hafta, bu hafta da yineliyoruz. Vakit kaybedilmeden adım atılsın.
"Bugünden sonra hangi bedel ödenmesi gerekiyorsa onurlu bir barış için üzerimize düşeni yapmaya söz veriyoruz. Bu ülkeye onurlu bir barış gelecek. Halaylar çekecek, horonlar tepeceğiz, o günler yakın."
"Terörün bitmesine tam destek vereceğiz"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda Bahçeli'nin çağrısına değindi.
Özel, "Türkiye'de bir daha şehit gelmeyecekse, bir daha kan akmayacaksa, bir daha anaların gözünden yaş gelmeyecekse, askere silah doğrulmayacaksa, bunun için söylenen her söze CHP olarak kıymet veriyoruz. Biz CHP olarak terörün bitmesine tam destek vereceğiz."
Konuşmasında "Devlet Bey çok sık döner. Devlet Bey'in açıklaması Meclis'i dışlamaktadır" diyen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne yapılacaksa TBMM'de yapılmalıdır. Tam bir toplumsal mutabakat olmadan sonuç olmayacak. Bu iş çözülecekse bütün partilerinin içinde olduğu bir masada konuşulmalı. Bu plan Türkiye'nin sorunu çözmek yerine Recep Tayyip Erdoğan'ın planını çözmek gibi görünüyor ve bu yüzden kötü kokuyor.
"Kürtlerin Anayasa'ya uygun sorunlarını çözmeden bir kişiye uygun çözümle bu sorunu çözemezsiniz. 86 milyonu barıştırmak için atılacak her adımı önemsiyoruz."
Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Devlet Bahçeli’nin teklifini, terörle mücadeleye "ağır bir darbe" olarak değerlendirdi ve "Böyle bir şey teklif değil, tahayyül dahi edilemez" dedi.
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Serkan Ramanlı ise "Toplumsal barışa hizmet edecek her türlü adıma HÜDA PAR olarak destek veririz" dedi.
Umut hakkı nedir?
MHP lideri Bahçeli'nin Öcalan için gündeme getirdiği umut hakkı, ömür boyu hapis cezası alan hükümlülerin yeniden özgürlüğe kavuşmasının yolunu açan bir infaz sistemi.
Eski Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) yer alan idam cezasının mevcut TCK'daki karşılığı ağırlaştırılmış müebbet, yani ömür boyu hapis cezası. Bu cezaların istisnası yok.
Ancak umut hakkı, bu ömür boyu hapis cezasına karşılık hükümlünün belli bir süreden sonra toplumla yeniden buluşmasını sağlamak için öne çıkan bir hak.
Bu hak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan bir mahkûmun belirli bir süre sonra cezasının yeniden gözden geçirilmesine ve rehabilitasyon sürecine tabi tutulma şansını içeriyor.
Umut hakkı, ceza hukukunda, hapis cezasına mahkûm edilen bireylerin belirli süreler boyunca gösterdikleri iyi hal ve davranışları göz önünde bulundurularak, kanunla belirlenmiş şartlar dahilinde koşullu salıverilme olasılıklarının değerlendirilmesini kapsıyor.
Bu hak her mahkûm için geçerli değil, özellikle belirli koşulları sağlayan mahkûmlar için geçerli.
Umut hakkı, öngörülebilir bir infaz biçimi getirerek kişinin yeniden özgürlüğüne kavuşma umudunu korumasını sağlıyor.
AİHM'in 'umut hakkı' değerlendirmesi
Abdullah Öcalan’ın avukatları 2003'te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurarak ömür boyu hapis cezasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) işkence ve diğer kötü muameleyi yasaklayan 3. Maddesi'ne aykırı olduğunu savunmuştu.
AİHM, 18 Mart 2014’te verdiği kararla Öcalan’ın şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmesini umut hakkı bağlamında değerlendirerek AİHS’ye aykırı bulmuştu. Bu karar, umut hakkı özelinde Türkiye aleyhine verilmiş ilk karardı.
Aynı doğrultuda yapılan başvurular üzerine Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan için de AİHM tarafından ihlal kararı verilmiş ancak kesinleşen ilk karar olan Öcalan kararının üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen Türkiye tarafından söz konusu ihlalleri ortadan kaldırmaya dönük herhangi bir düzenleme yapılmamıştı.
Bunun üzerine AİHM kararlarının yerine getirilip getirilmediğini denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ilgili “umut hakkını” doğuracak yasal düzenlemeler ve uygulama değişikliklerinin sağlanması için Türkiye’ye yönelik denetim sürecini başlatmıştı.