Kademeli normalleşmeye geri sayım! 1 Haziran'a dikkat!
Koronavirüs Bilim Kurulu'nun kararıyla şekillenecek 'kademeli normalleşme'de geri sayım başladı. İşte yasakların kalkacağı kritik tarihe sayılı günler kala, atılacak yeni adımlarla ilgili son dakika gelişmesinin tüm detayları...
Yayınlanma :
26.05.2021 10:35


Uygulanan 17 günlük tam kapanma süreci ve sürdürülen aşılama programı, günlük koronavirüs tablosuna olumlu yansıdı. Vaka sayılarının 10 binin altına inmesiyle, kademeli normalleşme sürecinde gözler 1 Haziran tarihinde.
Bu tarihten itibaren, şu an uygulanan kısıtlama ve yasakların yerini kişisel tedbirler ile yüksek miktarda aşılamaya bırakacağı ifade ediliyor. Bu doğrultuda bazı yasaklar ve kısıtlamaların kaldırılırken bazılarının da esnetilmesi bekleniyor.
Türkiye gazetesinden Neşe Durmaz'ın haberine göre, tedarikte sıkıntı yaşanmaması durumunda bir ay içinde 30 milyon kişinin de aşılanması planlanıyor.
Haziran itibarıyla atılacak ‘normalleşme’ adımları, bugün toplanacak olan Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulunun tavsiyeleriyle belirlenecek.
BU SEÇENEKLER MASADA
Kurulun gündemindeki öncelikli maddeler arasında, bölgesel vaka sayıları, sağlık altyapısı ve normalleşme takvimi gibi konular yer alıyor. Normalleşme takvimi kapsamındaysa, ilk olarak yeme içme mekânlarının yüzde 50 kapasiteyle açılması konuşuluyor.Bu mekânların maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına da dikkat ederek, 1 Haziran’dan itibaren açılacağı düşünülüyor. Ayrıca uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması saatlerinde de değişikliğe gidilmesi hedefleniyor.
Hafta içi uygulanan kısıtlamaların saat 21.00 yerine 24.00’te başlaması ele alınacak seçenekler arasında bulunuyor. Hafta sonu uygulanan kısıtlamanın da bu saate çekilmesi önerilecek. Toplantı sonrası oluşturulacak takvim, Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde gündeme gelecek.
YENİ GENELGE BEKLENİYOR
Öte yandan Sabah gazetesinden Betül Alakent'in haberine göre, 1 Haziran’da kapılarını açmaya hazırlanan yeme-içme sektörü, olası hazırlıklar için bir genelge ile koşulların belirlenmesini bekliyor.
Pandemiyle güçlü mücadelesini sürdüren ve vaka sayılarını 7 binlere kadar düşürmeyi başaran Türkiye, son gelen aşılarla birlikte kademeli normalleşmenin sinyallerini vermeye başladı. Bu dönemde en büyük zorluğu çeken sektörlerden biri ise yeme-içme oldu.
Paket servisle ayakta kalmaya çalışan sektör, 1 Haziran'da kademeli normalleşmeyle kapılarını açmaya hazırlanıyor. Ancak sektör yeni normalleşme öncesinde bir genelge yayımlanmasını bekliyor.
Son dakika verilen açılma izninin kendilerine bir hafta kaybettireceğini belirten sektör temsilcileri, "Bizim açılma öncesinde hazırlık yapmamız gerekiyor. Çalışanlarımız izne gitti. Onları çağırmamız gerekli. Ürün tedariki yapmalıyız.
Ancak hangi koşullarda açılacağımızı bilmiyoruz. O nedenle acilen genelgenin yayımlanması gerekiyor" diyor. Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl, 1 Haziran'da kapılarını açmayı öngördüklerini belirterek, "Bunun sinyallerini de alıyoruz.
Ancak öncesinde bir genelge yayımlanmasını bekliyoruz. Çünkü olası bir açılma öncesinde hazırlığımız bir haftayı buluyor. Bizim değil bir hafta bir gün dahi kaybedecek gücümüz yok" dedi.
Birçok restoran ve kafenin çalışanlarını izne gönderdiğini anlatan Bingöl şöyle devam etti: "Ayrıca bizim küçük tadilatlarımız, ürün siparişlerimiz de oluyor. Bunlar ise bir program dahilinde gerçekleşiyor.
Sadece restoran sahipleri değil bizim tedarikçilerimiz de program yapabilmek için genelge bekliyor. Nasıl açılacağımıza dair bir hemen bir genelge yayımlanması gerekiyor. Biz son dakikacı değiliz" diye konuştu.
SAAT SINIRI KALDIRILSIN
1 Haziran'dan itibaren açık alanlarda yüzde 100, kapalı alanlarda yüzde 50 kapasite sınırıyla açılma kararı beklediklerini anlatan TURES Başkanı Bingöl, saat sınırının kaldırılmasını talep ettiklerini ekledi.Öte yandan Edirne Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Altun aşılama oranının yükselmesiyle Kovid-19'un boyutunun değişeceğine dikkati çekti. Prof. Dr. Altun, "Burada ortaya çıkacak hızlı bir aşılamanın eylül ayının sonunda bitirildiği taktirde hastalık toplumsal bir bulaş değil, küme bulaşı dediğimiz bir şekilde seyredecektir" dedi.Edirne Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gürcan Altun, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşılamasının eylül ayının sonunda bitirilmesi durumunda hastalığın toplumsal bir bulaştan küme bulaşına dönebileceğini belirtti.
Altun, odada düzenlediği basın toplantısında, tam kapanma süreci sonrasında hastalık sayılarında ciddi düşüşler meydana geldiğini söyledi. Beklenen aşıların gelmesiyle yapılacak hızlı bir aşılamayla bulaşın önüne geçileceğini belirten Altun, şöyle konuştu:
"Burada ortaya çıkacak hızlı bir aşılamanın eylül ayının sonunda bitirildiği taktirde hastalık toplumsal bir bulaş değil, küme bulaşı dediğimiz bir şekilde seyredecektir. Küçük gruplardan küçük salgınlar şeklinde seyredecektir.
Çünkü artık koronavirüs hastalığının mevsimsel influenza yani grip hastalığındaki gibi hayatımızın bir parçası olduğu bir gerçek. Dolayısıyla bu gerçekle hareket etmek gerekiyor" diye konuştu.
YARIŞ AŞILARIN LEHİNE
Altun, günlük vaka sayısının 1200'ün altına inmesi ve bunun en az 2 hafta süreyle sabit tutulması durumunda hastalığın kontrol altına alınabilme şansının olduğunu ifade etti. Bu süreçte aşılamanın kıymetli olduğunu aktaran Altun, "Hangi aşı olursa olsun.Bu arada varyant oluşumları da çok önemli. Çünkü virüs ne kadar kontrolsüz çoğalıyor ve hızlı bulaş oluyorsa yeni mutasyonların, varyantların ortaya çıkması o kadar etkendir. Şu anda bakıldığında dünyada kullanılan aşılarla varyantlar arasında bir yarış var.
Bu yarış şu anda aşıların lehine. Ancak yeni çıkabilecek varyantlarla bu yarış hastalık lehine dönerse o zaman bütün dünya ve ülkemiz için de tehlike." diye konuştu. Altun, kapalı mekanlarda bulunmanın halen riskli olduğunu söyledi.
Kovid-19 başladığında açık ortamlarda bulaş olasılığının yüzde 10 ila 20'lerde olduğunun telaffuz edildiğini belirten Altun, "Fakat yapılan çalışmalar gösterdi ki açık havada, sosyal mesafenin korunabildiği alanlarda bulaş olasılığının yüzde 1-2'lerde olduğu saptandı.
Bu büyük bir etken. Bir diğeri ise yazın gelmesiyle birlikte güneşin ve ultraviyole ışınlarının daha yoğunluğuyla birlikte virüsün etkinliği azalıyor. Bu ortaya kondu. Dolayısıyla bulaş olasılığı düşecek." değerlendirmesinde bulundu.
Aşı olmanın önemine değinen Altun, şöyle sürdürdü: "Sağlık kurumlarına ciddi hastalıkla başvuran hastaların oranında azalma oldu. Ciddi sağlık sorunlarıyla yatışlarda azalma oldu. Bunlar aşının işe yaradığını gösteriyor ancak bu oluşan koruyuculuğun ne kadar olacağını bilmiyoruz.
Muhtemelen ek doz aşılara ihtiyaç çıkacaktır. Zaman içerisinde yapılan bilimsel çalışmalar bunları bize gösterecek. Bu aşılamalar bizim yaşamımızı içerisinde yer almaya devam edecek koronavirüsle ilgili. Aynı grip aşısı yaptırdığımız gibi belirli sürelerde bu aşıları yaptırmamız gerekecek.
Aksi halde bu hastalıkla başka türlü mücadele etme şansı görülmüyor. O yüzden ekim ayının sonuna kadar en geç aşılamanın ülkemizde 12 yaşa kadar bitirilmiş olması çok önemli."
ÜÇÜNCÜ DOZ AÇIKLAMASI...
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, koronavirüs geçirenlerde de aşı olanlarda da bir süre sonra bağışıklığın azaldığı ve her iki gruba da hatırlatma dozu adı verilen üçüncü doz aşılamaların yapılması gerektiği konusunda bilim dünyasının uzlaşmaya vardığını söyledi.Yavuz, "CoronaVac aşısı için de üçüncü doz muhtemelen 6 ay sonra gerekecek. Ancak bunu verilerle ortaya koyabilmemiz gerekiyor. CoronaVac Faz- 3 çalışmasına katılan gruplarda, iki doz aşılamanın üzerinden 6 ay geçtiği için, bu kişilere üçüncü doz olarak BioNTech veya üçüncü doz olarak CoronaVac ile aşılama yaparsak nasıl bir bağışıklık elde edeceğiz, buna dair çalışma yapmak istiyoruz" dedi.
Avrupa İlaç Ajansı EMA’nın eksi 70 derecede saklanması gereken BioNTech aşılarının, 2-8 derecelik normal aşı dolaplarında da bozulmadan saklanabileceğine onay vermesinin ardından Sağlık Bakanlığı, BioNTech aşılamalarının aile sağlığı merkezlerinde de yapılmaya başlanacağını açıkladı. Önümüzdeki günlerde Türkiye’ye gelmesi beklenen 30 milyon doz aşı ile geniş çaplı aşılamaların başlayacağını, bu nedenle aşıyla ilgili bazı kaygıların sıkça gündeme geldiğini vurgulayan İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, aşının güvenliği ile üçüncü doz hatırlatma aşılarının ne zaman yapılması gerekeceği ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
'SONUÇLAR YÜZ GÜLDÜRÜCÜ'
Dünyada yapılan çalışmalarda ardışık olarak bir doz mRNA, bir doz adenovirüs aşısı yapılarak oluşan bağışıklığa da bakıldığını söyleyen Prof. Dr. Yavuz, “Onun sonucu çıktı aslında, bir doz adenovirüs aşısı, yani AstraZeneca aşısı olanlara bir doz da BioNTech (mRNA) yapıldı. Çok güzel bir antikor cevabı oluşturduğu görüldü. Yani önce viral vektör aşısı, arkasından mRNA aşısı yaptırdığınız zaman, antikor yanıtı gayet güzel oluyor. Ama CoronaVac’ta nasıl oluyor, bunu görmek için CoronaVac’tan sonra yine CoronaVac, ya da CoronaVAc’tan sonra mRNA nasıl oluyor görmek için, bizim de çalışma yapmamız gerekiyor. Şu an bunu yapabilmek için uğraşıyoruz" dedi.Hastalığın geçirilmesinde de aşılanılmasında da ek dozlara ihtiyaç duyulacağını vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, “Hastalığı geçirsek bile uzun süre yüzde 100 korunamayacağımızın artık yüksek bir risk olduğunu biliyoruz. Hastalığı ağır geçirenlerde biraz daha uzun olabilmekle birlikte, ortalama 6 ay gibi bir korunmamız olduğu görülüyor. 6 ay iyi bir bağışıklığımız oluyor ancak sonrası için ne olacak konusunda, çalışmalar hala devam ediyor. Dolayısıyla hastalığı geçirenlerde de aslında bir hatırlatma dozu gerekebiliyor. BioNTech aşısı hastalığı geçirmiş kişilerde 3 ay sonra tek doz uygulanarak denendi dünyada. Son derece güzel bir bağışık yanıt oluşturduğu görüldü. Yine (hastalanmadan) iki doz olmuş kişilerde ise, şimdilik 1 yıllık bir koruma sağlandığını görüyoruz" diye konuştu.
Türkiye’de yaygın olarak kullanılan Çinli Sinovac firmasına ait CoronaVac aşısında ise antikor yanıtlarının BioNTech’e göre biraz daha düşük olduğunun en başından beri bilindiğini söyleyen Prof. Dr. Yavuz, hatırlatma dozuna dair çalışmaların bu aşı için de yapılması gerektiğini belirterek, şu bilgileri verdi: "CoronaVac’ta da öngörümüz, (iki doz sonrası) 6 ay civarında üçüncü doza, yani hatırlatıcı doza ihtiyacımız olacağı yönünde. Bu aşıların yapıldığı Faz3 çalışmasına katılan gruplarda (6 ayı tamamladılar), ne kadar hastalanıyorlar, kaçıncı ayda, kaç kişi hastalanıyor bunlara bakıldı ve bir verimiz bu olacak.
Ama CoronaVac aşısı olmuş kişilerde üçüncü bir doz CoronaVac ya da üçüncü bir doz BioNTech yaptığınızda ne oluyor sorusunun cevabının bulunması gerekiyor. Buna dair de çalışma yapabilmek için uğraşıyoruz. Çünkü eğer bu veri elimizde olursa, ne oluyor görerek, üçüncü dozun ne zaman gerekli olduğu hakkında daha net bir öneride bulunabiliriz. Eylül ayı gibi bu konuda da elimizde daha çok veri olacak diye tahmin ediyorum. Ama hem CoronaVac’ta hem BioNTech’te hatırlatma dozları gerekecek. Belki biri 6'ncı ayda, diğeri 1 yıl sonra olacak, ama gerekecek."
Son dönemde artış gösteren gebelikte ağır kovid vakalarının da dikkat çekici olduğuna işaret eden Prof. Dr. Yavuz, hem inaktif aşı olan CoronaVac, hem de mRNA aşısı olan BioNTech aşılarının gebelerde de son derece güvenli olduğunu söyledi. Yüksek riskli grup içerisinde tanımlanan gebelerin de aşılanması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Yavuz, “Gebeler de kovid hastalığı açısından risk grubu olarak tanımlandı. Daha ağır geçiriyorlar çünkü. Dolayısıyla bunlarda da aşılamanın yapılması çok önemli.
Aşıların güvenliği ile ilgili ise, CoronaVac zaten inaktif bir aşı olduğu için gebelerde tecrübe çok, güvenle yapılabileceğini zaten başından beri söylüyorduk. Aynı şekilde BioNTech aşısı ile ilgili de hem Amerika hem de İngiltere'de çalışmalar yapıldı. Gebelerde bu aşının ne anneye ne de bebeğe herhangi bir istenmeyen etkisi olmadığı görüldü. Hatta doğan bebekte de güzel bir antikor yanıt oluşturduğu, emzirme süresi boyunca hastalıktan koruyacağı gösterildi. Dolayısıyla biz de hekimlerinin uygun görmesi halinde gebelerin de aşılanması gerektiğini öneriyoruz" şeklinde konuştu.
'ASIL, KISIR OLMAK İSTEMEYEN AŞI OLMALI'
Önümüzdeki üç ay boyunca da çok fazla nüfusa mRNA aşısı yapılacağı için insanların kafasında pekçok soru işaretinin de yeniden gündeme geldiğini açıklayan Prof. Dr. Yavuz, bunlar içerisinde en çok sözü edilen “aşı kısırlık yapıyorö iddialarına da son noktayı koydu: “Sonuçları ne olacak, istenmeyen etkiler olacak mı, alerji yapacak ya da kısırlık yapıyor deniyor mesela. Elimizdeki veriler yaklaşık bir yıllık artık. Faz 3 çalışmaları geçen yıl başlamıştı bu aşıların. Bir kere üreme ile ilgili herhangi bir istenmeyen etki kesinlikle görülmedi. Bilakis Kovid’e yakalananlarda üreme ile ilgili birtakım istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabiliyor.Hastalık, üreme organlarına zarar verebiliyor. Dolayısıyla kısırlık anlamında bir korku varsa, tam tersine aşı olunması çok daha önerilen bir şey. Bu aşı içinde herhangi bir canlı virüs yok. (Organ nakilli, kanser hastası gibi) Bağışıklığı baskılanmış olanlarda da antikor yanıtı önemli ve bu aşının da antikor geliştirme oranı çok yüksek.
Özellikle bu grubun aşı olmasını tavsiye ediyoruz, çünkü mesela kanser hastası geliyor, ‘Kanserim olduğu için aşı olmak istemedim’ diyor. Güvenlik anlamında bir sıkıntısı yok aşıların gerçekten. Bir yıllık veri var elimizde ki, bir yıllık veri bir aşı için çok önemli. Aşı ile ilişkili istenmeyen etkiler zaten ilk 6 ayda ortaya çıkar."
Bu yıl grip vakalarının da çok az görüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Yavuz, yaygın aşılama ile ileride gribe karşı da bir korunma sağlanıp sağlanamayacağı ile ilgili henüz net bir şey söylenemeyeceğini ancak böyle bir hipotez olduğunu söyledi. Yavuz, sözlerini şöyle noktaladı:
“Grip bu sene çok görülmedi. Eskisi gibi sürveyansı tam olarak yapılamadı gerçi ama dünyada da çok az saptandı. Aynı Güney yarımkürede olduğu gibi, böyle de bekleniyordu zaten, Kuzey yarımkürede de grip sezonu çok çok sönük geçti.
Bir aşı yaptığınız zaman, özgül olmayan bağışıklık sistemi hücrelerimiz var, onları da biraz eğitiyorsunuz. Bu sadece bir hipotez ama mesela BCG (verem) aşısında gösterildi bu. Gerçekten de BCG aşısı yapılanlarda (diğer) üst solunum yolu enfeksiyonları da çok daha az görülüyor.
Yani bu eğitilmiş immünite, özgül olmayan hücrelerimizin eğitilmiş olması, diğer hastalıklardan da koruyabilir. Bununla ilgili bir birtakım kanıtlar var. Ama başka çalışmalarla da desteklenmesi gerekiyor."
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: