
‘Eğitim Kart’ protokolü öğrencilere nefes olacak
Özgener, ayrıca Merkez Bankası’nın faiz kararlarını ve diğer ülkelere göre izlenen politikadan da bahsetti. İzmir Ticaret Odası Ekim Ayı Meclis Toplantısı’nın sonunda ise, İzmir Ticaret Odası ve Konak Belediyesi arasında ‘Eğitim Kart’ protokolü imzalandı.
Batur, Gıda Çarşısı’nı ziyaret edecek
Özgener, İzmir Ticaret Odası’nın 87 bin üyesi olduğunu bu üyelerin 20 bin 17’si Konak’ta faaliyet gösterdiğine dikkat çekti. Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ve İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, İZTO üyelerinin sorularını yanıtladı. Batur, meclis üyesinin Gıda Çarşısı’na daveti üzerine bölgenin sorunlarını incelemek ve durum tespiti yapmak için uygun bir vakitte gideceğini söyledi. Batur, belediyenin yetki alanında olanlara çözüm bulunacağına, olmayanların ise yetkili mercilere ileteceğini aktardı.
“Birçok Merkez Bankası’nın politika değişikliğine gidiyor”
Uluslararası kurumların Ekim ayında global büyümeye ilişkin risklerin arttığını belirten Özgener, “Büyümede ülkeler arası tehlikeli ayrışmanın ciddi bir endişe kaynağı olduğunu paylaştı. Bizim pandemi başından bu yana belirttiğimiz gibi salgın sürecinin ülke, yöre, sektör ve faaliyet alanları baz alındığında çok farklı etkileri oldu. Dünyada ortak problemler ise gayrimenkul, emtia ve enerji fiyatlarındaki artış ve bu artışlara bağlı olarak enflasyonun tüm dünyada yükselmeye başlamış olması. Bu durum birçok Merkez Bankası’nın politika değişikliğine gitmesine neden oluyor” dedi.
“Birçok ülke faiz arttırdı”
Özgener, bazı gelişmiş ülkelerin Merkez Bankaları’nın şu anda sadece sözlü müdahalede bulunduğunun altını çizerek, “Para politikası sıkılaştırmasını öne alma ihtimallerinden bahsediyorlar; ama gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının enflasyon beklentilerinin artmasını sözlü müdahale ile indirebilme lüksü daha sınırlı; o yüzden birçok merkez bankası faizleri yükseltmeye başladı bile. Birkaç örnek verecek olursam Çek Cumhuriyeti, Romanya, Meksika, Kolombiya, Brezilya ve Polonya’dan faiz artışları geldi” açıklamasını yaptı.
“TL değer kaybediyor, maliyet artıyor”
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ise Eylül ayında başlayan faiz indirimleri ile dünya geneline göre farklı bir strateji izlediğini kaydeden Özgener, şöyle konuştu:
“En son geçen hafta, politika faiz oranları piyasaların beklentisinin üzerinde 200 baz puan daha indirildi. Merkez Bankamız faiz indirirken, diğer merkez bankalarının faiz artırması, Türk Lirası’nı göreceli olarak zayıflatan en önemli unsurlardan bir tanesi. Merkez Bankası faiz kararında ticari mevduatlarda tahmin edilenden daha fazla bir sıkılaşma yaşandığını belirtti. Geçtiğimiz Pazartesi günü kamu bankalarının açıkladığı faiz indirimlerini özel bankaların da izlemesi bekleniyor. Ancak bu kredi maliyetlerinin ağırlıklı olarak Türkiye’nin risk primindeki yükselişten dolayı da yüksek olduğunu unutmamak gerekiyor. Şu anda 470 seviyelerinde olan Ülke Risk Primi oranlarının tekrardan 300’lerin, hatta 4 sene önce olduğu gibi 200’lerin altına inmesi, Türkiye’deki kredi faizlerini gerçek anlamdan rahatlatacak en önemli unsur. Kısaca; kredi maliyetlerini politika faizleri ile baskılamanın sürdürülebilir olmadığına inanıyoruz. Türkiye’nin risk primindeki yükselme ve TL’nin artan değer kaybı ile birçok kalemde doğrudan ve dolaylı olarak maliyet artışı yaşanıyor.”
“İhracatçılar arzu ettikleri faydayı göremiyor”
Özgener, enflasyon-kur-faiz sarmalı içinde olduğumuzu söyleyerek, “Kamu bankaları faizleri düşürse bile kredi kullanmak isteyenler de ihracatçılar da amaçlanan faydayı arzu edilen seviyede göremiyor. Artan enflasyon ile sabit gelirlilerin alım gücü üzerindeki olumsuz etki de hem ekonomik, hem de sosyal açıdan gittikçe büyüyor. Yurtiçi ekonomik göstergeler bize uzunca bir süredir ekonomik politikalarda önceliğin makroekonomik istikrara verilmesi gerektiğini işaret ediyordu. Mevcut durumda yurtdışında artan enflasyon riski ve sıkılaşan para politikaları, ekonomik ve finansal istikrar ihtiyacımızı daha da önceliklendirmemiz gerektiğinin altını çiziyor” sözlerine yer verdi.
“Yatırımları çekecek politikalara odaklanmalıyız”
Finansal piyasalardaki dalgalanma ve TL varlıklardaki düşüşün yatırım maliyetlerini kontrol edebilmek açısından problem yarattığına dikkat çeken Özgener, şunları söyledi:
“TL’nin değeri ve faizlerdeki oynaklıklar, TL’nin reel seviyesinden daha fazla problem yaratıyor; çünkü yukarıda da bahsettiğim gibi makroekonomik dengeleri bozma ihtimali her geçen gün artıyor. Öncelikli olarak ülke riskimizi azaltmak zorunda olduğumuzu düşünüyoruz. Çünkü yüksek faizlerin yanı sıra yüksek risk primi ve düşük kredi notları da ülkemize yatırım yapmayı düşünen firmaların kararlarına etki ediyor. Pandemi nedeniyle miktarı artan dev sermaye akımlarından faydalanmak için politika üretmemiz ve sadece kısa vadeli portföy yatırımlarını değil, uzun vadeli, sıfırdan, kalıcı yatırımları da çekecek politikalara odaklanmamız gerektiğine inanıyorum.”
Yorumlar
Kalan Karakter: