KADIN YOK OLUNCA...

KADINI YOK SAYIYORSUNUZ. KADINI YOK ETMEYE ÇALIŞIYORSUNUZ.
KADIN YOK OLUNCA. SİZ NASIL DOĞMAYI DÜŞÜNÜYORSUNUZ

Kadının hayat şartlarına baktığınız da, o toplumun uygarlık
seviyesini ve demokratik olup olmadığını görmüş olursunuz.

Adından dolayı ne kadar kötü bir gün... Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü...

Sanki bayram günü gibi...

Bugün ne oldu ?, Şiddet mi bitti ? Şiddeti yapanlar şiddet
yaptığından dolayı pişman mı? Kanun koyucular kanunları koydukları halde
kadınların yine şiddetle karşı karşıya gelmesinden dolayı özür mü diledi ? Hiç
biri olmadı..Televizyonları seyredin. Her ne kadar bu tür haberlerin
yayınlanması engellense de, gerçek şu ki. Dün de şiddet vardı, bu gün de vardı.Yarın
da olacak...

"KADIN ERKEK
EŞİTLİĞİNE İNANMIYORUM" diyen ve kadının ikinci sınıf olduğunu ima
eden bir zihniyetten kadına yapılan şiddetin engellenmesini nasıl
bekleyebilirsiniz ki ?

Kadın haklarını kabul etmeyen zihniyetler yok edildiğin de
kadına şiddet bitecek ve adı bile kötü olan bu gün kutlanmayacaktır.

Kadına karşı şiddeti engellemek öncelikle bu zihniyetle
mücadele etmekle başlar. Kadını sosyal ve ekonomik hayattan dışlamak için
çıkartılan kanunlar yüzünden kadın olması gereken yerde değil. Bu zihniyetle olmayacakta.
Gün geçtikçe şiddet olayları artacak. Artıyor da. Kadına karşı şiddetin yüzde
1400 arttığı bir toplumda bir günü anmakla ne değişecek ? Kanunlarda yapılan
değişiklik ve düzenlemeler etkin bir şekilde yerine getirilmediği için de
oranlar vahim bir hal almakta. Tabi ki bu rakamlar adli mercilere yansıyanlar.
Aile, çevre ve şikayet sonrası iyi korunamayacağı korkusuyla sessiz kalanların
da en az bu kadar olduğu bilinmektedir. Bilindiği halde ilgilenmemektedir. 

Eğer insanların özel yaşantısına bu kadar karışılacaksa, kızlı
erkekli evlerde oturmaların yasaklanması ve bunların polise ihbar edilmesi yerine,
aile içi şiddeti yaşayanların komşuları, yakınları tarafından polise ihbar
edilmesi neden teşvik edilmiyor ?

Kadınların küçük yaştan itibaren ne yapması, nasıl
konuşması, nasıl davranması, nasıl bir okula gideceği, gidip gitmeyeceği, nasıl
bir işte çalışacağı, nasıl biriyle evleneceği, nasıl bir ortamda arkadaşlarının
olacağına kadar vs.vs.vs. temel seçimleri dahil erkekler tarafından belirlenmektedir.

Politikaya kadın bedeninin sokulmasıyla da iş çıkılmaz bir
hal almıştır. Gebelik testi yaptıran kadınların ailelerine haber verilmesi "AİLE PLANLAMASI" adı altında
insanların özel haklarına kadar müdahale edilmesi de ayrı bir psikolojik şiddet
unsurudur. Kadının bedeninin kadına ait olduğunu görmezden gelinmesi kürtaja
veya sezeryana yasak getirilmeye çalışarak yine kadın üzerinden siyaset
yapılması, kadın varlığını istemeyen zihniyetin baskısıdır. Baskı da her zaman
şiddeti doğurur.



Kadına karşı şiddetle mücadelede; Kadın Sığınma evleri çözüm değildir...

Uygulanmayan
kanunları koymak çözüm değildir...

Sene de bir gün bu
günleri kutlamak çözüm değildir...

Koruyamadığınız
kadınları şikayet etmeleri konusunda teşvik etmek çözüm değildir...

Kadına karşı şiddetle
mücadeleyle ilgili konularda sadece kadınlara eğitim vermek çözüm değildir...

Kadın haklarını yüzde
99' u
kadınlardan oluşan toplantılarla sadece kadınlara anlatmak çözüm değildir...

KADIN ve ERKEK yan yana, birlikte

Eğitim, ekonomik ve sosyal şartları eşit olduğunda, kadın
erkek ayrımı yapmadan sadece İNSAN olduklarından dolayı tüm haklara sahip
olduklarında şiddet ortadan kalkacaktır.