Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, her pazar yayımladığı yazılarından birini daha sosyal medya platformu X'ten paylaştı. Uçum, son zamanlarda tartışılan "sivil anayasa" nitelemesine dair, "Yeni anayasanın sivil nitelemesi son derece isabetlidir ve Türkiye gerçeğine uygundur" açıklamasında bulundu.
Uçum, paylaştığı yazıda şu sözlere yer verdi:
PAZAR YAZISI
SİVİL ANAYASA HALKIN YAPTIĞI ANAYASA DEMEKTİR!
Yeni anayasa hedefi ifade edilirken “sivil anayasa” nitelemesinin tartışıldığı görülüyor. Anayasaların sivil olamayacağı gerekçesiyle sivil anayasa ifadesine itiraz ediliyor. İtiraz sebepleri olarak; kamu ve sivil ayrımı, siyasal toplum (devlet) ve sivil toplum ayrımı gösteriliyor. Ek olarak; sivil ve asker ayrımı, sivil olan ve resmi olan ayrımı da ileri sürülebilir.
Ancak tüm bunlara rağmen yeni anayasanın sivil nitelemesi son derece isabetlidir ve Türkiye gerçeğine uygundur.
Öncelikle belirtelim ki kavramların kabul edilmiş içerikleri her zaman toplumsal, siyasal ve hukuksal olguları açıklamakta yeterli olmaz.
Gelişen toplumsal ve siyasal süreçler yeni kavramlar üreteceği gibi mevcut kavramlara da yeni içerikler ve yeni anlamlar kazandırır. Kavramların içeriği zaman içinde değişir, gelişir ve zenginleşir.
Sivilin köken anlamı askeri olmayan demektir. Askeri olan karşısında sivil olan vardır. Sivilin köken anlamı bu olmakla birlikte; kamusal alan ve sivil alan, resmi olan ve sivil olan, siyasal toplum ve sivil toplum gibi karşıtlıklar da kullanıma girmiştir. Dolayısıyla kavramların olgulara bağlı değişen ve gelişen içeriğini hep dikkate almak gerekir. Aksi halde bir kavram şablonculuğu hata kavram fetişizmi ortaya çıkar. Toplumsal ve siyasal pratikler kavram şablonculuğuna sığmaz. Kavramların dogmatik bir şekilde değil dinamik bir yaklaşımla ele alınması gerekir.
Bu açıdan yaklaşılınca Türkiyede sivil anayasa nitelemesinin öne çıkmasının nedenlerine bakmak gerekir. Bunun temel sebebi 1961 Anayasasının, 1971’de yapılan kapsamlı Anayasa değişiklerinin ve 1982 Anayasasının askeri darbeler ve askeri muhtıra ürünü olması yani anayasaların yapılmasında askeri iradenin belirleyici olmasıdır.
Bu nedenle askeri iradenin değil sivil iradenin, yani halkın ve siyasi temsilcilerinin yapacağı anayasa anlamında sivil anayasa nitelemesi öne çıktı. Zaman içinde sadece askeri olan karşıtı değil, demokratik meşruiyeti olmayan seçkinci kurumsal iradeler yerine halkın iradesinin belirleyici olması anlamında sivil anayasa nitelemesi gelişti.
Yeni anayasanın sivil niteliği resminin ya da kamunun karşıtının sivil olması anlamında değildir. Anayasa hukuki bir belge, bir kanun, zaten bu yönüyle sivil belge olması da mümkün değil. Elbette hukuki bir metindir, kamusal ve resmi bir belgedir.
Sivillik nitelemesi kurumsal yapıların ve seçkinlerin taleplerine ve iradelerine değil halkın talep ve iradesine göre hazırlanan ve halkın meşru temsilcileri tarafından halkın onayına sunulmak üzere yapılan bir anayasa olmasıyla ilgilidir.
Buradaki sivillik devletin dışında olmak değildir. Devletin esaslarını, işleyiş ilkelerini, hak ve özgürlükleri kapsayan anayasanın halk tarafından yapılması demektir.
Buradaki sivillik resmiliğin karşıtı değil, bürokratik ve seçkinci iradelerin karşıtı anlamda sivil iradedir. Sivil iradenin temsilcisi siyaset ve siyasetin en yüksek temsil organı Meclistir.
Sivil yeni anayasa, yeni anayasayı olağan Meclisin yapması ve halkın onaylaması demektir.
Sonuç olarak sivil yeni anayasa ifadesi anayasanın belge niteliğine ve devlete ilişkin işlevine yönelik değildir. Sivil nitelemesi yeni anayasanın yapılmasında halkın ve meşru temsilcilerinin belirleyici irade olması demektir.
Özcesi sivil anayasa halkın yapması gereken anayasadır.
Yeni anayasa hedefinin anlamı da ‘Halkın Anayasası’na kavuşmaktır."
Yorumlar
Kalan Karakter: