"Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun" 12. toplantısının ikinci oturumunda, düşünce ve araştırma kuruluşları temsilcilerinin görüşleri dinlendi. Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, toplantıda söz alan Ankara Enstitüsü Temsilcisi Hatem Ete, süreci, siyaset ve Türkiye için uzun zamandır görülmeyen kurucu bir siyasal irade olarak tanımladı. Süreç öncesinde siyasetin donmuş halde olduğunu, kamuoyu araştırmalarında ise tekrarlayan cümlelerle durumun açıklandığını ifade eden Ete, süreçle birlikte siyasal gündemin anlamlı ve kurucu bir siyaset imkânıyla tanıştığını söyledi.
‘Sürece Destek Yüzde 70’lere Varıyor’
Toplumun sürece sıcak bakmadığı yönünde bir algı oluşturulmaya çalışıldığına dikkat çeken Ete, bu algının gerçeği yansıtmadığını belirterek, araştırmalarındaki bulguları paylaştı:
"Mevcut ekonomik sıkıntılar varken kamuoyunun gündeminde öncelikli meselesinin süreç olmadığı, dolayısıyla bu meseleye adım atan bir iktidarın ya da siyasi partinin toplum tarafından ciddi bir tepkiyle karşılaşabileceğine yönelik bir temkin kamuoyuna pompalanıyor. Bu konuda da henüz yaptığımız araştırmalara baktığımızda, bu temkinin dikkate almamız gereken bir unsura dönüşmediğini ifade etmek istiyorum. Her ay Panorama TR olarak bir kamuoyu araştırması yapıyoruz ve bu meseleyi de hassasiyetle tartışıyoruz. Bugüne kadar toplumsal duyarlılık bahsinde dikkate almamız gereken bir şey oluşmuş değil. Bu önümüzdeki dönemlerde oluşmayacağı anlamına gelmiyor. Süreçle ilgili destek yüzde 60'ların altına düşmüş değil. Mart ayından itibaren ete kemiğe büründüğünde bu oranlar yüzde 45-50'ler civarındaydı. Şu anda yüzde 55'le 60 arası bir yerde duruyor, sürece destek. Kabaca kahvede konuşulan dille belirtmek gerekirse; katılımcılara sorduğumuzda, sizce bu mesele Türkiye için iyi mi olur, kötü mü olur sorusunu basitleştirerek sorduğumuzda; bu meseleye destek yüzde 70'lere varıyor. Dolayısıyla burada çok yüksek bir mutabakat var. Bu Türkiye'de kolay kolay aşina olduğumuz bir mutabakat değil. Türkiye'deki siyasi kutuplaşma çok sert. İktidar ile muhalefet arasındaki oy oranları birbirine çok yakın. Dolayısıyla bütün meselelerde partizanlık boyutu çok önemli."
‘Bu Adımlar İnanılmaz Bir Zemin Sundu’
Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç ise Kürt sorunundaki bölgesel etkileri vurgulayarak, "Nihayetinde sahada yaptığımız araştırmalarda bile toplumun özellikle Kürt toplumunun çok ağırlıklı bir kısmının gelişen süreci, Kürt meselesinin bölgesel ya da Kürtlerin bölgesel pozisyonlarıyla çok ilişkili olduğuna oldukça ikna görünüyor" dedi. Genç, süreçle ilgili atılan adımları şu ifadelerle değerlendirdi:
"Tüm bunlarla beraber Türkiye'de çözüme dair 2015 sonrası ilk en güçlü adım 1 Ekim 2024'de tam neredeyse bir yıl önce Meclis'te MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin adımıyla atıldı. 27 Şubat'ta ise Bahçeli'nin de deyişiyle PKK'nin kurucu önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın deklarasyonu, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ve bu deklarasyondaki çağrıyla uyumlu olarak Mayıs ayında PKK'nin fesih ve silahsız mücadele kararı ile Temmuz ayında gerçekleşen silah yakma töreni çok güçlü ve cesur bir eşiğin, aşıldığını gösterdi. Barışı konuşabilmek, çözümü konuşabilmek açısından bu adımların inanılmaz olgun ve önemli bir zemin sunduğunu belirtmek gerekir. Bütün bu kritik evrelerin kendisi içerisinde Meclis komisyonunun da çözüm sürecinde etkin ve aktif rol almasını teşvik edecek biçimde bir sonucu ve evrimi oluşur ise ikinci büyük kritik eşiğinde buradan aşılabileceğini ve Kürt meselesindeki barışçıl süreç bağlamının büyük oranda gelişeceğini belirtmek gerekiyor."
Genç, sürecin başarısının toplumsallaşmaya ve toplumsal rızanın güçlendirilmesine bağlı olduğunu belirterek, "Tüm bunlarla beraber sürecin başından bu yana yaptığımız saha araştırmalarımızda tıpkı bizden önceki arkadaşlarımızın da paylaştığı üzere, ilk defa bir çözüm ve barış sürecinde toplumun bu denli sürdürülebilir bir temkinlilik sergilediğini ölçüyoruz. Daha önceki süreçlerde toplumsal temkinliliğin bu kadar yüksek ve uzun sürmediğini söylemek çok mühim. Dolayısıyla bunu bir yere mimlemek ve komisyon olarak belki de bunu bir düşünmek gerekiyor" dedi.
‘Yüzde 65 İnfaz Düzenlemesinde Değişiklik İstiyor’
Saha araştırmalarından elde ettikleri verileri paylaşan Yüksel Genç, halkın somut taleplerini sıraladı:
"Toplumun taleplerini sorduk ve birincisi sahanın yüzde 65'i infaz kanununda değişiklik bekliyor. Hem de çok uzun zamandır infaz kanununda değişiklik bekliyor. Yüzde 65'i bölge açısından söylüyorum. Üstelik Türkiye'de hatırlarsanız birkaç ay önce Meclis'te bir infaz yasası tartışması ve paketi gelecekti. O paketin beklentileri karşılamadığını ölçtüğümüz bir saha çalışması sırasında insanların güvensizlik katsayısının bir anda pik yaptığını gözledik. Yapılan herhangi bir beklenti dışı tutumun sahayı çok hızlı bir biçimde etkilediğinin unutulmamasını, bunun en önemli nedenlerini de geçmiş pratikler olduğunun altını çizmek isterim. Yine toplum Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) kaldırılmasına dönük yüzde 60'ı aşan bir rakam ve beklenti içerisinde. Hasta tutsakların, bırakılmasına dair yüzde 68,5 gibi bir rakam söz konusu. Toplum bir ön adım ve yol temizliği içerisinde sürece dair iyileştirici bir tutum olarak hasta mahkumların bırakılmasını, ceza süresi dolmuş tutukluların koşulsuz ve hızlıca serbest bırakılmasını talep ediyor. Bu talep de yüzde 66,7 oranına denk geliyor."
Genç ayrıca, "umut hakkının" yasal olarak tanınmasına, süreçte yer alanlara yasal güvencelerin sağlanmasına dair beklentilerin %66,7'ye ulaştığını, kayyum uygulamalarının sonlandırılması talebinin ise %71,2 olduğunu belirtti. Bir siyasi affın hızla yapılması gerektiğine inananların oranının %60'ı aştığını da ekledi. Genç, tüm bu adımların bir "yol temizliği" içerisinde Meclis komisyonunda herhangi bir yasal ya da anayasal düzenleme gerekmeksizin yapılabileceğini düşündüğünü ifade etti.
Toplantıda son olarak, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Temsilcisi Güven Aşk, Türkiye'nin savaştan kaynaklı ekonomik sorunları ve barış sürecinin ekonomiye sağlayacağı katkılar hakkında bir sunum gerçekleştirdi. Konuşmaların ardından, komisyonun 12. oturumu sona erdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: