İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, katıldığı canlı yayında gündeme dair sorulara yanıt veriyor.
Millet İttifakı üyesi İyi Parti'nin lideri Akşener, HaberTürk TV'de Fatih Altaylı'nın sorularına cevap vererek gündemi değerlendiriyor.
Akşener'in söyleşisinden öne çıkanlar şöyle:
"CHP, HDP'yi masaya getiremez"
Bir Abdullah Uçar vardı, çağırdım. Kemal Bey de yanımda. Ne diyeceksin Abdullah dedim, "Kürdüm ama PKK'lı değilim diyeceğim" dedi. Bu dili başlatan biz değiliz, Sayın Erdoğan. Bu açtığı alana odun atan başka alan var. Eğer bu sistemden kurtulacaksak herkes bu gerçeğin farkında olmalı.
Bakanlık gibi alışveriş olması mümkün değil. Diyalog başka bir şeydir ama CHP diyebilirdi, saygıyla karşılardık. Sizin oy oranınızla HDP'nin farklı hadi güle güle diyebilirdi, kalkardık masadan. Cumhuriyetin değerleri önceliğimizdir. Görüşebilir, bizi ilgilendiren bir durum yok. Asla masaya getiremez, sonrasında da getiremez.
"Amma uzun şeyler yaşamışız, kalbim yoruldu anlatırken. Hakkını helal etsin herkes, iyi bir şey oldu"
Biz önce üçümüz uzlaştık. Konuşurken ortaya çıkan bir şeydi yardımcılık görevi. Sonra gittiler. Saat 9:30'du Kemal Bey beni aradı. 2 arkadaşımız sizi ziyaret edecekler bilginiz olsun diye. Bunun üzerine ben de dedim ki, dün iki başkan sizin bilginiz dahilinde geldiler ve konuşma yaptık. Ben yazıya döküyorum bazı şeyleri. Size iletilmek üzere yazı haline döktüm, bunları gönderdim dedim. Bu bilgiler size geldi mi dedim, evet dedi, benim görüşlerimi getirecekler dedi. 9:30'da onlar geldi eve tekrar, yeniden el sıkıştık, sonra ben partiye gittim. Perşembe günü GİK'ten şu kişileri şöyle götür dendi, oyladık.
Önerimizin arkasında durma kararı çıktı. 9:30'daki toplantı sonrası tekrar yetki almam gerekiyordu. Jet hızıyla giyinip, genel merkeze gittim. Bütün arkadaşlar milletvekilleri, GİK üyeleri, divan üyelerini topladık. GİK'le zoom üzerinden kayda alınmak kaydıyla genel sekreterimiz görevlendirildi. Bu yetkiyi bana aldı. Bunu nasıl kamuoyuyla paylaşacağız. İki belediye başkanımız geldiler, son durum oldu. Sonra ben masaya katılacağımı ilan ettim Kürşad Zorlu Beyefendi üzerinden. Amma uzun şeyler yaşamışız, kalbim yoruldu anlatırken. Hakkını helal etsin herkes, iyi bir şey oldu.
"Sayın Davutoğlu'nun başbakanlığı döneminde bana başbakan yardımcılığı teklif edilmiş, kabul etmemişim"
Bu ülkede Tayyip Bey'le benim kapı arkasından görüşmeme ne gerek var. Ben o partinin başlangıçta kurucusuyum. Yürünecek yolu beğenmediğim için ayrıldım. Ben geri zekalı mıyım? Menfaatçi, oportünüst, Makyavelist birisi olsam niye ayrılayım? Ben hep ilkeler üzerinden ayrıldım.
İktidara gelinceye kadar ağzımı açmadım. İktidar olduktan sonra 2007'den beri benim kadar eleştirmiş başka bir şey yok. Ancak ailesi, çoluğu, çocuğu kişiliği benim ağzımdan çıkmaz. Ama onun eylemlerine manevi anlamda mermi atarım. Sayın Davutoğlu'nun başbakanlığı döneminde bana başbakan yardımcılığı teklif edilmiş, kabul etmemişim.
"Tayyip Bey'e de ayıp, en ufak bir görüşme inanın yok"
Para işine dönersek... Eğer ben Tayyip Erdoğan'ın çevresinden ve veya başka bir şekilde bir Allah'ın kulundan bu tarz bir konuyla ilgili 1 lira, 5 lira adını ne koyarsanız, almışsam, ispat etmesi çok zor ama, dünyanın en şerefsiz insanıyım. İstanbul'da oturduğum ev belli. 5 dönem milletvekilliği yapmışım. Eşimin babası, İzmit'in ekonomik durumu iyi bir aileydi. Biz onun üstüne bir şey koyamamışız. Maaşımın dışında hiçbir gelirim olmadı benim. Koray Bey iş adamı. Bunu iddia eden ispatlayamazsa şerefsizdir dedi. Koray Bey evini satar koyar partiye. Trabzonlu, burnu düşse yerden almaz.
Her şeyim açıktır. Bugüne kadar Tayyip Bey benimle konuşmak için hiçbir şey yapmadı. Benim de Tayyip Bey'le gizli saklı hiçbir görüşmem olmadı. Hatta deprem zamanında nasıl görüşme yaptığımı televizyondan anlattım. Bugünün dijital dünyasında gizli bir şey olabilir mi? Olsa söylerim. Böyle bir karar verdim derim, peşimden gelen olur, gelmeyen olur. Tayyip Bey'e de ayıp! en ufak bir görüşme inanın yok. Sanki ben göz kırpıyorum, Tayyip Bey koşuyor, böyle bir durum yok. Hatta en sert kavgayı ikimiz yapıyoruz.
"Biz 13. Cumhurbaşkanımızı seçmiş gibi hissediyorum. Çok iyi çalışacağım"
Atatürk'ün kurduğu bu cumhuriyetin fırsat eşitliğinden eğitim yoluyla yararlanmış bir insanım. Bugün benim şehrimin dağ köylerindeki kızlar bu şansa sahip değiller. Allah nasip eder ödeyebilirim, nasip etmez ölürüm. Herhangi bir insanoğlundan korkmuyorum, büküleceğim kimse yoktur. Yapmaya çalıştığım bu ülkeye hizmet. 'Ben önde olayım, hizmet ederim' diye durumumuz yok. Bugün itibariyle kendimi iyi hissediyorum. Biz 13. Cumhurbaşkanımızı seçmiş gibi hissediyorum. Çok iyi çalışacağım.
Kendimle ilgili bir teklif gelse reddedeceğimi söyledim. Bizim yol haritası metninde, hepimizin Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağımız var. Her birimiz siyasi parti genel başkanıyız. Sayın Erdoğan parmağını salladığında o oluyor. Öyle bir şey yok. Duruma vaziyet etmek üzere biz varız, hassasiyetlere dikkat edilecek. Her birimiz, kendi partimizin milletvekili sayısını çok tutabilmek için de çalışacağız. Kılıçdaroğlu ve belediye başkanları aynı kantarda koşu partneri olarak onların önceliği Cumhurbaşkanlığı olacak.
"Altı siyasi partinin birer bakanlığı var şu anda"
Milletvekili adayı olmayacağız. Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağız dedik. Aday olsam bu işe inanmıyorum demektir. Sayın Yavaş ile İmamoğlu'nun yaptığı iş bizden farklı. Başkan Yardımcılığını Kılıçdaroğlu atayacak. Hepimiz atanacağız aslında. Buradaki iddialı olmamızın nedeni milletvekili adayı olmayacağızdır. Birçok arkadaşımız milletvekili seçilecek, CHP'den bizden, diğerlerinden. Bazı yerlerde iş birliği yapılacak.
Bakanlık konuşmadık, ben hiç itiraz etmedim. O kadar insan bir arada, sen büyüksün ben küçüğüm denemez, ayıptır. Kader birliği yapılmış, hepimizin sosyal çevresi var. Ben başka türlü diğerleri başka türlü eleştiri alır, kader birliği önemli. Her siyasi partiye seçim öncesi söz, şu bakanlık değil ama birer bakanlık... Altı siyasi partinin birer bakanlığı var şu anda...
"Ucube bir sistemin başına birini seçeceğiz"
Yardımcılık Sayın Fuat Oktay gibi değil, daha bir danışma kurulu da aynı zamanda. Aldığımız oy oranına göre bakanlık konuşulur, o zaman koalisyon kuracağız. Birinci meselemiz Cumhurbaşkanlığını kazanmak. Bakanlık seçiminde sorun çıkmaz.
Parlamenter sistemini konuştuğumuz son seçim. Eğer alamazsak bir daha sistem konuşarak seçime giremeyeceğiz. AK Parti'ye oy veren vatandaşlara sesleniyorum. Bu son dönemi, bu dönem bile şaibeli ama... Burada da hangi görüşte olursa olsun, dindarı seküleri gittikçe nefret duyguları içinde haksızlığa uğramış öfkeli alan doğuyor. Burası kazanacak. Ucube bir sistemin başına birini seçeceğiz. İlber Hoca'yı seçin, bir yıl sonra kafa gider, götürür. 36 bin imza atmak zorundaymışsınız haftada.
"Ben kimim ki sizden intikam alacağım"
İntikam alınmayacak. Parlamenter sisteme geçme yolundan itibaren hukuk hakim. Ben kimim ki sizden intikam alacağım. Hukuksuzluklardan elbette hesap sorulacak. Adil yargı, bağımsız tarafsız yargı hesap soracak. Mahkeme işleyecek. Türkiye'nin kurumları iflas etti. Bunu düzeltmek üzere geliyorsunuz. Bu iddiayla geldiğinizde yamuk yapamazsınız. Seçmen velinimet olacak. Bugünkü gibi bir topyekûn hukuksuzluk, korku vallahi billahi görmedim. Daha mert bir kavgaymış, hukuka gittiğinizde iyi kötü sonuç alıyordunuz.
"Milletvekili adayı değilim muhteremler"
Katiyen sorun çıkmaz. Ben bireysel bir kavga etmedim. Bu seçimi almamız lazım dedim ve alacağız diyorum. Milletvekili adayı değilim muhteremler, inanıyorum, elbette alacağız, bir orta yolda da buluştuk.
(HDP'nin desteği hakkında) Her parti, diğer partilerin ikili ilişkilerine saygı duymak zorundadır, biz bu güne kadar saygı duyduk. Ekmeleddin İhsanoğlu, Selahattin Demirtaş'a kampanya ücreti yatırmıştı.
İnsan olmaktan dolayı saygı, hukuğa saygı, vatanın birliğine, milletin birliğine, anayasanın ilk dört maddesine saygı, birlik beraberliğe yapılan vurguya saygı. İnsanların Atatürk ile derdi olmayacak. HDP'nin de diğer partilerin de düşünmesi gereken o.
2014'te MHP'nin adayı Demirtaş'ın kampanyasına para yardımı yapmışsa, buna Sayın Bahçeli saygı duymuşsa, Sayın İhsanoğlu milletvekili yapılmışsa, bugün neden böyle? Türkiye'de siyasi partiler üzerinden ayrıştırma yerine etnik aidiyetler üzerinden ayrıştırılan bir dil oluşturuldu. Bu dilin sahibi Türk milliyetçileri değil.
Tayyip Bey'in kavramsal bilgisi eksik. Yüz sayfa tarih, felsefe, sosyoloji, mantık okumuş olsaydı Türkiye bugün başka bir yerde olurdu. 31 Mart 2019, güney doğuda adaylarımız oldu. Yeni Şafak gazetesinde tüm adaylarımızın ismi yayınlandı PKK'lı diye. 2 kişi hariç diğerlerinin ortak özelliği Kürt olmasıydı. Seçilen 3 başkanımızı AK Parti transfer etti. PKK'lı denilen bir tanesi de Süleyman Soylu'nun genel başkanı olduğu dönemde Demokrat Parti'nin belediye başkanı. Sayın Soylu'nun İçişleri Bakanı olduğu dönemde kendisinin belediye başkanı PKK'lıymış, çıkan sonuç bu.
Yorumlar
Kalan Karakter: