Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bütün çalışamaları bu memlekete aydınlığa çıkarmak için birlikte yapacağız. Birlik olmak, beraber olmak, sorunlara doğru teşhis koyup sağlıklı çözüm üretmek bizim görevimiz. Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Türkiye'ye huzuru, bereketi, birlikteliği getirmek mümkündür. Bunun tek yolu vardır: CHP'nin iktidar olması. Bütün baskılara rağmen yapacağız. Biz görüşü, kimliği, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun vatandaşlarımızı seviyoruz. Biz onların sorunlarına talibiz, devletin bütçesinden malı götürmeye değil. Biz vatandaşın sorunlarını çözmeye talibiz ve çözeceğiz.
Sağlık çalışanlarının bütün hakları teslim edilmedi, talepleri gözardı edildi. Bir kişinin hayatını kurtarmak için hayatını feda eden kişiye sağlık çalışanı denir. Biz onlara minnet borçluyuz, onların en büyük zevki tedavi ettikleri hastanın yürüyerek hastaneden çıkması... 387 çalışanımız pandemi döneminde hayatını kaybetti. Onlar içinde bulunduğumuz dönemin bir meslek hastalığı sayılmasını istediler ama iktidar bu görevi yerine getirmedi. Parlamento hazır buna ama iktidar tarafından kanun teklifi gelmediği için geçemiyor. Bizim bu konuda verdiğimiz mücadele sayımızın yetersizliği nedeniyle gerçekleşmedi. İlk seçimde iktidar olacağız Allah'ın izniyle, o zaman gerçekleştireceğiz.
Uşak, Manisa ve İzmir'deydim. Çiftçimizle, esnafımızla, vatandaşımızla birlikte olduk. Dertsiz bir kişi dahi görmedim, herkes burnundan soluyor. Onlardan karamsar olmamalarını istedim, beraber düzelteceğiz, birlikte olduğumuz zaman Türkiye bu sorunları aşar dedim.
Ege bölgesi yurt işletmecileriyle de bir araya geldik. Gördüğüm en büyük sıkıntı bunlarda. 2020 Mart'tan bu yana 1 lira kazanmış değiller. Öğrenci gelmiyor, çalışanlar var onlardan para alınıyor bir miktar KÇÖ diye, o da şimdi kesildi. 11 bin 500 kişi işsiz kalacak. Bu sadece Ege bölgesinde yurtlar için. 350 bin öğrenci kalıyor burada ama tek bir öğrenci bile yok. 13 Mart itibarıyla 435 yurdun kapatıldığını söylediler çünkü insanlar iflas ediyorlar. 'Öğrenci başına kira desteği verilirse belki bu sorunu kısmen de olsa aşabiliriz'. Bunu kamuya anlatmadınız mı, hükümet yetkilileri sizi dinlemedi mi diye sorduğumda, 'Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın kapıları bize kapalı, sokakta kalmış yetimler gibi hissediyoruz' diyorlar.
Ben Uşak, Manisa ve İzmir'deyken bir kısım arkadaşım Van'daydı. En temel sorunları Kapıköy Sınır Kapısı açılmıyor, açılsın diyorlar. Pandemi dolayısıyla kapalıysa neden Habur, Kapıkule açık diyorlar. Bütün esnafı derinden etkilemiş. Vanlılar 'Hükümet Vanlıları cezalandırmak için bilinçli olarak mı kapatıyorlar' diye düşünüyorlar. Biz bununla uğraşacağız. Eğer açamazsak bilinçli olarak Vanlıları cezalandırma konusundaki düşüncede haklı olabilirsiniz. Yarın önünüze sandık gelecek, gidecek ve oy kullanacaksınız. O sınır kapısını açmayan iktidara ders vererek kullanacaksınız, ben de sizi alkışlayacağım.
Sertifikalı Tarım Danışmanları var, bunlar sertifika alıyorlar ve Türk çiftçisine hizmet edip danışmanlık yapıyoruz diyorlar. Talepleri var: Çiftçilerle yapılan sözleşmeyle bizimle yapılan sözleşme eşit olmalı diyor. Bakanlık bize 12 ay için 46 binlik destek veriyor. Buradan sigorta primi, vergi kesiliyor. Biz buradan maaş alıyoruz diyorlar. Asgari ücret açıklandığında bizim aldığımız aylık asgari ücretin altına düştü diyorlar. Özlük haklarından yoksunlar, 2520 lira aylık alıyorlar, asgari ücretin altında... Bunlar mühendis. Tarım Bakanlığı'nda çalışan bir mühendis 6680 lira alıyor, teknikeri 5530 lira alıyor bunlar 2520 liraya mahkum ediliyor. Bunlar kıdem tazminatı da alamıyorlar. Bu konuyu da parlamentoda araştırma önergesi vererek kamuoyu ve parlamentonun gündemine getirelim. Önerge görüşüldüğü zaman sertifikalı tarım danışmanlarına telefon edelim ve verdiğimiz önerge Meclis'te görüşülecek diyelim. Onlar da o gün Meclis TV'yi izlesinler.
Aramızda Bozkurt Belediye Başkanımız var, geçen günlerde gazetelere çıktı. Koltuğu, masası, sandelyesi haczedildi. Olay daha önceden kendisi belediye başkanı olmadan önce AK Partili bir kardeşimizin belediye başkanlığı yaptığı dönemde bir kaza oluyor, bir kişi kolunu kaybediyor. Davalar açıyor ve kazanıyor. 600 bin lira tazminata mahkum ediliyor. 600 bini birden ödeyemem, taksite başlayalım 100 bin lira peşin vereyim diyor. Sözleşme imzalanıyor. AK Partili avukat devreye giriyor, tamamını ödeyeceksin diyor, o zaman haciz uygulayacağız diyorlar. Bu belediye başkanımız, masayı sandalyeyi alırsınız ama duvardaki Atatürk posterini bizden alamazsınız diyorlar ve vermiyor. Gerçekten çok çalışkan bir hanımefendi. 6 şiddetinde deprem oldu, benzer bir ilçede 5,5 şiddetinde deprem oldu, orada bir AK Partili belediye başkanı var. AK Partili belediye başkanına bin 400 lira devlet desteği sağlanıyor. CHP'li belediye başkanına 500 lira destek sağlanıyor. Bozkurt ilçesinde yapılan depremden sonra Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımızın desteğiyle konutlar yapıldı. Ve bu belediye başkanımıza haciz geliyor.
Danıştay bir karar verdi ortalık karıştı. Olay neydi? Andımız'dı. 2013'te Erdoğan bölücü terör örgütüyle masaya oturdu, onların şartı 'Andımızı kaldıracaksınız'dı. Milli eğitim Bakanlığı da yönetmeliği değiştirdi ve kaldırdı. Türk Eğitim Sen, Danıştay'a dava açıp yönetmeliğin iptalini istedi. Danıştay da yapılan değişikliği onaylamıyoruz dedi, dolayısıyla değişikliği iptal etti, Andımız'ın okunması gerekiyordu. Bunun üzerine bana soruldu ne diyorsun diye. Yaptığım açıklama, 'Türkiye ırk temeline dayalı bir devlet değildir, bir siyasi bilinç devletidir. Bu bizim parti programımızda yer alan bir cümledir. Eskiden beri okunuyor Andımız, oturdular çözüm sürecinde bunu kaldıracağız dediler. Erdoğan'ın Danıştay hakimlerini aşağılayarak, azarlayarak meydan okuması insanın ağrına gidiyor. Danıştay üyelerinin buna tepki göstermesi gerekiyor. Ama hakim çıkıp konuşamaz, kararlarıyla konuşur. Danıştay'ın kararı yerinde bir karardır, o karara uyulması, Andımız'ın okunması lazım.' Ama şunu söylüyorum: 'Danıştay Genel Kurulu'nda Erdoğan'ın istediği karar çıkacaktır, bunu bir kenara yazın' diyorum 2018'de. 2 yıl geçti, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu bir karar aldı, 4 hakim tayin edildi. Andımızın okunması yasaklanmalıdır denildi ve karar verildi.
Andımız konusu, doğruluğu sevgiyi saygıyı, birlikteliği çocuklara anlatıyor. Ben Erdoğan'a 'Andımızın hangi cümlesinden rahatsızsın, çık millete anlat' demiştim kaldırıldığı zaman. Bunu söyledim 2023'te. Geldik 2021'e hala bu soruya cevap alamadım. Şimdi ben vatanını milletini seven, AK Parti'ye oy veren bütün kardeşlerime ve Bahçeli'ye seslenmek istiyorum. Erdoğan Andımızın hangi cümlesinden rahatsız, çıkıp milletin önünde açıklasın. Açıklayabilir mi? Açıklayamaz. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu 2 yıl bekledi, Erdoğan'ın talimatıyla 4 hakim geldi ve Andımızı kaldırdı. Ben bunu 2018'de tahmin ettim. Kamuda uzun yıllar hocalık yapan Bahçeli'nin de tahmin etmesi lazım. Andımızı Cumhur İttifakı kaldırdı. Eğer Sayın Bahçeli, Erdoğan'ı değil Danıştay'ı muhatap alıyorsa, muhatap aldığı yer yanlıştır. Danıştay'a hakimi tayin eden Erdoğan, oradaki kumpası ayaralayan Erdoğan. Sen kalkmışsın Danıştay'ı suçluyorsun. Muhatap alacaksan Erdoğan'ı muhatap alacaksın. Andımız'ın okunmasını istiyorsan, bizim gibi, yapacağın basit bir şey var. Açarsın Erdoğan'a telefon, bu ant okunmadan kusura bakma bir daha bir araya gelemeyiz, ben ülkemi bayrağımı seviyorum, Andımız'ın okunmasını istiyorum' dersin. Yapar mı? Göreceğiz.
Kılıçdaroğlu vaatlerini sıraladı:
-Kamu kuruluşları kendi binalarında oturacak
-Araba saltanatına son vereceğiz
-Döviz garantili işler Türk Lirası’na çevrilecek
-Yolsuzlukların üstüne kararlılıkla gideceğiz
-Kamu ihalelerini canlı yayımlayacağız
-Kamu İhale Kanunu’nu değiştireceğiz
-Milletvekili sayısını düşüreceğiz, 600’ün yarısı el kaldırıp indirmekle meşgul
-Saraylardaki lükse son vereceğiz
-Bir partinin genel başkanı mahkemelere hâkim tayin edemeyecek
-Seçimle gelen seçimle gidecek
-Devlet yönetiminde liyakat olacak
Yorumlar
Kalan Karakter: