KONDA, Türkiye'de son 10 yılda toplumsal cinsiyet eşitliğine dair algı değişimini araştırdı.T 24'ten Özlem Ateş Aksoy'un aktardığı rapora göre, toplumsal cinsiyetle ilgili "eşitsizlik" belirten yargıları doğru bulanların oranı hem kadınlarda hem de erkeklerde 10 yıl öncesine göre azaldı. Çalışan kadınlar ise diğer tüm gruplara göre daha eşitlikçi yaklaşımlarıyla başı çekti. Çarpıcı sonuçlar da ortaya koyan rapora göre, 10 yıl önce kadınlarda mutlu olanların oranı erkeklerden fazla olmasına rağmen bugün kadınlar erkeklerden daha mutsuz. Bunda, pandemi sürecindeki iş yükü, ekonomik kriz, işsizlik, siyasi umutsuzluk gibi konular etkili oldu. Raporun bir başka çarpıcı sonucu da çocuklara çizilen rol oldu. Toplumda hem kız hem de oğlan çocukları için "vatana ve millete bağlı olma” beklentisinin arttığı görülürken, çalışan kadınlar ise kız çocukları için “hakkını arayabilmesini” istedi.KONDA Araştırma ve Danışmanlık A.Ş., Borusan Holding için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Algı Değişim Raporu'nu sundu. Türkiye'de toplumsal cinsiyet eşitliği algısı, 10 yıl öncesine göre pozitif bir yöne doğru ilerlese de raporda, bu ilerleyişin düşük bir ivmeyle gerçekleştiği kaydedildi. Ancak 77 ilden 18 yaş üstü 2 bin 550 kişiyle görüşerek hazırlanan rapordaki cevaplar, cinsiyet eşitliğine bakışta; eğitim düzeyi, gelir ve iş hayatına katılımın önemine dikkat çekti. Tüm gruplar arasında çalışan kadınlar, sorulara daha eşitlikçi cevaplar verdi.Toplumun yarısından fazlası: “Kadının birinci görevi ev işleri ve çocuk yetiştirmek”
Toplumda “Kadının eşinden daha fazla para kazanması sorun olur” yargısını yanlış bulanların oranı bugün yüzde 50’nin üzerine çıksa da “Kadının birinci görevi, evin sorumluluğunu üstlenmek ve çocuk yetiştirmektir” yargısını hâlâ toplumun yarıdan fazlası doğru buluyor. Bu yargıyı 10 yıl öncesinde de bugün de çalışan kadınların yarıdan fazlası yanlış buluyor. Çalışan ve üniversite eğitimine sahip olan kadınların yarıya yakını, kız çocukları için “hakkını arayabilme” özelliğinin önemli olduğunu düşünüyor. Yani iş hayatı ve eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği veya eşitsizliğiyle ilgili daha fazla deneyim ve kanaat sağlıyor.
Türkiye genelinde "kadınların doğaları gereği iyi yönetici olamadıkları" düşüncesine sahip olanların oranı 10 yıl öncesine göre azaldı. "Kadınlar doğaları gereği iyi yönetici olamazlar" yargısını Mart 2015’te toplumun yüzde 23’ü doğru bulurken, bu oran Şubat 2024’te 13 puan azalarak yüzde 10'a geriledi.
Toplumda “Kadının eşinden daha fazla para kazanması sorun olur” yargısını yanlış bulanların oranı bugün yüzde 50’nin üzerine çıksa da “Kadının birinci görevi, evin sorumluluğunu üstlenmek ve çocuk yetiştirmektir” yargısını hâlâ toplumun yarıdan fazlası doğru buluyor. Bu yargıyı 10 yıl öncesinde de bugün de çalışan kadınların yarıdan fazlası yanlış buluyor. Çalışan ve üniversite eğitimine sahip olan kadınların yarıya yakını, kız çocukları için “hakkını arayabilme” özelliğinin önemli olduğunu düşünüyor. Yani iş hayatı ve eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği veya eşitsizliğiyle ilgili daha fazla deneyim ve kanaat sağlıyor.
TELEVİZYON KUMANDASI ERKEKLERİN ELİNDE
Ocak 2018’den bugüne olan değişime bakıldığında, akşamları TV izlerken kumandayı elinde tutanlarda erkeklerin oranının daha fazla olduğu görüldü. Hem Ocak 2018 hem Şubat 2024'te erkeklerin yarıdan biraz fazlası akşamları TV izlerken kumandayı elinde tuttuğunu söyledi.MUTLU KADINLARIN SAYISI YARI YARIYA DÜŞTÜ
Rapora göre, toplumda mutlu olanların oranı, 10 yıl önceye göre azalıyor. Bugün toplumda her 4 kişiden sadece 1’i mutlu olduğunu söylüyor. Ayrıca 10 yıl önce kadınlarda kendini mutlu hissedenlerin oranı erkeklerden fazla olurken, bugün kadınlarda mutlu olanların oranı erkeklerden daha az. Raporda, toplumsal cinsiyet rollerinin getirdiği eşitsiz bölüşümlerin de artırdığı pandemi sürecindeki iş yükü, ekonomik kriz, işsizlik, siyasi umutsuzluk gibi konuların da bunda etkisi olduğu düşünülebileceği belirtiliyor. Çalışan her 10 kadından yalnızca 2’si mutlu olduğunu söyleyebiliyor.'VATANA BAĞLI ÇOCUK' İSTEYENLERDE ARTIŞ
Çocuklara kazandırılması gereken meziyetler sorusunda toplumun, hem kız hem de oğlan çocuklar için en çok "namuslu ve dürüst olma"yı önemsediği ortaya çıktı. Namus ve dürüstlüğü, kız çocuklarında "dini vecibeleri yerine getirme" takip etti. Oğlan çocuklarında ise en çok önemsenen ikinci meziyet, "vatana ve millete bağlılık" olarak ortaya çıktı. Ocak 2012 ile Şubat 2024 cevapları karşılaştırıldığında, hem kız hem de oğlan çocukları için "vatana ve millete bağlılık" isteyenlerin oranının arttığı görüldü.ÇALIŞAN KADINLAR 'HAK ARAMAYI' ÖNE ÇIKARDI
Rapora göre, çalışan kadınların ve üniversite eğitimine sahip olanların yarıya yakını, çocuklara kazandırılması gereken meziyetler sorusuna daha başka cevaplar verdi ve kız çocukları için “hakkını arayabilme” özelliğinin önemli olduğunu düşündü. Araştırmada verilen cevaplar, çalışan kadınların eşitlikçi yaklaşımlarıyla başı çeken grup olarak öne çıktığını gösteriyor.DEPREM PSİKOLOJİK OLARAK ETKİLEDİ
Toplumun yüzde 87’si depremden psikolojik olarak etkilendiğini belirtirken, bu oranın kadınlarda daha fazla, erkeklerde ise daha az olduğunu görüldü. Ayrıca “6 Şubat depreminde şu sayılanlardan hangisi ya da hangilerini yaşadınız?” sorusuna erkeklerin yüzde 13’ü, çalışmayan erkeklerinse yüzde 17’si "hiçbiri" yanıtını verdi. Toplumsal olarak yaratılmış olan erkeklik kurgusundaki erkek profilinin "kırılmaz, ağlamaz, yardım istemez" gibi özellikleri düşünüldüğünde, yanıtlarda toplumsal olarak yaratılmış olan erkeklik normlarının etkisi görüldü.Deprem etkileri sorularında tanıdıklarından kayıplar olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 15, ekonomik olarak olumsuz etkilendiğini, maddi kayıplarının olduğunu söyleyenlerin oranıysa yüzde 10 oldu.Artık daha az kişi kadınların "iyi yöneticiler olmayacaklarını" düşünüyorTürkiye genelinde "kadınların doğaları gereği iyi yönetici olamadıkları" düşüncesine sahip olanların oranı 10 yıl öncesine göre azaldı. "Kadınlar doğaları gereği iyi yönetici olamazlar" yargısını Mart 2015’te toplumun yüzde 23’ü doğru bulurken, bu oran Şubat 2024’te 13 puan azalarak yüzde 10'a geriledi.