CHP İzmir Kadın Kolları Başkanı Nurhan Yanya, panelin açılış konuşmasında tarihte kadının haklarını elde etmesinin kolay olmadığını anlattı. Yanya, Türkiye'de artan kadın cinayetlerine dikkat çekti ve hakikmelir kravatlı, iyi görünümlü kişilerin bu hallerini tahrik indirimi saymasını eleştirdi. Yanya "Yaşama hakkımıza müdahalenin bu kadar çok olduğu zamanlar var mıydı? Fiziksel şiddetteki artıştan dolayı sözel şiddet, ekononomik şiddet, psikolojik şiddet konularında konuşmaya sıra gelmemeye başladı. Dünyadaki 140 kusur ülke arasında kadına şiddette 130. sıradayız. Mali gibi son 20'de yer alanlardan biriyiz. CHP iktidarında şiddet ve ayrımcılık konusunda eğitim verilecek. Yeterli miktarda konuyla ilgili ödenek aktarılacak. Mağdurlara meslek beceri kursları, çocuklarının okul ve kreş ihtiyaçlarının karşılanmasında destek sağlanacak." diye konuştu.
CHP İzmir İl Başkanı Bedri Serter ise yaptığı açılış konuşmasında kadına şiddetin öylesine artmasından dolayı sorumlu bir eş ve kız çocuğu babası olarak ne zaman bir şiddet haberi duysa erkekliğinden utanır hale geldiğini söyledi. Serter, "Bunlar insan mı diye düşünüyorum. Toplum psikolojine, eitime bağlı yönleri vardır. Bunu panelistlerimiz açıklayacaklardır." dedi. Büyük Atatürk'ün kadına bakışına Türkiye'nin örnek alması gerektiğinin altını çizen Serter, " Atatürk, (ey kahraman türk kadını yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükseltmeye layıksın) demiş, kadının hırsının, emeğinin olmayacağı bir toplumda başarının gelmeyeceğini belirtmiştir.
Yine güçlü bir millet olmanın yolunun kadınları her konuda yükseltmekten geçtiğini, ilim ve fen sahibi olacaklarını, erkeklerin geçtiği tüm basamakları geçeceğini dile getirmiştir. Alkışlıyor ama O'nu anlamıyoruz. Anlasaydık toplanmak zorunda kalmayacaktık. İzmir'de açıklanan şiddet rakamları ürkütücü boyutlarda. 2014'te yurt genelinde 12 bin 946 vakadan Bin 213 vaka İzmir'de yaşanmış en fazla. Ortaya çıkan bu manzara da İzmir'e hiç yakışmıyor. Çocukken şiddete maruz kalmış erkeklerin bunu büyüdüklerinde kadına uyguladıkları uzmanlarca dile getiriliyor. 2015 ilk 10 ayında 236 kadın öldürmüş 112 tecavüz etmiş. 179 kadına taciz uygulanmış. Bunlar sadece basına yansıyanlar. Bu rakamların oluşmasını sağlayan, gereken önlemleri almayan her kimse kınıyor ve lanetliyorum. Yasalar sertleşmedikçe, toplumun geleneksel bakışı, daha çocuk yaşta erkektir yapar anlayışı değişmedikçe kadına şiddet önlenemez. Siz kadınlardan da bir ricam var. Erkek çocuklarına ayrıcalık fazla tanımayalım. Şiddet ve kavganın her türlü zayfılık olduğunu belirtelim. Şiddeti önlemek içinde en büyük görevlerden biri de siz kadınlara düşmektedir . Şiddetin bahanesi gerekçesi olamaz. Şiddete bahane olarak gelenek gösteriliyorsa tanımıyormu, töreler gösteriliyorsa tanımıyorum, erkeklik gösteriliyorsa yerin dibine batsın diyorum. Şiddet nedeniyle hayatını kaybeden tüm kadınlarımızı koruyamadığımız için canı gönülden hepinizden özür diliyorum" ifadelerini kullandı.
Daha sonra panele geçildi. Panelde Avukat ve Toplumsal Cinsiyet Dayanışma Grubu Başkanı Birgül Değirmenci verilen mücadelelerde ciddi anlamda bedeller ödeyerek 21. yüzyıla gelen kadının hala şiddetle uğraştığını, kadınlar olarak istedikleri düzeyde karar yetki organlarında, ekonomide, yönetimde yer almadıklarını, toplumsal cinsiyet eşitlik kavramında oldukça gerilerde bulunduğumuzu dile getirdi. Cinsel tacize uğrayan kadınlarımızın hakim önünde tekrar mağdur olabildiğini, kadının ruhsal, psikolojik durumu, gördüğü zarar düşünülmeden bekaret kontrolünün gündeme geldiğini, tahrik indirimi denilen belirli koşullarda indirimlerin sözkonusu olduğunu dile getiren Değirmenci şöyle dedi: "Bu sahada çalışan indirimlerin örf ve adetlerden arındırılması ve verilmesi gereken ceza neyse verilmesi gerekir. Indirimlerle haksızlıkların ortadan kaldırılması söz konus uolamaz. Türk Ceza Kanunu (TCK)'da iffetli iffetsiz ayrımı yapılmamalı. (Sende o saatlerde oraya gitmeseydin, o kıyafeti giymeseydin, o sözü söylemeseydin eşin sana dayak atmazdı.) deniliyor. Ölüm olayı gerçekleştiği zaman suçlu kişi (ben dedim şunu yap yapmadı; onuruma dokundu, vurdum, öldü diyor. Yapılan bir anket çalışmasında pişmanmısınız sorusuna (Hayır değilim, yine olsa aynısını yaparım.) deniyor. Bilinç olayınıda değiştirip dönüştürmek gerekir. Hadım edilsin, şu gelsin, bu gelsin. Bu değil. Bu toplumsal bir olay, topyekün bir mücadelenin ve bilinç değişimi olması gerekir." ifadelerini kullandı. Değirmenci 6284 sayılı yasanın şeterli bir yasa olduğunu ancak altyapısının oluşturulması gerektiğini, örneğin yeterli sığınma evi sağlanamadığını, yine yeterli sayıda rehabilitasyon ve iş edindirme merkezi bulunmadığını kaydederek "Ayakları havada duruyor kanunların. Ciddi altyapılar oluşturulması gerekir. Evin reisi erkek olarak kabul eden mahkemeler var. Baştan dedikki çocukları yetiştirirken daha iyi bir hassasiyet gerektiriyor. Ataerkil içselleştirmişiz. Oğlumuza ayrı kızımıza ayrı davranıyoruz. Ahlak adı altında koruma güdüsü altında yönlendiriyoruz. Sistemsel bir sorun."
Izmir'deki şiddet olaylarında en fazla yaşanan il olmasının kadın duyarlılığın, kadın bakış açısının artmasından kaynaklandığını anlatan Değirmenci, "İzmir'de şiddet artmadı. Görünür olmaya başladı. Kadınlarımız hakkını armaak için mahkemelere gidiyor. Biz türk kadın örnekleri, kadın bilinci içinde yapıyoruz. Izmir'den fazla olması artı puan olarak değerlendirilmeli. Şiddet verileri doğru değildir. Ensest olayları almış başını gidiyor. Konuyla ilgili bir suç düzenlenmiş değildir." ifadelerini kullandı.
Ekonomi Üniversitesi Uluslarararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Itır Bağdadi ise feminist olduğunu belirterek başladığı konuşmasında apolitik olduğunu, . AKP'de de MHP'de de duruşunun değişmediğini anlatarak, bütün siyasi partilerde kadınların öncelikle üst sıralarda yer almak için mücadele etmesi gerektiğini dile getirdi. Bağdadi, "Türk kültüründe yaşamak demek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini sabah uyandıınız andan itibaren yaşamak demek. Kadınlar birlikte hareket etse çok güzel şeyler sunabilirler. Feminist hareket bölünmüş durumda. Kadınlar kadınlara karşı faaliyetlerde bulunuyorlar. Şiddet tanımımızı değiştirmemiz gerekiyor. Dünyada kadına şiddet konusunda en katı yasaları sahip ülkelerden biri Türkiye. Yasa var. Neden uygulanmıyor. Fiziksel değil, şidetin tanımı çok değişti. Toplumsal çinsiyet, eşitsizlikler ele alınmalı. Toplumun pek çok şeklini, örneğin eğitim materyalini, kitapları değiştirmek gerekiyor. Kitapta anne sürekli yemek yapıyorsa baba gazete okuyorsa ders kitapları değişmek zorunda. Medyada imaj var. Bize medya bunları dayatıyor evlilik programları topluma zarar veriyor. Cinsel kimliğiniz belirli. O kimlikler içinde oturmanıza kalkmanıza bakıyorlar. Graham medya ve eğitim beyninizi yıkar o sisteme karşı çıkmazsınız diyor. Gerçek şidet bize verilen mesajların içinde. Sizler o mesajları çözmek zorundasınız. Ekonomide kadınlar katkıda bulunduğu taktirde daha çabuk büyüyen. Ekonomiye katılım yüzde 30, yüzde 22. kadınlar çalıştırılmıyor bu ülkede. Kocasından izin almadan evinden çıkamayan, ailesini göremeyen çalışamayan kadınlar var. Şiddet zaten başka. Ekonomiden tecavüze uğrayan kadılar, ekonomiye dönemiyorlar. Hepimiz duyarsızlığımızla, bana dokunmayan yılanbin yaşasın diyerek sorun daha da büyütüyoruz" şeklinde konuştu.
Az sayıda izleyicinin takip ettiği panele CHP İzmir İl Başkanı Serter'in yanısıra eşi Huriye Serter, İl Başkan yardımcısı Banu Özdemir, İl Yönetim Kurulu Üyesi Bahar Gürsel, CHP İzmir milletvekili adayı Ali Kemal Elitaş, CHP PM eski üyesi Nazik Işık, CHP İzmir Kadın Kolları Başkanı Nurhan Yanya da izledi.
Yorumlar
Kalan Karakter: