
“Ocak ayında düzenleme yapılmazsa orta ve uzun vadede ciddi sıkıntılar yaşayacağız”
Doların bir ayda TL karşısındaki değerin bir yıllık faizden daha yüksek olduğuna dikkat çeken Küçüközmen, şunları söyledi:
“Türkiye’nin mutlaka önlem alması gerekiyor. Önümüzdeki 12 ay içinde 160 milyar dolar civarında dış borç ödemesi var. Dolar arttıkça bizim TL cinsinden borcumuz da artıyor. Merkez Bankasının bu seneyi iyi verilerle kapatması mümkün olabilir; ama yapısal sorunlar 2022 yılına kalıyor. Ben bunu şuna benzetiyorum; bir ağacın yaprakları sararıyor ve dökülme aşamasına geçiyor, uygun boya ile yaprakları boyuyorsunuz ve fark edilmiyor. Gören gözler sadece dikkatli gözler oluyor. Ekonomi de böyle, esas sıkıntı ithal fiyatları arttığı için sizin ihracatınızda ithal girdi olarak kullanılan malların bir süre sonra ihracatınızı ister istemez pahalı hale getireceği gerçeğinden kaçamayacaksınız. Dolayısıyla Ocak’tan sonra yapısal reformlar bağlamında radikal kararlar verilmesi gerekiyor. İnsanları sararan yaprakları yeşile boyayarak baharın sürdüğüne inandıramazsınız. Kasım ve Aralık zor geçecek, Ocak’ta yapısal olarak bir şey yapılmazsa çok ciddi sıkıntılar yaşayacağız. Bir ekonomi düşünün ki sadece faiz ve kur üzerine ilerliyor ve başka bir şey konuşulmuyor. Merkez Bankası’nın kararı adeta tahmin-toto gibi, herkes bir şey söylüyor, Merkez Bankasının öngörülebilir olması gerekiyor.”
“Merkez Bankası 5 dakikalık gecikmeyi açıklamalı”
Ekonomist Küçüközmen, Merkez Bankası bu sefer kendi oluşturduğu beklentiyi gerçekleştirdiğinin altını çizerek, “Bugünün heyecan veren iki şeyi vardı; birisi sabahtan itibaren yükselen tahmin ve beklentiler: Saat 14.00’te ne olacak diye beklenmesi ve ikincisi ise 14 yerine 14.05’te açıklanması oldu. Merkez Bankası 5 dakikalık gecikmeyi mutlaka açıklamak zorunda” dedi.
Merkez Bankası’nın açıklama metninin küresel gelişmeler arasından özenle seçilen maddeler olduğuna dikkat çeken Küçüközmen, “vatandaş burada şu soruyu soracak, ‘enflasyon yüzde 20 diyorsunuz, ben çarşıya çıkınca yüzde 40-50 görüyorum. Faiz yüzde 15 gibi bir rakam. Ben paramı bankaya yatırmaya kalktığımda banka bana daha düşük faiz verecek. Ben paramı bankaya yatırmayacağım, paramın değeri düşüyor’ diyecek ve ister istemez o para yabancı paraya, altına ya da başka yere gidecek. Tasarrufların ekonomiye kazandırılmasının en önemli yollarından bir tanesi bankalarda mevduat olması, yerli yatırımcının borsaya yönelmesidir” ifadelerini kullandı.
“Yabancı yatırımcı siyasi söylemlere bile dikkat ediyor”
Küçüközmen, yabancı yatırımcı ve Türkiye’ye borç veren kesimlerin çok farklı kriterlere dikkat ettiğini kaydederek, “İşsizlik, enflasyon rakamlarına, gayrisafi hasılanın ne kadar büyüdüğüne, ihracat-ithalat dengesine bakılıyor. Hatta hangi kalemlerle ihracat yapılıyor, teknolojiye ne kadar vakıfsınız hatta ve hatta yabancı ülkelerle ilişkilere, polemiklere ve siyasilerin birbirlerine davranışlara bile bakıyorlar. Bunlara baktığımızda da durum biraz sıkıntılı, umarım bunların farkında olan bir yapı vardır. Ocak ayından itibaren 2022 yılı planlarının neler olacağı net olarak ortaya konmalıdır” görüşlerini aktardı.
“Merkez Bankası tek başına hiçbir şey yapamaz”
Doların bu saatten sonra yılbaşındaki seviyelere kesinlikle düşmeyeceğini kesin bir dille ifade ederek, şunları dile getirdi:
“Bu saatten dolar kurunda 2021 yılı başındaki rakamlara ya da o zaman yapılan tahminlere dönmemiz mümkün değil. Artık bugünkü rakamları dikkate alarak hareket edeceğiz. Uygulanan faiz politikası ile matematik olarak bile böyle bir şey mümkün değil. Bu hayal havadan 350 milyar dolar gelirse olabilir. Bunun dışında doğalgaz bulduk, altın bulduk diyerek kısa vadede bir kaynak yaratmak mümkün değil. Merkez Bankası tek başına hiçbir şey yapamaz. Merkez Bankası’nın bir şey yapabilmesi için hem araç hem de amaç olarak bağımsız olması gerekiyor. Bağımsız derken başına buyruk değil, karar veren, verdiği kararın ve yaptığının sorumluluğunu üstlenen ve kamuoyuna açıklama yapan bir Merkez Bankası demek, siyasilerden emir alan bir Merkez Bankası değil. Siz bunu yapmazsanız itibarınız zedelenir”.
“Fiyat artışları devam edecek”
Küçüközmen, Türkiye’nin belli kalemlerde net ithalâtçı olduğunu belirterek, “varsayım faiz düşerse enflasyon da düşer; ama böyle bir şey söz konusu değil. Biz zaten ithâlata bağlı üretim yapıyoruz, her şeyin yabancı parayla olduğu bir ülkede insanlar maliyetlerini zor çıkarıyor. Maalesef fiyat artışları devam edecek ve faizin düşmesinin enflasyon üzerinde kısa vadede hiçbir etkisi olmayacak” sözlerine yer verdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: