TBMM Başkanvekili Celal Adan'ın başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu'nda Sağlık Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçeleri görüşülüyor. Bütçeler üzerinde grubu olan siyasi partiler görüş ve önerilerini dile getiriyor.
Akay: "Bu bütçe görüşmeleri nezdinde bir aylık süre içerisinde akaryakıta gelen Avrupa ülkelerinin 2 yıllık zammına eşit"
Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, akaryakıta gelen zammın Avrupa ülkelerinin 2 yıllık zammına eşit olduğunu belirterek bütçeye dair genel bir değerlendirme yapacağını söyledi. Akay, merkezi bütçe büyüklüğü 18.9 trilyon olduğuna değinerek şu ifadelere yer verdi:
"Kamu gelirleri 16.2 trilyon daha şimdiden 2 trilyon 712 milyarlık bir açık var. Bu bütçenin en önemli sorunu bütçe disiplininin sağlanamaması ve bütçe açığının aşağıya çekilememesi. Daha şimdiden 2 trilyon 712 milyarlık bir açığı göğüslemiş bulunuyoruz. Bir taraftan da borçlanma limiti torba yasayla yeterli olmadığı için ek yetki alındı 595 milyar. Bu Meclis'ten geçti. Yani bütçenin borçlanma gereği gider direkt artıyor. Bu bütçe görüşmeleri nezdinde bir aylık süre içerisinde akaryakıta gelen Avrupa ülkelerinin 2 yıllık zammına eşit. Bütçenin benzini daha şimdiden bitmiş durumda. Kaynaklar doğru yere harcanıyor mu? Harcanmıyor. Nerelere gidiyor? Faiz giderlerine gidiyor, garanti ödemelerine gidiyor, Yap İşlet Devlet ve Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerine gidiyor. Şimdi Yap İşlet Devlet ve KÖİ projeleri ile ilgili olarak harcanacak tutar önümüzdeki üç yıl içerisinde 821 milyar. Bakın işler bu 44 firmaya veriliyor. Bir taraftan teşvik belgeleri bu 44 firmaya veriliyor. Yetmiyor vergi resim harç istisnası yoluyla tahsilinden vazgeçilen vergi imkanları bunlara sağlanıyor ki 768 milyar. Bu bütçede bu 768 milyarla her bir emekliye asgari ücret tutarında iki bayramda ödeme yapabilirdik, bayram ikramiyesi verilebilirdi ama tercih edilmedi."
"Emekliler 15-20 bin TL kira ödeyemediği için Ulus'taki ucuz otellerde kalmak zorunda kalıyorlar"
Ulus'ta evleri olmadığı ve maaşları kiraya yetmediği için günlüğü 200 liraya otelde kalan emeklilerin durumundan da bahseden Akay, "Bakın emekliler 25-30 yıl memlekete hizmet etmiş. Alınteriyle çabalamış. Bakıyorsunuz bunların şu anda çoluğu çocuğu yok, eşinden ayrılmış fakat hayatını geçirmeye devam ediyor. 15-20 bin TL kira ödeyemediği için Ulus'taki ucuz otellerde kalmak zorunda kalıyorlar. Geceliği 200 lira, 300 lira, 400 lira. Tuvalet ve banyo varsa 12 bin TL'ye yoksa 6 bin TL'ye... Karınlarını doyurmaya çalışıyorlar. Buna hiçbir vekilin vicdanının el verdiğini sanmıyorum. Bizde örf, adet, gelenekler önemlidir. Aile büyüğüne, ataya saygı önemlidir. Batının bizden öğrendiği değerlerden biridir. Bu sorunların giderilmesi ve yetkililerin buraları ziyaret edip bir an önce önlemi alması gerekiyor, huzur içerisinde, refah içerisinde yaşamalıdır" diye konuştu.
CHP'li Akay, geçen yıl bahsettiği "1. İsraf Sergisi"ni hatırlatarak bugünkü konuşmasında "2. İsraf Sergisi" adı altın bakanların lüks araçlarını eleştirdi. Yedi bakan haricinde TBMM'ye bakanların ultra lüks araçlarla geldiklerini belirten Akay, "Bunlardan TOGO kullananlar da var. En azından yedi bakan hiç olmazsa yerli milli aracı kullanmaya başlamış ama bir taraftan lüks, şatafat, israf devam ederken bir taraftan emeklilerimizin böyle bir durumda olması 16 bin 881 lira ile geçinmeye çalışılması kabul edilebilir bir durum değil" dedi.
"Plan bütçe görüşmeleri sırasında komisyonda verdiğimiz önergeler. 47 metre boyunca biz önerge vermişiz"
Elindeki 47 metrelik bir liste olduğunu kürsüden gösteren Akay, şunları kaydetti:
"Bu liste, bizim plan bütçe görüşmeleri sırasında komisyonda verdiğimiz önergeler. 47 metre boyunca biz önerge vermişiz. Ne önerge vermişiz? En düşük emekli aylığı olanların net asgari ücret tutarında maaş almasını istemişiz. Öğrencilerimiz var. Eğitime gidiyorlar. Bunlara bir öğün ücretsiz yemek verelim demişiz. Atanamayan öğretmenler var. Bunlara 100 bin kişi 100 milyar ek ödenek koyalım, atayalım demişiz. Yine Sağlık Bakanlığı'nda burada 40 milyar KÖİ ve Yap İşlet Devret projelerine verilen parayı alalım. Sağlık Bakanlığı'nın önleyici sağlık hizmetlerini de kullanalım. Yetmedi buna 100 milyar daha verelim demişiz. Taşeron işçileri kadroya alalım demişiz. Öğretmenlerimize ikramiye verelim demişiz. Biz 47 metre boyunca bu önergeyi vermişiz ama iktidar partisi hepsine maalesef hayır demiş. Milletin omurgası kırılmış vaziyette. İnsanlar geçiremiyor. Bunlar toplum yararını olarak bize önerdiğimiz, üretimi, istihdamı arttırmak için, ihracatı geliştirmek için önerdiğimiz önergeler fakat siz milimetresine her şeyine 'hayır' dediniz. Ben biliyorum ki bazı milletvekillerimiz buna esasında 'evet' demek istiyor. İçinden bu geçiyor ama onlar sesli olarak bunu dillendiremiyorlar. Bu Meclis niye var? Olumlu işlere, toplum yararına olacak işlere 'evet' demek için var. 'Evet' deme zamanı gelmiştir."
Pala: "Eğer siz sağlığı hak olmaktan çıkarıp ticari bir meta biçimine dönüştürecek olursanız o kimse için hak olmaz"
CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın "Sağlık turizmi gelirleri 1.3 milyardan 3 milyar dolar seviyesine çıkmıştır. Tek başına bu gösterge bile sağlıkta nereden nereye geldiğimizi göstermektedir" sözlerini hatırlatarak "Açık söyleyeyim ben şaşkınlıkla dinledim bunu. Buradan çıkardığım şöyle bir şey var. Sayın Bakan lütfen Sayın Yılmaz'a söyleyin. Sayın Yılmaz sağlıkta performans göstergelerini bilmiyor. Ben şimdi bir tanesini size söyleyeceğim ama ikincisi, sağlık alanını gelir getirici bir alan olarak ortaya koymak asla kabul edilemeyecek bir şey. Bunu Sağlık Bakanlığı'nın lisanslar için bir açık arttırma ihalesi düzenlemesi uygulamasında da görüyoruz. Bakın, sağlık haktır. Eğer siz sağlığı hak olmaktan çıkarıp ticari bir meta biçimine dönüştürecek olursanız o kimse için hak olmaz. Yalnızca zenginin, parası olanın, parası yettiği kadar satın alabildiği bir ürüne dönüşür çünkü bu kesinlikle bizim kabul edeceğimiz bir şey değil" diye eleştirdi.
Dünyada sağlık sistemleri için en önde gelen göstergenin bebek ölüm hızı olduğunu söyleyen Pala, "Türkiye'de maalesef bebek ölüm hızı ve çocuk ölüm hızı Avrupa Birliği üyeleri ve ada ülkeleri içerisinde en yüksek Ve son 10 yılda bir plato çizmektedir. Avrupa Birliği ortalamasının 3 katından daha fazla bebek ölüyor bu ülkede. Ve yalnızca bu bebek ölüm hızının yüksekliği değil, aynı zamanda Türkiye'de bölgeler arasında ve iller arasında da büyük bir eşitsizlik var. Örneğin Doğu Karadeniz'de her bin bebekten 5.8'i ölürken Güneydoğu Anadolu'da bu 13.6. Artvin'de bir yıl içerisinde bin bebekten 3.7'si ölürken Gaziantep'te binde 16.7. Bu kadar büyük eşitsizlik, bu kadar çarpıcı bir kavram varken bir tek gösterge bile sağlıkta nereden nereye geldiğimizi gösteriyor diyorsanız hiç kusura bakmayın" dedi.
"Gereksiz gereksiz tomografi çekiminde dünyada neredeyse birinciyiz çünkü sermayeye para kazandırıyor"
Pala, iktidarın sağlık alanına bakışının sorunlu olduğunu söyleyerek şöyle konuştu:
"Sağlık sistemi yurt dışından gelen hastalardan özel sektöre milyar dolar kazandırmayı değil Gaziantep'te Şanlıurfa'da Muş'ta bebeklerin ölmesini engelleyen bir sistem olmalıdır. Bunu asla göz ardı etmeyin. Mesela kaçınılabilir nedenlere bağlı ölüm hızı Türkiye'de çok yüksek. Tütün kullananların oranı artıyor. Üstelik tütün endüstrisi Türkiye içerisinde oldukça etkisi yüksek bir endüstri olarak sınıflandırılıyor. Şeker hastalarının görülme sıklığı son 10 yılda iki katına çıkmış. Yüksek tansiyon hastalarının yalnızca üçte birinin tansiyonu kontrol altında ve buna karşın gereksiz gereksiz tomografi çekiminde dünyada neredeyse birinciyiz. Neden? Çünkü sermayeye para kazandırıyor.
Bu sermayeye para kazandırma meselesinden biraz kendimizi çekip bunun hak olması meselesine odaklanmamız gerekir. Sayın Yılmaz bir şey daha söyledi. Dedi ki, 'pandemi döneminde sağlık sistemimiz tüm dünyaya rüştünü ispatlamıştır.' Açıkçası çok şaşıracak izledim. Sayın Bakan siz yoktunuz ama bir önceki Bakan varken, plan bütçede aslında Türkiye'nin maalesef ki maalesef pandemide hiç iyi performans gösteremediğini kanıtlarıyla ortaya koymuştuk. Size bir tek rakam vereyim. Devletin resmi rakamı TÜİK diyor ki: '2020, 2021, 2022'de bu 3 yıl içerisinde Türkiye'de fazladan 309 bin kişi öldü.' Sağlık Bakanlığı diyor ki: 'Covid'den 102 bin kişi öldü.' Soruyorum size eğer Covid'den 102 bin kişi öldüyse bu 309 bin kişi neden öldü? Bilimsel literatüre bakın lütfen. Buradan hiçbir şekilde doğru düzgün bir iyi başarı öyküsü çıkmaz."
Akkuş İlgezdi: "Bu bütçenin adı vatandaşı kaderine, sağlık çalışanımızı tükenmişliğe, kamuyu kara deliklere mahkum etme bütçesidir"
CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, şair Cahit Zarifoğlu'nun 'Böyle bir çağın insanı olmak imtihan olarak hepimize yeter' sözlerine atıf yaparak "İmtihanların en büyüğünü yaşıyoruz ve hepimiz biliyoruz ki bu ülkenin sağlık gerçeği bütçede çizilen pembe tablolarda kurulan süslü cümlelerde değil. Randevu bulunamayan bulamayan yurttaşların sesinde, gecesini nöbette geçiren sağlık emekçisinin yorgunluğunda, hastane kapısından geri dönen, tedaviye ulaşamayan insanların çaresizliği yatıyor" dedi.
Bakan Kemal Memişoğlu'na seslenen Akkuş İlgezdi, şöyle konuştu:
"Biz size sağlık bütçesi planlanması hatalı dedik. Siz ise kilit kadroları boş, koridorları sessiz, vatandaşı kilometrelerce uzağa mecbur bırakan bu modelde ısrar ettiniz. Biz size ilaç krizi olduğunu söyledik. Siz vatandaşı bir yara bandına muhtaç hale getirdiniz. Biz size acillerde artık sandalye bile bulunmadığını söyledik. Siz hekimin oturduğu sandalyeyi altından çektiniz. Sonra da dönüp utanmadan bu bütçeyi başarı hikâyesiye savunmaya savunmaya kalktınız. Hangi başarı Sayın Bakan? Randevu bulunamadığı için özel hastaneye borçlanan vatandaş mı başarı? Aynı nöbeti üç gün üst üste tutmak zorunda kalan hemşire mi? Ay sonunu getiremeyen aile hekimliği bütçesi mi? Bir sargı bezi, bir ağrı kesici ile geçiş Yoksa her ay başka bir talimatla düzen değiştirilen hekimin hali mi başarı acaba? Bu bütçenin adı sağlık bütçesi değildir. Bunu ifade etmek isterim. Bu bütçenin adı vatandaşı kaderine, sağlık çalışanımızı tükenmişliğe, kamuyu kara deliklere mahkum etme bütçesidir. Artık sabır taşını bile çatlatacak bir noktaya getirdiniz. Hastane kapısında şifa bekleyen insanlar, 6 ay sonraya verilen randevular, dakika ile sınırlı muayene süreleri, şiddet tehdidi altındaki sağlık çalışanları, tükenen acil servisler bu ülkenin sağlık gerçeği oldu. Siz bu tabloyu görmüyor musunuz Sayın Bakan? Bu ülkede insanlar artık sağlıklarını koruyamıyor."
Kanko: "Diş tedavisinde artık altı aydan önce bir randevu almanız mümkün değil."
CHP Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko, CHP'li Akay'ın kürsüden gösterdiği 47 metrelik önergeler rulosuna atıfta bulunarak "Hiçbirisi kabul edilmeden adeta komisyonda ve genel kurulda bir tiyatro oynuyoruz ve bu tiyatro ile ilgili görüşlerimiz gelip burada hiçbir şey değişmeden tekrar çekip gidiyoruz. Meclis bir işlevini yitirmiş durumda" dedi.
2026 yılı bütçesi 1 trilyon 817 milyar lira olduğunu fakat bu bütçede aslan payını şehir hastaneleri, ilaç tekelleri ve yandaş firmaları aldığını belirterek "Dilimizde tüy bitti. Bütün milletvekilleri biliyor. Artık bunu söylememek lazım. Randevu alınamıyor. Tetkik randevularının, ameliyat günlerinin sıraları çok fazla. Özellikle diş tedavisinde artık altı aydan önce bir randevu almanız mümkün değil. Bu bunlar sürekli söylenmesine rağmen hiçbir zaman dikkate alınmıyor ve çözümü yönünde de maalesef yeterli adım atılmıyor. Tabii randevu alamayan insanlar acil servislere başvuruyorlar. 200 milyon insan bir yılda acil servise başvuruyor" diye konuştu.
"Maalesef HPV aşısı standart bir aşı yöntemi olarak kullanılmadığı için rahim ağzı kanserlerinden hala kadınlarımızı kaybediyoruz"
Kanko, sağlık sisteminin önemli problemlerinden birinin de acil servislerin dolup taşması olduğuna dikkat çekerek "Atama bekleyen yüz binlerce kişi var. Röntgen teknisyenlerinden fizik tedavi rehabilitasyon uzmanlarına kadar birçok insan hala atama için bekliyor. diyor. Standart olarak hekimlerin yurt dışına kaçtığını, hemşirelerin iş bıraktığını, sağlık personelinin şiddete uğradığını hep söyledik. Sağır sultan bile duydu ama maalesef hükümet bir türlü duymak istemedi" ifadelerini kullandı.
Rahim ağzı kanserlerinin aşırı derecede arttığına değinen Kanko, "Maalesef HPV aşısı standart bir aşı yöntemi olarak kullanılmadığı için rahim ağzı kanserlerinden hala kadınlarımızı kaybediyoruz ve geldiğimiz noktada işte verilen önergelerden birisi de bu HPV aşısının mutlaka standart aşı şeması içine girip oradan uygulanması ve kanserin mutlaka önlenmesini istedik ama maalesef bu da olmadı" dedi.
Kasap: "5 dakika bir hasta muayenesi ve şikayetlerini dinlemek için insani değil, dünyanın en kısa süresidir"
CHP Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap da Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'na seslenerek randevu sistemine ilişkin eleştirilerini şöyle sıraladı:
"Sayın Bakan, siz ve sizden öndeki bakanların da çalışmadığı, hatanız olan çok yer var. Tekrar tekrar söylemekten artık dilimizde tüy bitti. Bakın 8 bütçedir, 8 bütçedir bahsettiğimiz şey 5 dakikalık randevu süresi. Şimdi ben 5 dakika konuşacağım. Oradan çok görünür ama 5 dakika gerçekten bir hasta muayenesi için, şikayetlerini dinlemek için insani değil. Dünyanın en kısa süresidir. Belki ondan daha etkili olacak çünkü hastayı dinleyemiyorsunuz. Hastayı muayene edemiyorsunuz ama reçete veriyorsunuz. Ne oluyor biliyor musunuz Sayın Bakan? O 5 dakikalık randevuyu da alamıyorsunuz. Akabinde şikayetiniz varsa acile gidiyorsunuz. Acile bir reçete yazılıyor. Ertesi gün aile hekimine gidiyorsunuz uzmana ulaşamadığınız için bir reçete daha yazılıyor. Ertesi gün veya 15 gün içinde eğer ulaşabilirseniz kamu veya özel hastanesine gidiyorsunuz uzmanlar reçete. Orada üç torba, reçete, ilaç, üç torba. Türkiye'de ortalama bir hastanın yılda müracaat sayısı, o işte ortalamasının üzerinde 12 müracaat var. 8 iken 12, yüzde 50 daha fazla. Bu neden? Sizin sisteminizden kaynaklanıyor. 8 bütçedir bunu söylüyoruz. Hala duymuyorsunuz."
"İlden ilçeye günü birlik doktor götürüyorsunuz ve siz gülüyorsunuz Sayın Bakan"
Mecburi hizmetin gönüllü hizmete dönmesi gerektiğini vurgulayan Kasap, "Bu konuda yaptığınız hiçbir şey yok. Gönüllü hizmet hekim arkadaşlar 500. günü beklemek zorundalar. 500 gün yola bakıyor sonra da gidiyorlar. O arada hekim temininde güçlük çekiyorsunuz. Gelin bunu gönüllü hizmet yapalım dedik. 8 bütçede söylüyorum. Hala duymuyorsunuz Sayın Bakan. Kaç bakan değişti? Adamlar Alaska'nın ortasında, Buzul'un ortasında hekim çalıştırıyorlar. Siz Ardahan'da doktor, Kütahya'da doktor tutamıyorsunuz. İlçelerde doktor tutamıyorsunuz. Taşımalı doktor sistemi sizin eseriniz. İlden ilçeye günü birlik doktor götürüyorsunuz ve siz gülüyorsunuz Sayın Bakan" diye konuştu.
CHP'li Kasap, şehir hastanelerine ilişkin "Bir kuruş harcamadan hastane yaptık diyorsunuz ama milyarlar ödüyorsunuz, Sayın Bakan. O yenmeyen yemeği, yatılmayan yatağı ücretini ödüyorsunuz, biliyorsunuz değil mi? Yenmeyen yemek, catering hizmetlerinde şehir hastanelerinin sözleşmesi sizde yoksa o gizli sözleşme bende var. Bende var, Sayın Bakan. Hasta garantisi yok ama yatış garantisi var. Hasta garantisi yok, görüntüleme garantisi var. Hasta garantisi yok, çarsaf garantisi var. Yemek garantisi var. Yenmeyen yemeğin parasını siz veriyorsunuz. Ne diyor orada? 1 kuruş çıkmıyor. Harcamadan hastane yaptık ama dünyanın parasını veriyorsunuz. Soyduruyorsunuz. Sayın Bakan, 8 bütçedir" ifadelerini kullandı.
Çan: "Bu bütçe yurttaşın sağlığını değil, sermayedarların kasasını dolduran bir bütçedir"
CHP Samsun Milletvekili Murat Çan, 2026 yılı bütçesinin AK Parti iktidarının sağlığı adım adım çökerten politikalarının kamusal hizmeti tasfiye eden tercihlerininin ve hesap vermekten kaçmayı alışkanlık haline getiren bir yönetim anlayışının belgesi olduğunu söyleyerek "Yeni bir niyet beyanıdır, ipotek belgesidir. Bu bütçe yurttaşın sağlığını değil, sermayedarların kasasını dolduran bir bütçedir. Sağlığı bir hak olmaktan çıkarıp bir ticari meta haline getiren AKP anlayışının devamıdır. İktidar sağlığı piyasalaştırırken bunu halka reform diye anlattı, dönüşüm diye pazarladı" dedi.
"Neoklasik reçetelerle yazılmış bu programın heterodoks politikalarla vatandaşın cebinden 3-5 kişinin kasasına kesintisiz para aktaran bir sistem olarak ugün karşımıza tekrar çıkmaktadır" diyen Çan, vatandaşın hastanede tedavi gören bir birey değil, sağlık hizmeti üzerinden gelir elde edilen bir müşteri olduğunu söyledi.
CHP'li Çan, sağlık hizmeti insan hayatına dokunan bir kamu görevi olmaktan çıkarıldığını değinerek "Rantın en karlı hali alanı haline dönüştürülmüştür. Bu rant sisteminin en çarpıcı örneği sağlık hizmetlerinin sermaye bilinçli olarak devredilmesi halidir" dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: