Kılıçdaroğlu: Sizin feriştahınız gelse geri adım atmayacağım!
"Hukukun üstünlüğüne göre mi karar vereceksiniz"
Yayınlanma :
17.07.2018 14:12


-19 Eylül'den 29 Haziran'a alındı. Ne için? Hangi gerekçeyle? Nereden talimat aldınız? Eren Erdem yurtdışına kaçabilir. Dokunulmazlığı kalktıktan sonra 38 kez gitti ve geldi. Kaçacak olsa o zaman kaçardı. Suçsuz bir insan kaçar mı? Suçlama ne; FETÖ üyesi olmamakla falan filan... Eren Erdem'in yazdığı kitaplaın tamamı bu örgütün tehlikesini anlatmaktadır. 9 kitabı var. Gerekçe gizli tanık. Karar gazetesinin sahibi bir mesaj gönderiyor cep telefonuyla Eren Erdem, bana Turgay Oğur vasıtasıyla ulaştılar, senin hakkında suçlamalar yapmamı istiyorlar diyor. Bu açıklanınca diyorlar ki, sen neden gizli tanığı açıkladın.
-Ortada bir yargılama yok, yargısız inaz var. Hiçbir hakim unutmasın, nereye giderseniz gidin sizi takip ve teşhir etmek benim boynumun borcudur. Sanıyorlar ki, biz baskı kurdukça Kılıçdaroğlu geri adım atacak. Sizin feriştahınız gelse geri adım atmayacağım! Her ortamda ve her yerde hakkı hukuku ve adaleti savunacağım. Dava benim şahsi davam değil, tüyü bitmemiş yetimin davasıdır. Hakkı ve hukuku istiyoruz! Cüppeni çıkaracaksın buraya, nasıl ders verilir ben sana göstereceğim.
-AYM kararını uygulamayan hakimi Yargıtay'a atadılar. Yargıtay için yüz karasıdır. Yarın birisi ben Yargıtay kararını uygulamıyorum derse ne olacak. Hukuksuzluğu hukuk kültürü diye yutturmaya çalışıyorlar. Adaletin olmadığı bir ülkedir Türkiye. Adalet yok.
-Çorlu'da bir tren kazası yaşadık. 24 vatandaşımız hayatını kaybetti. Derhal bölgeye bir heyet görevlendirdik. Hazırladıkları raporu, olayın olduğu yerde yarın kamuoyuna açıklayacağız. Bakan hemen bir açıklama yaptı. Menfezle ray arasında açıklık oldu aşırı yağıştan dedi. Aşırı yağıştan değil, toprağın baskılanmamasından kaynaklanıyor. Bunların araştırılması lazım. Meclis'e getireceğiz. Hem hayatını kaybedenlerin hem de yaralananların haklarını arayacağız.
-ODTÜ'nün bir geleneği vardır. Diploma töreni yapılır, mezun olanlar törende yürürler, ellerinde vermek istedikleri mesajlar vardır. Velileri de karşıdan büyük bir özgüvenle ve gururla izlerler. Türkiye'nin en önemli üniversitelerinden biridir. Kamuda ve özel sektörde çalışan binlerce ODTÜ mezunu vardır. Başarıyla her alanda görev yapıyorlar. ODTÜ'de öğrenci olmak başlı başına ayrıcalıktır. Taşıdıkları pankartların hiçbirisinde şiddet ya da hakaret yoktur; ODTÜ'lü zekası vardır. Onun farkına varmak için de zeki olmak gerekir. Sen zeki değilsen, anlamıyorsan ben ne diyeyim sana! Herkes herkese 'hocam' der; çünkü kimse birbirinden üstün değildir. 'Reis, başkan' laflarını kullanmazlar; çünkü ne reise ne de başkana tamah ederler. 13 yıl önce Penguen dergisinde yayınlanan karikatürü taşıyor öğrenciler. Aman efendim nasıl taşıdınız, hakaret ettiniz. 13 yıl önce beraat etmiş o karikatür. 13 yıl önce buna tahammül ediyor, şimdi kimse edemiyor. Geldiğimiz nokta budur. Benim Twitter hesabımdan bugün bu karikatür yayınlanacak. Bütün milletvekili arkadaşlarım da yayınlasınlar.
-Başbakanlık konutunda rahmetli Özal'ın olduğu dönemlerde, merdiveni çıkarken çerçeve içinde Virgül dergisinde kendisini eleştiren karikatürler var. Kendisini eleştiren karikatürleri Başbakanlık Konutu'na asıyordu. Gelen bütün misafirler de bunu görünce bu ülkede fikir özgürlüğü var diyordu. Pinpochet, Hitler, Mussolini de böyleydi. Eleştiriye tahammül edemezlerdi. Hapse atarak eleştiriyi önleyemezsin. Haydi koyduk Twitter hesabına, ne yapacaksın bakalım!
-15 Temmuz darbe girişiminin ikinci yılını andık. Bir mesaj yayınladım, halkın destanıdır diye. Bazıları eleştirdi. Bilal'e anlatır gibi anlatayım... İki 15 Temmuz var. Bir halkın 15 Temmuz'u, iki sarayın 15 Temmuz'u. Halk, direnme hakkını kullandı. Meclis, direnme hakkını kullandı. Başta CHP milletvekilleri olmak üzere bu Meclis'te bomba ve kurşun altında görevlerini yaptılar, direndiler, püskürttüler. Gazi Meclis'in şanına uygun şekilde mücadele ettiler. Bu 15 Temmuz halkındır. Bir de sarayın 15 Temmuz'u var. Halkın direnme sonucu elde ettiği hakkı kendi çıkarları, sarayın çıkarları için kullanan 15 Temmuz. 5 gün sonra, 20'sinde OHAL ilan ederek başlamıştır. Bir sivil darbe yaparak gerçekleştirilmiştir. Hiç kimse unutmasın, iki ayrı 15 Temmuz var. Sarayın 15 Temmuz'u kontrollü darbenin sonucunda ortaya çıkmıştır.
-Bir, darbenin olacağı biliniyordu, aksini söyleyen bir kişi yok. İki, önlenmedi darbe. Sonra sonuçlarından yararlanıldı. Kim bu Adil Öksüz? 15 Temmuz akşamı diğerleriyle birlikte gözaltına alındı. Adil Öksüz'ün FETÖ imamı olduğu 2008'den beri biliniyor. 15 Temmuz gecesi öğrenilmedi. Bunu, savcıların iddianamelerinden öğreniyoruz. Defalarca Amerika'ya gidip geliyor. Bir üniversite hocası. Niye gider gelir bir hoca Amerika'ya? Herkesin dikkatini çekmiş, devletin de çekmiş. MİT, ben bilmiyordum, o gece öğrendim diyorsa o teşkilatı hemen kapatmak lazım. Ben de adım gibi biliyorum ki, Adil Öksüz'ün kim olduğunu onlar benden daha iyi biliyorlar. Gözaltında, herkese ters kelepçe, bunu serbest bırakıyorlar.
-Bir başbakanlık müşaviri, Ali İhsan Sarıkoca görüşüyor. Kimsin sen! Niye o gece gidiyorsun? İstihbaratçı, polis, jandarma, komutan değilsin. Ne işin var? Kim buna izin veriyor? Ne görüşüyorlar orada? Bunlar karanlık noktalar. Sarayın 15 Temmuz'unun ne kadar karanlık olduğunu herkesin bilmesini isterim.
-Sayın Binali Yıldırım beni ziyaret ettiğinde GPS'i kimin ithal edttiğini bulursanız çıkar kimin gönderdiği ortaya dedim. İki cep telefonu ve bir GPS cihazı verilip serbest bırakıldı.
-Bir polis, istihbaratçı arkadaşına telefon eder. Adil Öksüz kimdir? O da FETÖ'nün imamı der. O da döner, "Vay be imamıymışsın" diye herkesin ortasında söyler.
-Araştırma komisyonu kuralım, detayları herkes öğrensin dedik. Meydanlara çıkıp kutlama yapıyorsunuz, 250 kişinin kanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yakasındadır. Ben şehitlerin ve yaralıların hakkını ve hukukunu savunuyorum.
-Komisyon kuruldu, gelmesi gereken 3 kişi var. MİT müsteşarı, genelkurmay başkanı. Erdoğan talimat veriyor: Sakın gitmeyin! Vatandaşlara sesleniyorum. Biz detayları ortaya çıkarmak için mücadele ettik, engelleyen de Erdoğan'dır. Erdoğan'a soralım: Neden Akar ve Fidan'ın gelip bilgi vermesini engelledin? Savcı soruşturma yapmak istedi darbeyle ilgili. Ne Hulusi Akar ne de Hakan Fidan savcıya gidip ifade vermediler. Savcı ısrarcı olunca ne yaptı? Ben çağırmayayım, makamlarına gidelim diye karar almasına rağmen gittiler, görevden aldılar. Ben 250 kişinin hakkını savunmayacak mıyım? Savcıyı neden görevden aldın diye sormayacak mıyım? Darbeci diyorsan bir numaralı darbeci sensin!
-Darbeden 3 ay önce, Nisan ayında. Abdullah Kurt isimli birisi İzmir'de darbe yapacakların isimlerini veriyor. Savcıya gidip anlatıyor. Bir devlet benim bilgim yok diyebilir mi? Kod adı da belli. Niye gereği yapılmıyor? Çünkü bekliyorlar, darbe yapılsın.
-Savcı soruyor Okay isimli birine. Sen MİT'te darbe yapılacak lafını kullandın mı, evet diyor.
-Belli isimler takip ediliyor, hangi evde toplandıkları da biliniyor. Kimse çıkıp takip etmiyorum diyemez. Toplandıkları evde herhalde dinlemişsindir. Neden açıklanmıyor, hangi gerekçeyle açıklanmıyor?
-Erdoğan da darbe olacağını biliyordu, Marmaris'te saklanıyordu. Bir cumhurbaşkanı saklanır mı?
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: