Yalçın, 2016 yılında yaşanan atamayı hatırlatarak, “2016 yılında yapıldığı gibi, yine bir gece yarısı tepeden inme bir şekilde üniversitemize yapılan yeni bir ‘rektör’ atamasıyla karşı karşıyayız. Üniversitemizde yerini yıllardır koruyan demokrasi anlayışı ile 2016 yılına kadar seçimler neticesinde belirlenen rektörlerimizin yerine; 2016’dan sonra anti-demokratik bir şekilde tek elden kayyumlar atanmaya başlanmıştır. Üstelik Boğaziçi Üniversitesi’ne 1980’lerin askeri rejim döneminden beri ilk defa okul dışından bir rektör ataması yapılmıştır. Bu durum 2016’dan bu yana sürmekte olan ve rektör seçimlerini ortadan kaldıran antidemokratik uygulamaların bir devamıdır” açıklamasını yaptı.
“TEPEDEN ATAMA İSTEMİYORUZ!”
Tepeden atanan bir akademisyen yerine, demokratik yollarla belirlenen bir rektör istediklerini söyleyen Yalçın şunları söyledi:
“Üniversiteler bir ülkenin bilim ve fikir üreten, özgür düşünceyi besleyen en değerli kurumlarıdır ve bu kurumların sürdürülebilmesi ancak akademinin özerkliği ile mümkündür. Akademi, ideolojiler ve siyaset üstü bir oluşumdur; ancak üniversite mensuplarının iradesinin hiçe sayılarak üniversitemize bir rektör atanması politiktir. Biz Boğaziçili öğrenciler olarak, üniversitemizin ilkelerine ve kültürüne binaen, üniversitemizin özerkliğinin; kişiliğine ve geçmişine bakılmaksızın tepeden atanan herhangi bir akademisyen ile değil, üniversite mensuplarının yaptığı demokratik yollarla belirlenen bir rektör seçimiyle sağlanacağını savunuyoruz. Bu şartlar sağlanmadığında, ortaya çıkan antidemokratik uygulamaların üniversitemize zararlar verdiğini üzülerek görmekteyiz.”
AKADEMİK İLKELERE BAĞLILIK
Yalçın, üniversiteye verilen zararların en aza indirilmesini istediklerini belirterek, Boğaziçi Üniversitesi senatosunun 2012 yılında kabul ettiği Akademik İlkelere Bağlığını yenilemek taleplerini vurguladı.
Yalçın, taleplerini şöyle sıraladı:
“Üniversitelerin herhangi bir kişi ya da kuruluşun etki veya baskısına maruz kalmaması ve siyaset aracı olarak kullanılmaması, bilimsel ve toplumsal gelişim açısından vazgeçilmezdir. Üniversitelerde karar alma yetkisinin demokratik yöntemlerle seçilmiş kurullarda ve akademik yöneticilerde olması özerklik için şarttır. Rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, bölüm başkanı gibi akademik yöneticiler atamayla değil seçimle belirlenmelidir. Üniversitelerin, özerk anayasal kurumlar olarak, akademik programlarını ve araştırma politikalarını öğretim elemanlarınca ve/veya üniversite kurullarınca kararlaştırılarak belirlemesi, bilimsel özgürlüğün ve yaratıcılığın şartlarındandır.”
ÖĞRENCİLER: “KAYYUM REKTÖR İSTEMİYORUZ”
Yalçın, Melih Bulu’nun sadece geçmişiyle ilgilenmediklerini ifade ederek, “Boğaziçililer olarak asıl sorunumuz Melih Bulu’nun akademik geçmişi ve şahsi duruşundan da ötedir. Sorun isimlerden bağımsız bir demokrasi, akademik özerklik, fikri özgürlük meselesidir. Bu sorunun çözümü ise üniversitelerin kararlarının ve rektörlerin, üniversitelerin iradeleriyle belirlenmesidir. Bu nedenle bir kez daha söylüyoruz ki, üniversitemizin karar alma mekanizmalarındaki özerkliğine, demokratik ilkelerine, düşünce özgürlüğüne ve seçim yapma iradesine yapılan müdahaleleri kabul etmiyoruz. Kayyum rektör istemiyoruz ve duruşumuzdan vazgeçmiyoruz. Gözaltındaki arkadaşlarımız serbest bırakılmasını talep ediyoruz” sözlerine yer verdi.
Öğrenciler “kayyum rektör istemiyoruz” sloganını atarak dağıldı.



Yorumlar
Kalan Karakter: